Sosyal proje olarak kadın futbolu
Açılış maçında Berlin Olimpiyat Stadı’na benimle beraber 73 bin 679 kişiyi doldurmayı başarabilmiş Kadınlar Dünya Kupası’nın verdiği şaşkınlık halini hâlâ atlatabilmiş değilim. O yüzden bu turnuvayla ilgili ‘yazı seri’me kaldığım yerden devam edeyim... Goethe Enstitüsü’nün daveti kapsamında Berlin’de 6 kişilik bir gazeteci grubuyla geçirdiğimiz süre içerisinde Almanya’da futbolun daha geniş kitlelere ulaşması konusunda nasıl çalışmalar ve sosyal projeler üretildiği konusunda çeşitli etkinliklere katıldık. Bunlar arasında önemli bir yere sahip olan Alman Olimpik Sporlar Konfederasyonu Asbaşkanı Gudrun Doll-Teper’le yaptığımız toplantıdan bazı notları kenara not düşmek gerek. Yaklaşık 82 milyon nüfusa sahip ülkede lisanslı sporcu sayısı 28 milyonun üzerinde... Bu rakam Almanya nüfusunun üçte birine denk geliyor ki neredeyse her ‘Hans ile Helga’nın sporla uğraştığı çıkarımına varmak mümkün!.. Şimdilerde yaklaşık 1.5 milyon lisanslı kadın futbolcusu olan Almanya’da 1970’ten önce bu sporun yasak olduğu ve 40 yıl içerisinde milli takımının 7 kez Avrupa şampiyonu olması konusuna değinmiyorum bile... Yaptığımız bir diğer önemli görüşme de Berlin Türkiyemspor Kadın Futbol Takımı çalıştırıcısı Murat Doğan ile olandı. Genç yaştaki kızları bu ‘sosyal proje’ kapsamında nasıl hayata kazandırdıklarını dile getirirken, ilk başta kızlarının futbol oynamasını ciddiye almayan ailelerin, yeteneği gördükten sonra nasıl ikna olduğunu anlattı bize Murat hoca... Ve böylece kumsala vuran onlarca deniz yıldızını ‘mavi sular’a nasıl geri fırlattığını... Türkler’in yanı sıra Alman, Yunan, Arnavut ve Japon asıllı oyuncuların da top koşturduğu AL Dersimspor kulübünden oyuncular Safiye ve Zeynep’in yanı sıra antrenör Mehtap’la yaptığımız görüşmede kadının futbola bakışını net bir şekilde gözlemledik.
Futbolcuların, maçtan birkaç gün önce hocalarına hangi formayı giyeceklerini sorma gerekçesini “Hangi renk oje süreceğimizi maçlarda giyeceğimiz formaya göre belirliyoruz” yanıtıyla öğrendik. Devre arasında saha kenarında çocuğunu emziren ‘anne futbolcu’ların varlığından haberdar olduk... Annesi topun peşinden koştururken, bir feryatla çimlere dalan ufak çocuklar da cabası... Yaptığımız görüşmelerin yanı sıra tanık olduklarımız da bizi fazlasıyla şaşırttı. Havalimanındaki televizyonlar dahil olmak üzere her kafede yayınlanan maçlar, resmi rakamlara göre açılış maçını 15 milyon kişinin izlemesi, ünlü futbol kültürü dergisi ‘11 Freunde’nin sadece kadınlar futbolunu inceleyen ‘11 Freundinnen’ dergisi çıkarması, Panini çıkartma albümünün ilk baskısının tükenmiş olması hafızalarımızın kolayca alabileceği türden şeyler değildi. Hele hele Almanya’nın en üst 3 liginde mücadele eden kulüplere kadın futbol takımı kurma zorunluluğu getirilmesi, ülkede bu sporun kadınlar arasında yaygınlaşmasına nasıl önayak olunduğunu gözler önüne seriyordu. Kısacası Almanya, Dünya Kupası’na ev sahipliği yaparak ülkede sadece kadın futboluna varolan ilgiyi artırmıyor, aynı zamanda son 40 yılda bu spora yaptığı yatırımın meyvelerini topluyor... A Milli Takım kadrosunda bulundurduğu Kosova ve Kamerun asıllı yetenekli oyuncularıyla da takım sporu olarak futbolun, kültürel, sosyal ve dini bariyerleri aşması yolunda müthiş bir sosyal projeyi de hayata geçirmiş oluyor... Darısı başımıza...