Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Merak Edilenler EYT son dakika haberleri ve gelişmeleri bugün nasıl? | Bakan Vedat Bilgin'den açıklama: EYT'de son durum! 2022 EYT yasası ne zaman çıkacak, Meclis'e görüşülüyor mu, şartları neler ve kimleri kapsıyor? - Merak Edilenler Haberleri

        Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) yasası gündemde yer almaya devam ediyor. Milyonlarca vatandaşımızı yakından ilgilendiren EYT yasasının ne zaman çıkacağı ve şartları araştırılıyor. Konuya ilişkin son durumu Habertürk ekonomi yazarı Ahmet Kıvanç yazdı. İşte EYT son durum gelişmeleri...

        EYT'DE ÇÖZÜM KAPIDA!

        Habertürk’ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre; Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ilk kez çözüme bu kadar yaklaştılar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Sosyal Politikalar Kurulu Başkanvekili olduğu 2019 yılında EYT’liler ile görüşerek taleplerini dinledi. Bakan olduktan sonraki açıklamaları ile de konunun gündemde kalmasına katkı sağladı. Yaptığı son açıklamalarda da EYT çalışmalarını takvimlendirerek, hükümet adına bağlayıcı bir taahhütte bulundu.

        MASADA TEK FORMÜL

        Bakan Bilgin, kamuoyunda bir süredir tartışılan “olsa olsa böyle olur” şeklindeki olasılıklara dayanan formüllerin doğru olmadığını vurguladı. Bilgin, “Hollanda, Almanya modellerinden bahsediliyor, bunlar doğru değil. Masamızda sadece bir tane EYT formülü var. Kapsamlı bir çalışma aralık veya ocak ayında Meclis’te olur” dedi.

        Bilgin, masada sadece bir EYT formülü olduğunu söyledi ama ipucu vermedi. EYT’liler de kendileri için tek formülün 8 Eylül 1999’daki koşullarla emeklilik hakkının yeniden verilmesi olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Bakalım, hükümetin formülü EYT’lilerinki ile örtüşecek mi?

        Şu bir gerçek: EYT ile ilgili yapılacak çalışmanın olabildiğince geniş kesimlerce kabul görmesi, yeni tartışmalara ve mağduriyetlere yol açmaması, sosyal güvenlik sistemini ve sisteme olan güveni zaafa uğratmaması, tam tersine güçlendirmesi gerekir. Bunu sağlamak için düzenleme Meclis’e sunulmadan önce işçi ve memur sendikaları, işveren ve esnaf örgütlerinin katılımıyla konunun tüm boyutlarıyla tartışılması gerekir. (Bir türlü toplanamayan Ekonomik ve Sosyal Konsey tam da bu gibi konularda ülkede ortak akıl düzeneğini işletmek için var.)

        EYT SORUNU NASIL ORTAYA ÇIKTI?

        Emeklilikte yaşa takılanlar sorunu 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile hayatımıza girdi. Kanun toplam 64 maddeden oluşuyor. Bu maddelerden sadece 11’ü işsizlik sigortasını düzenliyor. Kalan maddelerin tamamı emeklilik yaşının artırılması, aylık bağlama oranının düşürülmesi gibi sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerden oluşuyor.

        Kanun tasarısı ANASOL – M olarak adlandırılan Bülent Ecevit başkanlığındaki Demokratik Sol Parti (DSP), Mesut Yılmaz başkanlığındaki Anavatan Partisi (ANAP) ve Devlet Bahçeli başkanlığındaki Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) oluşan koalisyon hükümeti tarafından 12 Temmuz 1999 tarihinde TBMM’ye sunuldu. Kanunun Meclis’teki görüşmeleri 17 Ağustos 1999 depremine denk geldi. Bu tür yasaların komisyon ve genel kurul görüşmeleri genellikle uzun sürer. Ancak, 4447 Sayılı Kanun, Meclis’e sunulduktan sonra bir ay içinde komisyondan geçti ve 12 Ağustos Perşembe günü genel kurul görüşmelerine başlandı. Genel Kurul, cumartesi ve pazar günleri de çalışmalarına aralıksız devam etti. 17 Ağustos Salı günü yaşanan deprem üzerine bir hafta ara verildi. Tekrar başlayan görüşmeler üç gün içinde tamamlandı.

        “MEZARDA EMEKLİLİĞE HAYIR”

        4447 Sayılı Kanun, 1999 yılında farklı siyasi görüşte olan 15 emek örgütünü Emek Platformu’nda buluşturdu. Emek Platformu’nda yer alan örgütler şöyle:

        TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, KESK, Türkiye KAMU-SEN, MEMUR-SEN, BASK, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Tüm İşçi Emeklileri Derneği, Tüm BAĞ – KUR Emeklileri Derneği, TMMOB, TÜRMOB, Türkiye Barolar Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği.

