Yenidoğan çetesi hakkında neler biliniyor? Çetenin lideri, yöneticileri ve üyeleri kimler? Hangi hastaneler kapatıldı?
İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip haksız kazanç elde etmek için ölümlerine neden olan çeteyle ilgili yeni ayrıntılar gelmeye devam ediyor. Yenidoğan çetesi soruşturmasında 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine ilişkin tape kayıtları yer aldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede sıralanan suça konu 197 eyleme ait kayıtlarda, çete üyeleri, bir bebeğin ölümünü, "Sabah gördük hayvan gibi ağlıyor, tamam rengi kötüydü ama." diyerek birbirine aktarıyor. Üyeler bebek ölümlerini birbirlerine aktarırken, bazen kahkaha atıyor, bebeklerin fişlerini çekerken şakalaşıyor. Çetenin lideri olarak belirtilen Doktor Fırat Sarı, bir bebeğin fişinin çekilmesi mesajına filme gönderme yaparak "Haha ha dedemin fişi" diyor. Ayrıca soruşturmada örgüt şeması ve çetenin nasıl ortaya çıkarıldığının da ayrıntılarına ulaşıldı. İşte Yenidoğan çetesi hakkında merak edilen soruların yanıtları...
İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine ilişkin tape kayıtları yer aldı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, suça konu 197 eylem sıralandı. Bu eylemlere ilişkin, şüphelilerin telefon konuşmalarını içeren tape kayıtları ve bunlarla ilgili değerlendirmeler de iddianameye girdi.
İddianamede, bir hastaneye yapılan denetimin ardından bir şüpheli ve hastane çalışanının konuşması şu şekilde yer aldı:
"A.K: Denetim geldi mi sana da diyecektim.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Geldi. Bu çocuk entübe gözüküyor sistemde.
A.K: Benim burada üç koli dosya vardı, iyi ki onları fark etmediler.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Bu normal değil. Ben on beş yıldır çalışıyorum. Hayatımda böyle bir denetime girmedim. Cezalık bir şey değil. Ceza kesmek istediğinde gelir iki tane şeye bakar cezasını keser, parasını alır, çıkar gider.
A.K: Doğukan sence sadece Fırat Hoca'nın işletmelerine mi yapıldı?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Sanmıyorum. Fırat Hoca bu kadar önemli bir insan değil. İstanbul'da bu kadar koordineli bir iş yapmazlar."
Bebek bir hastanın durumuyla ilgili örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in konuşmalarıysa iddianamede şu şekilde yer buldu:
"Şüpheli İlker Gönen: Şimdi Serenay beni aradı. Sabah beş buçukta diyalize giren var ya, o ölecek ben diyalizi yandan takmak zorunda kaldım. İlk çalıştı sonra çalışmayı durdurdu.
Şüpheli Fırat Sarı: Durdu ha.
Şüpheli İlker Gönen: Ölecek zaten çocuk. Beş buçukta damar yolu gitmiş, Serenay damar yolu için gelmiş. Satılmış niye geliyorsun diye kızmış."
İddianamede, hayatını kaybeden bir bebekle ilgili Hemşire Çağla Durmuş ve Dr. İlker Gönen'in konuşmaları da yer aldı. Konuşmalar şöyle:
"Şüpheli Çağla Durmuş: Hocam Karakoç ex. Şu anda şey, kalp tepe atılması seksen, satürasyonu otuz ama o seksen de adrenalinle yani.
Şüpheli İlker Gönen: Adrenalinle, tamam yapacak bir şey yok.
Şüpheli Çağla Durmuş: Aynen öyle ölüm morlukları falan da oluştu.
Şüpheli İlker Gönen: Tamam.
Şüpheli Çağla Durmuş: Aileye de kötüleşti diye haber verdik şimdi şu adrenalin etkisi geçene kadar kapattım kuvözün entübe... Makinada birazdan ex kabul ederiz yani.
Şüpheli İlker Gönen: Hahaha, neyse bir şey diyecektim de...
Şüpheli İlker Gönen: Aspirasyondan mı öldü yani?
