Serenay Sarıkaya için tartıştılar
Serenay Sarıkaya'nın hayatı 'Plajda' değişti. Küçük bir rol için gittiği filmin setinde bıraktığı etkiyle canlandırdığı karakterin ağırlığı artırıldı. Hatta yönetmen Murat Şeker ile başrol oyuncusu Gürgen Öz onun için tartıştı. Oyunculuğundan etkilenen Sinan Çetin'in İstanbul'a çağırmasıyla kariyerine başlayan Sarıkaya'nın hayatı değişti
1992 doğumlu Serenay Sarıkaya, henüz 6 yaşındayken annesi Ümran Seyhan ile babası Mustafa Sarıkaya boşandı.
Elbette her boşanan çiftin çocuğu gibi onun da hayatı kolay değildi.
Hele ki o yaşlarda…
Her ne kadar annesi, kızının hiçbir şeyin eksikliğini hissetmemesi için büyük uğraş verse de Serenay Sarıkaya'nın çocukluk ve erken dönem gençlik yılları, maddi ve manevi olarak bir hayli zor geçti.
Ümran Seyhan - Serenay Sarıkaya
Hayat zorlu olunca kişi, daha fazla hayal kurar. Hayallerin çoğu gerçekleştirilemez belki ama kişiyi hayal kurmaktan kim alıkoyabilir ki…
Yaşanılan zorlukların psikolojik baskısı, kurulan o hayallerle bertaraf edilmeye çalışılır.
Elbette Serenay Sarıkaya da hayaller kurdu. Hayallerini nelerin üzerine kurduğunu bilemeyiz ama oyunculukla ilgili olanını gerçekleştirdiğini biliyoruz.
Hayal kurmak, iyidir.
Gerçekleşmesi için adım atmak, onun uğruna uğraşmak ise her şeydir.
Annesi Ümran Seyhan, kızını yaşadıkları Antalya’daki bir cast ajansına yazdırır.
Geriye, hayalini gerçekleştirebileceği bir şansla, bir fırsatın doğuşu kalır.
Şansın kapıyı çaldığını duymak, fırsatı değerlendirmek gerekir.
O fırsatın adı, çekimleri Antalya’da gerçekleştirilen ‘Şaşkın’ olacaktır.
Yıl 2006…
Romantik türdeki filmin yönetmeni; Şahin Alparslan, başrol oyuncuları; Onur Ünsal, Evrim Akın ve Selin Demiratar…
İstanbul dışındaki çekimlere figüran ve küçük roller için tanınmamış oyuncular, setin kurulduğu şehirlerdeki cast ajanslardan sağlanır.
‘Şaşkın’da rol alacak figüran ve küçük roller için cast ajansına haber salınır.
Sete götürülecekler arasında kadroya figüran olarak alınır.
Oysa figürandan fazlasıdır.
Bunu, sete gittiklerinde göstermekte geç kalmayacaktır.
Sevimliliğiyle bezeli enerjisinin sete yayılması uzun sürmeyecek, Şahin Alpaslan’ın dikkatini çekecektir. Alpaslan, kadroda değişiklik yaparak, daha uzun sahneye sahip, daha görünümlü ‘Itır’ rolünü verir.
"ÇOK SEVİMLİ VE AZİMLİYDİ"
Şahin Alpaslan
Şahin Alpaslan, Habertürk’e o günleri şöyle anlattı; “Cast ajansından sete çok kişi geldi ama Serenay, enerjisiyle o kalabalık içinde kendini hemen fark ettirdi. Çok sevimli, içten ve azimliydi. O yüzden rolünü büyüttüm. Çocuk oyuncu olduğu için annesi de sete gelmişti. Ümran Hanım da kızından farklı değildi. Onun da enerjisi çok yüksekti, çok iyi bir insandı.”
‘Şaşkın’ın senaristlerinden Cengiz Keten ise bu konuda; “Gerçekten farklıydı. İstanbul’da olması halinde şansının çok yüksek olacağını düşündük” dedi.
Louis Pasteur’ün de dediği gibi şans, yalnızca hazır olan zihinlere güler.
Serenay Sarıkaya, zihninin hazır olduğunu' Şaşkın'dan sonra ‘Plajda’da gözler önüne serdi.
Serenay Sarıkaya, zaman zaman kıyı temizliği etkinliklerine katıldı.
Yıl 2008…
Antalya’da romantik türdeki 1959 ABD yapımı 'Some like it Hot‘un uyarlaması Plajda’ çekiliyor.
