Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Türkiye'nin asırlık şirketleri - İş-Yaşam Haberleri
        56

        Hacı Hüseyin Efendi’de 1898 yılında Uzun Çarşı’ya taşınır. Hacı Hüseyin Efendi’den sonra işi devralan ve müesseseye ismini veren İmam Usta, vefat ettiği 1964 yılına kadar çalışmaya devam eder. İmam Usta’dan sonra da oğlu Talat Çağdaş bayrağı devralır. Bugün asırlık aile şirketini, babası İmam Usta’dan bayrağı devralan Talat Çağdaş ve oğlu Burhan Çağdaş birlikte yaşatıyor.

        57

        Helvacı Necmi Kuruluş Yılı - 1883

        İşyerinin kurucusu olan Mehmet Çavuş delikanlılık çağında Aydın’a Gider ve helvacılık öğrenir. Daha sonra Akşehir’e gelir, 1883 yılında helvacılık yapmaya başlayarak bugün bir kültür mirası olarak hala yaşamaya devam eden dükkânı açar. Yıllar sonra oğlu Şaban Akkuş’ta babasının yanında mesleği öğrenir ve devam ettirmeye başlar. Ardından Şaban Usta’nın oğlu olan üçüncü kuşak temsilcisi Tacettin Akkuş veya nam-ı diğer Helvacı Topal Taci bayrağı devralır. Dükkanı halen Helvacı Topal Taci'nin oğlu Necmi Usta işletmektedir.

        58

        Çögenler Helvacılık Kuruluş Yılı - 1883

        Konya'da faaliyet gösteren Çöğenler Helva'nın kuruluşu 1883 yılına kadar uzanıyor. Şirket, o tarihten bu yana bir aile şirketi olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

        Çöğenler Helva'nın macerası Hacı Rasıg Bey'le başlıyor. 15-16 yaşlarında babası ile tartışan Rasıg Bey, baba ocağından ayrılıp İzmir'e gider. Burada tek başına hayat mücadelesi veren Rasıg Bey, çalıştığı helva imalathanesinde işi öğrenip Konya'ya geri döner. O zamanki adıyla Daybana denilen basit helva imalatını evinin yakında başlatıyor ve yaptığı helvaların lezzetini günden güne geliştirir.

        59

        Hacı Rasıg Bey'den sonra oğulları Nuri ve Ahmet Çöğen baba mesleğini aynı yerde sürdürdüler. Nuri Bey de oğlu Fatin'i yetiştirerek kendinden sonra bu baba mesleğinin devam etmesini sağlamış. Fatin Çöğen, dedesi Hacı Rasıg Bey'in başlattığı helva imalatını daha sistemli bir hale getirdi. Çöğenler Helva, özellikle Fatin Bey'in oğlu Abdullah Çöğen zamanınla büyük atılım gerçekleştirdi ve imalatı büyütüp Çöğenler Helva'nın patentini aldı. Abdullah Bey’in genç yaşta vefatı üzerine oğlu Fatih Çöğen işletmenin başına geçti ve halen işleri devam ettiriyor.

        60

        Cemilzade Şekerci Udi Cemil Bey - 1883

        Tarihe şekerci, bestekâr, udi ve hafız olarak geçen Cemil Bey 1867'de İstanbul'da doğar. Şehzadebaşı Camii başimamı olan babası Hasan Tahir Efendi vefat edince, önce Kapalıçarşı'daki bir kuyumcu dükkanında çıraklık yapar, ardından bir şekerci ustasının yanında çırak olarak şekerciliğe başlar. Bir yandan ud dersleri alırken diğer yandan şekerciliğin en ince ayrıntılarını öğrenir. 1883'te ise henüz 16 yaşında Şehzadebaşı'nda Şekerci Cemil Bey adıyla ilk şekerci dükkanını açar.

        61

        Şehzadebaşı'ndaki dükkanın bulunduğu yer dönemin tiyatro hayatının yeşerdiği, sanatkârların toplandığı bir bölge olunca, Fevziye Kıraathanesi'nde hanendeler ve sazendeler toplanıp Şekerci Udi Cemil Bey'in de katılımıyla meşk yaparlar. Cemil Bey'in namı alır başını gider. Öyle ki, dönemin saray orkestrası olan Muzıka-i Hümayun'da 31 yaşında ud sanatkârı ve hocası olarak atanır; saraydan hep ilgi ve övgü görür. Cemil Bey'e II. Abdülmecit tarafından teşekkür fermanı verilir.

        62

        Cemil Bey davet üzerine Mısır'a gider. İstanbul özlemi bestelerine, eserlerine yansır. 1928'de bu özlemle Mısır'da vefat eder, ailesi ise 10 yıl kadar daha Mısır'da yaşar, ama II. Dünya Savaşı arifesi aile 1938'de İstanbul'a döner. Cemil Bey'in oğullarından Nurettin Bey, babasının musiki sanatını sürdürürken diğer oğlu Mehmet Ali Bey şekercilik zanaatına yönelir. Mehmet Ali Bey, Kadıköy'de 1938'te bugünkü Hacı Bekir'in karşısı Baylan mağazasının hemen yanında şekerci Cemilzade dükkânını açar. Ve Cemil Bey'in oğulları 1985'e kadar aynı yerde çalışır, daha sonrada Kadıköy Selamiçeşme'ye taşınır. (Kaynak: Sabah)