Şüpheli Çağla Durmuş: Yani, ya zaten rengi falan iyi değildi, onun öleceği belliydi ama şey yani aspire etmiş.
Şüpheli İlker Gönen: Sabah gördük hayvan gibi ağlıyo, tamam rengi kötüydü ama.
Şüpheli Çağla Durmuş: Onun bir o süreci kaybetmişiz yani biz, dönebilme sürecini.
Şüpheli İlker Gönen: Uff tamam, yapacak bir şey yok yani.
Şüpheli İlker Gönen: Hah yani neyse Dursun abiyi gönderme. Aile gelene kadar tamam mı?
Şüpheli Çağla Durmuş: Hı hı tamam. Ben dosyada kötüleşip entübe olmuş gibi göstereyim.
Şüpheli İlker Gönen: Tamam."
Bebeğin babasının şüpheli ölüm şikayeti üzerine ise şüpheliler arasında şu konuşma geçti:
Şüpheli İlker Gönen: O tedaviler IV görünsün ha. Oral görülmesin.
Şüpheli Çağla Durmuş: Tamam tamam.
Şüpheli İlker Gönen: Şöyle, Fırat abiyi aradım meşgul. Şöyle diyeceksin, böyle böyle kötüleşti, işte ondan sonra entübe ettik, solunumuna baktık kalbi düştü. Müdahalesini yaptık ıvır zıvır. Dursun abiyle ağzın bir olsun yani.
İddianamede, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden bebekle ilgili üç şüphelinin konuşmaları da yer aldı:
Şüpheli Bahar Kanık: Hocam kalbi, Halime'nin kalbi yokmuş, cpr yapalım mı?
Şüpheli Fırat Sarı: Cpr bir iki tane dokunun, dönerse döndü. Dönerse biraz daha yaşasın ben gelinceye kadar.
Şüpheli Bahar Kanık: Valla siz gelinceye kadar... Kusura bakmayın.
Şüpheli Fırat Sarı: Ölmesin ha.
Bahar Kanık: Sarıkaya'nın da valla fişini çekecem gelmezseniz.
Şüpheli Fırat Sarı: Nasıl?Haha dedemin fişi.
Şüpheli Bahar Kanık: Haha çekicem fişi haha.
Şüpheli Fırat Sarı: Ölen mi oldu Ecem?
Şüpheli Ecem Koç: Başımız sağ olsun hocam Halime.
Şüpheli Fırat Sarı: Öldü mü gerçekten?
Şüpheli Ecem Koç: Öldü hocam, cpr'ını yaptık, adrenalini yaptık. Cpr'la da adrenalinle de dönmedi. Adrenalin kalbi geldi bir kendi kendine gitti. Zaten cpr'a da yanıt vermedi.
Şüpheli Fırat Sarı: Tamam. Yarım saat, kırk dakikaya oradayım geliyorum.
Şüpheli Ecem Koç: Ha geliyorsunuz, tamam hocam biz şu an ellemiyoruz makinaya bağlı.
Şüpheli Fırat Sarı: Ellemeyin, bilgi de vermeyin, orada dursun.
Şüpheli Ecem Koç: Aynen aynen açık duruyor her şey monitörde açık... Hiçbir şey yapmıyoruz.
İddianamede, bebek bir hastaya müdahale edilmediğiyle ilgili konuşmalar ise şöyle sıralandı:
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Kanka hasta kötüydü de bir tane bebek ölüyordu diyecektim. Gizlice girip iki dakika cpr yap çocuğa diyecektim de...
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Nerede?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Güneyde.
Şüpheli Hüseyin Güneyhan: Güneyden bize ne? Bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edek...
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hoca demiş ki kayarsa tüpünü çek demiş, yaşamaz bu demiş.
İddianamede, bir kişinin çalıştığı hastaneyi CİMER'e şikayet etmesiyle ilgili şüpheliyle arasında geçen konuşmalar da yer aldı:
O.Ö: Şey gitmiş tabi bizim avukat .... Halil anlaşma olmamış. Tabii ben de şimdi mahkeme sürecine de giriyoruz SABİM'e, CİMER'e dayiyim, döşiyim diyorum.
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Daya döşe kanka.
