Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

ÜMRAN AVCI / GAZETE HABERTÜRK

YAZI DİZİSİ 1

Teyzelerim 60’larda işçi göçünün ilk yıllarında günler süren tren yolculuğuyla Almanya’ya gurbete gitmişlerdi. Yıllar sonra içlerinden en büyüğünün bir Alman’la evleneceği haberi geldi. Çocuk aklımızda evliliğin gelişimiyle ilgili anlatılanlardan birkaç hikâye, bir de kendi gözlerimizle görüp bizzat tanık olduklarınız kaldı.

Teyzemin sevimli kocası ‘Hans’ İstanbul’a ziyaretimize geldiğinde konu komşunun meraklı bakışları hiç unutulmaz mesela. Bir de annelerimizin kulağına fısıldadıkları “Sünnetli mi?” şeklindeki yüzümüzü kızartan soruları.

Annelerimiz ne yanıt verdi bilemem ama tahminim ve gözlemim o ki, şimdilerde farklı bir uyruktan kişiyle yapılan evliliklere bakış da değişti, tanışma şekilleri de. Evet insanlar iş için yurtdışına çıktıklarında veya Türkiye’ye çalışmaya gelen yabancılarla tanışıp hâlâ evleniyorlar. Bunlara ilaveten bir de genellikle yazları deniz tatillerinde başlayan aşkların evliliğe dönüşmesi var. Ancak üniversitelerde öğrenci değişiminin etkisi ile internetin mucize buluşturmalarını da atlamamak lazım...

Peki dil, din, ırk farkını gözetmeden kalbinin sesini dinleyerek hayatlarını birleştirenler sorun yaşıyor mu? Türkiye’ye yerleşen “yabancı gelinler” ve “yabancı damatlar” en fazla neyi yadırgıyor veya neyin avantajını yaşıyor. Zorluk çektikleri konular neler? Örf ve âdetler mi daha fazla zorluyor yoksa sosyal yaşam mı? Bu soruların yanıtlarını hem akademik açıdan aradık hem de dili, dini, ırkı farklı olan evli çiftlerin taraflarına sorduk.


MÜZİĞİN PEŞİNDEN KOŞARKEN AŞKI BULDU

Ülkelerin tel örgülerle çevrili, korunaklı sınırları, uzun mesafeler, insanların iletişime geçmelerine engel değil. İnternetin yaygın kullanımı, ağırlıklı olarak da sosyal paylaşım siteleri ve yurtdışı eğitim imkânları sayesinde dünya küçüldükçe küçüldü, aşklar büyüdü. Bu sayede ülkeler arası yapılan evlilikler de arttı.

İnsanlar, aşkları için dünyanın bir ucundan kalkıp diğer ucuna gidip yeni hayatlar kurdu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2014 yılında Türkiye’de 596 bin 704 çift hayatını birleştirdi. Bu evliliklerle 3 bin 403 yabancı damat, 16 bin 866 da yabancı gelinimiz oldu. Geçtiğimiz yıl kızlarımız da erkeklerimiz de farklı ülkelerden yaptıkları evliliklerde en fazla Almanları tercih etti ve aynı yıl 1426 Alman damat, 2 bin 672 de Alman gelin geldi. Savaşın da etkisiyle yabancı gelinlerde ikinci sırayı Suriyeliler aldı. 2 bin 49 Suriyeli bir Türk ile hayatını birleştirdi. Kızlarımız ise ikinci sırada en çok Avusturyalı erkekle evlendi; 322 Avusturyalı damadımız oldu.

Yabancı damatlarımızdan biri de Fransız müzisyen Richard Laniepce... Aslı Doğan’a âşık olup Türkiye’ye yerleşen Richard, 8 yıldır İstanbul’da yaşıyor.

HER ŞEY BİR GAYDA İLE BAŞLADI...