        Emek Platformu, emeklilik yaşının kadında 58, erkekte 60’a çıkartılmasını önlemek için 24 Temmuz 1999 tarihinde Ankara’da Kızılay Meydanı’nda yaklaşık 400 bin kişinin katılımıyla “Mezarda emekliliğe ve sefalet ücretine hayır” mitingi düzenledi. Platform 13 Ağustos 1999 tarihinde bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi, koalisyon partilerinin merkezlerine ülke genelinde yürüyüşler düzenlediği, Güvenpark’ta oturma eylemleri yaptı. 17 Ağustos depremi üzerine eylemlere ara verildiği dönemde tasarı hızla yasalaştırıldı.

        TASARININ GEREKÇESİ NE İDİ?

        Kanun tasarısının gerekçesinde Sosyal Sigortalar Kurumu’nun (SSK) finansman darboğazında olduğu, 1991 yılında 128 milyar lira (TL’den 6 sıfır atıldığı için bugünkü parayla 128 bin lira) nakit fazlası olan SSK’nın 1992 yılından itibaren açık vermeye başladığı belirtildi. TL’den 6 sıfır atılmış haliyle 1992’de 2 milyon 556 bin lira olan açığın, 1993’te 8 milyona, 1994’te 19.4 milyona, 1995’te 81.8 milyona, 1996’da 144.4 milyona, 1997’de 336 milyona, 1998 yılında ise 597 milyon liraya ulaştığı vurgulandı. (Yazı dizisinin ilerleyen bölümlerinde SSK’nın yanı sıra BAĞ –KUR ve Emekli Sandığı’nın o tarihteki mali durumunu genişçe ele alacağız)

        STATÜLERE GÖRE EMEKLİLİK ŞARTLARI NASIL DEĞİŞTİ?

        Ayrıntılara girmeden önce, emeklilik koşullarının 1999 ve 2008 yıllarında nasıl değiştiğini hatırlayalım. En kalabalık kitleyi oluşturduğu için EYT’liler ile ilgili örnekler genel olarak SSK’lılar (4/1-a) üzerinden veriliyor. Çalışma statüsüne göre SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı iştirakçileri arasında bazı farklar bulunuyor.

        Statülere göre emeklilik şartları şöyle değişti:

        SSK (4/1-a)

        8 Eylül 1999 Öncesi:

        Normal emeklilik için kadın 50, erkek 55 yaş ve 5000 prim günü veya kadın 20, erkek 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim günü.

        Primi yetersiz olanların kısmi emekliliği için ise 15 yıl sigortalılık süresi, kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaş ve 3600 prim günü koşulunun birlikte sağlanması.

        9 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 arası:

        Normal emeklilikte kadın 58, erkek 60 yaş ve 7000 prim günü.

        Kısmi emeklilikte 25 yıl sigortalılık süresi, 4500 prim günü ve kadın 58, erkek 60 yaş.

        (8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla kadın 18, erkek 20 yıl sigortalılık süresi olanların emeklilik hakları korundu, 23 Mayıs 2002 tarihine göre belirlenen sigortalılık süresi esas alınarak kadın ve erkeklerin emeklilik yaşları kademelendirildi.)

        30 Nisan 2008 Sonrası:

        Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 7200 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.

        Kısmi emeklilik yaşı, 5400 prim gününün doldurulduğu tarihe göre, normal emeklilik yaşına 3 yıl ilave edilerek belirlenecek. Ancak, hiçbir şekilde 65 yaşı geçmeyecek.

        BAĞ – KUR (4/1-b)

        1 Ekim 1999 Öncesi:

        Normal emeklilikte kadın 20 tam yıl (7200 gün), erkek 25 tam yıl (9000 gün) prim.

        Kısmi emeklilikte kadın 50, erkek 55 yaş ve 15 tam yıl (5400 gün) prim.

        1 Ekim 1999 – 30 Nisan 2008 arası:

        Normal emeklilik kadın 58, erkek 60 yaş ve 9000 prim günü.

        Kısmi emeklilik kadın 60, erkek 62 yaş ve 5400 prim günü.

        (8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla aylık bağlanmasına hak kazananlar ile hak kazanmalarına iki tam yıl veya daha az kalanların emeklilik hakları korundu. 1 Haziran 2002 tarihine göre belirlenen fiili hizmet süreleri dikkate alınarak emeklilik yaşları kademelendirildi.