O.Ö: Nasıl bir şey yazayım?
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka şey yaz, usulsüz hasta alımlarını yaz 112'den.
O.Ö: Nasıl oluyor?
Şüpheli Hüseyin Günerhan: 112 ayağı olmadan hasta kabul ediyorlar de, protokolsüz hasta kabul ediyorlar diye yaz ondan sonra.
O.Ö: Mert olayı mı?
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı Mert olayı kanka.
O.Ö: İsmini bile veririm de senin arkadaşın olduğuna dua etsin o.
Şüpheli Hüseyin Günerhan: İsmini de ver, benim umurumda değil o.
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka bunu yaz, ondan sonra erişkindeki dosya mosyaları yazabilirsin usulsüz diye.
O.Ö: Hasta çarşafları mı?
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı hasta basamaklarını şişiriyorlar, usulsüzlükler, çarşafları şişiriyorlar dersin. Eks bekletiyorlar, yatışını uzatıyorlar hastaların diyebilirsin.
O.Ö: Aynen aynen bunları yazayım.
İddianamede, hastanede tedavi gören 6 aylık bebeğin ölümüyle ilgili iki şüphelinin konuşmasına şu şekilde yer verildi:
Şüpheli Tuğçe Toptemel: Besledikten sonra bebek kötüleşti. Ben başına gittim sonra Gizem geldi, sonra bebek kusmaya başladı, acaba aspire mi etmiş olabilir, bir akciğerine falan baksa mıydınız hani aspire etmiş olabilir mi?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani aspire etmiş olabilir de bu çocuk büyük çocuk prematüre değil ki.
Şüpheli Tuğçe Toptemel: Bayağı bir kustu.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Prematüre değil ki hemen ölsün çocuk yani orada bir yarım saatlik can çekişmesi lazım o çocuğun, yani ben bunun açıklamasını yapamam, çocuk ölü anladın mı yani çocuk ölmüş ve bu çocuk rahat 2-3 saat önce ölmüş, çocuk kaskatı buz kesmiş.
Şüpgeli Tuğçe Toptemel: Neyden ölü?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani bu çocuk böyle anlık bir şey değil, bu çocuğa cpr bile yapılmaz, bu çocuk kim bilir ne zaman öldü, ya bir anomalisi yok, kalp anomalisi yok bir şeyi yok, genetik bir hastalığı yok, normal altı aylık çocuk, ben ailesine ne diyeceğim?
Şüpheli Tuğçe Toptemel: Desetüre hiç olmadı biz bakımındaydık hiç olmadı, kameraları izle istersen hiç olmadı çünkü gözüme bir de büyük bebek ya bir de siyahi, siyah bir bebek olduğu için gözüm hep ondaydı, acaba morarırsa görmeyiz diye.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Ya Tuğçe birazcık morarsa anlaşılmaz da çocuğun dudakları mosmor. Yani ben bunu daha nasıl hocaya ne diyeceğim, hoca gönderdi dün çocuğu, ailesine ne diyecem, aile zaten yabancı ortalığı ayağa kaldıracak, ortalığı yıkacaklar hastaneyi zaten büyük çocuk, almam bile yasak onu oraya."
İddianamede, şüpheli Fırat Sarı'yla ilgili soruşturma olduğuna dair ise şu konuşmalar yer aldı:
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam şimdi bu denetim Sağlık Bakanlığı falan fasa fiso, benim korktuğum şey bu değil, Fırat hocayı örgütlü suç işlemekten yargılayacaklar, adamlar dava açmış, ben Fırat hocanın kaç tane emniyet müdürlüğünden dosyasını topladım.
Şüpheli Şeyhmus Çelik: Ne örgütü ya, ne örgütü ya?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam, adamlar sen yalandan sahte yani tedavi yapıyorsun, doktor koymuyor dosyalarda oynama yapıyor, hocam bizim telefonlarımız bile dinleniyor olabilir, bunları kimseye hoca söylettirmiyor bana.
Şüpheli Şeyhmus Çelik: Telefon dinlenebilir, doğrudur.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam dinleniyor, biz Whatsapp'tan konuşuyoruz Fırat hocayla hep, anladın.