        63

        Saffet Abdullah Güllaçları - 1881

        1878 yılı Osmanlı- Rus savaşı sırasında Kırım’dan Istanbul’a göç eden Abdullah efendi 1881 yılından itibaren Istanbul Şehremini'de güllaç üretimine başlar. Yaklaşık 40 yıl süreyle faaliyette bulunduktan sonra oğlu Saffet Efendi bu işin devamını üstlenir. Kendisi de yaklaşık 40 yıl bu geleneksel tatlının üretimini yapar. 3. kuşak üretim Saffet efendinin oğulları olan Yalçın Arseven ve İlhan Arseven tarafından yapılır. 4. kuşak ise ele aldıkları, bu misyonun çalışmalarını, evrensel ilkeler, ulusal ve sosyal sorumuluk bilinci içerisinde sürdürmeye devam ediyor.

        64

        Boybeyi Mücevher Kuruluş Yılı - 1881

        1881 yılında Ahmed-i Zarif Boybeyi tarafından kuruldu. Kapalıçarşı’da 5 mağazası ve aileye ait bir de müze bulunuyor. Son yıllarda sponsorluklarla adını duyuran firmanın başında şu anda beşinci kuşaktan Mete Boybeyi bulunuyor.

        65

        Hamamcıoğlu Müesseseleri - 1880

        Hamamcıoğlu Müesseseleri Ticaret Türk A.Ş, 1880 yılında İstanbul'da Ali Hamamcıoğlu tarafından kuruldu. 1940'lı yıllarda Bakanlar Kurulu kararı ile ünvanına Türk ismini ilave edildi. 1946 yılına kadar tarım ve deniz ürünleri ihracatı yapan şirket, o tarihlerde Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan'da teşkilatlandı. 1947 yılında şirketin iş alanı ihracattan ithalata, ürünleri de teknik ekipmanlara kaydırıldı. Şirket halen basınçlı hava ekipmanları, inşaat makinaları, yük taşıyıcıları, kompresör, forklift ve golf arabaları gibi çeşitli ürünlerin ithalatını yapıyor. Ayrıca turizm sektöründe de yatırımları bulunuyor.

        66

        TECDE GRUP - 1880

        Malatya’nın köklü ailelerinden olan Tecdelioğlu Ailesi'nin ticari hayatı sıcak ve soğuk demir işleme ustası olan Tecdeli lakaplı Ahmet Hoca ile 1880 yılında başlar. Ahmet Hoca'nın oğlu Abdullah Tecdelioğlu, eğitimini tamamladıktan askere gider. Uzun süren savaş yıllarının ardından Gazi Madalyası ile memleketi olan Malatya’ya geri döner. 1915 yılında ticari olarak ilk girişimi nalburiye ve aktarlık dükkânını açar.

        1917 yılında işini bırakarak ikinci defa askere katılır ve 1922 yılına kadar savaşır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra İstiklal Madalyası ile ikinci defa onurlandırılan Tecdelioğlu, döndükten sonra evlenir ve iki kız ve iki erkek olmak üzere dört evlat sahibi olur. 1922 – 1965 yılları arasında geçen sürede ticari hayatının ikinci dönemini geçirir (Cıvata, Hırdavat, Boya, Nalburiye).

        67

        1944 yılında oğlu Nihat Tecdelioğlu ağabeyi Nevzat Tecdelioğlu ile birlikte babasının ticarethanesinde çalışma hayatına başlar. 1965 yılında babası Abdullah Tecdelioğlu'nun vefatından sonra abisi ile işleri ayırıp her biri aynı işe ayrı ayrı devam ederler. Necdet Tecdelioğlu, girişimci ruhu ile 1972 yılından sonra sürekli olarak sanayinin çeşitli dallarında tesisler kurmaya çalıştı veya ortak olarak girişimlere destek oldu. Malatya’da Yeni Un Fabrikası, Merbolin Boya Fabrikası, İstanbul’da Filiz İlaç Fabrikası kurucu ortak ve kuruluşlarında bulundu. Bunların yanında o dönemim çok ortaklı işletme modeli olan Maksan Transformatör, Mormaş Mobilya ve Kireçtaş Kireç gibi sanayi tesislerinin Malatya’ya kazandırılmasında öncülük ve ortaklık etti.

        68

        1976 yılında hızlı bir kararla İstanbul’da Çetin Cıvata AŞ’nin kuruluşunu bir ortak ile gerçekleştirdi. 1979 yılında ortağından ayrılarak tek başına 1979–1985 yılları arasında mücadelesini sürdürdü.

        1985 yılında büyük oğlu Mustafa Necati Tecdelioğlu ile birlikte çalışmaya başladı, diğer oğlu Abdullah 1987 yılında katıldı, küçük oğlu Çetin'in 1989 yılında katılımı ile yatırımlarına yeni şirketler ilave ederek devam etti. 2012 yılının haziran ayında ise vefat etti.

        Tecdioğlu Ailesi'nin 1880 yılında başladığı ticaret hayatı, TECDE Group çatısı altında bugün Bağlantı Elemanları ve Bilişim sektöründe faaliyet gösteren ve yaklaşık 800 kişiye istihdam sağlayan 9 şirketi ile devam ediyor.

