Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema 2000’li yılların en çok kazanan distopya filmleri
        1

        10. Maymunlar Cehennemi: Savaş (2017)
        (War for the Planet of the Apes)

        Yeni serinin üçüncü filmi, insanlar tarafından yetiştirilen süper zeki maymun Caesar’ın hikâyesini anlatmayı sürdürüyor. Serinin ikinci filminde olduğu gibi yine kıyamet sonrasındayız. İnsanlarla maymunlar arasında barış artık bir hayal. Uygarlığın izleri ortadan silinmiş gibi... İnsanlıktan geriye kala kala militarist bir öfke kalmış. “Albay” olarak anılan bir komutan (Woody Harrelson), üniformalı ordusuyla maymunları yok etmeye kararlı. Caesar (Andy Serkis) ise bu çılgınlıktan kaçmaya, klanını insanlardan uzak tutmaya çalışıyor. Ama ilk sahneden de anlaşılacağı üzere Albay’ın, Caesar’ı ve klanını rahat bırakmaya pek niyeti yok. İnsanlıktan nasibini almamış Albay’a karşı maymun Caesar, açılıştaki kanlı orman savaşından sonra dahi barışçı ve “insancıl” tavrını korumaya gayret ediyor. Merhametini göstermek için esir aldığı 4 askeri öldürmüyor. Ama jestinin karşılığında öyle bir tepki görüyor ki o da intikam peşine düşüyor. Yönetmen Matt Reeves’in savaş kadar, hapishane filmleri türünden de esinlenerek çektiği film Caesar’ın rövanşist tavrını sorguluyor.
        Toplam hasılat: $490,719,763

        2

        9. WALL-E (2008)

        Andrew Stanton’un yönettiği film insanların gezegenimizi terk ettiği bir çağda açılır. Etrafta hiç insan yoktur ama küçük, şirin ve meraklı robot WALL-E çalışmayı sürdürür; hurdaları toplamayı hiç bırakmaz. Enerjisini güneşten alan WALL-E dünyanın bekçisi gibidir. Boş vakitlerinde romantik filmler seyreder. Çalışkan, sorumluluk sahibi ve mütevazı WALL-E, aslında insanlığa ve uygarlığa dâhil bütün iyi şeylerin temsilcisidir. WALL-E’nin yalnızlığı uzaydan gelen bir gemiyle sona erer. Gemiden inen EVE gelişmiş bir robottur. Dünyada bir tür Adem ve Havva gibi duran bu iki robotu, insanlığın geleceğini ve yeryüzündeki yaşamı ilgilendiren bir uzay macerası bekler. İyi bir animasyon olmanın ötesinde etkileyici bir bilimkurgu ve sevgi filmi.
        Toplam hasılat: $521,311,890

        3

        8. Başlat: Ready Player One (2018)
        (Ready Player One)

        Ernest Cline’ın romanından uyarlanan film 2045 yılında, karanlık bir gelecekte açılıyor. Ana karakterimiz genç Wade (Tye Sheridan) dahil insanların çoğu, fiziksel ihtiyaçları dışında her şeyi sanal gerçeklik dünyası OASIS’te arıyor. Özellikle de mutluluğu... OASIS’in kurucusu Halliday (Mark Rylance), ölmeden önce sistemin içine gizlediği “paskalya yumurtası”nı ilk bulana OASIS’i vaat ediyor. Ama 3 yıl boyunca oyunun ilk aşamasını kimse geçemiyor. Wade gibi sürekli şansını deneyen kullanıcıların en büyük rakibi, IOI adlı bir şirket. İktidar tutkunu Sorrento’nun (Ben Mendelsohn) yönettiği şirketin amacı OASIS’i ele geçirerek dünyaya hükmetmek. Yönetmen Steven Spielberg, tercihini düşünsel derinlikten ziyade hafif, eğlenceli ve genç işi bir aksiyon filminden yana kullanıyor. Distopya ve siberpunk gibi alt türler, video oyunu estetiğiyle buluşuyor. Bütün film, kişisel bilgisayarların ve video oyunlarının hayatımıza girdiği 1980’li yılların popüler kültürüne bir saygı duruşu.
        Toplam hasılat: $582,893,671

