Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika CHP Lideri Özgür Özel'den Habertürk'e açıklamalar

        CHP Genel Başkanı Özgür Özel Habertürk'te soruları yanıtladı. İşte Özel'in açıklamaları...

        Özel'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

        Önce Dünya Kadınlar Günü'nü hatırlatarak ifade edelim ilk sözü. Dünden itibaren kadın kollarımızla Bilecik'teydik. Melek Mızrak Subaşı belediye başkan adayımız. Malum AK Parti'nin herzamanki gibi tenezzül meselesiyle karşı karşıyayız. Seçimleri daha önce Bilecik'te CHP kazandı. Partimize ihbar mektubu geldi, usülsüz işlemler için. Belediye başkanını partiden ihraç ettik. Otomatikman savcılık da benzer soruşturmayı yürüttü ve ardından kendisini görevden aldı. Sonra belediye meclisi Melek Mızrak Subaşı'yı sürdü.

        REKLAM

        Yargılama sürdüğü için Melek hanım belediye başkan vekiliydi. Çok da iyi gidiyordu. Çok popüler ve tarzı iyiydi. Yeniden aday gösterdik kendisini. Yargılaması süren belediye başkanı, başkanlıktan istifa etti ki, yeniden seçim olsun diye. Bileciklilerin seçtiği ve yönetsin dediği böyle bir şeye tenezzül ettiler. Melek Hanım'ın yanındaydık kadın kollarımızla birlikte. Muhteşem bir miting yaptık. İstanbul seçimlerinden mesajı almadınız mı ki, Bilecik'te kadın belediye başkanını görevden alındı. Bu aklı size kim verdi? Melek Subaşı gibi seçime 45 gün kala taht oyunları ile uzaklaştırarak Bileciklileri çıldırttıklarının farkında mısınız? Bilecik'te nasıl oy isteyeceksiniz diye sormak lazım.

        Bugün Eskişehir'deydik. Eskişehir'de çok iyiydik. Eskişehir'de Yılmaz hoca inanılmaz başarı hikayesinden sonra görevi genç bir kadına Ayşe Ünlüce'ye devrediyor. 31 Mart tarihinde Eskişehirlilerin teveccühleri olursa. Eskişehir'de şöyle durumla karşı karşıyayız. Bundan 8-9 ay önce İYİ Parti'den oy alan birisi, milli irade hırsızlığı yaparak oyları topladı ve gitti AK Parti'ye katıldı. Büyük bir siyasi yankesiciliğin Eskişehir'deki tepkiyi bugün deneyimledik. Yılmaz Büyükerşen gibi beyefendiye ve Ayşe Hanımefendi'ye olmayacak saldırgan bir dil kullanacaksın!

        BURCU KÖKSAL'IN AÇIKLAMALARI

        Afyon meselesi şöyle. Afyon'da konuşmada aracın içindeydim. Pek yukarıda ne konuşulduğunu duyabilecek durum olmuyor. Can kulağı ile dinleseniz anlarsınız da! Sonradan seslendiler çıktık, konuşmamızı yaptık. Gayet güzel mitingti. Burcu hanım ilinde tam bir mutabakatla adaylaştı. Grup Başkanvekili olduktan sonra tanırlılığının ve popülaritesi iyice arttı. Meclis açıksa Meclis'tedir. Kapalı ise Afyon'dadır. Hep Afyon'u konuşur. Üslubu nettir, serttir, iktidar açısından tahrip edicidir. Afyon'da CHP'nin genel mutabakatı var. Ayrıca Burcu Hanım Afyon'da Cumhur İttifakı'ndan çok oy alıyor. O ifadeyle ilgili bugün kendisi basın toplantısı yaptı. İfadeyi masaya yatırırsanız, satır satır okursanız, Mehmet Akif Bey gibi objektif gözle bakarsanız.