Fransa’nın batısına denk düşen Brötanya’da dünyaya gelen Richard Laniepce, 10 yaşında konservatuvara yazıldı ancak 2 yıl sonra bıraktı. Üniversite yaşına gelince teknik üniversitenin enstrüman yapımı bölümünde okudu. 20 yaşında da bölgenin geleneksel müzik aleti olan gayda çalmaya başladı. Zamanla bölgesel müziklere merak saran Richard, Anadolu ve Balkan müziği üzerine bir belgesel hazırlamaya karar vererek yolculuğa çıktı. Bosna ve Bulgaristan’ın ardından Eylül 2001’de İstanbul’a geldi. Aynı yılın ekim ayında Galatasaray Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü öğrencisi olan ve o dönem Fransız Kültür Merkezi’nde Belgesel Sinema Festivali’nde görev alan Aslı Doğan ile tanışıp âşık oldu.

Hayalini kurduğu müzik belgeselinden bahsettiği Aslı’nın rehberliğiyle birlikte Tophane’den Lüleburgaz’a, Karadeniz’e yolculuk edip köy düğünlerine katıldılar. Richard’ın müzik belgeseli hayata geçemedi ama köy düğünlerinde yaptıkları kayıtların verdiği esinle yeni bir müzik grubu kurdular. 2004 yılında Kolektif İstanbul doğdu, 2007’de de evlendiler. “Hangi dilde kavga edip tartışıyoruz?’ diye sorunca Aslı “Benim Fransızca’m Richard’ın Türkçe’sinden iyi olduğu için Fransızca tartışıyoruz’ diye yanıt verirken, 8 yıldır İstanbul’da yaşayan Richard Laniepce, Türkiye’de bir “yabancı” olarak yaşamayı anlattı:

‘BAZI İNSANLAR PASAPORTSUZ YAŞAR’

“Bazı insanlar ‘din’, ‘milliyet’ gibi kimlikleriyle yaşar. Bazılarının da pasaportu olmaz. Ben de onlardanım. O nedenle pek de zorluk çektiğim söylenemez. Belki Aslı çok geleneksel olsaydı zorlanabilirdik ancak ikimizin de istediği evrensel yaşayabilmek zaten.”

Fransa’nın hiçbir yerinde İstanbul’daki kadar uzun süre yaşamadığını ifade eden Richard, “Hayatım yolculuklarla geçti. İstanbul’a ilk geldiğim yıllarda en çok dövmelerim nedeniyle zorlanmıştım. Tabii son 15 yılda İstanbul çok değişti, hemen herkeste dövme var ama o dönem çok dikkat çekmişti dövmelerim. Şortla da pek gezmezdim doğrusu...”



SRİ LANKALI GELİNE İZMİR’DE HALAYLI DÜĞÜN

Sri Lanka kökenli ABD vatandaşı Namalie Jayansinghe, Türkiye’de “yabancı gelin” olmayı şöyle özetliyor; “Burada yaşamak için şehrin ritmini bilmek gerekiyor. Yaya olarak yürümek çok tehlikeli. Gece tek başıma çıkarken de tedirgin oluyorum. Bütün bunların yanında yabancı olmam bazen de sorunların çözümüne yardımcı oluyor.”

İYİ TAVLA OYNUYOR

İzmirli akademisyen, Kadir Has Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Efe Sevin (29) ile Sri Lanka kökenli Amerikalı Namalie Jayansinghe (32), Washington DC’deki American University’de doktora programında tanıştı. İlk nikâh New York’ta bir kitapçıda oldu. Hayatları kitaplarla geçen çift, ortalama 75 bin dolara mal olacak törenlerini kitabevine taşıyınca 30 bin dolarlık törenle iyi ve kötü günde birlikte olmaya söz verdi. Törenin kitabevinde oluşuyla da ödedikleri paranın büyük kısmı evsizlere ve AIDS ile mücadele edenlere gitti. Sri Lankalı ailenin geleneklerine uygun bir törenin ardından da İzmir’de halaylı bir düğün yapıldı. 2 yıllık evli olan ve 3 yıldır Türkiye’de yaşayan Namalie Jayansinghe, İstanbul’a genel anlamda çabuk uyum sağladı. Çayı çok seviyor, iyi tavla oynuyor. Namalie, yaşadığı zorlukları ve gözlemlerini de şöyle anlattı:

“Dil eğitimi alıyorum. Bir ülkede dil bilmemek elbette en büyük sorun. Ancak bizim zaman zaman zorlandığımız bir konu oturma izninde oldu. Bu konuda çok güzel bir sistem yok. Evliliğimizin gerçek mi formalite mi olduğunu anlamak için görüşmeye çağırdılar. Çapraz sorgu yapıyorlar ve aynı cevapları verip vermediğime bakıyorlar. ‘Ailesinden kimleri tanıyorsunuz?’, ‘Birlikte nerelere seyahat ettiniz?’ gibi sorular. Ancak ben Türkçe bilmiyorum, onlardan da İngilizce konuşan yok. Sonunda bir form verdiler, birlikte doldurduk. Oturma izni de biraz sorun oldu. İlk randevuyu Adalar Emniyeti’nden hiç beklemeden almıştım. İkinci randevu için aradığımda 3 ay sonraya gün verdiler. Verilen randevu tarihi aralıktı, oysa benim oturma iznim ekim ayında sona eriyordu. Büyük sıkıntıydı bizim için.”

Türklerle evlenen yabancı uyruklu arkadaşlarıyla sosyal medya üzerinden haberleştiklerini anlatan Namalie, “Arkadaşlarım en fazla laf atmalardan şikâyetçi. Ben öyle bir şeyle çok fazla karşılaşmadım. Yalnızca Arnavutköy’de koştuğum bir sabah birisi laf attı. Etraf kalabalıktı ve ne dediğini anlayamadım. Türkler yabancıları seviyor ve yardımcı olmak istiyorlar” dedi.

 

YAZI DİZİSİ 2

‘İstanbul’da bebek arabasıyla rahat yürümeniz olanaksız'

Polonyalı Agnieszka, internetten tanıştığı avukat Emre Kaçar ile 2.5 yıllık arkadaşlığın ardından, 3 yıl önce evlendi ve İstanbul’a yerleşti. 6 aylık bebeği olan Agnieszka, hem Türkiye’de gelin olmayı hem de çocuklu bir kadın olarak İstanbul’da yaşamayı anlattı. Agnieszka, İstanbul’da en büyük sorunun sokakta bebek arabasıyla yürümek olduğunu söyledi

Avukat Emre Kaçar (31), Polonya’da ekonomi eğitimi alan aynı yaştaki Agnieszka ile sosyal paylaşım sitesi Facebook üzerinden tanıştı. Emre gün be gün ilerleyen arkadaşlıklarının ardından 7 kez Polonya’ya gitti. Agnieszka da 6 kez Türkiye’ye gelip, Emre’yi ziyaret etti. İkili her geliş gidişte birer hafta kaldılar. Birbirlerini seven Emre ve Agnieszka, 2.5 yılın sonunda evlilik kararı aldı. Şu an 3 yıldır evli olan Kaçan çiftinin 6 aylık Selin adında bir de kızları var.

‘YEŞİL ALAN YOK’

Polonya ile Türkiye arasında yaşam tarzı açısından çok fazla bir farklılık olmadığını anlatan Agnieszka Kaçar, “Kültürel açıdan zorluk yaşamadım ancak İstanbul’da yaşamaya dair zorluklarım oldu. İstanbul Polonya’daki şehirlerle kıyaslanamayacak bir hıza sahip. Üstelik çok da kalabalık. En çok nede zorlandığımı soracak olursanız; birincisi sokakta bebek arabasıyla rahat yürümeniz olanaksız. Her yer araç, kaldırımlar bile otopark gibi kullanılıyor. İkincisi de yeşil alan. Evinizin yakınında geniş, konforlu bir yeşil alan bulmak zor” diyor.