Şüpheli Şeyhmus Çelik: Valla doğrudur, Whatsapp'tan konuşmak lazım, dinlenir doğrudur e yazdığın zaten."
YENİDOĞAN ÇETESİ'NİN SUÇ KONUŞMALARININ YER ALDIĞI HTS KAYITLARI FEZLEKEDE
"yenidoğan çetesi" soruşturması kapsamında kolluk kuvvetlerince hazırlanan fezlekede, suç örgütü üyelerinin telefon görüşmelerinin bulunduğu "HTS" kayıtları yer aldı.
Soruşturma kapsamında polis ekiplerince hazırlanan fezlekede, "yenidoğan çetesi" üyelerinin işlenen suçlarla ilgili aralarında yaptıkları görüşmelerin HTS kayıtları da yer aldı.
Örgütün elebaşı Fırat Sarı'nın sözde yöneticilerden Gıyasettin Mert Özdemir ile yaptığı görüşmede, yanlış müdahaleyle hayatını kaybeden bir bebekle ilgili konuşmaları kayda geçti.
Özdemir'in, kadın doğum uzmanının sağlıklı bebeğin hayatını kaybetmesine ilişkin aileye bilgi verilmesini ve çocuk doktorunun da aile yakınlarıyla konuşmasını istemesini Sarı'ya şikayet ettiği görüşmede, karşı tarafın ise "konunun patlayacağını bildiğini, ölüm sebebinin yanlış teşhisten kaynaklandığını" iddia ettiği ifadeler yer aldı.
GEÇ MÜDAHALE ETTİKLERİ BEBEK GÖRME YETİSİNİ KAYBETTİ
Suç örgütüne üye doktor Ökkeş Baz ile hemşire Çağla Durmuş'un, Kocaeli'nin Gebze ilçesinden getirilerek yatışı yapılan bir bebeğin geç müdahale sonucu görme yetisini kaybetmesi ve suçu kapatmak için buldukları çözüm yollarına dair konuşmaları da fezlekeye yansıdı.
Zanlı Çağla Durmuş'un, ayın 13'ünde sevki olan bebeğin hastaneye yatışını 12'sinde gösterdiklerini ve gelen evrakta da hem tarih hem de göz hakkında bilgi verildiğini anlattığı Baz'ın, "Bu bebeği daha önce tedavi etmek gerekiyormuş bence, onu hani orada bir gecikme var gibi geldi. Yani oradaki notlarından baktığım kadarıyla tabi bunu aileye siz söylemeyin de." şeklinde cevap verdiği kaydedildi.
Tedavinin gecikmesi ve yeterli ilgi gösterilmemesi nedeniyle bebeğin görme yetisinin kaybolduğu fezlekede yer aldı.
BANKA HESAP HAREKETLERİ DE FEZLEKEDE
Fezlekede, örgütün elebaşı ve Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi Fırat Sarı'nın, sahibi olduğu şirket üzerinden örgüt yöneticileri ve üyelerine aktardığı paralara ilişkin hesap hareketlerine de yer verildi.
Şirket üzerinden örgüt yöneticisi ve üyeleri Sümeyye Nur Arslan, Hasan Basri Gök, Mehtap Sayar, Renas Kılıç ve farklı isimlere çok sayıda para çıkışı yapıldığı hesap hareketlerine yansıdı.
Yapılan para transferlerinin bazılarının açıklama kısımlarına ise "Doktor Fırat Sarı", "Fırat Sarı" ve "Borç" gibi ifadelerin yazıldığı görüldü.
SAĞLIK BAKANLIĞI'NIN DENETİMİNE TAKILMAMAK İÇİN SAHTECİLİK YAPTILAR
Soruşturma kapsamında Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan fezlekede, "Yenidoğan çetesi"nin İl Sağlık Müdürlüğünce yapılan ani denetimlerdeki evrak saklama, değiştirme çabaları ve yaşadıkları panik, HTS kayıtları ile polis değerlendirmesine yansıdı.