        "KONUŞTUM, 'NE GEREK VARDI' DEDİM"

        Kendisine telefonda sordum. 'Böyle bir ifadeye ne gerek var?' dile. O da 'Başkanım burada şöyle ifade var belediyeyi DEM'lilerle yönetecekler'. Ben 'Belediyeyi DEM'lilerle yönetmeyeceğim dedim' diye konuştu. Orada DEM parti hariç dediğinizde kendisini DEM Partili hisseden, Afyon'da oturan, Türkiye'nin herhangi bir yerinde oturan DEM Partili seçmen, Kürt ve DEM Parti'yi destekleyen seçmen 'Bir ayrımcılık var mı?' düşünür. Ben kendisini aradım 'Burcu böyle bir ifade olmuş, tansiyon yükselir, bunu Uşak'ta düzeltiyorum' dedi. O da 'Aman başkanım düzeltin' dedi. Afyon'dan bir gazeteci ile konuşmuş, mesaj atmış. Dediği şu 'Benim DEM'le ittifakım yok'. Her gün 'Afyon'u DEM Parti'yle yönetecekler, eş başkan atanacak' diyorlarmış. Türkiye'de biraz da iktidara müzahir medyanın gayretleriyle oluyor. Sizin ne söylediğiniz değil, karşı tarafın ne anladığı önemli. Bizim birçok milletvekili, belediye başkanı il başkanlarımız aradı. Hatta iddiasız olduğumuz Güneydoğu'da bazı yerlerde il başkanları aradı. O yüzden bir düzeltmeye ihtiyaç vardı.

        "BİR ART NİYET OLMADIĞINI AÇIKLAMASINDA SÖYLÜYOR"

        Sayın Başbakan Davutoğlu, İstanbul'da bizim listelerimizden seçilmiş bir milletvekili 'Kurum'u destekleyeceğim' deyince çok üzgün olduğunu söylemiş. Bugün Burcu Köksal 'kapım hepsine açık olacak' diyor. Bizim halkçı belediyecilik taahhütnamesi vardı. Mal varlığını açıklayacağım, hayvan haklarına saygılı olacağım, gençliğin talepleri var diye. Burcu Hanım paylaştı "Vatandaşların etnik köken, inanç ve farklılıklarından ötürü dışlanmasına izin vermeyeceğim" diyor. Ama şunu da doğru bulmam. Ben de AK Partili, MHP'li belediyeleri ziyaret ettiğim oluyor. Deprem konusunda iyi hizmetleri olan AK Partili belediye başkanlarına 'kahvenizi içeceğim' diyorum. Benim belediye başkanım AK Partili, MHP, İYİ Partili ya da DEM'li biri ziyaret etmek isterse 'Bu partinin kapıları sana kapalı' diyemez. Bizim Afyon'da DEM'le işbirliğimiz yok. Bizim DEM'le olan süreci, sırf Afyon'da Burcu'yu sıkıştırmak için, bin kere söyledikleri için böyle keskin bir ifade kullanmış. Açıklama dün öğle saatlerinde oldu, akşam alevlendi. Ertesi gün bir tivit attı. Bugün de basın toplantısı yaptı. Daha hızlı olabilir.

        İMAMOĞLU'NUN BURCU KÖKSAL ÇIKIŞI

        Tanju Bey'in dediği şu; kamu hizmetinde 'belediyeye sokmak' diye bir şey yok. 'Kaldırımda yürümem' dedi. Burcu Hanım düzeltme yapmasa, ısrarcı olsa zaten sayın İmamoğlu'nun ifadeleri ile bizim düşüncelerimiz birbirinden farklı olamaz. Bizim partimizde siyaset yapamaz. İstanbul'da genel seçimlerde DEM'e oy vermiş birisi, İmamoğlu ayrım yapmadığı için, belediyenin hizmetlerinden yararlanma noktasında hiçbir ayrımcılığa tabi tutmadığı için inanılmaz bir oy alıyor. Hepimizin yaşadığı bir şey var. İletişimde geçen süre iddiayı kuvvetlendiriyor. Birileri 'ırkçılık, faşizm' diyor. Açıklama gecikince iddia güçleniyor. Ertesi gün Ekrem Bey sahaya çıkmış, net tavrını ortaya koymak istemiştir. Burcu Köksal'ın açıklamalarından sonra her iki açıklamanın da hüküm cümleleri dtüşmüştür. Önümüze bakıyoruz. Biz Ekrem Bey'le günde birkaç kez, İstanbul'u, İstanbul programlarını konuşuyoruz. Bir anket gelir, Ekrem Bey arar. Biz günlük ve anlık temas halindeyiz. Mansur Bey'le de öyle. Bu ifadelerin İstanbul seçimleri açısından sıkıntı yaratabileceğini, meselenin DEM'in kurumsal kimliği değil DEM Partisi'ne oy vermiş; hatta oy vermese bile Kürt seçmen AK Parti'ye oy veriyor, AK Parti DEM Parti'ye kötülük yaptığında onlar da tepki gösteriyor. Ekrem Başkan 'bu bir kırgınlık yarattı' dedi. Ben Ekrem Bey tarzı bir şey söylesem Burcu hanımla ipler kopar. Sonuçta Afyon'da iyi gidiyor. Her yönüyle kritik bir yerde seçimi alıyoruz. Burada bir yol kazası olmuş. Ekrem Bey'in açıklamasının İstanbul seçimli odaklı olmasına rızam var. Ekrem Bey'le de, Burcu Hanım'la da konuştum. Bu mesele CHP açısından kapanmış bir meseledir.