Figüran ve küçük roller için yine cast ajansına haber salındı.
Seçilen kadrodaki Serenay Sarıkaya, sette kendini yine fark ettirdi.
Senarist - yönetmen Murat Şeker, filmin senaryosunu birlikte yazdığı Selami Genli ve Onur Koçal’a dedi ki; “Hem güzel, hem akıllı, hem de yetenekli. Bu kızı değerlendirmemiz lâzım. Mevcut senaryodaki rolü az, artırmalıyız.”
Bunun üzerine senaryoda değişiklik yapıldı. Rolü artırılarak filmde, başrolleri paylaşan Tuba Ünsal, Gürgen Öz ve Sarp Apak’tan sonra rol sıralamasında 4’üncü sıraya yükseldi.
Rolünün artırılması, oyunculuk yapması adına olan öz güvenini artırdı.
Gürgen Öz, çekimlerin ortasında senaryonun değiştirilmesinden hoşnut olmayınca, rahatsızlığını Murat Şeker’e söyledi. Öz ile “Yönetmen benim, değişiklik yapma hakkım var” diyen Şeker arasında bir tartışma yaşandı.
Son söz, doğal olarak yönetmenin oldu.
"ROLÜNÜ ARTIRMAMAK İHANET OLURDU"
Murat Şeker
Murat Şeker ise o günleri Habertürk’e şöyle anlattı; “Güzel, akıllı ve yetenekliydi. Rolünü artırmamak ona haksızlık, mesleğe ihanet olurdu. Rolünü artırmak için senaryoda değişiklik yapınca Gürgen Öz, önce itiraz etti. Aramızda tatlı bir tartışma oldu. Sonraki yıllarda Serenay’ın gelişimini görünce aslında ne kadar isabetli bir karar verdiğimi daha da iyi anladım.”
İkinci filminde daha çok rolü vardı var olmasına ama her defasında Antalya’da bir film çekilmesini mi bekleyecekti…
Gerek kalmadı.
‘Şaşkın’ın çekimleri tamamlanıp İstanbul’a dönüldüğünde, filmin yapımcısı Sinan Çetin, ham görüntüleri izledi.
İzlerken Murat Şeker’e dönüp; “Bu kız kim? Çok yetenekli” dedi.
Murat Şeker, Sinan Çetin’e kendisinin de çok yetenekli gördüğü için senaryoda değişiklik yaptığını söyledi.
Sinan Çetin, Serenay Sarıkaya’yı İstanbul’a çağırarak ‘Limon Çiçeği’nde başrol verdi.
‘Şaşkın’ın setinde düşünüldüğü gibi, İstanbul’da olması halinde şansının çok yüksek olacağı gerçeği böylelikle gün yüzüne çıktı.
İstanbul’a gelerek günümüzde sahip olduğu ışıltılı kariyerinin başlangıcı işte böyle.
Murat Şeker ile Şahin Alpaslan, sette birebir gördükleri için Serenay Sarıkaya’nın azmini ve yeteneğini fark ederek rolünü artırdı.
‘Plajda’daki rolü artmamış olsaydı Sinan Çetin belki de küçük bir roldeki Serenay Sarıkaya’yı hiç fark etmeyecekti. Belki de ederdi. Sonuçta Sinan Çetin…
Sinan Çetin
Bütün bunlar olmasaydı, Serenay Sarıkaya'nın başka zaman, başka yapımlarla kariyer yapıp yapamayacağını bilemeyiz.
Yetenek iyidir ama elbette her şey değildir.
Yetenek; kişinin kendini göstermesinde vitrindir.
İşe duyulan sevgi, mesleğe gösterilen saygı ve gelişme azmiyle donatılmayan yetenek, bir süre sonra heba olup gider.
Yıl 2010…
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bir film izledikten sonra otele döndüm. Otelde bir defile olduğunu duyuran afişi gördükten sonra balo salonuna yöneldim. Defile bitmiş, modellerin toplu bir şekilde selamlama faslına geçilmişti.
Serenay Sarıkaya, kariyerli modellerin arasında bir hayli dikkat çekiciydi. Filmlerde ve dizilerde izlemişliğim vardı ama podyumda sanki takip ışığıyla işaretlenmiş gibi bir hava yaratmıştı.
Otelin çıkış kapısına gidip beklemeye başladım. Bir süre sonra koşar adımlarla yöneldiği kapıdan çıkarken kendimi tanıtıp röportaj yapmak istediğimi söyledim.