        4

        7. Ben Efsaneyim (2007)
        (I Am Legend)

        1954 yılında yayımlanan Richard Matheson’un “I Am Legend” adlı romanı 1964’te “The Last Man on Earth”, 1971’de ise “The Omega Man” adıyla sinemaya uyarlanır. Francis Lawrence’ın yönettiği, romanla aynı adı taşıyan üçüncü uyarlama genelde en iyisi olarak kabul edilir. Will Smith filmde New York’ta yaşayan son insanı oynar. Kanseri yenmek için laboratuvarda yaratılan virüs, tam tersi bir etki göstererek insanların çoğunu yok eder. Bir de geceleri ortaya çıkan saldırgan mutantlar vardır. ABD ordusu için çalışan viroloji uzmanı Robert Neville (Will Smith) virüse karşı tedavi geliştirmeye çalışırken mutantlardan uzak durmaya çalışır. Gündüzleri şehir ona aittir ama geceleri evine kapanmak zorundadır. İnsansız New York görüntüleri başta olmak üzere, ses tasarımı ve yönetimiyle öne çıkan başarılı bir kıyamet sonrası hikâyesi.
        Toplam hasılat: $585,410,052

        5

        6. Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 2 (2015)
        (The Hunger Games: Mockingjay-Part 2)

        Serinin en iyi filmi... Bunun en önemli nedeni, “Açlık Oyunları”nın seriden ziyade “dört perdelik” tek bir film olması. İlk üç film gerçek bir finalden hep yoksun. Dördüncü film ise serinin asıl meselesini ortaya koyuyor ve son sözü söylüyor. Her şey en başından beri, toplumların iletişim stratejileriyle yönetildiği, samimiyetten uzaklaşmış bir çağda kendisi olmaya çalışan 16 yaşındaki bir genç kızla ilgiliydi. Dördüncü filmde, hayatının kontrolünü ele alma konusunda daha kararlı bir Katniss (Jennifer Lawrence) çıkıyor karşımıza. Kahramanlık, strateji, politika ve imaj onu ilgilendirmiyor. Sezgileriyle ilerliyor ve gerçek birey oluyor. Çünkü sürüden hep ayrı duruyor, yalnız kalmaktan korkmuyor. İşin sinema tarafının da iyi olduğu kesin. Özellikle, Katniss ve arkadaşlarının Başkent’in dış mahallelerinde ilerlemeye çalıştığı sahnelerin çok iyi çekildiği kesin. Katniss ile Gale’in (Liam Hemsworth) Snow’un sarayına girmek için kalabalığa karışmasıyla başlayan ve kaotik bir çarpışmayla süren sahne akılda kalıcı. Yönetmen Francis Lawrence gösterişli bir aksiyon şehvetinden uzak durarak düzgün bir savaş ve bilimkurgu filmine imza atıyor.
        Toplam hasılat: $658,344,137