        ANKARA'DA KENT UZLAŞISI VAR MI?

        Ankara'da DEM Parti ile kent uzlaşısı yapmadık. DEM Parti tek taraflı yapabilir. Kent uzlaşısı yapacak olsak. Polatlı'da eski MHP'li bir başkanımız var. Ben orada Polatlı'da kent uzlaşısı mı yaparım. Etimesgut'ta nefes nefeseyiz. Bir AK Parti yükleniyor, bir biz yükleniyoruz. Biz 3 belediyeyi burada 8'e çıkarıyoruz. Mamak ve Etimesgut'ta benim varlığım çok önemli. Etimesgut'ta dünya kadar Kürt seçmen var. Onların oyları belirleyici olacak. Mamak'ta yapmamışım, Etimesgut'ta yapmamışım. Gideceğip Polatlı'da MHP'den CHP'ye gelmiş bir aday var. Ben bunu anlayamadım. DEM Parti belli kriterlerle aday çıkarmak yerine bu taraftaki adayın kazanılmasının kendi stratejisi açısından doğru olduğunu düşünebilir. Başak Demirtaş çok iddialı isimdi. Sorulduğunda bana 'en doğal hakkı aday olması' demiştim. Meral Danış Bektaş, aramızda Meclis'te 40 cm. vardı. Hakimiyeti ile kadın meselesinde kurduğu hakimiyetle etkilidir. DEM Parti en güçlü adaylardan birini çıkarmıştır demiştim.

        İSTANBUL'DA KENT UZLAŞISI OLDU MU?

        Siz bir ilden aday oldunuz diyelim. Beni aradınız bana ne tavsiye edersiniz dersiniz. Ben de 'İlin sosyolojisine bak, örneğin Sivaslılar, Tokatlılar yaşıyor falan. Mutlaka listeye 2 tane Sivaslı belediye meclisi üyesi al'. O kentte Sivaslı kanaat önderleri vardır. Onların belirleyici isim genel kabul görür. Bu Tokatlı olduğunda, Kürt olduğunda da böyledir. Belli dengeleri tutturmak, başarının en önemli anahtarlarından bir tanesi. Bu Sivaslılar için olunca sorun olmuyor. Ama Kürt seçmenden, DEM Parti'ye oy vermiş seçmenlerden oy alabilmek için, geçmişi temiz, belediyecilik hizmeti yapabilecek diye bir arayış başka bir şey, oturup da ittifak protokolü yapmak başka bir şey. Mesele böyledir. Yoksa net bir şey söyleyeyim. DEM Parti buraya ziyarete geldi. Biz de ziyarete gitmiştik. Ben ilk önce DEM Parti'nin sayın eş başkanlarıyla konuşunca ziyarete geleceklerini söylediler. Ben Meclis'te grubu bulunan bütün siyasi partilerle eşit ilişki kuruyoruz, bunu da gözleri önünde yapıyoruz.

