Elektrik fiyatı böyle seyrederse dizel kadar hesaplı!
Yerli elektrikli otomobil Togg'un satışa sunulması, Tesla'nın Türkiye'ye geleceğini açıklaması ve diğer markaların da yeni elektrikli modellerini Türkiye'ye getirmek için gün sayması, tüketicinin karşısına hiç olmadığı kadar çok alternatif çıkarıyor. Seçeneklerin artması, hem sıfır hem de ikinci el otomobil almak isteyenlerin, eskiden olduğu gibi sadece akaryakıt değil, artık şarj maliyetlerini de düşünmesine yol açıyor. Yaptığımız hesaplamalarda, elektrikli otomobillerin kilometre başına maliyetlerinin benzinli otomobilden ucuz, dizeller ile de benzer seviyede olduğunu tespit ettik. Fakat, yürütme maliyetleri haricinde, şarj altyapısı, şarj süresi, menzil ve satın alma maliyetlerini göz önünde bulundurmak gerek. Yiğitcan Yıldız yazdı...
Farklı yakıt türüne sahip otomobillerin artması, yeni bir otomobil satın almak isteyenlerin karşısına bundan bir kaç ay öncesine göre daha çok seçenek çıkarıyor. Seçeneklerin artması ise soru işaretlerini beraberinde getiriyor.
Öyle ki, geçtiğimiz günlerde yerli elektrikli otomobil Togg satışa sunuldu ve yapılan çekiliş ile otomobilin 2023 yılı içerisinde sahibi olacak 20 bin kişi belirlendi.
Aynı günlerde ABD'li elektrikli otomobil üreticisi Tesla da, Türkiye'ye geleceğinin sinyalini verdi.
Diğer markaların da yeni elektrikli modelleri yolda. Tüm bunlar, elektrikli araç pazarının 2023'te hızlı büyüyerek, toplam 40 bin adede yaklaşacağı beklentisini yaratıyor. Böyle bir durumda, elektrikli araç pazar payı da yüzde 1.5 seviyesinden yüzde 5'lere çıkacak.
İşte bu tablo, hem sıfır hem de ikinci el otomobil almak isteyenlerin, eskiden olduğu gibi sadece akaryakıt değil, artık şarj maliyetlerini de düşünmesine yol açıyor.
AMORTİSMAN HESABI DEĞİŞTİ
Hatırlanacak olursa, 2022'ye kadar benzin ve dizel otomobil satın alımlarında, yüksek kilometre yapanların dizele, düşük kilometre yapanların ise benzinli otomobillere yönelmesi ekonomik olarak mantıklı bulunurdu.
Hatta uzun yıllar boyunca bu hesaplamada yıllık 20 bin kilometre sınır olarak kabul edilir, en fazla 5 yıl içinde de dizel motor için ödenen fazladan ücret çıkarılabilirdi. Fakat, akaryakıt fiyatlarındaki değişimler, dizel otomobillere ödenen daha yüksek tutarları amorti etmeyi güçleştirdi.
Neticede, hem fiyat/fayda performansı hem de üreticilerin dizel seçenekleri sunmamaya başlaması, satışlarda benzinli otomobilleri öne geçirdi.
Güncel akaryakıt fiyatları üzerinden yeniden bir dizel ve benzinli otomobil yakıt maliyeti karşılaştırması yapacak olursak, kilometre başına maliyetlerin eskiden olduğu gibi artık birbirine uzak olmadığı görülüyor.
Örneğin, depo kapasitesi 50 litre olan benzinli bir otomobil, güncel kurşunsuz benzin fiyatı ile deposunu yaklaşık 1100 liraya doldurabiliyor.
Bu otomobilin şehir içi/şehir dışı karma kullanımda 600 kilometre yol gittiğini kabul edersek, benzinli bir otomobil için kilometre başına maliyetin ortalama 1.8 TL olduğu sonucuna varılıyor.
Aynı hesabı dizel bir otomobil için yaptığımızda, yine deposu 50 litre olan bir otomobili ele alırsak, bu aracın 1 deposu 1050 TL karşılığında dolacaktır. Dizel bir ortalama otomobilin şehir içi/şehir dışı karma kullanımda 800 kilometre yol gittiğini kabul edersek, bu otomobilin kilometre başına maliyeti ortalama 1.3 TL'yi bulacaktır.
Bu hesaplamaya göre, yılda 20 bin kilometre yol giden bir kullanıcı akaryakıt için benzinli otomobil ile 36 bin TL, dizel otomobil ile 26 bin TL ödemek durumunda kalacak.