        6

        5. Açlık Oyunları (2012)
        (The Hunger Games)

        Çağımızın rekabete dayalı reality şov yarışmalarının eleştirisiyle, bilimkurgu türünün 'karanlık gelecek-zalim devlet' fikrini birleştiren 'Açlık Oyunları', geleceğin Kuzey Amerika'sında geçiyor. Suzanne Collins’in romanından uyarlanan filmin kahramanı 16 yaşındaki Katniss Everdeen (Jennifer Lawrence) yarışmaya, yoksul madencilerin yaşadığı bölgeden katılıyor. Kurada adı çıkan kız kardeşinin yerine gönüllü olan Katniss'in karşısındaki asıl 'kötü adamlar'sa diktatör (Donald Sutherland) ve onun yardakçıları... Ülke, eski Romalılar gibi lüks içinde yaşayan imtiyazlı sınıfın kurduğu faşizan bir sömürü düzeniyle yönetiliyor. Ölüm oyununun asıl varoluş nedeniyse yıllar önce bitmiş iç savaşın mağluplarını baskı altında tutmak. Katniss, sadece 12-18 yaşları arasındaki diğer 23 yarışmacıya değil, farkında olmadan sisteme karşı da mücadele ediyor. Yönetmen Gary Ross, daha çok Katniss'in bakış açısını yansıtan anlatım tarzını yaratıcı biçimde uyguluyor. Kamerasını kahramanına yakın tutuyor ve yer yer kurgu oyunlarıyla zihninin içine girip olayları onun gözünden anlatıyor.
        Toplam hasılat: $694,394,724

        7

        4. Yıldızlararası (2014)
        (Interstellar)

        Gıdanın en önemli sorun olduğu bir gelecekteyiz. Çocukların hangi mesleği seçeceğine öğretmenlerin karar verdiği, Mao'nun Çin'ini andıran devletçi bir sistem var. Tüketim toplumu, bireycilik ve ABD'nin simgelediği değerler artık tarih olmuş. Çiftçilik yapan eski pilot Cooper'ın (Matthew McConaughey) isyanı öncelikle bu sisteme karşı. NASA'nın yeni gezegen araştırmalarında yer almak istemesinin nedeni, çocuklarının istikbali... Yönetmen Christopher Nolan'ın, “Yıldızlararası”nı ABD'de ekonomik krizin zirveye çıktığı, sosyalizmin faydalarından söz edilen bir dönemin rahatsızlığı ve endişeleriyle yazdığı öne sürülebilir. Film, yüksek teknolojiyi, bilimsel araştırmaları, kâşiflik ruhunu ve insan merkezli aydınlanmacı düşünceyi kutsarken, gençlere elindekiyle yetinmeyi öğreten, çevrecilerin idolleştirdiği tarım toplumu fikrine karşı çıkıyor. Ama bu fikirlerin dipten dibe işlendiğini belirtmeliyim. Asıl öykü sevgiyle, özellikle de evlat sevgisiyle ilgili. Sevgi geleceğin karanlık dünyasındaki yegâne umut değil sadece... Bilimsel gelişmelerin esin kaynağı ve insanlığın asıl kurtuluşuna giden yol... “Yıldızlararası” insanlığın kurtuluşunu, birbirlerine ulaşmaya çalışan bir baba ve kızın sevgi öyküsüne bağlıyor. Bu yanıyla, hayli naif, duygusal ve göz yaşartıcı bir film.
        Toplam hasılat: $701,729,127

        8

        3. Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti (2014)
        (Dawn of the Planet of the Apes)

        2011'de seyrettiğimiz “Maymunlar Cehennemi: Başlangıç”ın (Rise of the Planet of the Apes) devamı niteliğindeki film, maymunlar ile insanlar arasındaki savaşın başlangıcına götürüyor bizi. İlk filmde insanlar tarafından yetiştirilen süper zeki maymun Caesar'ın “sistem” içinde tutunamaması ve takipçileriyle birlikte ormana kaçması ilgiye değer bir serüvendi. Caesar yeni filmde artık ormanda yaşayan avcı - toplayıcı bir maymunlar klanının lideri olarak geliyor karşımıza. Aralarında iletişim kuruyor olmaları, yazı eğitimine geçmeleri süratle gelişeceklerinin bir işareti. İnsanların durumu ise vahim. Yeni seride medeniyetin hakkından gelen felaket, laboratuvarda üretilen bir grip virüsü. Yine de insanlığın henüz tümüyle sahneden çekilmediği bir ara dönemdeyiz. Şehrin bir bölümünde, Ortaçağ'daki gibi surların içinde yaşamlarını sürdüyorlar. Caesar'ın liderliğindeki maymunlarla karşılaştıklarında ise akıllarına ilk gelen elbette şiddet ve sahip oldukları silah gücü oluyor.
        Toplam hasılat: $710,644,566