        "AK PARTİ VE MHP'DE ARKADA BAYRAMLAŞIYORLAR"

        Gizli saklı bir şey yapmıyoruz dedim. AK Parti birçok kez görüşüyor. Bana deseniz ki, bir joker hakkınız var CHP'de ne ile övünürsünüz diye. Ben de 'bayramlarda bütün partilerle bayramlaşıyoruz' derim. AK Parti ile MHP bayramlaşmıyor. Bayram bitiyor, Meclis'te gong çalıyor. Meclis Başkanvekili hepsini davet ediyor, arkada hepsi bayramlaşıyor, sarılıyorlar. Çıksınlar beni yalanlasınlar. MHP'nin grup başkanvekilleri HDP ile bayramlaşıp bayramlaşmadıklarını. Aynı masada haftada 3 kez yemek yiyoruz. Yemeği Nimetullah Erdoğmuş ısmarlıyor hepimize. Racon budur. Şimdi Sırrı Süreya Önder için sorun. Aynı masada yemek yemiyorlarsa söylesinler. Siyaseten de bir anayasa değişikliği olacak mesela. İlk ziyareti yine DEM'e yapacaklar. Numan Kurtulmuş aday olurken, seçildikten sonra, Bekir Bozdağ yargı paketleri için defalarca ziyaret etti. Haberli ziyaretler oldu zaman zaman çatkapı ziyaretler de oldu. Ben sahtekâr değilim. Neysem oyum. DEM Parti'ye basına açık herkesin gözü önünde gittim, 7 milyon seçmenin bir partiye oy vermesine saygılıyımdır.

        "BU SEÇİMDE HEM RİSK HEM FIRSAT VAR"

        Bu seçimlerde CHP açısından hem risk hem fırsat var. Geçen sefer İYİ Parti ile birlikteydik. HDP o dönem hiçbir görüşme bizimle yapmadan 'Biz AK Parti'ye kaybettirerek gücümüzü göstereceğiz' dediler. Hem İYİ Parti hem DEM'le ittifakının olanaksızlığını da takdir edersiniz. Bu ittifakın olmaması bir partinin kendiliğinden destek vermemesi, bir partinin ittifak dışında kendini tutuyor olması dezavantaj. Yüzde 20'lik güç İstanbul'da düştüğünde mümkün değil bir şey yapamazsınız. AK Parti'den alınan belediyelerde gösterilen performans. Eşit, ayrımsız, halkçı, dayanışmacı ve cesaretli belediye başkanlığı yaptılar. Adalet ve Kalkınma Partisi'nde metal yorgunluğu var bu arkadaşlar istifa edecek deniyor. Kimi güle oynaya kimi ağlaya ağlaya istifa ediyor.

        "BİZİM BELEDİYECİLİĞİMİZ POZİTİF OLARAK AYRIŞTI"

        Sonradan fark ettik ki yerel yöneticiler özgüven sahibi değil, tek başına kriz yönetme kapasiteleri yok. Bizim ise yerel yönetim kapasiteleri çok yüksek. Kriz yönetme konusunda çok uzmanlar. Türkiye'nin dört bir yanında pandemiyi çok iyi yönettik. CHP çok iyi bir sınav verdi. Pandemide 3-5 maske dağıtılamazken yerel yöneticilerimiz maske imalatına başladı. Sultangazi'de gittiler normalde fason çalışan tezgahların tamamına maske diktirmeye başladılar. Hizmet olarak bizim belediyeciliğimiz AK Parti belediyeciliğinden pozitif ayrıştı. Onlar yapmadı değil. Onlar merkezden yönetmeye alıştılar ve sahaya çıkmakta geç kaldılar. Sokaklarda in cin top oynuyordu. CHP'nin belediyelerinde araç sesleri vardı. Bu sene İstanbul'da ne yağmurlar yağdı. Viyadüklerde su toplanmadı. Üsküdar şıkır şıkırdı. Şimdi Erdoğan çöp, çukur diyor mu? CHP belediyeciliği hızlı reaksiyon veren bir belediyecilikle anılıyor. CHP'li belediyeler sosyal belediyecilik yardımları artırdılar.

        İDDİALI OLDUĞU İLLER HANGİLERİ?

        İstanbul, Ankara'da kazanacağız. Bursa, Denizli, Balıkesir, Manisa'da çok iddialıyız. Bursa en kuvvetli ihtimal ardından Manisa, Denizli, Balıkesir diye gidiyoruz. Benim İYİ Parti'ye ilişkin iddiam hiç bitmez. Ahmet Akın Balıkesir'de herkese yakın. Ahmet Hakın geçen seçimlerde aday gösterildi. Büyük bir teveccühle gümbürgümbür belediye başkanı oluyordu. O sırada İY Parti Balıkesir'i istedi. Genel Başkanım 'Balıkesir'i veriyoruz' deyince Ahmet Akın büyük olgunlukla, gözyaşlarıyla karşıladı. Ertesi gün İYİ Partili aday için çalıştı. Elleriyle verdi Balıkesir'i. İsmail Ok elleriyle gitti