        69

        Pirge Bıçakları - 1879

        1877-1878 yılları arasında Osmanlı – Rus Savaşı (93 Harbi) sonrasında Balkanlar’dan Anadolu’ya göç eden Türkler arasında bir Bıçak Ustası İsmail Usta…Okçular Çarşısı’nda Yahya Usta’nın dükkanında (Yeşilyayla Bıçakçısı) çalışmaya, bıçak ve tarım aletleri üretmeye başlıyor. Genç yaşta vefat edince, oğlu Mehmet (Pirge) devam ediyor İsmail Usta’nın işlerini yapmaya ve bıçak sanatı babadan oğula geçiyor.

        Mehmet Usta bıçak ve tarım aletleri üretmesinin yanında mesleği gençlere de öğretiyor ve bıçak ustaları yetiştiriyor. Soyadı kanunu çıkınca “Usta Yetiştiren Pir” anlamına gelen PİRGE soyadını alıyor. İsmail Pirge, Mehmet Pirge’nin oğlu. Okçular Çarşısı’nda kendisi ve ustaları ile bıçak ürettiği gibi dışarıdaki ustalara da işler yaptırıyor ve imalat ile birlikte ticareti hızlandırıyor. Türkiye’nin büyük bir bölümüne ve Irak’a, Mısır’a ürün göndermeye başlıyor.

        70

        Feyzi Pirge, İsmail Pirge’nin oğlu. O da bıçakçı ustası ve Okçular Çarşısı’nda bıçak yapmaya, dışarıdan bıçak üreten ustalara da iş vermeye devam ediyor.

        Sonra oğlu Mehmet Pirge’ye işleri devrediyor. Mehmet Pirge 1984 yılında genç yaşta işlerin başına geçiyor. Türkiye’deki ilk bıçak taşlama makinesini Almanya’dan ithal ediyor ve Bursa bıçakçılığı için yeni bir dönem başlıyor (1996). Bu yenilikle birlikte bıçakçılık el işçiliğinden çok makineleşmeye, yüksek adet ve fiyat rekabeti sağlayan bir konuma yükseliyor ve bugünkü modern yapının temelini oluşturuyor. Mehmet Pirge Bursa Ticaret Sanayi Odası’nda Yeşilyayla Kesici Aletler Madeni Eşya ve İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’ni tescil ettiriyor.

        Şirket 100’ün üzerinde çalışanı ve günlük 15.000 adet üretim kapasitesi ile 5000 m2 kapalı alanda üretim gerçekleştiriyor. Ürünleri Türkiye'nin yanında 38 ülkede satılıyor.

        71

        Komili Kuruluş Yılı - 1878

        Komili'nin öyküsü 1878 yılında Midilli Adası'nda başlıyor. O yıllarda Osmanlı toprağı olan Ada'da yaşayan Komi'li Hasan, Midilli Adası'nda sabun ve zeytinyağı üreterek geçimini sağlamaktadır. Aile, Lozan Antlaşması'ndan sonra mübadele gereği Ayvalık'a göç eder ve Komili markasının öyküsü burada devam eder. Zeytinyağında bir çok ilke imza atan Komili, 1995 yılında Komili ailesi tarafından dünyanın dev şirketlerinden Unilever’e satıldı. Unilever Komili markası ile 13 yıl üretim yaptı. 2008’de Unilever Komili’yi Anadolu Grubu’na sattı. Son olarak ise geçtiğimiz aylarda Komili ABD'li gıda devi Bunge şirketine satıldı.

        72

        Meyer Saat - 1878

        Johann Meyer Berlin'de bir saatçide çalışmaktadır. Burada bir iş ilanı görür. Osmanlı Sultanı sarayına bir saatçi aramaktadır. Johann başvurur ve kabul edilir. Böylece 33 yaşındayken, Sultan 2. Abdülhamid’in hizmetinde çalışmak için İstanbul’a gelir. 1876 yılında İstanbul’da Yıldız sarayında baş saatçi olur. Burada başta padişah ve saray olmak üzere, şehzadelerin, hanım sultanların, bakanların, yüksek memur ve komutanların saatleriyle ilgilenir.

        73

        Johann Meyer 1878 yılında Meyer Saatçilik firmasını İstanbul’un kalbinde bir saat imalathanesi olarak kurar. O aralar Karaköy’ü Galata’ya bağlayan tünelin inşa edildiği zamanlardır. Johann Meyer dükkânını 1 Mayıs 1878 tarihinde gelip geçenlerin uğrak yeri olması umuduyla yeni tramvay durağının tam karşısında açar. 3 Eylül 1883 tarihinde Johann’ın oğlu Emil dünyaya gelir. O da babası gibi eğitimini Berlin’de alıp saatçi olur. 1914’te döndüğü İstanbul’da babasının dükkânının başına geçer. Emil Meyer 1954 yılında öldüğünde oğlu Wolfgang, Meyer saatçiliği devralıp üçüncü kuşak olarak 1981 yılındaki ölümüne kadar işletir.

        74

        1981 yılında Wolfgang Meyer ölümünden önce yanında çalıştırdığı oğlu gibi gördüğü Nahsen Bayındır’a şirkketeki hisselerin bir kısmını bırakır. Şirket başarıyla devam eder. Daha sonra şirketin başına geçen Onur Bayındır, tasarımları ile yüzyıl görmüş saatlere tarihsel dokularını koruyarak modern bir görünüm kazandırdı ve dönemin özgün tasarımcıları ile anlaşarak saat ailesine tamamen modern ve minimal tasarım duvar saatleri anlayışı getirdi.