Yapılan çalışmalarda örgütün elebaşı Fırat Sarı başta olmak üzere tüm üyelerin, 25 Eylül ile 10 Kasım 2023 tarihleri arasında yapılan ani denetimlerle ilgili, birbirleriyle 111 telefon görüşmesi gerçekleştirdikleri tespit edildi.
Fezlekede yer alan değerlendirmede, Sağlık Bakanlığınca yapılan eş zamanlı denetimlerde hastanelerde birçok usulsüz işlemin açık ve net şekilde kayıtlara yansıdığı belirtildi. Denetim başladığında, şüphelilerin hemen birbirleriyle iletişim kurarak eksiklikleri tamamlamaya çalıştıkları; evrakı değiştirmek, saklamak için çeşitli yollara başvurdukları ifade edildi.
HTS kayıtlarında, örgüt üyelerinden Medilife Hastanesi sekreteri Sümeyye Özdemir'in sözde yöneticisi İlker Gönen'i aradığı; denetimcilerin sistem üzerinden hasta kontrolü yaptıklarını, hastaların epikrizlerinin kontrol edildiğini, alandaki hasta sayısı ile sistemde kayıtlı hasta sayısının uyumsuz olduğunu, bu nedenle denetçiler geldiğinde bazı hastaları alandan çıkartıp sakladıklarını ilettiğine ilişkin ifadeler yer aldı.
Bu görüşmenin devamında ise Özdemir'in, fazla hasta sayısını ekran üzerinden oynama yaparak düzelttiğini ancak kuvözlerin sayılması durumunda sıkıntıya düşeceklerini, denetçilerin yazılmayan 3 günlük hasta raporlarını ısrarla istediklerini Gönen'e ilettiğinin tespiti yapıldı.
"DOKTOR ZEKİ" İKİ HASTANEDE AYNI ANDA ÇALIŞIYORMUŞ
Örgüt elebaşı Fırat Sarı ile İlker Gönen arasında geçen denetimlerle ilgili görüşmelerde ise Avcılar Medilife Hastanesi'nde Raşit isimli doktorun çalıştığı ancak dosyaların Zeki isimli doktor adına kayıtlı olduğu, bu sebeple denetim sürecinde dosyada adı geçen kişinin hastaneye gönderilmesi gerektiğine dair ifadeler yer aldı.
Söz konusu doktor Zeki'nin durumuyla ilgili Sarı'nın suç örgütü yöneticileriyle görüşmesi de kayıtlara geçti. Sarı'ya, yapılan eş zamanlı denetimler nedeniyle doktorun iki hastanede de aynı anda olamayacağı için sıkıntıya girileceğinin söylendiği tespit edildi.
Beymend Sağlık'ta medikal muhasebe elemanı olarak çalışan Zehra Çiçek ve kuruluşa bağlı Birinci Hastanesi'nde acil tıp teknisyeni olan Hakan Doğukan Taşçı arasındaki görüşmenin kayıtlarında ise hastaların sağlık raporları üzerinde usulsüz oynama yaparak denetime uygun hale getirdiklerine ilişkin ifadeler yer aldı.
Kayıtlarda, örgüt üyelerinin birbirleriyle görüşerek, denetimlerde yaşayacakları sorunları ve bunlara karşı neler yapabileceklerini tartıştıkları da tespit edildi.
"YENİDOĞAN ÇETESİ'NİN ÖRGÜTSEL ŞEMASI
"Yenidoğan çetesi" soruşturması kapsamında kolluk kuvvetlerince hazırlanan fezlekede, suç örgütünün şeması ve yaptıkları usulsüzlükler de yer aldı.
Soruşturma kapsamında Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan fezlekede, CİMER'e iletilen ihbardaki şu ifadelere yer verildi:
"Eski PKK hükümlüsü ve şu anki İYİ Parti üyesi Reyap Hastanesi yenidoğan yoğun bakım doktoru Fırat Sarı ve İlker Gönen SSK'yı dolandırmaktadır. Reyap Hastanesi, Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Bağcılar Şafak Hastanesi, Doğa Hastanesi, Medicine Bağcılar Hastanesi, eski olarak Ethica Hastanesi, Duygu Hastanesi ve birçok hastanenin yenidoğan yoğun bakımlarını kiralayarak gece nöbetçi doktor bulundurmadılar ve insani ve tıbba uygun olmayan koşullar ve bunun gibi birçok sebepten bir sürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü. Bu şahıslar birinci basamak olan hastayı epikrizlerde hep 3'üncü basamak göstererek ve 112 komuta kontrol merkezine rüşvet vererek, bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca Türk lirası para kazandılar ve yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular. Bu satılan bebekler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in yoğun bakımlarında kötü şartlar altında can verdi. Bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli. Dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler sizin de bebeğiniz olabilir. Aziz devletimin gerekeni yapacağından hiç kuşkum yoktur."