TÜRKİYE’DE AİLE İÇİ İLİŞKİLER ÇOK SIKI’

Türkiye’de aile içi ilişkilerin çok sıkı olduğunu, bundan da hoşlandığını anlatan Agnieszka, “İlk geldiğim zamanlar düğünlerde ve bayramlarda yaşanan kalabalığa anlam veremediğim oluyordu ama şimdi alıştım ve seviyorum” diye devam ediyor.

Kız kardeşinin de bir Amerikalı ile birlikte olduğunu anlatan Agnieszka, “Ailem açısından Türk kimliği biraz daha zorlayıcı oldu. Önce farklı düşündüler ama önyargılar yıkıldı. Ailem, Türkiye’yi de insanlarını da seviyor. Ben ilave olarak bir de Türk yemeklerini çok seviyorum. Ispanak ve İskender’i hiçbir lezzete değişmem. Tatlılardan da künefe vazgeçilmezim oldu” diye konuştu.

"GÖÇMEN SAYISI ARTTIKÇA EVLİLİKLER DE ARTIYOR"

“Dünyada kültürler arası evlilikler” üzerine çalışan ve bir Alman’la evli olan Yrd. Doç. Dr. Aysude Kölemen Luge, “Türkiye’de eğitimli kadınların Batılı, Avrupalı ya da Amerikalı erkekleri daha fazla tercih ettiğini düşünüyorum. Türk kadınının yabancı damadı biraz tembelliğe alıştırma potansiyeli var. Türkiye’de yabancı damatla evlenen Türk kadını daha rahat” diyor

Bir Alman ile 8 yıldır evli olan Kemerburgaz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aysude Kölemen Luge aynı zamanda “Dünyada kültürler arası evlilikler” üzerine çalışıyor. Bir bakıma bu konuyu akademik olarak irdelerken kendi kişisel tecrübesi de çalışmasına pozitif yönde katkı sağlıyor.

Luge’ye göre Avrupa’da da Amerika’da da farklı milletlerden insanlarla yapılan evlilikler artıyor. Bu göçle de paralel. Yani göçmen sayısı arttıkça insanların beraber olması, evlenmesi, çocuk yapması gibi olasılıklar da yükseliyor. Bu; yaşadığınız ülkenizin dışa açılımının da bir göstergesi.

Kültürler arası evliliği sosyal devlet kapsamında da inceleyen Aysude Kölemen Luge, farklı ülkelerde eşler arasındaki işbirliğinin gösterdiği değişikliği ve ortak noktalarını araştırıyor. Luge’nin yaptığı çalışmaya göre; tüm dünyada ev işinin büyük kısmını kadınlar yapıyor. Kadın ücretli çalışan değilse de ev işinin tamamına yakınını yapıyor, tam zamanlı çalışıyorsa da evlendiği zaman yine ev işinin büyük kısmını üstleniyor.

‘ERKEK EVLENİNCE İŞ YÜKÜ AZALIYOR’

Özellikle evlendikten sonra erkeklerin ev işi yükü azalıyor. Bekâr bir erkek daha fazla ev işi yaparken evli bir erkek daha az ev işi yapıyor. Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika’da erkekler çocuk bakımını eşleriyle paylaşıyorlar. En eşit dediğimiz ülkede bile kadınlar ev işinin yaklaşık yüzde 70’ini yapıyor. Bir Türk kadınından beklenen şeyler kesinlikle bir Kuzey Amerikalı veya Kuzey Avrupalı bir kadından beklenmiyor. Yine de yeterince eşit değiller.