        30 Nisan 2008 Sonrası:

        REKLAM

        Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 9000 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.

        Kısmi emeklilikte 5400 gün ve 65 yaşı geçmemek üzere kademeli emeklilik yaşına 3 yaş ilave edilecek.

        EMEKLİ SANDIĞI (4/1-c)

        8 Eylül 1999 Öncesi:

        Normal emeklilikte kadın 20 yıl (7200 gün), erkek 25 yıl (9000 gün) hizmet

        Kısmi emeklilikte 10 yıl (3600 gün) hizmet ve 60 yaş

        8 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 arası:

        Normal emeklilikte kadın 58, erkek 60 yaş ve 9000 prim günü.

        Kısmi emeklilikte 15 yıl (5400 gün) hizmet süresi ve 61 yaş

        (8 Eylül 1999 tarihinde 50 ve üzeri yaşta olanlar için 10 yıl hizmet süresi ve 61 yaş)

        8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla kadın 18, erkek 23 yıl sigortalılık süresi olanların (emekliliğine 2 yıl ve daha az süre kalanlar) emeklilik hakları korundu. 15 Haziran 2002 tarihine göre belirlenen sigortalılık süresi esas alınarak kadın ve erkeklerin emeklilik yaşları kademelendirildi.

        30 Nisan 2008 Sonrası:

        Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 9000 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.

        Kısmi emeklilikte 5400 günün dolduğu tarihteki kademeli emeklilik yaşına, 65 yaşı aşmamak şartıyla 3 yaş ilave edilecek.

        EMEKLİ AYLIKLARI ÜÇ PARAMETRE İLE DÜŞÜRÜLDÜ

        EYT sorununu ortaya çıkartan ve 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı Kanun’la emeklilik yaşı kademeli artırılırken, emekli aylıkları da aşağı çekildi. Emekli aylıkları, üç parametrede yapılan değişiklikler ile düşürüldü.

        2000 öncesi çalışmaya başlayanların emekli aylıkları hesaplanırken, 2000 öncesi, 2000 – 2008 arası ve 2008 sonrası hizmetleri için ayrı ayrı hesaplama yapılıyor.

        Değiştirilen parametrelerin ilkini, bağlanacak emekli aylığının prime esas kazanca oranını ifade eden aylık bağlama oranı (ABO) oluşturuyor. Aylık bağlama oranının yüksek olması emekli aylığını yükseltirken, düşük olması daha düşük aylık bağlanmasına neden oluyor.

        Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) 8 Eylül 1999 tarihinden önce çalışmaya başlayanları kapsıyor. EYT’lilerin aylık bağlama oranı önce 2000’de, sonra da 2008 yılında indirildi.

        2000 yılından önce ABO, ilk 5000 gün için yüzde 60, 5000 günden sonraki her 240 gün için yüzde 1 oranında uygulanıyordu. 9000 gün prim ödeyen bir kişinin aylık bağlama oranı yüzde 76.7 idi.

        2000-2008 Eylül arasındaki dönemde ABO, toplam prim ödeme gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için yüzde 3.5, sonraki 5400 günün her 360 günü için yüzde 2, 9000 günden sonraki her 360 gün için yüzde 1.5 olarak uygulandı. Böylece, 9000 gün prim ödeyen bir çalışanın aylık bağlama oranı yüzde 65’e geriledi.

        Ekim 2008’den sonra ise çalışılan her yıl için yüzde 2 oranı uygulanmaya başladı. Böylece 9000 gün (25 yıl) primi bulunan kişilerin aylık bağlama oranı yüzde 50’ye düşürüldü.

        Toplam 9000 gün primi bulunan bir EYT’li çalışmaya başladığında yüzde 76.5 aylık bağlama oranına tabi iken, bugün emeklilik talebinde bulunduğunda üç döneme ait hizmetleri için ayrı ayrı hesaplama yapıldığından, daha düşük emekli aylığına mahkûm oluyor.

        REFAHTAN ALINAN PAY AZALDI

        Emekli aylığı hesaplanırken, çalışma hayatı boyunca Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirilen prime esas kazançların güncel değeri de dikkate alınıyor. Ödenen primlerin güncel değeri, güncelleme katsayısı ile hesaplanıyor.

        2000 öncesindeki dönemde güncelleme yapılırken gösterge esasına dayalı sistem uygulanıyordu. Gösterge ile memur maaş katsayısı çarpılarak hesaplama yapılıyordu. Çalışırken kazançlar yüksek bildirilmişse son 10 yılın ortalaması, düşük bildirilmişse son 5 yılın ortalaması dikkate alınıyordu. Memur maaş katsayısı her 6 ayda bir artırıldığı için hesaplamada memur maaş katsayısının kullanılması, kazançların daha yüksek tutarda güncellenmesini ve daha yüksek emekli aylığı bağlanmasını sağlıyordu.