        9

        2. Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 1 (2014)
        (The Hunger Games: Mockingjay – Part 1)

        Seri, iktidar sahibi zenginlerin, yoksulları baskı altında tuttuğu ve sömürdüğü karanlık bir gelecekte geçiyor ama asıl mesele politika ya da devrim değil. Her şey bir genç kızın, yani Katniss Everdeen’in içindeki isyancı ruhla ilgili. Katniss (Jennifer Lawrence) başından beri gönülsüz bir kahraman. Efsane olmak için özel çaba gösterdiği söylenemez. Sadece duygularını, içgüdülerini takip ediyor. Kaldı ki, öncelikli amacı hep başkalarını korumak. İlk filmde, kız kardeşinin yerine katılmıştı Açlık Oyunları’na. İkinci filmde, insanlar katledilmesin diye kendisine denilen her şeyi yapmıştı. Üçüncü filmde ise önceliği yine isyan ya da devrim değil, Peeta’nın (Josh Hutcherson) hayatı ve sağlığı. Francis Lawrence’ın yönettiği filmde bizi oyalayan yine yüzeydeki aksiyon, gerilim ve heyecan. İlk iki filmde macera duygusu baskındı. Üçüncü film savaş türüne yakın ama imajların, stratejilerin savaşı da öne çıkarılıyor. Katniss’in sürekli film ekibiyle dolaşması, canlı yayında isyana katılması bizi yine serinin vazgeçilmez “reality şov”, mantığına bağlıyor. Diktatör Snow (Donald Sutherland) ve isyancıların liderleri (Julianne Moore ile Philip Seymour Hoffman) arasında, televizyon yayınları aracılığıyla adeta bir satranç oynanıyor. Dengede giden oyunu elbette yine Katniss’in beklenmedik eylemleri, sloganları değiştiriyor.
        Toplam hasılat: $755,356,711

        10

        1. Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak (2013)
        (The Hunger Games: Catching Fire)

        Amerikalı yazar Suzanne Collins’in “Açlık Oyunları” üçlemesiyle yakaladığı başarının sırrı, baskıyla yönetilen bir toplumda isyanın simgesi olacak 16 yaşında bir kahraman yaratabilmesi... Günümüz dünyasında statükoya ve rekabetçi toplumun kurallarına karşı koymak isteyen gençler için Katniss ideal kahraman. Çocukluktan gençliğe geçen herkes gibi büyüme sancıları çekiyor. Aşkın, arkadaşlığın, fedakarlığın, sorumluluğun ne olduğunu anlamaya çalışıyor ve karşı karşıya kaldığı bütün kritik seçimlerde içgüdülerini takip ederek gerçek bir kahraman haline geliyor. Diktatör Snow (Donald Sutherland), iktidarını tehdit eden genç kahraman Katniss’i (Jennifer Lawrence) kolay kolay kontrol edemeyeceğini anlayınca halk gözünde onu itibarsızlaştırmak için yeni bir Açlık Oyunları düzenliyor. Katniss ise sevdiklerini kaybetme korkusuyla içindeki isyankârı bastırmak zorunda kalıyor. İkinci filmin güçlü yanı, politik alt metnini geliştirmesi ve iktidarın halkı sindirmek için iletişim araçları ile korku faktörünü nasıl kullandığını göstermesi… Katniss ülkede olup bitenlerden ve Açlık Oyunları’ndaki gizli ittifaklardan habersiz. Kimseyi öldürmek istemiyor ve isyandan ziyade kardeşi ile Peeta’nın hayatını kurtarmaya odaklanıyor. Serinin ve listemizin en çok hasılat yapan filmi olarak zirvede duruyor.
        Toplam hasılat: $865,011,746

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