        75

        Vefa Bozacısı Kuruluş Yılı - 1876

        Hacı Sadık Bey, 1870 yılında Arnavutluk Prizren'den İstanbul'a gelir. O yıllarda bozanın sulu kıvamlı, esmer renkli ve ekşi lezzetli biçimde, şehir halkından 200’e varan esnaf tarafından yapılıp satıldığını görür. O dönemde farklı bir yöntem dener ve bugünkü haliyle yani koyu kıvamlı, açık sarı renkli henüz yeni mayalanma kabarcıklarının oluştuğu andaki çok hafif ekşimsi lezzeti, bu markanın ilk imzası olur.

        76

        Evinin altında kendi imkanları ile ürettiği bozasını, altı yıl boyunca kış geceleri saray ve çevresinde, omzunda taşıdığı bakır güğümlerle dolaştırarak tanıtır. Hacı Sadık Bey, artan talep karşısında cesaretlenir. Zamanın saraylı, aristokrat aileleri ile bürokratlarının oturduğu İstanbul'un en gözde semtlerinden biri olan Vefa'da, 1876 yılının Eylül ayında boza ürününün dünyadaki ilk resmi ticarethanesini açar.

        77

        Vefa semtinde açılan bozacının adı “Vefa Bozacısı” olarak belirlenir ve bu ata içeceği ürüne hem bir standart getirilir hem de bir meslek haline gelerek nesiller boyu devamlılığı sağlanır. Hacı Sadık Bey, çok fazla ilgi gören bu özel Türk içeceğinin kıvam ve lezzetini koruyabilmek için yıllar boyu bizzat kendisi üretir. Daha sonraki yıllarda, oğlu İsmail Hakkı Vefa'yı da yanına alarak Vefa Bozacısı üretimine beraber devam ederler. Hacı Sadık Bey’le başlayan üretim, bugün 4. nesil aile fertleriyle devam ediyor.

        78

        Tanınmış Helvacı Kuruluş Yılı - 1875

        1875’te Sefilli Mehmet Efendi'nin Eskişehir'de kurduğu firmada şu anda işleri 5'inci kuşak yürütüyor. Dükkan Eskişehir'de 142 yıldır aynı yerde hizmet veriyor.

        79

        Sabuncakis Doğal Çiçek Kuruluş Yılı - 1874

        Beyoğlu'nda 1874 yılında açtıkları dükkanla iş hayatına atılan "Sabuncakis'ler Girit adası kökenli bir aile. Ailenin temel direği olan İstavro Sabuncakis Girit'te doğmuş ve sabun üretimi ile ilgili tahsilini tamamlayarak Girit'te bir sabun fabrikası açmıştı.

        80

        1848 yılında Midilli'ye göç edip orada da bir sabun fabrikası açan Sabuncakis, yeni bir pazar bulmak için oğlu İstirati Sabuncakis'e 500 Osmanlı altını vererek 1870 yılında İstanbul`da bulunan bir akrabasının yanına gönderdi. İstirati Sabuncakis'in Pera'ya geldiği 1870 yılı büyük bir değişim yaşandığı dönemin başlangıcıydı. Çünkü 5 Haziran 1870 günü çıkan büyük bir yangın burada çok büyük bir hasar yapmış 3 bin kadar bina yanmıştı. 1870 yılında olan bu yangından sonra Pera'da yeni bir yapılanma başlamıştı, İstirati Sabuncakis böyle bir ortamda Pera'ya gelmiş ve yeni iş imkanları aramaya başlamıştı.

        81

        İstirati Sabuncakis yaptığı incelemeler sonunda Pera'da her konuda ve sahada işyerleri bulunmasına karşılık sadece iki adet natürel çiçek satan ve üreten firma olduğunu fark etti. Sabuncakis önce bunlardan birinin yanında çalışarak çiçek yetiştirme ve satma tekniğini öğrenmeye çalıştı, 1874 yılında da elindeki sermayesini kullanarak "Hamalbaşı Serkis Sokağı", bugünkü Eczacıbaşı Sokağı'nda ilk dükkanını açtı. İstirati Sabuncakis'in 11 çocuğu olmuştu, bu çocuklar arasında çiçekçilik işlerini geliştirenler Yorgi Sabuncakis ve Konstantin Sabuncakis oldu. Şu anda Sabuncakis ailesinin kurucusu ve hissedarı olduğu şirketler Ankara, İstanbul ve Antalya'da faaliyet gösteriyor.

        82

        Kuru Kahveci Mehmet Efendi Mehmet Efendi - 1871

        19’uncu yüzyılda Türk kahvesi çoğunlukla çiğ çekirdek olarak satılıyor, evlerde tavada kavrulduktan sonra el değirmenlerinde çekiliyor ve içiliyordu. 1871 yılında işi babasından devralan Mehmet Efendi, çiğ çekirdek kahveyi kavurup dibekte öğüterek müşterilerine hazır olarak satmaya başlar. İstanbul Tahmis Sokağı’nda taze mis gibi kavrulmuş kahve kokusu çevreye yayılmaya başlar. Mehmet Efendi müşterilerine sağladığı bu kolaylıkla, bir süre sonra “Kurukahveci Mehmet Efendi” lakabıyla anılır.