        2000 yılından itibaren gösterge sistemi terk edildi. Gösterge yerine prime esas kazançlar tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) yıllık artış ile milli gelirdeki artış hızının yüzde 100’ünün toplamı oranında güncellenmeye başlandı.

        2008 yılından sonraki hizmetler için ise güncelleme katsayısında milli gelirdeki artışın payı yüzde 100’den yüzde 30’a düşürüldü.

        2000 – 2008 döneminde yıllık enflasyonun yüzde 10, milli gelirdeki artışın yüzde 5 olduğu bir yıldaki kazançlar yüzde 15 oranında artırılarak güncelleniyor 2008’den sonra ise 5 puanlık milli gelir artışının sadece yüzde 30’u, yani 1.5 puanı dikkate alındığı için, aynı enflasyon ve büyümeye rağmen güncelleme oranı yüzde 11.5 oluyor.

        ALT SINIR AYLIĞI İNDİRİLDİ

        SGK’ya kazançları asgari ücret veya buna yakın düzeyde bildirilen ve prim günü yetersiz olan kişilerin emekli aylığının aşırı düşmemesi için alt sınır (asgari aylık tutarı) belirleniyor. Emekli aylığını düşüren önemli faktörlerden biri bu alt sınır aylığının aşağı çekilmesi oldu. Bu değişiklik, SGK’ya kazançları düşük bildirilen ve prim günü az olan kişileri olumsuz etkiliyor.

        EYT’lilerin emekli aylığı hesaplanırken, 2000 öncesi, 2000 – 2008 arası ve 2008 sonrası hizmetler için ayrı ayrı asgari aylık kuralları uygulanıyor.

        2000 öncesindeki hizmetler için emekli aylığında alt sınır, en düşük prime esas kazancın yüzde 70’inden az olamıyor. 2000 – 2008 döneninde bu oran asgari ücretin yüzde 35’ine düşürüldü. 2008 sonrasındaki dönemde ise asgari ücretin yüzde 35’i uygulanıyor. Bakmakla yükümlü olduğu kişi bulunanların asgari aylıkları ise asgari ücretin yüzde 40’ından az olamıyor.

        ÇALIŞTIKÇA EMEKLİ AYLIKLARI DÜŞÜYOR

        Emekli aylığı parametrelerinde çalışanlar aleyhine yapılan bu değişiklikler dolayısıyla düşük ücretle çalışanların emekli aylığı, çalıştıkça düşüyor. Emekli aylığı karmaşık bir sistemle hesaplandığı için çalıştıkça aylığın düşmesini anlamak ve anlatmak zor.

        Basite indirgeyerek anlatacak olursak, EYT’li bir kişi bugün emeklilik başvurusunda bulunduğunda öncelikle her dönemin kuralları ile üç dönem için ayrı ayrı “tam aylık” hesaplanıyor. Daha sonra her bir dönemdeki çalışma süresi toplam prim gününe bölünerek o dönem için “kısmi aylık” tutarı belirleniyor. Üç dönemin kısmi aylığı toplanarak emekli aylığı bağlanıyor.

        Kısaca, bu karmaşık sistemde, asgari ücret ve buna yakın düzeyde kazançla çalışanlar 2008’den sonraki çalışma süreleri uzadıkça emekli aylıkları artacağına azalıyor. Giderek daha düşük emekli aylığına mahkûm oluyorlar.

        Burada haklı olarak şöyle bir soru gelebilir: “İlk defa çalışmaya 2000’den ve 2008’den sonra başlayanların emekli aylığı da çalıştıkça azalacak mı?” Onların emekli aylıkları daha da düşük olacak ama bu “çalıştıkça azalacağı” anlamına gelmiyor. Çünkü 2000 ve 2008’den sonra ilk defa çalışmaya başlayanlar peşinen kaybetmiş durumdalar. Onlar emekli aylığını artırabilmek için daha çok çalışarak prim günlerini artırmak zorunda olacaklar.

        YAKLAŞIK 3.7 MİLYON EYT'Lİ BULUNUYOR

        Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), soruna maliyet odaklı bakılmaması, hak temelli çözüm aranması gerektiğini savunuyor. Ancak tartışmalar dönüp dolaşıp maliyet konusuna geliyor. Maliyeti kaç EYT’li bulunduğu ve bunlardan kaç kişinin hemen emekli olacağı belirleyecek.

