Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu okullardan yetişenler dünyanın iyi okullarıyla rekabet edebilecek düzeyde eğitim alıyorlar, önemli bir kısmı da yurt dışındaki, özellikle Amerika’daki iyi okullara kabul edilerek üniversite sonrası eğitimlerine devam edebiliyorlardı.

        Robert Kolej mezunları aldıkları çağdaş eğitim sayesinde dünyaya açık, fikirlerini serbestçe savunabilen özgür bireyler olarak dikkat çekiyorlardı. Çoğu yabancı olan eğitim kadrolarının öğrenciler üzerinde olumlu etkileri oluyordu. Robert Kolej mezunlarının büyük kısmı daha hoca-erkil olan Türk eğitim sistemine nazaran daha bağımsız düşünebilen ve gerektiğinde otoriteye kafa tutabilen insanlardı.

        Derken, “Büyük Türk Büyükleri”, 1971 yılında Robert Koleji devlete kattılar ve adını da Boğaziçi Üniversitesi olarak değiştirdiler. Bu üniversitede Robert Kolej geleneği bir süre devam etti. Öğrenci yapısı farklılaşmış olsa da öğrenciler, içinde bulundukları kampüsdeki binalara dahi bakarak, nasıl bir yerde olduklarını algılamaktaydılar. Ama bağımsızlığını kaybetmiş olan Türk üniversitelerinin bir parçası olmakta gecikilmedi. Boğaziçi Üniversitesi birkaç on yıl içinde sıradan bir okula dönüşmeyi başardı.

        Çağdaş uygarlığın savunucusu olarak anılan devşirme okul bugün “demokratlık” adına Türkiye’nin temellerine dinamit koyan ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmaya çalışanlara en büyük desteği veren okul olarak tarihe geçiyor.

        Boğaziçi Üniversitesi yetkilileri uzun bir süreden beri türbanlı öğrencileri yasalara aykırı olarak derslere sokuyordu. Şimdi de YÖK başkanının emriyle tamamen serbest bıraktılar. Eski YÖK başkanının emirlerini dinlemeyen yöneticiler dinci kesimin onayladığı yeni başkanın emirlerini “şak” diye yerine getirdiler.

        Hukuk anlayışına bakın: koskoca üniversite rektörü Anayasa Mahkemesi ve Avrupa insan hakları mahkemesinin kararlarını hiçe saymakla kalmıyor, Çarşamba günü muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesine götürülecek olan yasanın sonucunu beklemeden, pek çok üniversitenin aksine, tesettüre büyük bir destek veriyor. Hem de büyük bir heves ve iştiyakla. Bunun bir türban değil, laikliği ortadan kaldırma adımı olduğunu dahi farkedemiyor Amerika’da okumuş profesörler.

        Bunu yapanların çoğu maalesef Robert Kolej camiasından yetişmiş “batılı aydın” hocalar. “İkinci Cumhuriyetçiler”den hiçbir farkları yok. Amaç öğrencilere yaranmak, ne kadar demokrat oldukları imajı yaratmak. Onlar için Atatürk’müş, cumhuriyetmiş, laiklikmiş hiç önemi yok.

        Bu üniversitenin rektörü olan hanımefendinin geleceği parlak: bir dahaki seçimde AKP’den milletvekili olur, YÖK başkanıyla birlikte Meclis’te oturur, AKP içinde vitrin süsü gibi kullanılan diğerleri gibi “hanım milletvekili” olur. Sonra da Meclis’de, kamu kuruluşlarında, ilkokullarda tesettürü savunmağa devam ederler.

        Taa ki kendi kafaları zorla örtülünceye kadar.

        vedatsertoglu@haberturk.com

        Diğer Yazılar