        "MERAL AKŞENER İLE ARAMIZDA BAŞKA BİR HUKUK VAR"

        AK Parti'ye verdi. Sonra da AK Parti'ye geçti. Burada İsmail Ok ve AK Parti'nin yaptığı bir şey var. O günlerde Ahmet Akın böyle davranınca, Ahmet Akın'a 'hiç kimseye borcum yok ama sana borcumu ödeyeceğim' demişti sayın Meral Akşener. Birkaç kez şakayla hatırlattım. Sayın genel başkan da kızdı bana. Haklıdır, ablamızdır. Bizim aramızda başka bir hukuk var, yıllara sari hukuk var. Halen öyledir. Ben iktidara muhalefet etmem. Muhalefete muhalefet etmek iktidarın ekmeğine yağ sürmektir diye en az 200 defa söylemişimdir. Muhalefetle kendi eden, devletin kendisine ödediği maaşa ihanet ediyor demektir. Çünkü devlet sana muhalefet edesin diye maaş veriyor. Muhalefete sert eleştirilerde bulunmak strateji ise canları sağolsun. Ama sert olsun diye yapıyorlarsa üç kere canları sağolsun. Kazanmak her zaman herşey değildir. Ben Ahmet Akın'a Balıkesir'de iyi insanların adalet terazisinin bozulan ayarını yerine getireceğini düşünüyorum. Bu vakitten sonra 'Ordu'da sen, Balıkesir'de ben' dersem olmaz. O işin tadı bu vakitten sonra kaçar. Bundan sonra ayıp olur.

        "İSTANBUL ANKETLERİ EKREM BEY'İN LEHİNDE"

        Olmayan bir adaya karşı fark daha fazlaydı. Hızlı kampanya ile Murat Kurum ivme kazanıyordu. Kurum kendi olmaktan çıktıkça. Ona bir kimlik oturtmaya çalışıyorlar. Kavga ediyor, hakaret ediyor. Bunun sayın Kurum'a oturmadığını defalarca deneyimledim. Tanıdığım Murat Kurum ile izlediğim Murat Kurum aynı değil. Şu anda 4,5 puan Ekrem Bey'in lehine fark olduğunu arkadaşlar söyledi. Kurum'un her ankette geriye gidişinin konuşmasının dublaj gibimiş olmasına bağlıyorum. Erdoğan gelecek de vaziyete el koyacak algısı zarar veriyor.

        İSTANBUL'DA YARIŞ NASIL GİDİYOR?

        Murat Bey'in şöyle bir durumu var. Geride olma psikolojisiyle bir icat, bir polemik çıkarmaya çalışıyor. Bir davetiyenin verilmiş olması kendileri açısından iyi bir şey, yollanmaması ayıptır. Yoktan yere polemik çıkarmaya çıkarması onun ivmesini aşağıya düşürüyor. Ekrem Bey'in gördüğüm kadarıyla meşru müdafa. Sayın Kurum polemik açıyor. Eskiden vaad ediyorduk, şimdi yaptıklarımızı söylüyoruz.

        İSTANBUL'DA METRO POLEMİĞİ

        Ben gözümle gördüm ve bütçe görüşmelerinde de tutanak altına bunları aldırdık. İBB Genel Sekreter Yardımcısını Ulaştırma Bakanı yaptılar. Bakan çıktı İstanbul'da metroların niçin durduğunu anlattı. Finans problemleriyle durdurduk dedi. Ekrem Başkan Japonya'da bir Türk kızı destan yazıyor. İstanbul'da bir hikaye yazmaya razı oldu. Geldi genel sekreter yardımcısı olarak işin başına geçti. Dünyanın herhangi yerine gittiğinde Japonların o çok başarılı mühendisi İstanbul gibi metropolde metro inşaatları için kaynak arıyor. Bir kere kadının kaşesi en büyük teminat. P elin hanımın yaptığı işler o kadar inanılmaz kaynak ve destek yarattı ki. Ulaştırma Bakanı 'Dış güçler size yardım ediyor, bize vermezler' dedi. Dış güç dediğin kredi notuna göre çekiyorsun, günü gelince ödüyorsun.