        83

        1931 yılında vefat eden Mehmet Efendi’nin ardından oğulları Hasan Selahattin, Hulusi ve Ahmet Rıza Beyler baba mesleğini sürdürdüler. Aile 1934 yılında “Kurukahveci” soyadını aldı. Genç yaşta hayata veda eden Hulusi Bey’in ardından yönetimi, yurtdışında eğitim görmüş olan en küçük kardeş Ahmet Rıza Kurukahveci devraldı. Bu dönemde kahve, parşömenli kâğıt paketlere konularak şehir içindeki bakkallara otomobil ile dağıtılmaya başlandı. Böylece Türkiye’de bir ilk daha gerçekleştirilmişti. Ayrıca o yıllarda büyük yenilik olarak tanımlanan afiş ve takvim çalışmaları ile firmanın reklamları yaygınlaştırıldı. Özel arabalarla yurtiçinde kahve dağıtımı da bu dönemde başladı. Galatasaray Sahne Sokak'ta bir şube açıldı.

        84

        Bugün Kurukahveci’nin yönetiminde olan Mehmet Efendi’nin torunları; Ahmet Rıza Kurukahveci’nin vefatından sonra yönetimi devraldılar. Mehmet Efendi’nin kahve öğüttüğü dibekleri bir asır sonra geliştirdiler ve ortaya yeni kahve makineleri çıktı. 1871 yılında Tahmis sokakta faaliyete başlayan işletme, bugün tüm dünyaya hizmet veriyor.

        85

        Uludağ Meşrubat ve Gıda Kuruluş Yılı - 1870

        Kaynak arazisi 1870 yılında İbrahim Talat Bey ve Monsieur Brune tarafından alınmış olan Uludağ Maden Suyu (o zamanki adıyla Keşiş Dağı maden suyu), işletme ruhsatını da 26 Mayıs 1912 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda Padişah Sultan Mehmet Reşat Han'dan teslim aldı. Keşiş Dağı Maden suyu işletmesinin o dönemki ortakları arasında Monsieur Brune'nin 1890 yılında hisselerini devrettiği Giritli Sıtkı Bey (Ulusu) de bulunuyordu.

        86

        1920'li yıllarda İbrahim Talat Paşa'nın vefatı sonucunda hisseleri eşi Şerife Hanife Güzide Hanım'a ve İtalyan yatırımcı Guido Parodi'ye devredildi. Yine aynı yıllarda Fransız yatırımcı Monsieur Brune'nin hisseleri de ortaklara devredildi. 1925 yılında Keşiş Dağı'nın adının Türk Tıp Tarihi Kurumu'nun kurucularından Dr. Osman Şevki Bey'in önerisi ile Uludağ olarak değiştirilmesinin ardından Keşiş Dağı Maden Suyu'nun adı da Uludağ Maden Suyu olarak değiştirildi. 1931 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından şirket ünvanında 'Türk' ibaresini kullanma hakkı verildi ve şirketin ünvanı Uludağ Maden Suları Türk Ltd olarak değiştirildi. 1956 yılında ise şirketim tüm hisseleri Erbak Ailesi'nde toplandı.

        87

        Malatya Pazarı - 1870

        1870’li yıllarda Malatya’da başlayan hikaye İstanbul Mısır Çarşısı ile devam etmiş ve günümüze kadar gelmiştir.

        88

        İskender Mehmetoğlu - 1867

        1867 yılında Bursa Kayhan'da dünyaya yayılacak bir lezzetin temelleri atıldı. Öykü, Mehmet oğlu İskender Efendi'nin Bursa Kayhan'daki dükkânlarında başlıyor. O günlerde kuzu bir bütün olarak ve yere paralel biçimde odun kömürlü bir ocakta pişirilmekte. Ancak İskender Efendi kuzu etinin farklı bölümlerinin kendine has lezzetlerinin müşterilerine eşit oranda dağılmasını sağlamak için çözüm aramaya başlar.

        89

        Bu düşünceden yola çıkarak, et pişirme ustası bir aileden gelen İskender Efendi, kuzu etini sinir ve kemiklerinden ayırır, dikey çubuğa kat kat yerleştirir ve tasarladığı dik bir ocağın önünde döndürerek odun kömürü ile pişirir. Uludağ yaylalarındaki otlar ve kekik ile beslenen koyun ve kuzu etlerinin farklı bölümlerinin lezzetlerinin birbiriyle karışmasıyla ortaya çıkan, pide, özel tereyağı, sos, yoğurt, domates, yeşilbiber ilavesiyle geliştirilen, yanında şıra (kuru üzümden elde edilen bir içecek) ile servis edilen bu kebap türünün ünü dilden dile yayılmaya başlar.

        90

        Türk mutfağının önemli lezzetlerinden "İskender Döner Kebap" doğmuş olur. O zamanlarda "İskender Efendinin Dönen Kebabı" olan, bugünkü adı ile ‘'Döner Kebap" Türk ve Dünya mutfak kültürüne yeni bir damak keyfi katarak tüm dünyaya yayılır. İskender Efendi'nin üç erkek çocuğu; Nurettin, Süleyman ve Cevat İskenderoğlu da Bursa Kayhan'da doğan bu mirası bir fiil çalışarak bir sonraki nesile aktarmayı başardılar.