‘İSVEÇ KADINIYLA EVLİLİK TÜRK ERKEĞİNİ ZORLAR’

Aysude Kölemen Luge; “Türkiye’ye gelen bir gelin ile yabancı damat ne tür sıkıntılar çeker?” sorumuza ise şöyle yanıt veriyor: “Eğer Türkiye’ye Körfez ülkesinden bir gelin geliyorsa çok zorluk çekmez. Kadınlardan ev işinin daha az beklendiği ülkeler Avrupa, Amerika ve Çin. Eski komünist ülkelerde kadın erkek eşitliği diğer ülkelere göre biraz daha fazla. Ama yine de kadın çocuğu doğurur, yemeği yapar anlayışı her yerde aşağı yukarı aynı. Eğer İsveç’ten bir kadınla ya da Amerikalı bir kadınla evlenecekseniz erkek daha çok işe ortak olacağı için zorluk yaşar.”

‘EVLİ ERKEKLER DAHA KOLAY TERFİ EDİYOR’

“Bir erkek için evlenmek demek bütün yüklerin üzerinden kalkması demek. O yüzden tüm dünyada evli erkekler daha kolay terfi eder ve daha başarılı olur. Tüm dünyada böyle. Evlilik, erkekler için başarıya götüren bir şeydir. Kadınlar evlendiği anda kendisi için yapacağı şeyleri erkek ve çocuğu için de yapmaya başlar. Yükü çoğalır.”

‘YABANCI DAMAT TÜRKİYE’DE TEMBELLEŞTİRİLİYOR’

“Yabancı damat Türkiye’ye geldiği zaman biraz daha rahat ediyor. Türkiye’de eğitimli kadınların Batılı, Avrupalı, Amerikalı erkekleri daha fazla tercih ettiğini düşünüyorum. İsveçli bir erkekle evlenirseniz biraz İsveçli bir kadın gibi düşünüyor olabilirsiniz. Mesela, benim eşim ev işi yapar. Annem deliriyor. Eşim ütü yapmaya başladığı zaman annem ‘Alsana elinden, ayıp değil mi’ diyor, kabul edemiyor. Niye alayım ki elinden? Eşim misafirlere çay ikramı yaptığında gelen misafirler rahatsız oluyor. Türk kadınının yabancı damadı biraz tembelliğe alıştırma potansiyeli var. Türkiye’de yabancı damatla evlenen Türk kadını daha rahat ama yabancı damat da görece rahat...”

EVLİLİĞE ‘DOĞRULUK’ TESTİ

AŞKLARI uğruna doğduğu toprakları, sevdiklerini, alışkanlıklarını bırakıp da yeni hayatlarına Türkiye’de devam edenler, yaptıkları resmi evliliğin ardından “oturma izni” için belli bürokratik işlerle de uğraşıyor. Dünyanın her yerinde farklılıklar gösterebilen bu uygulama ülkemizde mayıs ayına kadar emniyet müdürlüklerine bağlı yabancılar şube müdürlüğünce yürütülüyordu. 18 Mayıs 2015’ten itibaren oturma izni ile İçişleri Bakanlığı’na bağlı olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ilgileniyor.

Farklı uyruktan bir eş ile hayatını birleştiren çiftler, randevu yöntemiyle gittikleri büroda oturma iznine müracaat ediyor. İlk müracaatta genellikle bir yıl, ikincisinde 1-3 yıl arasında geçerli oturma izni veriliyor. Üç yıl, boşluk olmayacak şekilde oturma izni alınca tercihe göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabul için müracaat edilebiliyor.

Çiftlerin yaptıkları evliliğin gerçek mi yoksa kâğıt üstünde mi olup olmadığının tespiti için, resmi evraklarda gösterilen ev adresinde denetimler olabiliyor. Bazen de evli çiftleri büroya çağırıp farklı odalara alarak aynı soru formlarını doldurmaları isteniyor. Bu formlarda hangi adreste oturdukları, eşlerin yaptıkları işleri, yaşları, ayakkabı numaraları, sevdikleri yemeklerin isimleri isteniyor.

BAKMADAN GEÇME