Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Burada şu iki tür yazıyı da okumuşsunuzdur; tabii okumuşsanız:

        1.Askerlerin yaptığı haksızlık, hukuksuzluklar

        • Askerlere yapılan haksızlık, hukuksuzluklar.

        Birincisi, darbeler, darbe hevesleri bir yana; gözaltında kayıplar, işkenceler, infazlar gibi “suçlar”a dairdir.

        İkincisi, rütbesi, hiyerarşideki konumu, ast-alt sayılması, aşağılanması, özlük haklarının da insan haklarının da rehin-esir alınması, intihara sürüklenmesi, çoluk çocuğuyla “aşağı sınıf” sayılması, köleleştirilmesi,eziyete, manevi-maddi şiddete maruz kalmasıyla, resmi ve popüler deyişle o “kahraman Mehmetçik”e yapılan “adilikler”e dair.

        ***

        O yüzden, bazen konuşarak-yazışarak birebir, bazen bu köşeden ifade ettiğim şeyi bir daha yazayım:

        Bu devlet zihniyetinde, asker (ve polis) haksızlık yapmışsa korunur, haksızlığa maruz kalmışsa ezilir!

        ***

        “Askeri vesayeti kaldırma şampiyonu” iktidar, “anti-militer” iken “para-militer” oldu sayılır artık.

        Bir kanunda iki şeyi aynı anda yapıyor:

        Tayin edilecek yer olmadığı için birçoğu merkezde duran ve zaten tazminatları arttırılmış albaylara mesela, “temayüz etmişlerse” 60 yaşına kadar görevde kalma imkânı…

        Tepeden tırnağa, komutandan ere, “suç işlemiş” askerlerin yargılanabilmesi için, statülerine göre, Başbakan yahut Milli Savunma Bakanlığı izni!

        ***

        Şöyle bir örnekle anlatayım:

        1.Bir uzman çavuş mesela, komutanının emriyle, bir suç işlemişse… Ne bileyim, 20 yıl önceki bir vakada olduğu gibi, çocukların dahi katledildiği bir toplu cinayete karşı çıkmış başka bir uzman çavuşun ortadan kaldırılmasına da yardım etmişse… Yargılanması için Bakan izni gerekiyor.

        • Biri öldürülmüş, biri suça karışmış iki uzman çavuş da, hayattayken bir orduevine dahi giremiyor. Kapısında nöbet tutsa bile, anasını, yaşlı babasını, karısını, çocuğunu bir çay, bir çorba içmeye oraya götüremiyor. Çok hasta olursa, kovuluyor. Yaşı 45 olunca yine kovuluyor. PKK ya da Işid kaçırmışsa, yine kovuluyor!

        Üstelik bütün o koruma, geriye doğru. Yani “kanundan önceki suçlar”ı da kapsıyor. Nasıl bir mutabakat yapılmışsa, bu iktidarın onca yıllık “demokratikleşme, hesap sorma” vaatleri palavra oluyor.

        ***

        Bu zihniyet, misal, bir astsubayın, bir uzman çavuşun bir vatandaşa tekme, tokat atmasına, onu aşağılamasına, müsaadenizle daha beterini yapacaksa yapmasına karşı zırh getiriyor.

        Ancak, esas duruştaki astsubayın kafasına komutanın çay bardağı atmasına, tokat atmasına, küfür yağdırmasına, hakaret etmesine, uzman çavuşa onlara ilaveten “biz başız, siz .ötsünüz, siz kölesiniz” demesine tek lafı yok!.

        Hatta bunu yapan komutanlar (Cumhurbaşkanı’nın hep dediği gibi, elimde belgesi var ) terfi ediyor!

        Bakın, açık söyleyeyim, bunun da elimde belgesi var, başörtülü eşleriyle orduevine gelenleri de oradan kovuyor; hem de Milli Savunma Bakanlığı ısrarıyla!

        “Asker intiharları”nı da, henüz felaket olmadan araştırılmasını reddettiği Soma gibi Meclis’te ele almayı reddetmiş bir iktidar diyor ki…

        Ezersen, seni korurum…

        Ezilirsen, umurumda değil!

        “Askeri ezaların” için kalkan olurum…

        “Askeri cefaların” için ıslık çalarım!

        ***

        Misal, 20002’den beri AKP’ye oy veren güzide bir vatandaşsınız.

        Artık siz sayın, kaç seçim ve bir de referandum, “Askeri vesayete karşı… Emasya’ya karşı… Militarizme karşı” oy verdiniz…

        Şimdi de “Askerli vesayet için… Emasya için… Militarist mutabakat için” oy vermiş oluyorsunuz.

        Olabilir, hiç sorun değil…

        Tek merak ettiğim, bu kadar keskin dönüşler, bu kadar sert virajlar, böyle 180 mi yoksa 360 mı fırdöndülükler hiç mi başınızı döndürmüyor.

        Nasrettin Hoca bile, “Madem aynı noktaya gelecektik, biz bu şoku neden yedik?” diye merak ediyor yüzyıllardır.

        Siz hiç etmiyor musunuz?

        Yoksa her iki durumu da aynı mı sanıyorsunuz?

        ***

        “Askeri vesayet”i kaldıranlar “Askere eziyet… Askeri esaret”e, “Asker üzerindeki vesayet”e zaten zerre dokunmamıştı…

        Şimdi özünde “kendi insan hakları” her gün çiğnenen on binlerce alttaki askeri de, “Sana insan hakları çiğnemek helal… Sana insan hakları haram” diye özetlenecek bir düzende emir-komuta zincirine daha sıkı bağlıyor.

        Bak hakikaten bu bir zincirdir…

        Bedeninde, ruhunda, vicdanında, aklında, çoluk çocuğunun hayatında zincirdir; insanca, haysiyetinle bir hayat için, hakikaten zincirdir.

        Zinciri itibar zanneden kim varsa, çok yanılır!

        Yanılıyor da.

        Diğer Yazılar