        91

        Altan Şekerleme Karagözoğlu Emin Bin - 1865

        Karagözoğlu Emin Bin tarafından, 1865 yılında kurulan Altan şekerleme, 1. Dünya Savaşı'na kadar kendisi tarafından çalıştırılır. Savaş esnasında beş çocuğundan dördü şehit olur. Daha sonra kendiside hac için yola çıktığında geride kalan oğlu Mustafa Altan'a üç kese altın bırakarak Altan Şekerleme'nin devam etmesini ister. Karagözoğlu Emin Bin hac vazifesini yerine getirmek için gittiği Mekke'de vefat eder. 1894 doğumlu Mustafa Altan 1973 yılında Altan Şekerleme'yi 2 çocuğuna devreder ve 1974'de vefat eder. Çocuklardan büyük olan Abdullah Altan ve kardeşi babalarından devraldıkları firmayı bir yıl ortak yürütürler, 1974'de anlaşamadıkları için ayrılırlar. Ayrılığın ardından Altan Şekerleme ismini Abdullah Altan devralır. Abdullah Altan 1974'de devraldığı Altan Şekerleme'yi halen, oğlu Hakan Altan'la beraber yürütüyor.

        92

        Hafız Mustafa İsmail Hakkızade - 1864

        19. yüzyıl İstanbul’unda meşhur Çankırılı şekerciler vardı. Çankırı’nın Orta beldesinden gelen İsmail Hakkı Bey de sanatı sarraflık olmasına rağmen kendini Bahçekapı’daki Hamidiye Caddesi’nde şekerciler arasında buldu. 1864’te, mekân edindiği binanın bodrum katında akide şekeri yapmaya başladı; kendisine yardım eden oğullarıyla her geçen yıl çeşidi artan ve alışkanlık yaratan tatlı çeşitlerinin yanı sıra poğaçayı İstanbullularla tanıştıran ve sevdiren kişi oldu. Hafız Mustafa tarihi boyunca üç kel el değiştirmesinin ardından şu anda Avni Ongurlar tarafından işletilmektedir.

        93

        Ziraat Bankası Mithat Paşa - 1863

        Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Yugoslavya'nın Niş kenti valisi olan Mithat Paşa, çeşitli alanlarda başarılı çalışmalarda bulunmasının yanı sıra çiftçilerin içinde bulundukları zor koşullara da yakından tanık olur. Yaptığı araştırmalarla, bu alanda teşkilatlanmanın zorunlu olduğu ve çiftçilerin, tefecilerin elinden kurtarılması için devlet yardımının gerektiği; ancak bu yardımın halk hareketiyle desteklenmesinin önem taşıdığı sonucuna varır. Böylece 1863 yılında çiftçilerin oluşturduğu kaynakla, Mithat Paşa öncülüğünde devlet eliyle ve devlet himayesinde kurulan ve adına "Memleket Sandıkları" denilen organizasyon; milli bankacılığın ilk örneği olarak tarihe geçer ve bu girişim bugünkü Ziraat Bankası’nın temelini oluşturur.

        94

        Ancak izleyen yıllarda sandıkların işleyişinde gözlenen bozulmalar, Memleket Sandıkları'nın etkinliklerini azaltır. Sandıkları merkezi yönetime bağlayarak olumsuzlukları giderebileceğini düşünen hükümet, 1883'te aynı amaçlar doğrultusunda "Menafi Sandıkları"nı kurar. Menafi Sandıkları’na geçilmesiyle idare yeniden düzenlenir. Kayıt ve muhasebe işleri çağdaş ve ilmi esaslara uygun olarak yürütülmeye başlanır ve merkezi hükümetin doğrudan denetimine tabi tutulur. Bu yeni yapılanma; sandıkların idaresine nispeten ciddi, bilimsel denetime açık bir işleyiş kazandırsa da tamamen yeni, çağdaş bir örgütlenmeye duyulan gereksinimin önünü alamamıştır.

        95

        Böylelikle; 15 Ağustos 1888'de Menafi Sandıkları'nın yerine işlevlerini üstlenecek modern finans kuruluşu olarak Ziraat Bankası resmen kurulmuş, o tarihte faaliyette bulunan Menafi Sandıkları da banka şubelerine dönüştürülerek faaliyete başlamıştır.

        96

        Silkar Endüstriyel Sanayi Kuruluş Yılı - 1860

        Silkar Grubu'nun temelleri 1860 yılına kadar uzanır. O yıllarda Manifatura ve Mensucat Ticareti ile iş hayatına atılan Silahtaroğlu Ailesi, 1925 yılında “Bahri ve Lütfü Silahtaroğlu Kardeşler Manifatura Ticarethanesi” adı altında Silkar Grubu şirketlerini kurdular. 1956 yılında Silkar Grubu Kurucu kardeşlerden Lütfü Bey’in vefatı sonrasında “Bahri Silahtaroğlu ve Lütfü Silahtaroğlu halefi Adi Komandit Şirketi” olarak faaliyet gösterdi. 1976 yılında ise Silkar Holding A.Ş. kurularak ticari hayatına resmen başladı. Silkar Holding, zirai ve endüstriyel ekipman, otomotiv yedek parça, doğal granit ve mermer, su ve kanalizasyon pompaları, turistik oteller ve tatil köyleri inşaatı ve işletmesi ile turizm ve sigorta acentalığına kadar uzanan geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor.