Fezlekede, açılan soruşturma kapsamında polis ekiplerinin iddialara yönelik projeli çalışma yürüttüğü, çalışmada, Dr. Fırat Sarı ve Dr. İlker Gönen'in 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla müşterek hareket ettikleri, 2 bin 400 suç içerikli olduğu değerlendirilen konuşmalardan, İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince de yapılan denetimler sonucunda 41 şüphelinin suça karıştığının tespit edildiği kaydedildi.
İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince de yapılan denetimlerde, 197 suça konu eylemin oluştuğunun yapılan projeli çalışma sonucunda tespit edildiği aktarılan fezlekede, İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri tarafından gerçekleştirilen denetimler, banka hesap hareketleri, HTS incelemeleri ve fiziki takip tutanaklarının suç içerikli konuşmalar ile örtüştüğü belirtildi.
ÖRGÜTÜN ÇALIŞMA ŞEKLİ
Fezlekede, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi Dr. Fırat Sarı'nın, şirket çalışanları kaydında çalışanı olarak görülen Dr. İlker Gönen ile Özel Hastaneler Yönetmeliği'nin "Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik iş yeri bulunamaz ve hastane içerisinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez" 10'uncu maddesine muhalefet ederek, İstanbul içerisinde birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla alıp, kendisine bağlı sağlık çalışanlarını anlaştıkları hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirdikleri aktarıldı.
Bu kişilerin, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan Renas Kılıç aracılığıyla, devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfedip, kendi anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın aldıkları bildirildi.
Zanlıların, alınan bebek hastaların hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar uzun sürelerde hastanede kalmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, şüphelilerin bu şekilde SGK'den yüksek miktarda ödeme alınmasına neden olarak kamu kurumunu zarar uğrattıkları, aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri belirtildi.
Fezlekede, şüpheli Sarı'nın İstanbul'da anlaşmalı olduğu Bağcılar Medilife, Beylikdüzü Medilife, Bağcılar TRG Hospitalist, Avcılar Hospital, Reyap Hastanesi ve Birinci Hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitesinin işletmesini alarak, buralara devlet hastanesi veya farklı özel hastanelerden bebek hastaların sevklerini yapıp, sürekli dolu olmasını sağlayarak SGK'den yüksek miktarda ödemelerin alınmasına neden oldukları ifade edildi.
Şüphelilerin, bu şekilde hastanenin gelirlerini arttırmaya yönelik çalışmalar yaptığı ve karşılığında da "hak ediş" adı altında ödemeler aldığı bilgisi de fezleke de yer aldı.
ÖRGÜT ÜYELERİ SİSTEMİ SAF DIŞI EDECEK ŞEKİLDE HAREKET ETTİ
Fezlekede, örgütün sistemi saf dışı edecek şekilde, anlaşmalı oldukları hastanelerin gelirini artırmak amacıyla nasıl hareket ettiği anlatıldı.
Suç örgütü yöneticisi 112 Acil Servis ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, İstanbul içerisinde 112 Acil Hastane sevk işlemlerini yapan Renas Kılıç ve örgüt üyesi Fehmi Alperen, il dışında hastane sevk işlemlerini yapan örgüt üyesi Serdar Yüksel'in devlet ya da özel hastanelerden sevk olması gereken bebek hastaları öğrendikleri ifade edildi.