        "İSTANBUL'UN ALTINDA KÖSTEBEK GİBİ İLERLİYORUZ"

        Ulaştırma Bakanında itiraf ettiği 10 metro inşaatı, Pelin Hanım'ın meseleye hakimiyeti ve kredi imkanlarını yaratması üzerine kaynak buldu. İstanbul'un altında köstebek gibi ilerliyoruz. Bundan üç yıl önce 17. kilometrede olduğumuzu gidip bizzat Ekrem Başkanla yerinde gördüm.HDP'de eşbaşkanlık var. Ben o gülümsemeyi kötü niyet görmüyorum. Tülay hanım niye öyle bir şey söylesin. Öyle şeylere hiç takılmam.

        EKREM İMAMOĞLU'YLA ARASI NASIL?

        Bazen ekranlar altıya bölünüyor. Hep birden konuşuyorlar. Koskoca Hürriyet Gazetesi'nde Abdülkadir Selvi. Bugün de yazmış. İki kişi arasında telefon görüşmesi olmuş, Abdülkadir Bey'de var. Bu gerçek olsa senin ortam dinleme yapıyor olman lazım. Bu gerçek değil, bunun yazılması da gazetecilik değil. Biz Ekrem Bey'le bugüne kadar hiç tartışmadık, hiç ayrışmadık, hiç birbirimizi üzmedik, kötü söz söylemedik. Ekrem Bey kendi görev alanlarını, sınırlarını çok iyi bilen, özenli. Görev alanlarımıza çok saygılıyız. Aramızda arkadaşlık, kardeşlik hukuku var. Biz çakma Tayyip Erdoğan'la bu partiyi yönetemeyiz. 81 il başkanımızın görünürde 36'sı, toplamda 38'i bizi destekledi. Gece bitti herşey. Sabah 9'da kahvaltıya çağırdım. 'Bugüne kadar olan herşeyi unuttuk, bundan sonra birlikte yol yürüyeceğiz' dedim. Kongrelerde benim hakkımda en ağır sözleri söylemiş arkadaşlara bile temiz bir sayfa açtım. Ekrem Bey'le en ufak sürtüşmemiz olmadı. Ben ona baktığında bir arkadaş ve kardeş görüyorum. O da bana baktığında öyle görüyor. Ben Eksrem Bey'le ne kavga ederim. Mansur Bey'le de etmem. Hiçbir belediye başkanıyla kavga etmeyi istemem.

        "HEDEFİM İLK GENEL SEÇİMLERDE CHP'Yİ İKTİDAR YAPMAK"

        Benim düne kadar birlikte tatil yaptığım, yediğim içtiğim, şakalaştığım, birbirimize el şakası yaptığın arkadaşlarım. Ben lavaboya gidiyorum, geliyorum ayağa kalkıyorlar 'Yapmayın' diyorum. Bu koltuk Atatürk'ün koltuğu, ona bir saygı, akıllarında bu var. Bu konuda Ekrem Bey veya başka birisi 1 milim eksiklik yapmaz. Kendisine de yakıştırmaz. Biz en kriz olabilecek meseleleri birlikte yönetiyoruz. Mansur Bey de eleştiriye açık, ben de çok açığım. Ankara'da en az 7 ilçe kazanacağız diyoruz. Birlikte başarıyoruz. Ben partinin genel başkanıyım, Ekrem Bey partinin İBB başkan adayı. Benim hedefim CHP'yi ilk genel seçimlerde iktidar yapmak. İkinci bir hedefim yok. Benim aileme, çocuklarıma bırakacak en büyük miras bu. Tek hedefim seçimin kazanıldığı gece burada genel başkan olmak. Benimle kim niye çatışsın.

        "GENEL SEÇİMLERDE İKTİDAR OLAMAZSAM ADAY OLMAM"

        Ben Nisan ayının son hafası okula tayin olmuş öğretmen gibiyim. Haziran'da çocuklar karne alacak. Bu çocuklar ya okumazsa. Ben önümüzde yapılacak genel seçimlerde partiyi iktidar yapacağım. Yapmazsam oturmam, genel kurultayı toplar kendim de aday olmam. Yerel seçimlerde genel olarak tabloya bakacağız. Yerel seçimlerde elimizdeki 11 büyükşehirin, iyi senaryoda tamamını koruyacağını düşünüyorum. Diyelim ki bir yerlerde eksiklik yap, o neden kaynaklanmış analiz edilir. Yerel seçimler CHP'nin için bir mağlubiyetin, falaketin beklendiği yerler değil. Birkaç riskli gördüğümüz il var. Birkaç puan geride olduğumuz iller var. Buradan hiçbir adayın motivasonunu düşürmek istemem. Havlu attığımız, bu il de gitti diyeceğimiz bir yer yok. Hiçbir ittifak olmadan çatır çatır çok önemli başarı elde etmek üzereyiz.