        97

        Aşçı Bacaksız, 1860

        Afyon'un en eski lokantası olarak biliniyor. Aşçı Bacaksız Yağcıoğlu tarafından 1860’larda kurulan lokanta, 1938 yılında oğlu Ahmet Madenci tarafından yeni yerine taşınmış. Mekanın en meşhur yemeği ise Kuzu Tandır. Tarihi lokanta Aşçı Bacaksız Yağcıoğlu'ndan, Ahmet Madenci’ye, ondan Kadir Madenci’ye ve Mustafa Madenci’ye, Kadir Madenci'den de oğlu Ahmet Madenci’ye geçiyor. Aşçı Bacaksız, halen 1938 yışında taşındığı küçük mekanda hizmet vermeye devam ediyor.

        Kaynak: harbiyiyorum.com

        98

        Gökçen Grup Plastik Hammadde Kuruluş Yılı - 1858

        Bursa’nın öncü sanayi kuruluşlarından Gökçen Grubu'nun kuruluşu 1858 yılına kadar uzanıyor. Kozalardan baş gösteren hastalık nedeniyle 13 aile ile birlikte Bursa’ya göç etmiş olan Burdurlu Mehmet Emin Efendi’nin oğlu olarak 1823 yılında doğan Osman Fevzi Efendi tarafından kuruluyor. Osman Fevzi Efendinin önemli bir Türk girişimci olmasında bankacılığının önemli bir payı var. Fransız – İngiliz ortak grubu olarak kurulan Banka-i Osmani Şahanenin Bursa Şubesi temsilcisi olan Osman Fevzi Efendi, bankacılıktan edindiği tecrübe ile iş hayatına atılıyor. Önce aktariye, sonra çiftçilik ve otelcilik yapan Osman Fevzi Efendi, birçok kez iflas etse de mücadeleden yılmıyor. Telgrafla Fransız ipek borsasını takip ederek büyük başarı kazanıp 1858 yılında ilk tekstil firmasını kurarak sanayi hayatına başlıyor.

        99

        Mösyö Frerin Romangeli'in sattığı seksen mancınıklı Yolgeçen Fabrikasını alarak işletmelerini büyüten Osman Fevzi Efendi, 1875-1876 ve 1884-1885 yıllarında Bursa Belediye Başkanlığı da yaptı. Aynı zamanda Bursa Ticaret Odası'nın da ilk başkanı oldu. Japon İmparatorunun kayınbiraderi Kont Otani ile birlikte 1928 yılında Türk-Japon Fabrikası adıyla Bursa’daki ilk kombine dokuma-boyaapre işletmesini hizmete açtı. 1920 yılında vefat eden Osman Fevzi Efendi'nin ardından grup büyüyerek çok sayıda sanayi kolunda önemli bir oyuncu haline geldi.

        100

        Kalkanoğlu pilav - 1856

        Kalkanoğlu Pilav’ın tarihi 1856’ya dayanıyor. Padişahın Pilavcıbaşısı Süleyman Ağa Trabzon’a yerleşip kendi dükkanında pilav satmaya başlıyor. Hafız Ahmet Kalkanoğlu baba mesleğini sürdürüyor ve vefatından sonra Hacı Hüseyin Rüştü Kalkanoğlu görevi devralıyor ve torunları bu geleneği günümüze kadar devam ettiriyor. Osmanlı zamanından beri pişen bu lezzet Trabzon’dan sonra İstanbul'a da geldi.

        101

        Elmacı Pazarı Güllüoğlu - Mahmut Güllü - 1850

        1850'de kurulan Elmacı Pazarı Güllüoğlu, Güllü ailesinin ilk baklavacılık yaptığı dükkan olarak biliniyor. Aynı zamanda Antep Baklavasının da doğduğu yer olan bu dükkan, tarihi dokusu ile gelenleri o yıllara alıp götürüyor.

        102

        O zamanlar henüz Gazi ünvanını almamış olan Antep'te, Elmacı Pazarı'nda kurulan Baklavacı Güllüoğlu'ndan yetişmiş olan nice ustalar şimdi dünyanın dört bir yanında baklavacılık yapıyor. Şimdilerde ailenin 6'ıncı kuşak fertleri olan Cevdet ve Murat kardeşler, babaları Mahmut Güllü önderliğinde mesleklerini sürdürüyor.

        103

        Kebapçı Kadir Kuruluş Yılı 1851

        Isparta'da kebap kültürünü temsil eden köklü firmalardan biri olan Kebapçı Kadir, 1851 yılından bu yana bu alanda hizmet veriyor. 1851 yılında Hafız Dede tarafından kurulup siyasi Osman Dede ile devam ettirildi. "Kebapçı Kadir" ismi Kadir Açıkalın tarafından markalaştırılıp bugünlere geldi. Günümüzde işletmeciliğini 4'üncü kuşaktan Hüseyin Açıkalın yapıyor.

        104

        Beyaz Fırın - 1836

        Beyaz Fırın'ın hikayesi, 1800'lerin ortasında, Balat'ta başladı. Büyük dede Kozma Stoyanof'un ailesini geride bırakarak amcalarının yanına gelip yerleştiği Balat'ta açtığı simitçi dükkanı, ardından yanına yerleşen ailesinin ve Beyaz Fırın'ın 5 nesillik hikayesinin doğduğu yer oldu.