Fezlekede, bu kişilerin, örgüt elebaşı Dr. Fırat Sarı ya da örgüt yöneticisi İlker Gönen'e haber vererek bebeğin anlaşmalı oldukları hangi hastaneye sevk etmek istedikleri yönünde talimatı aldıktan sonra, o hastaneye gerekli sevki yapabilmek için Acil Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Komisyonu (ASKOM) algoritmasına aykırı olacak şekilde hareket edip, önce bebek hastanın ailesini ikna ettikten sonra tedavi ret denilen işlemi yaptıkları, daha sonra örgüt yöneticisi Özdemir'in 112 Acil Çağrı Merkezinden provizyon numarası almadan, sanki bu hasta başka bir hastaneye gitmemiş gibi gösterilerek örgüt içinde anlaşmalı olan hastanelerin birine acilden giriş yapılmasını sağlayıp maddi menfaat temin ettikleri belirtildi.
ASKOM algoritmasına göre, hastanın bulunduğu devlet ya da özel hastanede yoğunluktan veya tedavi koşullarının uygun olmaması nedeniyle başka hastaneye sevk edilmesi uygun görüldüğünde belirlenmiş yolların izlenmesi gerektiği ifade edilen fezlekede, hasta için doktorun düzenlediği epikriz (sağlık kurumlarına müracaat eden hastanın poliklinik dosyasından başlayan ve klinik tedavinin bitiminden itibaren hastanın seyir durumunu belirleyen rapor) raporuna ilaveten Sağlık Bakanlığı sağlık tesisleri arası vaka nakil talep formu ile sağlık raporlarının düzenlenmesine ilişkin genel beyan formu doldurulması gerektiği kaydedildi.
Bu işlemlerin ardından önce ASKOM'a, akabinde Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığına durumun iletildiği, 112 Koordinasyon Merkezinden talep oluşturulduktan sonra provizyon numarası alınarak 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğüne daha önceden bildirilen ve uygun tedaviyi yapabilecek donanıma haiz özel hastanelere naklin gerçekleştirildiği bildirildi.
Fezlekede, bu işlemin belirli bir düzene ve sıraya göre yapıldığı ve her hastaneye aynı oranda hasta sevkinin sağlanarak rekabet koşullarına aykırı hareket edilmesinin önlendiği vurgulandı.
ÖRGÜT ELEBAŞI KENDİSİNE BAĞLI SAĞLIK ÇALIŞANLARI İLE SÜREKLİ İLETİŞİM HALİNDE OLMUŞ
Fezlekede, örgüt elebaşı Dr. Fırat Sarı'nın örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen ile hareket ederek, hastanelerin uygun koşullarda tedavi verebilecek durumda olup olmadığına bakmaksızın, bebek hastaların hayatı pahasına anlaşmalı olduğu hastanelere usulsüz yöntemlerle sevk ettirdikleri, bebek hastaların uzun süreli yatış işlemlerinin yapılmasını sağlayarak SGK'den yüksek miktarda gelir elde ettikleri belirtildi.
Şüphelilerin, solunum tedavisinde kullanılan ilaçları, bebek hastalar üzerinden kullanılmış gösterip üçüncü kişilere satılmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden faydalanıp örgüt üyesi hemşireler aracılığıyla "simsarlık" diye tabir edilen şekilde piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları alıp, kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık yaptıkları kaydedildi.
Fezlekede, Fırat Sarı'nın bu ve bunun gibi birçok işlemlerin takibini yapmak amacıyla her hastanede kendisine bağlı sağlık çalışanları ile sürekli iletişim halinde olduğu ve bu sağlık çalışanlarına, şirketi ve şahsi banka hesabından düzenli ödemeler yaptığı aktarıldı.
İŞTE ÖRGÜTÜN ELEBAŞI, YÖNETİCİLERİ VE ÜYELERİ
Şemaya göre, suç örgütünün elebaşılığını Fırat Sarı'nın yaptığı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir'in ise yönetici olduğu belirtilen fezlekede, örgütün üyelerinin ise Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar olduğu aktarıldı.
Şüphelilerin, bebek hastalar üzerinden birçok hastane ile anlaşarak uygun ve yeterli olmayan tedavi yöntemleri yüzünden onların hayatlarını kaybetmelerine ya da kalıcı sağlık sorunu ile yaşamalarına neden oldukları belirtilen fezlekede, ayrıca bu tedavi yöntemleri yüzünden SGK'ye yüksek tedavi masraflarını fatura ederek haksız kazanç elde ettikleri belirtildi.