        LÜTFÜ SAVAŞ'IN ADAYLIK SÜRECİ

        Lütfü Savaş'la ilgili defalarca söyledim. Hatay'da yaptırdığım bütün anketlerde çok net olarak Lütfü Savaş'ın ismini kiminle sorarsak. Memnuniyet anketinde mutlak memnuniyetsizlik, değiştirilmesi şart çıkmadı. Sorgulanması gerekiyordu. İkili sorulduğunda biraz önde çıkıyor. Başka partiler devreye girince biraz geride çıkıyordu. Üç kez sahaya ekip yolladım. Bütün mülakatlarda Lütfü Savaş'tan daha kuvvetli desteği olan birini bulsak seçimi banko kazanacağız. Bir alternatif aradık, bunu da Lütfü başkandan saklamadık. O da her seferinde bana 'Başkanım ben bu seçimi kazanıyorum' dedi. Son güne kadar, oraya gittiğimizde tepkinin yüzde 99'u hükümeteydi. Sağlık Bakanı çıktı, deprem sürecinin en çok çalışan bakanlardan bir tanesi. Yollamışlar bakanı. Çıktı konuşma yapmayı. Orada keşke Süleyman Soylu çıksaydı oraya, ne yapılsa haktır. Sağlık Bakanı çıktığında büyük bir uğultu, yuhlama falan. Bir ara Sağlık Bakanı bana dedi ki 'Birlikte çıkabiliriz'. 'Yok doğru olmaz' dedim. Acaba yanına mı gitseydim. Yüzde 99 protesto oldu. Hatay'da protesto eden kimseye bir şey demiyorum.

        "LÜTFÜ BEY REKLAM FİLMİNDE KENDİ ARZUSUYLA OYNAMADI"

        Sonrasında Lütfü Savaş'a da tepki gösterildi. Bazı gençler 'Neden Lütfü Savaş oldu' dediler. Sürecin sonunda benim aklıma yüzde 1 de olsa bir soru işareti daha geldi. Mümkün olan en geç zamanda aday göstermeyi yapalım. Sabah Lütfü Başkan'la konuştuk. Bir anket sonucu var, değerlendirme yapmalıyız dedim. Lütfü Başkan müziğin de kullanıldığı reklam filminde kendi arzusuyla oynamadı. Hatay bu halde iken müzikli bir reklam filminde oynamam doğru olmaz dedi. O yüzden lansmanda ismini okumadık. Tam bir mutabakatla seçimi Lütfü Savaş'la kazanırız. Aday değişirse başka biri bulamayız, ayrıca ilçelere zararı olur dendi. Lütfü Bey'i bir kez daha çağırdım. Bazıları ismi çıkmayınca bizi arayarak başka partiye gideceklerini söyledi. Ama Lütfü Bey beni aday göstermezseniz oraya buraya gitmem. Takdir sizin ama bu seçimi kazanacağıma söz veriyorum, dedi. Ben de 'Bu seçimini alman gerekir, sana güveniyorum' dedi. 'Örgüt, ilçe belediye başkan adayalrı sana güveniyor, görev sende başkanım' dedim. Ayağa kalktı 'görev bende başkanım ' diyerek sarıldı. Hatta biraz da gözleri buğulandı. Meselenin özü bucağı budur. Lütfü Savaş'tan daha yüksek kazanacağı birisini bulsaydık aday yapartık. Bu da net. Lütfü Savaş'la kaybettiğimizi gördüğümüz halde adaylaştırmış değilim. Bu Lütfü Bey'e hakaret değil. Çok zor bir göreve talip oldu. Anketlerde Lütfü Savaş'ın adaylığının doğru olduğunu görüyoruz. Şu anda az riskli kategoride kendisi.

        ADAYLAR NASIL BELİRLENDİ?