        Yaptığımız hesaplamalara göre, potansiyel olarak yaklaşık 3.7 milyon EYT’li bulunuyor. 1999 yılında SSK’lı, BAĞ – KUR’lu ve Emekli Sandığı iştirakçisi olmak üzere sigortalı (aktif) çalışan toplam 10 milyon 881 bin kişi bulunuyordu. O tarihte emekli (pasif sigortalı) sayısı ise 5 milyon 780 bin kişi idi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) en son mayıs ayına ait istatistiki verisine göre, 2022 yılı itibarıyla toplam emekli sayısı (dosya bazında) 12 milyon 989 bin kişiye ulaştı.

        Emekli sayısı 1999 – 2022 yılları arasında 7 milyon 208 bin kişi arttı. Başka bir ifadeyle 1999’daki 10.9 milyon aktif sigortalıdan “en az” 7.2 milyonu, 23 yıl içinde emekli oldu. Geriye 3 milyon 672 bin EYT’li kaldı.

        “En az” dememizin sebebi şu: Söz konusu 23 yıllık dönemde yaşamını yitiren emeklilerin bir kısmından dolayı eş veya çocuklarına ölüm aylığı bağlanırken, kendisi öldükten sonra ölüm aylığı bağlanacak hak sahibi kalmayan kişiler de bulunuyor. Emekli aylığı almakta iken ölenlerden hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmış ise bu kişilerin dosyası, emekli aylığı alan pasif sigortalılar arasında görünmeye devam ediyor ama hak sahibi kalmayanların dosyası kapanıyor.

        Dolayısıyla, salt emekli sayısı ve aktif çalışan sayısı üzerinden yapılan hesaplamanın, kesin EYT’li sayısını göstermediğini, tahmini bir sayı olduğunu vurgulamak gerekir. Yaptığımız bu hesaplamaya göre, potansiyel EYT’li sayısı 3.7 milyon kişi dolayında bulunuyor.

        Kaç EYT'li bulunuyor? (*)
        Emekli Sayısındaki Değişim Potansiyel EYT'li
        2022 1999
        SSK Aktif 19.928.664 6.563.187
        Pasif 8.225.834 3.747.573 4.478.261 2.084.926
        BAĞ - KUR Aktif 3.178.024 2.188.731
        Pasif 2.554.487 933.910 1.620.577 568.154
        Emekli Sandığı Aktif 3.196.635 2.129.085
        Pasif 2.209.093 1.099.336 1.109.757 1.019.328
        TOPLAM Aktif 26.303.323 10.881.003
        Pasif 12.989.414 5.780.819 7.208.595 3.672.408
        (*) Habertürk'ün hesaplamasıdır

        SGK’YA GÖRE KAÇ EYT’Lİ VAR?

        SGK’nın 2019 yılında hazırladığı rapora göre, o tarihte toplam 6,3 milyon EYT’li bulunuyordu. Bunların 1.3 milyonu, yaş şartının kaldırılması durumunda hemen emekli olabilecek kişilerden oluşuyordu.

        SGK’nın 2019 ve 2020 yıllık istatistiklerine dayanarak yapılan hesaplamaya göre, 2019 yılından 2022 yılı sonuna kadar olan dönemde yeni emekli olacak kişi sayısı yaklaşık 1,5 milyon kişiye ulaşacak.

        SGK'ya göre EYT'li sayısı
        2019 yılında yaşı bekleyen kişi Yaş şartı kaktığında hemen emekli olabilecek kişi (2019 yılı itibarıyla) 2019-2022'de emekli olan kişi sayısı (Tahmini) 2022 sonunda yaşı bekleyen kişi sayısı (Tahmini)
        SSK 4,4 milyon 668 bin 1.144.946 3,2 milyon
        BAĞ - KUR 927,2 bin 138 bin 153.486 773,7 bin
        Emekli Sandığı 1 milyon 465 bin 241.452 758,5 bin
        Toplam 6,3 milyon 1,3 milyon 1.539.884 4,8 milyon

        Bu durumda, SGK’nın 2019 yılında 6,3 milyon olarak açıkladığı EYT’li sayısı, son 4 yıldaki 1,5 milyon yeni emeklinin düşmesiyle 2022 yılı sonunda yaklaşık 4,8 milyon kişiye düşecek.

        SGK’nın EYT’li sayısına ilişkin verileri ile bizim yaptığımız hesaplama arasındaki 1,1 milyon kişilik farkın bir bölümü, prim borcundan dolayı sigortalılık süreleri durdurulan BAĞ – KUR’luların zaman zaman çıkartılan af yasalarından yararlanarak sigortalılık sürelerini ihya etmek suretiyle emekli olmalarından kaynaklanıyor. Farkın bir bölümü ise özellikle 2008 yılından sonra hızla artan yurt dışı borçlanma yoluyla emekli olanlardan meydana geliyor.

