Yok, ama olabilir Kamil!
Darbenin darbe olduğunu biliyorduk; o yüzden yenildi zaten!
Ama demokrasinin ne olduğundan emin değiliz; o yüzden böyle devam ediyor zaten.
Bir darbeyi “demokrasi adına” yenen iktidar, halk, millet, muhalefet hep birlikte “demokratik bir ufka” yürümenin heyecanını taşır.
Var mı o heyecan? Yok, ama olabilir Kamil!
Bir darbenin canına, ruhuna kastettiği şey eğer “gerçekten demokrasi” ise, hep birlikte onun canını, ruhunu, canlılığını idrak etmenin heyecanı paylaşılır.
Var mı o heyecan? Yok, ama olabilir Kamil!
***
O yüzden şöyle bakınca daha pratik oluyor belki de:
Darbeci, darbesini becerebilseydi, seçilmişleri devirmenin, hapsetmenin yanında başka ne yapacaktı?
Temizlik! Kamuda sorgusuz, sualsiz ayıklama, tutuklama, ayırma.
Eğitimde, üniversitelerde de.
Sıkıyönetim, OHAL vesaire.
Bilhassa “bu darbeciler”in yapabileceği bazı şeyleri de iktidarın bize daha önce anlattıklarından biliyoruz:
“Yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları” üzerinden de “Darbe girişimi oldu” denmişti ya, bir de nerede dendi?
“Çözüm-barış için”, yani bu ülkenin sıvasız hane çocuklarını, yoksullarını yutan, anaları gözü yaşlı kılan, acıyı yurdun her köşesine boca eden bir felaketin artık önlenmesi için iktidarın çok şey pahasına giriştiği görüşmelere “saldırı” olduğunda.
Yani “Oslo görüşmeleri, İmralı temasları, ateşkes, çatışmasızlık girişimleri”nden dolayı, MİT hedef alınınca; şimdi “terörist” bile denen kimi savcı, hâkim o sürecin üzerine gidince ne dendi?
“Darbe girişimi!”
İnsanları zincirle sıra sıra dizen “KCK davaları” için de öyle dendi; şimdi bazen “Güneydoğu’da kentleri bombalayan komutanlar FETÖ’cü çıktı” dendiğinde de öyle şeyler mırıldanıyor.
Peki şimdi durum ne?
“Darbeciler”in bu hedeflerine, o sabotajlarına, şu niyetlerine karşılık “demokrasi”nin cevabı yine “ille çözüm, ille barış” mı? Yoksa “mözüm, marış yok” mu?
Var mı o heyecan? Yok, ama hâlâ olabilir Kamil!
***
“Darbeciler” belki çok daha fazlasını, çok daha yaygınını yapacaktı ama ne yapacaktı?
Yazanı, çizeni gözaltına, tutukluluğa, mahpusluğa atacaktı. Bir bölümü iktidar yanında olduğu için, bir bölümü de yine “başka türlü muhalif olduğu” için!
Çözüm-barış sürecinde MİT’i, iktidarı, devlet birimlerini hedef almış “darbeci” muhtemelen çok sayıda yazarı, gazeteciyi de “terör örgütü propagandası yapmak”la suçlayıp içeri atacaktı.
Peki şimdi durum ne?
“Darbeciler”in o hedeflerine, o niyetlerine karşılık “demokrasi”nin cevabı “ille düşünce, fikir, eleştiri, haber özgürlüğü” mü? Yoksa “tutun, atın, kapatın” mı?
Var mı o özgürlük, hukuk heyecanı? Yok, ama hâlâ olabilir Kamil!
“Darbeciler” seçilmiş iktidarın, iktidar mensubu belediye yönetimlerinin dışında; iktidarın geçmişte bize dediği üzre, “KCK vb. davalar yoluyla başka seçilmişleri de içeri atarak demokrasiyi, çözüm ufkunu sabote edecekti”.
Peki şimdi durum ne?
***
Tamam, dünya tarihine geçecek bir direnişle “demokrasi” kurtuldu ama bir de baktık ki, bir elinde 36 yaşındaki 12 Eylül’ün OHAL sopası, bir elinde tarih boyunca, her yerde darbecilerin de kullandığı kimi araç!
Hem de iktidarın geçmiş “yol arkadaşlığı” sırasında, özünde “darbeci” dahi olmadan, şu okula, bu bankaya, o kadroya değmiş sıradan, mütevazı insanlara da sorgusuz sualsiz temizlik.
Temizlik humması içinde, ona buna dahi bulaşmamış, ama kiminin keyfince mimlenmiş kim varsa, onları da kazımak.
Binlerce insanın hayatı, haysiyetini çocuklarının geleceğiyle birlikte “hayınlar mezarlığı”na gömmek.
Öte yanda “3 bin kişilik terör örgütü PKK” diyen bir devletin, bir anda sadece öğretmenlerden bile binlerce insanı “terörist” ilan etmesi!
***
Darbeciler ve şu ya da bu katiller dışında...
Bu ülkede iktidar 14 yılda ne kadar hata yapmışsa, sıradan insanların hatası, günahı, suçu ondan daha fazla olabilir mi?
Başbakan “Dostlarımızı çoğaltacağız” demişti...
Çoluk çocuk kan ağlayan, işsizliğe, utanca, haksızlığa fırlatılmış onca “kendi insanımız”la dost olmak çok mu zor?
Tamam, o heyecan yok ama inan olabilir Kamil.
Bu kadar çok şey yaşayan, bu kadar çok can ve kan veren bir halk, hakiki bir umudu da yaşatabilmeli!