        105

        Kozma 3 oğlu için 3 fırın açtı. Oğullardan Petro, Sarıyer'de şimdiki Sarıyer börekçisinin olduğu dükkandaydı. Grigor, Karaköy'deki fırının başındaydı. Üsküdar'dakinin başına Dimitri Stoyanof geçip ardından da ailesiyle birlikte Kadıköy'e yerleştiğinde yıl 1920 idi. Böylece Beyaz Fırın'ın Anadolu yakasındaki hikayesi de başlamış oldu. Üsküdar'da iyi giden işler Dimitri'yi Kadıköy'de bir dükkan daha açmaya yöneltti. Önce çarşıdaki Cumhuriyet Fırını'na ortak oldular. 1931 yılında, bir yandan borçlar ödenirken bir yandan da Dimitri ve Grigor Denizcilik İşletmelerinin açtığı ihaleye katılıp Haydarpaşa Garı önündeki büfenin işletmeciliğini aldılar.

        106

        Kadıköy Çarşı'daki fırın ve Haydarpaşa’daki büfenin yanı sıra Kadıköy İskelesi'nin büfesini de işletmeye başlamıştı Stoyanof ailesi. İşler yoğunlaşında, kardeşlerden Dimitri Kadıköy'de bugün varolan Beyaz Fırın'ı ve büfeleri, Grigor ise Üsküdar'daki fırını üstlendi. Ancak Dimitri’nin Karaköy'deki büfenin işletmesi için girdiği ihaleyi kazandığı günün akşamı öldürülmesi ve arkasından ikinci Dünya Savaşı'nın da başlamasıyla sıkıntılı günler başgösterdi. İki fırında birden üretim yapacak hammaddeyi bulamaz olunca büfeler ve Cumhuriyet Fırını'nı kapatıp bugünkü Kadıköy Beyaz Fırın'da devam ettiler.

        107

        Yıllar içerisinde Beyaz Fırın hep Türkiye’nin tarihine tanıklık etmeye devam etti. Mitko’nun yönetime geçmesiyle yeni bir mağaza açma fikri de gündeme geldi. Kadıköy’ün ardından ilk olarak Cemil Topuzlu mağazası açıldı. 2003’te Erenköy, 2005’te Suadiye, 2008’de Ataşehir mağazaları açıldı. 2015’te ise Beyaz Fırın ilk kez bir alışveriş merkezi projesinde yer aldı.

        108

        Hacıbenlioğlu Kebap, 1833

        Isparta'da yer alan bu işletmenin hikayesi şöyle:

        “1800’lü yılların başlarında Kütahya’nın Hacıbenlioğlu ailesinden Hacı Mustafa Efendi Isparta’ya yerleşir. Burada evlenir ve bugün Kebapçılar Arasta’sı diye bilinen yere tahminen 1833’de bir dükkân açar. Yazları kebapçılık ve kasaplık, kışları tahin helvası yaparak geçimini sağlar"

        109

        Lokanta halen ortaklarıyla birlikte beşinci kuşaktan Mustafa Gülata tarafından işletiliyor. Kebabın dışında pide, şiş, köfte, Isparta’ya mahsus kabune pilavı ve tahin helvası mrkanın öne çıkan yiyecekleri arasında bulunuyor.

        Kaynak: 100 Tarihi Lokanta

        110

        Karaköy Güllüoğlu Hacı Mehmet Güllü - 1820

        Güllü Ailesi, 1800’lü yıllardan beri baklavacılık yapıyor. Ailede baklavacılığa ilk başlayan kişi ise Gaziantep’te “Güllü Çelebi” diye anılan Hacı Mehmed Güllü. Gaziantep’te tatlıcılık mesleğine giren Güllü Çelebi, meslekte ilerleyebilmek için tatlıcılıkta en ileri bölgeler olan Halep ve Şam’a gitti ve altı ay kalıp baklavacılığın inceliklerini öğrendi.

        111

        Gaziantep’e dönünce de bir baklava tezgâhı kurdu. Güllü Çelebi’nin vefatından sonra oğlu Hacı Mahmud Güllü, baba mesleğini sürdürdü ve oklava ile tek tek açılan ince yufkadan baklava yapımını başlattı. Hacı Mahmud Güllü’nün dört oğlu da baklavacı olarak yetişince, Güllü Ailesi’nde baklavacılık bir gelenek halini aldı.

        112

        Hacı Bekir Lokumları, Hacı Bekir - 1777

        Türkiye'nin en eski şirketi 1777 yılında kurulan Hacı Bekir Lokumları. Kastamonu'nun Araç ilçesinden İstanbul 'a gelerek 1777 yılında Bahçekapı'da açtığı küçük şekerci dükkanında, lokum, akide gibi şekerleri imal edip satmaya başlayan ve daha sonra 1817-1820 yıllarında hac görevini yerine getirmesiyle Hacı Bekir olarak anılacak olan, Şekerci Hacı Bekir Efendi'nin kurduğu şirket, bugün beşinci kuşak tarafından yönetiliyor.

        113

        Şekerci Hacı Bekir Efendi'nin, Türk lokumunun "Turkish Delight" olarak tanınmasında da büyük katkısı olmuştur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.
        Bu çeviride Google Translete kullanılmıştır. Anlam ve çeviri hatalarından haberturk.com sorumlu değildir.