        EYT’lilerin bir kısmı, düzensiz işlerde çalıştıkları için prim günleri yetersiz olduğundan yaş koşulu 2023 yılında kaldırılsa bile yakın zamanda emekli olamayacak kişilerden oluşuyor.

        EYT’li (İlk defa sigorta girişi 8 Eylül 1999 öncesinde olan) kadınların tamamı 20 yıllık sigortalılık süresini doldurdu. EYT’li erkeklerin tamamı ise 8 Eylül 2024 tarihinde 25 yıllık sigortalılık süresini dolduracak.

        Yaş şartının EYT’liler için tümüyle kaldırılması halinde 8 Eylül 1999 öncesi çalışmaya başlayıp da prim gününü doldurmuş olanların tamamı 2024 yılına kadar emeklilik hakkı elde edebilecek. 2024 yılından sonraya sadece prim günü 5000’den az olanlar kalacak. Bunlardan prim günü 3600 ile 5000 arasında olan kadınlar 50, erkekler 55 yaşında emekli olacak.

        EYT’NİN MALİYETİ NE OLACAK?

        Sosyal Güvenlik Kurumu, 2019 yılında hazırladığı raporda maliyet hesaplaması da yaptı. Yaş şartının kaldırılması durumunda hemen emekli olabilecek kişilerin tamamı emekli olursa o tarihteki rakamlarla yıllık 23.5 milyar lira maliyet öngörüldü. Tüm EYT’lilerin yaş koşulu kaldırılarak emekli olmasının maliyeti ise 753,8 milyar lira olarak hesaplandı.

        Yukarıda hesapladığımız gibi 2019 yılından bu yılın sonuna kadar olan dönemde EYT’lilerin 1,5 milyonu koşulları sağladığı için emekli olmuş bulunuyor.

        EYT’nin maliyeti, yaş şartının kaldırılması ile birlikte EYT’lilerden ne kadarının hemen emekliye ayrılacağına bağlı olarak değişecek.

        EMEKLİLİK YAŞI 39 YILDA 6 KEZ DEĞİŞTİ

        Türkiye’de emeklilik yaşı sık sık değiştirildi. 1950 – 1965 yılları arasındaki dönemde kadın ve erkekler 5000 prim günü, 25 yıl sigortalılık ve 60 yaş koşuluna tabi oldu. Kadın erkek ayrımı yapılmadı. 1965’te çıkartılan kanunla 5000 prim günü ve 25 yıl sigortalılık koşulu aynen korunmakla birlikte emeklilik yaşı kadınlarda 55’e indirildi, erkeklerde 60 olarak devam etti.

        Emeklilikte yaş koşulu ilk defa 1969 yılında, Süleyman Demirel’in ilk başbakanlığı döneminde kaldırıldı. Kadınlarda 55, erkeklerde 60 olan yaş koşulu kaldırılarak, 25 yıllık sigortalılık süresi ve 5000 prim gününü tamamlayanlara yaşa bakılmaksızın emeklilik hakkı getirildi.

        1976’da Demirel başkanlığındaki MC Hükümeti döneminde (Adalet Partisi, MHP, MSP ve Cumhuriyetçi Güven Partisi koalisyonu) kadınlar için sigortalılık süresi 20 yıla indirildi.

        Turgut Özal başkanlığındaki hükümetin işbaşında olduğu 1986 yılında sigortalılık süresi kaldırılırken, 5000 prim gününü tamamlamak şartıyla emeklilik yaşı kadınlarda 55, erkeklerde 60 olarak belirlendi. 1969 yılında kaldırılmış olan yaş koşulu yeniden getirildi.

        1992’deki Demirel hükümeti döneminde yaş şartı yeniden kaldırılarak 1976 yılındaki sisteme dönüldü. En az 5000 prim günü bulunan kadınlar 20, erkekler 25 yıl sigortalılık süresini doldurarak emeklilik hakkı elde etti.