Fezlekede, İl Sağlık Müdürlüğünün denetim raporları, HTS kayıtları, banka hesap hareketleri sonucunda elde edilen delillerde, örgüt elebaşı etrafında toplanan kişilerin hiyerarşik bir düzen ve belli bir iş bölümü içerisinde, suçun sürekliliğini sağlayarak birçok defa işlenmesine neden oldukları, bu kapsamda yapılan çalışmalarda suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın unsurlarının oluştuğu yönünde değerlendirme yapıldı.
Fezlekede ayrıca hastaneler ve buralarda çalışan şüpheli hemşireler de şöyle sıralandı:
"Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş, Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi Ceren Hatice Kırım, TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım, Reyap Hastanesi hemşireleri Mehtap Sayar ve Sümeyye Nur Arslan, Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan, Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli, Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz ile 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşiler Hakan Doğukan Taşçı ile Hasan Basri Gök."
YENİDOĞAN ÇETESİ SORUŞTURMASINDA HANGİ HASTANELERİN RUHSATI İPTAL EDİLDİ
Soruşturma kapsamında İstanbul'daki 9 özel hastanenin yönetimine ruhsat iptal kararı tebliğ edildi.
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünden İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne yazı gönderildi.
Yazıda, "Teftiş Kurulu Başkanlığının 28 Eylül 2024 tarihindeki sayılı inceleme raporu ve ekleri ile mezkur rapora istinaden Bakanlık makamından alınan 18 Eylül 2024 tarihli onay gereği alınmış olunan ve yazı ekinde yer alan makam onayları doğrultusunda işlem uygulanması, uygulanan bu işlemlerin Özel Hastaneler Yönetmeliği'nin 'Faaliyetin durdurulması durumunda hastalara ilişkin işlemler' başlıklı 65/A maddesinde yer alan 'Özel hastanenin tamamında veya bir kısmında faaliyetin geçici olarak durdurulması veya ruhsatın iptal edilmesi söz konusu olduğunda müdürlük tarafından öncelikle mevcut yatan hastalarla ilgili tespit yapılır. Nakli mümkün olmayan hastaların tedavilerinin tamamlanmasından ve nakli mümkün olanların da diğer hastanelere nakillerinden sonra özel hastanenin faaliyeti durdurulur. Bu durumdaki hastanelere yeni hasta kabulü yapılamaz.' hükmü doğrultusunda yürütülmesi hususunda bilgilerini ve gereğini rica ederim." ifadelerine yer verildi.
Söz konusu yazı üzerine soruşturmada adı geçen Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar ve Özel Silivri Kolan Hospital'ın ruhsatları iptal edildi.
Kararın ardından İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri polis eşliğinde ilgili hastanelere gitti.
Hastane yönetimiyle görüşen ekipler, ruhsat iptali kararını bu kişilere tebliğ etti.
İlgili kararın muhataplara tebliğinin ardından bazı hastanelerin tabelaları sökülmeye başlandı. Polis ekipleri, hastanelerin çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı.
Bazı vatandaşlar, kapatılan hastanelerde tedavi gören yakınları için hastanelere geldi.
Özel Güney Hastanesinin kapısına "Hastanemizde tedavi ve hasta bakım hizmetleri durdurulmuştur." yazısı asıldı. Bazı hastane personeli mesai arkadaşlarıyla vedalaşarak binadan ayrıldı.
Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesinin çalışanları, alınan kararı alkışlarla protesto etti, bazılarının ağladığı görüldü. Çalışanların buradaki bekleyişi sürüyor.
Özel TRG Hospitalist Hastanesinin binasının yanında bulunan Bağcılar Ülkü Ocakları üyeleri, slogan atıp hastaneyi protesto etti.
Tebliğin ardından, Reyap Hastanesi yazısı brandayla örtüldü. İşlemlerin tamamlanması sonrası hastanenin mühürleneceği öğrenildi.