        Ahmet Akın kurultay gününün genel başkan yardımcısı, Kemal Bey'in en yakını. 1. tur ve 2. turda genel başkanın yanındaydı. Kurultayda bir numaralı kurmayıydı. Burcu Köksal, Zeydan Karalar, Mersin o şekilde. Antalya, Aydın daha hangisini sayayım? Hepsi Kemal Bey'in en güçlü destekçileriydi. Mansur Bey bile Kemal Bey'e imza vermişti. Bunlar atanırken 'Özgür Bey gerçekten adayın performansına bakıyor atıyor' demiyor. Ben varım, PM var, MYK var. Adayın belirleniş yöntemini konuşmuşuz ve oylamışızdır. Anket görmeyen kimse yok. 'Anketi görebilir miyim' dediler. Çıktısını ulaştırdık. Aday belirleme süreciyle ilgili son derece objektif ilerlediğimizi biliyoruz. Tabii ki Kemal Bey'i destekleyen isimlerden atanmayanlar olacak. 'Vay efendim Kemal Bey'i destekliyorum diye yaptılar' diye İstanbul'da bazı arkadaşlar bunu yaptı. Bunun kıymeti harbiyesi yok. Yerel yöneticilerin birkaçı hariç kurultayda karşımızdaydı. Ama bu arkadaşlarımız başarılıydı.

        "TUNÇ SOYER İZMİR'E DESTEK VERECEK"

        Tunç Soyer, Ekrem Bey'i aradı, Ekrem Bey beni aradı 'Tunç Soyer beni aradı mitinge katılmak istiyor' dedi. 'Ben de uygun olur, kendisine selamlarımı söyleyin' dedim. İzmir'de çok dengede mevzu vardı. 4-5 isim vardı. Tunç Bey'e anketini gösterdim. Anket bu sonuç bu diyerek. Bir şey demedi. 'Biz de daha iyi anketler vardı' dedi. Sonuçta parti karar vermiş. Ben davet ettim, çok iyi sohbet ettik. Kendisine görev teklif ettim. Yurt dışı temsilciliklerden sorumlu olma göreviydi. Düşünmek istediğini, onore olduğunu, böyle düşünmemizin kendisini memnun ettiğini, şimdilik görevi kabul edemeyeceğini düşündü.

        "İZMİR BÜYÜKŞEHİR'İ BİR KADIN TEMSİL ETMELİ"

        İzmir bugüne kadar 6 tane kadın aday olmuş. 9 kadın adayı seçilecek yere koyduk. Bu muhteşem bir şey. İzmir'e bir kadın büyükşehir belediye başkan adayını CHP'nin koymamasını doğru bulmuyorum. O tanırlılıkta birinin mutlaka yetişmesi lazım. 12 adayım 40 yaş altı. Sokağı inanılmaz heyecanlandıran değişim yaptık. İnanılmaz bir yerel yönetim devrimi yapıyoruz İzmir'de. Bu eskileri kötülemek değil. Önceki dönem arkadaşlarımızdan birçok yerde istifade ederiz. Yaş ortalaması 43 olan bir yaş ortalamasıyla yönetiyorum partiyi. Çankaya CHP'nin amiral gemisidir. Çankaya'da hiç talebi olmadığı halde Gül Çiftçi diye arkadaşımızın adı geçti. Dört dörtlük Cumhuriyet kadını. Görevinde inanılmaz işler yapıyor. Ben Çankaya'ya ya kadın ya bir genç aday koyacağım. Koyduğum adayın kendine özgü inanılmaz bir başarı öyküsü var. 5 sene sonra şaşıracaksınız. Bir büyük yaşam hikayesi. Yoksulluktan gelen, halen infaz koruma memuru olan annenin lojmanda büyüttüğü, hakimlere savcılara özenerek büyümüş, okumuş. Ankara Hukuk'a okul birincisi kontenjanından girmiş. Girdiği sınavlarda başarılı olmuş. Alevi diye, CHP'li diye elenmiş. Biz Çankaya'da kişisel hukukumu emanet ettiğim, Çankaya ilçe yöneticiliğini yapmış pırıl pırıl birisine emanet ettik. Hüseyin Can'la kurduğum ilişki şu; Atatürk'ün İsmet Paşa'ya duyduğu güven neyse Özgür Özel'in Hüseyin Can'a duyduğum güven budur.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