        EMEKLİLİK YAŞINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER (SSK'lı çalışanlar için)
        Kanun No Yürürlük tarihi Emeklilik yaşı Asgari sigortalılık süresi Asgari prim gün sayısı
        5417 1.04.1950 Kadın 60 25 Yılda ortalama
        Erkek 60 25 en az 200 gün
        6391 1.04.1954 Kadın 60 25 5000
        Erkek 60 25 5000
        6900 1.06.1957 Kadın 60 25 5000
        Erkek 60 25 5000
        506 1.03.1965 Kadın 55 25 5000
        Erkek 60 25 5000
        1186 1.03.1969 Kadın - 25 5000
        Erkek - 25 5000
        1992 26.05.1976 Kadın - 20 5000
        Erkek - 25 5000
        3246 (*) 10.01.1986 Kadın 55 - 5000
        Erkek 60 - 5000
        3774 20.02.1992 Kadın - 20 5000
        Erkek - 25 5000
        4447 8.09.1999 Kadın 58 - 7000
        Erkek 60 - 7000
        5510(**) 1.10.2008 Kadın 65 - 7200
        Erkek 65 - 7200
        (*) 3246 Sayılı Kanun ile hizmete dayalı emeklilik sistemi kaldırılarak emeklilikte yaş sınırı belirlendi, ancak 3774 Sayılı Kanun ile kaldırıldı
        (**) 5510 Sayılı Kanun ile emeklilik yaşı 1 Ocak 2036'dan itibaren 2 yılda 1 yaş uzayarak 2048'de 65 yaşta eşitlenecek

        1992 yılında kaldırılan emeklilikte yaş koşulu Bülent Ecevit başkanlığındaki DSP – MHP – ANAP koalisyon hükümetince 1999 yılında yeniden getirildi. Emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde 60 olarak belirlendi.

        Kademeli yaş artışının uygulamaya konulduğu 2002 yılında emeklilik yaşı kadınlarda 40, erkeklerde 44 oldu. 2002 yılında, 5000 prim günü ve 20 yıl sigortalılık süresini tamamlayan kadınlar 40, 25 yıl sigortalılık süresini tamamlayan erkekler de 44 yaşında emekli oldu.

        Emeklilik yaşı, sigortalı çalışmaya başlama tarihine göre o günden beri artmaya devam ediyor.

        Sosyal Güvenlik Kurumu’nun en son yayımladığı yıllık istatistiklere göre, 2020 yılında yaşlılık aylığı bağlatanların yaş ortalaması 4/1–a (SSK) statüsünde çalışan kadınlarda 52, erkeklerde 53; 4/1-b (BAĞ – KUR) statüsünde çalışan kadınlarda 57, erkeklerde 54, 4/1-c (Emekli Sandığı) statüsündeki kadınlarda 54, erkeklerde 57 oldu. Genel ortalama ise kadınlarda 52, erkeklerde 53, toplamda ise 53 olarak gerçekleşti.

        SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE AKTİF/PASİF DENGESİ BOZULDU

        Sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemi için ideal aktif / pasif oranının 4 olması gerekiyor. Yani 1 emekliye karşılık 4 aktif sigortalı çalışan olmalı. Türkiye genç nüfus yapısına sahip olduğu bu dönemde dahi aktif/pasif oranını 2’nin üzerine çıkartamıyor.

        Türkiye’de aktif/pasif dengesi, sosyal güvenlik kuruluşlarının daha ilk yıllarında bozuldu. Bu durum sosyal güvenlik kurumlarının topladıkları primler ile birikim yapma fırsatlarını ortadan kaldırdı.

        Dosya bazında emekli aylığı alanlardan yola çıkarak yapılan hesaplamaya göre, aktif/pasif oranının 4’ün altına düşmesi SSK ve Emekli Sandığı’nda 1980 yılında; 1972’de kurulan BAĞ-KUR’da ise 1995 yılında gerçekleşti. Sosyal güvenlik sistemimizin tamamı için 1980 yılında 4’ün altına indi. (Not: Dosya bazında emekli sayısı, bir kişiden dolayı ölüm aylığı alan eş ve çocukların tek kişi olarak gösterildiğini ifade eder. Yazı dizisinde aktif / pasif oranı ile ilgili hesaplamalar dosya bazında emekli sayısı üzerinden yapılmıştır.)

        Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine göre, emeklilikte yaş koşulunu getiren 4447 sayılı yasanın çıktığı dönem olan 2000 yılında aktif/pasif oranı SSK’da 1,89, üç sosyal güvenlik kurumunun toplamında ise 1,95 düzeyinde bulunuyordu. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrasında kademeli yaşın yeniden düzenlenerek yürürlüğe konulduğu 2002 yılında 2,08 düzeyinde olan aktif / pasif oranı 2010 yılında 1,84’e kadar düştükten sonra 2022 mayıs ayı itibarıyla tekrar 1,95 oldu.

        SGK’nın verileri gerçek aktif /pasif oranını yansıtmamaktadır. Çünkü, 2022 mayıs ayında aktif sigortalı görünen 25.303.323 kişi içinde gerçekte sigortalı çalışan sayısı 22.940.182 kişidir. Bunlar zorunlu 4/a, 4/b ve 4/c sigortalılardan oluşmaktadır.