YÖNTEME GÖRE FARKLI TARİFE
Bu hesabı elektrikli otomobiller için yaptığımızda, ortaya çarpıcı sonuçlar çıkıyor.
İlk olarak, elektrikli otomobillerde şarj maliyetlerinin akaryakıt gibi tek fiyattan belirlenmediğini bilmekte fayda var. Buna göre, kullanıcıların karşısına evden standart bir priz ile şarj ederken farklı, iş yerinden şarj ederken farklı ve kamuya açık şarj istasyonlarından şarj ederken farklı tarifeler çıkıyor.
Hatta, şarj istasyonlarında bu hesap daha karmaşık hale geliyor.
Türkiye'de son dönemde birçok firma şarj ağı kurarak elektrikli otomobillere şarj hizmeti vermek için lisans almış durumda. Şarj istasyonlarında fiyatlar ise yapılan son değişiklik ile birlikte dakikaya göre değil kWh üzerinden belirleniyor.
Birçok şarj istasyonu normal alternatif akım (AC) ve hızlı doğru akım (DC) ile şarja imkan verirken, normal AC ile şarjda enerji yoğunluğunun daha az olması sebebi ile fiyatlar da daha uygun.
Fakat, aracı yaklaşık 30 dakikada şarj etmeye imkan tanıyan DC istasyonların yatırım maliyetleri daha yüksek olduğundan ve Türkiye yollarında da elektrikli araç sayısının çok olmamasından dolayı, ülkemizdeki istasyonların birçoğu AC şeklinde.
Bu bilgiler ışığında, yapacağımız hesaplamada AC ve DC şarj noktalarının ortalama fiyatlarını göz önüne almak daha doğru olacaktır.
KISA VE UZUN MENZİLDE MALİYET AYNI
Bilindiği üzere, yerli otomobil Togg dahil olmak üzere, piyasadaki elektrikli otomobillerin birçoğu kısa ve uzun menzil seçenekleri ile satışa sunuluyor.
Sektör ortalamasında kısa menzil 300 kilometre, uzun menzil ise 500 kilometre aralığında değişiyor.
Hesaplamamızda, kısa menzile sahip bir elektrikli otomobilin bataryasının kapasitesinin 50 kWh olduğunu kabul edersek, şarj istasyonlarında kW başına ortalama 7.5 TL ücret istendiği göz önüne alındığında, bataryanın 375 TL'ye dolacağı anlaşılıyor. 300 kilometrelik menzil değeri ile birlikte bu otomobil kilometre başına 1.3 TL'lik elektrik tüketecektir.
Aynı yöntem ile, 85 kWh kapasiteye sahip uzun menzilli bir elektrikli otomobilin de bataryasının 640 TL'ye yakın bir tutara dolacağı söylenebilir. Bu otomobilin de menzil değerini 500 kilometre şeklinde ele alırsak, kilometre başına yine 1.3 TL'lik elektrik tüketimi karşımıza çıkıyor.
Şimdi gelelim, akaryakıtla çalışan otomobiller için yaptığımız yıllık kilometre maliyetine.
Elde ettiğimiz sonuçlar, hem uzun hem kısa menzile sahip elektrikli otomobil ile yılda 20 bin kilometre yapılması durumunda, 26 bin TL'lik bir maliyet ortaya çıkarıyor.
Bu değer, yukarıdaki satırlarda ele aldığımız dizel otomobil örneği ile aynı olması bakımından dikkat çekiyor.
ÖTV AVANTAJI VAR
Burada her ne kadar kilometre başına yakıt/elektrik maliyetleri aynı olsa da, otomobile sahip olma ve yıllık bakım maliyetlerini de unutmamak gerekir. Günümüzde aynı segmentte bir elektrikli otomobilin ÖTV'si yüzde 10 iken, dizel ve benzinli otomobillerde bu oran yüzde 80'e çıkıyor.
Dolayısı ile ilk satın almada elektrikli otomobilin görece bir avantajı oluşuyor. Bu otomobillerin motor aksamı olmadığından bakım maliyetlerinin de akaryakıt ile çalışan otomobillere göre daha düşük olduğunu bilmek gerek.
Fakat, ilk satın alma maliyetindeki avantajına karşın, şarj sürelerinin en kısa 25 dakika olması ve istasyon sayılarının da ihtiyacı karşılayacak noktada olmaması bir dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor.
Bu noktada,Türkiye'deki her bir elektrikli araç başına 0.45 adet şarj istasyonu düştüğünü belirtelim. Yollardaki elektrikli otomobil sayısındaki artışa karşın, istasyon yatırımlarında aynı oranda artış beklenmiyor oluşu ise, araç başına düşen istasyon sayısını azaltabilir.