Boşuna saymayın… Zaten hiç var olmadılar… Bir hayatta kaçaktı onlar!
Evladınız öldü…
Vatan sağ olsun!
Buyurun tabutunuzu…
Alın şehit paranızı…
Bize müsaade!
***
Sıvasız, sayısız, sırasız ya…
Sayıyorlar:
2 astsubay…
2 uzman çavuş…
21 er.
Bu kadar.
Yoksul evlattan yana bereketli nasıl olsa bu topraklar:
9’u otobüs kazasına, 16’sı teröre, 20’si terörle mücadeleye, 5’i uçağa, 25’i cephaneye.
Sağdan say: Er, uzman çavuş, astsubay… Soldan say: Astsubay, uzman çavuş, er!
Bir de sözleşmeli teğmen koy oraya; mühendis olsun, işsiz kalsın, orduya yazılsın!
***
Takdir-i ilahi, diyorlar hemen.
Çünkü ötekini berikini suçlama imkânı yok; aynaya bakacak hal de yok.
Suç üstlenmemek için, Allah’a atıyorlar!
Tabii ya…
Burası uzman çavuşları toplayıp “Biz başız, siz ..tsünüz. Siz kölesiniz” diyen paşaların ülkesi.
Burası teselli verir gibi “Böyle patlamalar Pakistan’da, Hindistan’da da oldu” diyen bakanların ülkesi.
Burası maden göçüğü altında günlerce kendi kefenini kömürden biçen işçiler için “Güzel öldüler” diyen devlet adamlarının ülkesi.
Burası tersanede seri cinayete kurban giden işçiler için, “Köylü bunlar; toprağa basmaya alışmış, yükseğe çıkınca düşüyorlar” diyen sözde iş güvenliği müdürlerinin ülkesi.
Burası “Birkaç Mehmet şehit oldu diye” diyebilen iradenin ülkesi.
Burada 2 astsubay, 2 uzman çavuş, 21 er diye saymak mubah!
Burası bombalanan yoksul köylüler ile korucunun şahsi malı köhne “transit”e doldurup oradan oraya yolladığın askerleri aynı uçuruma düşüren ülke.
İşten kaytarmasın diye üstüne kapı kilitlenen kadın işçilerin yakıldığı…
AVM inşaatı gölgesinde naylon çadıra istiflenen amelelerin eritildiği…
İş aksamasın diye inatla sele sürülen servis aracında işçi kadınların boğulduğu…
Günde üç TL’ye devlet çiftliğinde koyun sağan 12 yaşında minik kızların dereye döküldüğü ülke.
Burada, kardeşini bileceksin; yarın ölmeden önce, bugün hiç olmazsa.
Havaya uçan asker, pusuda yok edilen yoksul er, bombardımanda katırına sarılan köylü çocuk, atölyeye kilitlenen kadın, elektriği kesilen asker anası, kölesiniz denen çavuş, 12 yaşında delik deşilen Uğur, dereye atılan süt kızlar, yüksekten düşen köylüler, alçaklara göçen işçiler kardeştir.
Sütkardeştir…
Kankardeştir!
Süt kokusunda bir bebekken bir parmağa aynı korkularla, aynı umutlarla sarılır…
Kan kokusunda, aynı kahpe ölümlerde aynı toprağa düşer.
Bazen ayıramazlar bir ötekinden…
DNA’sını şey eder kahpe dünya!
***
Bir sorumlu olacak mı?
Erin eline pimi çekilmiş bomba veren kültürde, gece vakti bomba saydırma emri veren sorumlu, bu emirlere cevaz veren sorumsuz düzen bulunacak mı?
De ki, cephanelikte parça parça uçmadı, karakolda şehit düşmedi… Er aynı er, Mehmet aynı Mehmet… ona ..tsünüz diyen emir komutanın, kölesiniz diyen efendinin, diskoda dayakla öldüren hiyerarşinin, öteki diye arkadaş tüfeğiyle vuran arazinin içinden utanç çıkacak mı?
Soldan say…
Birkaç astsubay, birkaç uzman çavuş, birkaç er…
Sağdan say…
Birkaç Mehmet, birkaç Mehmet, birkaç Mehmet!
Geriye, bayraklı evlat tabutuna sarılmış, sıvasız hanesini bayrağa sarmış aile ile törende acele acele okutulan standart “özgeçmiş” kalıyor:
“Şehit… 1 Ocak 1986 tarihinde … ilçesinde doğmuş, ilk, orta ve lise öğrenimini … tamamlamıştır. 26 Haziran… K.lığı emrine Uzman Çavuş olarak atanmıştır. Kutsal Türk vatanı ve bayrağı uğruna … sonucu şehit olmuştur. Bekardır… Evlidir… Çocuğu…”
Özgeçmiş bu kadar:
Doğdu, atandı, şehit oldu!
Birkaç Mehmet, birkaç kelime.
Sayısız evlat, sorumsuz tarih.
Sonsuz Afyon Kara Hisar!
Afyon karasında 25 askerin havaya uçtuğu…
İzmir denizinde bir ufuk önünde diz çökmüş üçü bebek 28 çocuk, 18 kadın, 61 global yoksulun suya döküldüğü, kaderi keder coğrafya.
***
Ölen askerlerin kimliğini belirlemek için yoklama yapılmış, yaşayan yaşamayan isim isim sayılmış…
Zahmet etmeyin, boşuna sayar gibi yapmayın…
Zaten hiç var olmadılar...
Bir teknede kaçaktı onlar!