Güneş ufuktan erkek doğar!
Fethiye Gökçen iki gün daha hayata tutunmak istedi.
Hayat ellerini bıraktı.
Koca…
Ayrı yaşanan koca…
Erkek!
Sokak ortası…
11 bıçak…
Çünkü güç onun.
11 bıçak yarasıyla hayata iki gün daha tutunmak istedi Fethiye Gökçen.
Hayat ellerini bıraktı.
Sanki hayat da biraz erkek.
Sanki hayat da biraz kaypak.
Sanki hayat da elde bıçak.
Sanki hayat da hep vurdu vuracak.
Haklı olarak, onca tarih boyu pek yakından görmediği kadınlara, bir gün nice elalemden önce “eşit oy hakkı” vermekle övünen bir memleket.
Fakat “kadınlara eşit hayat hakkı” henüz yok.
13 yaşında bir kıza 29 erkek çullanıyor…
32 yaşında bir kadına 11 bıçak vuruluyor.
Kanunlar arasında bir canavar dolaşıyor; bazen “rıza rıza” diye, bazen “tahrik, tahrik” diye.
29 kişinin tecavüzünün, ayrı yaşanan kocanın 11 bıçak darbesinin “makul” sebeplerine bir bir bakılıyor.
Fethiye Gökçen fotoğraflarında başörtülü.
Bir başkası başörtüsüzdü.
Bir ötekine bu sebeplerden ötürü böcek gibi bakan nice kadın, kaderlerinin, örtülü ya da örtüsüz, bir yerde nasıl kesiştiğini görebilse.
Özellikle aynı sınıflardan, aynı şiddet rahlelerinden; aynı yokluk ve yoksunluklar üzerine bir de aile, koca, eski koca, sevgili, sözlü, kem gözlü baskısı altında aynı kederden kaderlere yazılı kadınlar.
***
Sabahın erken saatiymiş.
Bir çocuk annesi, ekmek parası peşinde, iş yolunda.
İster ıssız olsun sokaklar, ister kalabalıklar; işte bir kadının o kesif yalnızlığında.
Ekmek parası için çıktığı yolda ekmek bıçağını dayamış bedenine koca.
Bir değil, iki değil, nasıl bir nefretse, on bir darbe.
12 yaşında çocuk bedenine 13 devlet mermisinin sıkıldığı ülke ya bu…
Resmi mermisi öyle olunca, aile içi bıçak sayısı da bu.
Hıncı var.
Gücü var.
Erkek çünkü.
Muhakeme sıfır ama idam kararı verip infaz eden adam tam teşekküllü mahkeme.
Ne evladının ne olacağı, ne kadının hayat hakkı, ne kendi hayatı.
Varsa yoksa o erkek kibri, erkek namusu, erkek üstünlüğü, erkek infazı, erkek intikamı.
***
Sorunu sadece trafik gibi cezalarla halledeceğini düşünen de var.
Ki öyle çevirme yapmakla, tüm kazaların sebebini alkol saymakla olmuyor gülüm.
Oysa aynı hiddet ve kibir, aynı ötekini ezme kültürü bu.
Yani elinde bıçak, delik deşik etmeye kararlı zat; çocuğu var, kadın çocuğunun annesi, dışarıda hayat var, keder olsa da umut da var, bunları hiç düşünmüyor, cezayı düşünecek…
10 yıl mı yatarım müebbet mi yerim, diye.
Mesele daha derin.
Elbet cezayı verin.
Ama esas sorun, vatanı ana yapıp geri kalan her şeyi erkek hakkı sayan, aile reisliğinden namus bekçiliğine, milliyete, devlete, şirkete her şeyi erkek bilen; kadınla alay eder gibi “her Türk asker doğar”dan, yani tercümesiyle “her erkek asker, her asker erkek doğar”dan ebedi üstünlük icazeti ve imtiyazı alan “resmi, toplumsal, kültürel ideoloji”.
Erkeği şiddetle büyüten ve şiddetin asli parçası yapan doku.
Kadınların çoğunu erkek şiddetine gönüllü-mecburi destekçi çıkaran korku.
***
En modern işyerlerinde kadınlara reva görüleni…
En mobbingçi amirler pohpohlanırken kadınların nasıl harcandığını…
En çağdaş bankalarda kadın emeğinin nasıl aşağılanıp istismar edildiğini göremezsek; bu erkek şiddetini sadece cehalet eseri ve ceza eksikliği sonucu sanmaya devam ederiz.
Mesele üstünlük hukuku, üstünlerin sınırsız tahakkümü.
Erkek de o üstünlük ideolojisiyle beslenip şişer, ekmeğini kazanırken veya kaybederken bir gün ekmek bıçağını…
11 bıçak yarasıyla iki gün daha hayata tutunmak istemiş Fethiye Gökçen.
Hayat ellerini bırakmış.
Nice dilde Ay kadın olabilir ama…
Güneş de ufuktan erkek doğar çünkü!
Bir ayda 14 kadının üzerine, erkek elinden ölüm diye doğmuş Güneş.
Biz de bahar geldi sanıyoruz!