Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Paris St. Germain (PSG), “katliam”dan sonraki ilk maçına önceki gün Lorient deplasmanında çıktığında, oyuncuların formalarının göğsünde, kulüp ambleminin hemen altında şu yazıyordu:

        Je suis Paris… Ben Paris’im.”

        Saldırı sonrasında formaya işlenen küçük cümlenin az sağında, formaların tam göbeğinde ise uzun süredir şu yazıyordu:

        Fly Emirates.” Yani “Emirates Havayolları ile uç.” Arsenal gibi!

        Forma reklamı Birleşik Arap Emirlikleri’ndendi ama formanın sahibi “Katar Fonu.” Forma diyordu ki: “Je suis Qatar… “Ben Katar’ım!”

        (Yıllarca göğüs reklamı almayan, faşizme karşı Katalan direnişi sembolü Barcelona bile “Emirates”in sponsor olduğu Kraliyet takımı Real Madrid’i ezerken bile “Katar Havayolları” reklamıyla pas-gol-pas-yine gol yapıyordu.)

        ***

        Katar Fonu sermayesi sayesinde Fransa Ligi’ne egemen olan, şimdi Ronaldo, Hazard gibi oyuncuların peşinde olan PSG, Ocak ayının ikinci haftasında Korsika deplasmanına gitmişti.

        Rakip “ligin asansör takımlarından” denen Bastia’ydı.

        Charlie Hebdo Katliamı’nın üç gün sonrası, yine Paris’teki “Yahudi marketi” rehine olayının aynı günü.

        Armand-Cesari Stadı tribünlerinde devasa bir pankart açıldı:

        Katar PSG’yi finanse ediyor… Terörizmi de!”

        Maçı, “İddaa”cıların büyük sürpriz sayacağı biçimde Bastia 4-2 kazandıysa da pankart sonucun da önüne geçti.

        Bastia taraftarlarının kısacık pankart cümlesi esasında dünya çapında bir tartışma ve ikiyüzlülük meselesiydi.

        Federasyon Bastia’ya ceza verdi. PSG infialini belirtti falan filan.

        ***

        Bastia tribünleri” şunu söyledi:

        Biz bu pankartı esasında Charlie Hebdo baskınından önce hazırlamıştık. Ama hem katliamla örtüştü, hem de zaten Charlie Hebdo’nun PSG üstüne yazdıklarıyla da.”

        Geriye dönüp bakıldı ki, katliamdan önceki aylarda, Charlie Hebdo’nun twitter hesabından iki tweet atılmıştı.

        23 Eylül 2014’teki şuydu:

        Paris’te bir saldırıdan korkuyorsanız PSG’ye sığının. Orası Katar’ın finanse ettiği cihatçıların saldırmayacağı tek yer!”

        12 Ekim 2014’te de şu yazılmıştı:

        Neden Işid’in sonunun gelmesini gerçekte istemiyoruz? Çünkü bir gün kendi takımımızı finanse etmesini umuyoruz!”

        ***

        France Football dergisi Katar’ın Dünya Kupası’nı alışının gizli dosyalarını açtı; “iki yolsuzluk oyuncusu”ndan eski FIFA Başkanı Blatter eski UEFA Başkanı Platini’yi suçladı, iki Fransız gazeteci önemli bir kitap yazdı ve şunlar ortaya kondu:

        Sıkı bir PSG taraftarı olan Fransa’nın önceki Cumhurbaşkanı Sarkozy, şimdi Katar Emiri olan Prens’i Elysee Sarayı’nda 23 Kasım 2010’da gizli bir buluşmada ağırlamıştı.

        Platini ve PSG’nin müstakbel Katarlı sahipleri de davetliydi. Orada Platini’nin Dünya Kupası ev sahipliği için ABD’ye vereceği oy Katar’a çevrildi.

        Sadece o kadar değil. Katar Fonu’nun PSG’yi 50 milyon avroya alması da, Katar kaynaklı El Cezire’nin Fransa’da bir spor kanalı kurarak 150 milyon avroyla maç yayınlarını kapması da.

        Bu muhabbetin evveliyatı ise Sarkozy’nin Başbakanlığı dönemine dayanıyordu.

        İddiaya göre, o sırada Cumhurbaşkanı olan Chirac, halefini 2007’de, “Başbakanlığa para dolu valizlerle girip çıkan Katarlılar” konusunda uyarmıştı.

        2008’de o günkü Katar Emiri, dayanamayıp bir sırrı açıkladı:

        Sarkozy bir gün neredeyse omzumda ağlamaklı olmuştu. Karısının boşanmak için 3 milyon avro istediğini söylüyordu. Parayı ben ödedim.”

        ***

        Katar’ın (aynı S. Arabistan gibi) devlet olarak Işid ve benzerlerini finanse edip etmediği kesin değil elbette. Nitekim Işid’in ara sıra “Katar despotları”na çatması da ortadayken.

        Ancak “paranın izi”, Işid’in finansmanı, petrol gelirleri, silah ve eleman trafiğinde “Katar ve S. Arabistan kaynaklı” epey delil, şüphe biriktirmiş durumda:

        Vahhabizmin, Selefizmin finansmanı ve başka devlet-hükümetlerin, Batılı liderlerin de kullanılışı üzerine!

        Bakar mısın, valizle para, vaazla oy, satın alınan kulüpler, kiralanan siyasetçiler…

        Sonra “Je suis Paris!”

        Öldürülenlerin içinde de PSG taraftarları vardı mutlaka!

        Digitürk’ün, maç yayınlarıyla birlikte satıldığı açıklanan grup da işte o vakit PSG’yi satın alan, İbrahimoviç’i kadroya katan ve maç yayınlarını kapan Katar Şirketi!

        ***

        Artık Fransızca bilenler Fransızca bilmeyenlere bu yazıyı “Türkçe tercüme” eder!

        Unutmadan bir de şunu söyleyeyim:

        Nusaybin’de ölüleri çoğaltan, Mithat Sancar’ı bile hastanelik eden olayların sorumlusu ise Katar Devleti değil!

        Diğer Yazılar