“Olur” dedikten sonra otelin bahçesine çıkıp röportajı yaptık.
Serenay Sarıkaya, ışıltılı bir kariyere sahip olmak için şöhret yönetiminin ne denli önemli olduğunu henüz 19 yaşındayken farkında olduğunu şu cümleleriyle gözler önüne sermişti.
• Şöhret bazen otokontrolünü kaybetmene neden olmuyor mu?
Hayır, olmuyor. Her şeyden önce 'Ben şöhretim küçük dağları ben yarattım' havasında dolaşmıyorum. Ayrıca ben sanıldığının aksine son derece ailesine bağlı, evcimen biriyim. Gözüm eğlencede, gezmede - tozmada değil. Kışın köşklerde, yazın yalılarda yaşamak gibi bir hayalim de yok. Bu nedenle de otokontrolümü kaybetmem pek mümkün değil.
Yıldız Teknik Üniversitesi'nin 'Yılın Yıldızları Ödül Töreni'nde, 2019'da 'En Beğenilen Kadın Tiyatro Oyuncusu' ödülüne'Alice Müzikali’ndeki performansıyla Serenay Sarıkaya lâyık görüldü.
• Hayattan neler bekliyorsun?
Açıkçası öyle büyük bir beklentim yok hayattan. Annem ve babam ben küçük yaştayken ayrıldılar. O nedenle hayattaki birinci önceliğimi annemin mutlu olmasına verdim. Mutlu olsun diye her zaman başarılı olmaya ve kontrolü kaybetmemeye çalıştım. Gelecekten beklentilerim de yine bu doğrultuda. Annemle birlikte mutlu yaşam sürmek ve elbette yaptığım işte en iyiler arasında olmak...
Serenay Sarıkaya güzel bir kadın ve azimli bir karaktere sahip.
Ne var ki elde ettiği kariyerinin iki temel direği bunlar değil. O temel direkler; şüphesiz güzelliğine yaslanmaması ve şöhret budalası olmaması…
2010'da yaptığımız röportajdaki cümlelerinin satır aralarında bunu dile getirdi.
Bir dönem, modellerin, ünvanlı güzellerin oyuncu olarak çok fazla tercih edildiği bir dönemdi.
Kamera karşısına geçmenin en iyi fırsatlarından biri de model olmaktı.
Annesi; oyunculuk hayalini gerçekleştirmesi adına kızını 2007’de Antalya’da bir modellik ajansına da yazdırdı.
Oyunculuğa ulaşmak için bir köprü olarak gördüğü modelliği deneyimleyen Serenay Sarıkaya,
Çek Cumhuriyeti’nde düzenlenen 18 yaş altı güzellik yarışması olan Avrupa Gençler Güzellik Yarışması’nda ‘Jüri Özel Ödülü’ne lâyık görülerek dördüncü oldu.
Serenay Sarıkaya, 2010’da ise katıldığı ‘Miss Turkey’de Gizem Memiç’in ardından ikinciliği elde etti. İkincilik derecesiyle Miss Üniverse’ye katılma hakkı kazansa da yarışmadan çekildi.
Çekilmesi; modelliği bir amaç olarak değil, araç olarak görmesi, artık oyunculuk kariyerine ağırlık vereceğinin ifadesiydi.
Zira, o dönemlerde rol aldığı diziyle rüştünü ispat etmiş, sektörün dikkatini iyiden iyiye çekmiş, geniş bir hayran kitlesi edinmişti.
‘Lale Devri’, Serenay Sarıkaya’nın çocuk rollerinden çıktığı bir yapım olarak kariyerinin yükselme devrinin başlangıcı oldu.
Serenay Sarıkaya'nın ışıltılı kariyerinin temel direklerinden biri de, “Su akarken küpünü doldurmak” fikrinden uzak durarak kısa vadeli kazançları zarar olarak görmesi. Şöhretini ve güzelliğini bir an önce paraya çevirme adına; kariyerine katkı sağlamayacak, hatta zarar verecek yapımlarda rol almadı.
Zira birçok teklif almasına rağmen kamera karşısına sırf para kazanma adına geçmiyor. Rol aldığı yapımların kariyerinde farkındalık oluşturacak nitelikte olmasını amaçlayan Serenay Sarıkaya, bu uğurda bazı yılları; “İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” felsefesi çerçevesinde boş geçirmeyi bile göze aldı.
2015 - 2017 ve 2018 - 2023 arasında olduğu gibi…