Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PARİS

        Rusya, İran, Türkiye…

        Yakın zamana kadar “birlikte” ne yapıyorlardı?

        Astana, Soçi, Ankara, Tahran… “Suriye’ye Batı’nınkine alternatif çözüm” arıyorlardı.

        Rusya, İran, Türkiye…

        Şu anda bir başka ortak özellikleri ne?

        Üçü de ABD ya da daha doğrudan deyişle “Trump saldırısı”na muhatap:

        İran’a yeniden ambargo…

        Rusya’ya “İngiltere’deki zehir”e karşı ticari misilleme…

        Türkiye’ye “parasal saldırı.”

        ZİRVEDEN ZİRVEYE

        Türkiye’ye karşı “zamanlama”da elbette “Rahip” sorunu önemlidir ama bir de bu var. Çünkü bu da “zaman ayarlı.”

        ABD’nin gözünde, “Müttefik Türkiye” bu üçlü zirveler, Suriye’de Kürt meselesi, Rus füzeleri ile “başka bir yol”da olmakla kalmadı…

        Aynı zamanda bu inisiyatifi Avrupa’ya da sundu.

        Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Türkiye’de yapılan bir önceki üçlü zirveye katılmak istediği, bu talebin iletildiği ancak sonra ya kendi isteğiyle yahut üçlülerden kiminin karşı çıkmasıyla bu “dördüncü katılım”ın olmadığı biliniyor.

        Yine “zamanlama”ya dair iki önemli mesele daha var:

        Türkiye, Fransa’yla da kalmadı, Almanya’yı da 7 Eylül’de Rusya’nın da katılacağı dörtlü Suriye zirvesine davet etti.

        Son günlerdeki Macron – Putin, Macron – Trump telefon trafiği de bu zamanlamayla, açıkçası “cüretkar Trump” karşısındaki endişelerle de ilgili.

        İkincisi, başta Fransa ve Almanya, AB, Trump’ın İran ambargosuna uymamaya çalışıyor; ancak “piyasa”daki ABD endişesi yüzünden, çok sayıda Avrupa şirketi, AB’nin vermeye uğraştığı güvencelere rağmen İran’dan çekiliyor.

        Rusya bir tarafa; Türkiye de ambargoya uymadığını fiilen beyan etmişti zaten!

        MESELE SADECE O DEĞİL

        O yüzden “mesele sadece Rahip değil”; simgesel olarak “Batı Medeniyeti’nin Yahudi - Hıristiyan kökleri”yle, yani İsrail ve Yunanistan’la kavgalı saydıkları bir Türkiye’de bir de “Evanjelik bir rahip”in tutulması; “Medeniyetler Çatışması”na inanan ve bundan beslenen Trump ve “alternatif sağ” için muhtemelen savaş nedeni.

        ABD yeni muhafazakarları ile onları da aşan “alternatif sağ”, uzun Obama dönemi, hatta öncesinde yine de “dünya gerçeklerine teslim olan” Bush sırasında bulunamayan bir “yeni dünya” fırsatını Trump’lya yakaladığını düşünüyor.

        Bir takım “evrensel insan hakları değerleri”ni temsil eden Avrupa merkez sağ ve soluna karşı; mülteci ve yabancı düşmanı, ırkçı – faşizan Avrupa aşırı sağının, milliyetçi rejimlerin güçlendirilmesi…

        Avrupa’nın gümrük duvarlarıyla tehdidi…

        ABD’ye karşı Kuzey Amerika’da “başka bir dünya”yı temsil eden Kanada’ya diz çöktürme ameliyesi…

        Ortadoğu’nun Suudi Sarayı ve İsrail ekseninde şekillendirilmesi…

        ‘Esad’ın arkasındaki” Rusya, İran ile “Esad’ın karşısındaki” Türkiye’nin Ortadoğu’da güç kazanmasının engellenmesi…

        Hıristiyan Avrupa karşısında, mülteci meselesi ve terör korkusu ile tüm Müslümanların ve Türkiye’nin özdeşleştirilmesi.

        BİR DE ŞU VAR TABİİ

        Buraya kadarı, “başkasının size ettikleri”ne dair.

        Geriye önemli bir kısım, sizin kendi kendinize ettikleriniz kalıyor:

        Aşırı borçla büyüyen ekonomi, aşırı endişeyle küçülen demokrasi, ruhu birkaç yerden bölünmüş, aralarında fay hatları oluşmuş bir millet!

        Bu “parasal – ekonomik saldırı”ya cevap vermekte maddi ve mali güçlük yaşıyorsanız…

        Aklınıza gelmesi gereken şey, daha uzaklar olmasa bile, 2003 – 2004 ruhu olmalı:

        Yine ABD’nin tehdit ettiği, ekonomik ve parasal yolla cezalandırmak, boyun eğdirmek istediği bir Türkiye’nin, “demokratik” biçimde bir Ortadoğu işgaline, savaşa karşı duruşu… Tehdit ve şantaj altındayken bile herkesi kapsayan bir “demokrasi yolculuğu beyanı”yla Avrupa’da ve Ortadoğu’da, bilhassa halklar nezdinde edindiği itibar!

        Diğer Yazılar