        SGK istatistiklerinde görülen aktif sigortalılardan, 2022 mayıs ayı itibarıyla 1 milyon 500 bini stajyer ve kursiyer, 413 bini çırak, 460 bini de tarım SSK, yurt dışı topluluk ve diğer sigortalılardan oluşuyor. Bunlardan stajyer, kursiyer ve çıraklar için sigorta primi ödenmiyor, diğerleri için ise düzenli prim ödemesi yapılmıyor.

        Dolayısıyla sadece zorunlu 4/a, 4/b ve 4/c statüsünde çalışanları dikkate aldığımızda aktif/pasif oranı 2022 mayıs itibarıyla gerçekte 1,95 değil, 1,77 olmaktadır. 2002 yılında ise bu şekilde hesaplanan gerçek aktif / pasif oranı 2,02 düzeyinde bulunuyordu.

        GERÇEK AKTİF/ PASİF SİGORTALI ORANI NEDİR?
        2002 2005 2010 2015 2020 2021 2022 (*)
        Aktif Sigortalılar 12.257.296 13.408.486 16.196.304 20.273.227 23.344.547 24.745.149 25.303.323
        Zorunlu 11.892.874 13.167.454 15.159.750 19.578.791 21.064.613 22.382.418 22.940.182
        Çırak 215.259 241.032 349.581 392.908 346.624 330.828 412.798
        Tarım SSK 149.163 178.178 152.802 40.615 31.250 27.036 25.935
        Yurt dışı topluluk 25.778 29.926 16.219 15.163 15.078
        Diğer sigortalılar 391.499 445.366 445.079 449.478 419.478
        Stajyer ve kursiyerler 30.711 285.618 1.440.762 1.540.226 1.499.852
        Pasif sigortalılar
        Dosya bazında 5.888.418 6.837.393 8.820.694 10.808.165 12.490.714 12.847.135 12.989.414
        Kişi bazında 6.551.282 7.504.453 9.518.704 11.384.263 13.264.220 13.644.030 13.801.016
        Standart Aktif/Pasif oranı 2,08 1,97 1,84 1,92 1,87 1,93 1,95
        Gerçek Aktif / Pasif Oranı 2,02 1,93 1,72 1,81 1,69 1,74 1,77
        (*) 2022 verileri Mayıs ayı itibarıyla

        2002 – 2022 yıllarını kapsayan 20 yıllık dönemde dosya bazında emekli sayısı 5 milyon 888,4 bin kişiden 12 milyon 989,4 bin kişiye yükseldi. Emekli sayısı 7 milyon 101 bin kişi arttı.

        Aynı dönemde zorunlu sigortalı sayısındaki artış ise 11 milyon 47.3 binde kaldı ve 11 milyon 892,9 binden 22 milyon 940,2 bin kişiye yükseldi.

        1 EMEKLİYE KAÇ ÇALIŞAN BAKIYOR?

        Aktif / pasif oranının, “2 çalışan 1 emekliye bakıyor” şeklinde ifade edildiğine çoğu zaman tanık oluyoruz. Bu doğru bir ifade değil.

        Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi geç oluşturuldu. İşçiler için ilk adım 1946 yılında atılmakla birlikte malullük, yaşlılık, ölüm sigortasının birlikte hayata geçmesi 1957 yılını (SSK) buldu. Memurlar 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile 1950’de, esnaf ve tarım çalışanları ise 1972’de BAĞ – KUR Kanunu ile sosyal güvenlik şemsiyesine kavuştular.

        İlk yıllarda çalışan sayısı az olmakla birlikte emekli sayısı da az olduğundan SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı’nca toplanan primler çeşitli yatırımlara yönlendiriliyor, tüm emekli aylığı ödemeleri ve sağlık harcamaları bu fonlardan elde edilen gelirler ile finanse edilebiliyordu.

        Siyasi müdahaleler ve yüksek enflasyon dolayısıyla sosyal güvenlik kurumlarının fonları zamanla eridi. SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı’nın fonlarının kullanımı ile ilgili hazırlanan 1977-1981 dönemine ilişkin Sosyal Güvenlik Komisyonu Raporu’na göre, söz konusu tarihler arasında sosyal güvenlik kurumlarının biriktirmiş olduğu fonlar yüzde 75’lere ulaşan net değer kaybına uğradı. Daha önce 100 birim olan fon varlıkları 25 birime düştü.

        Siyasi müdahale örneklerinden birini “sosyal yardım zammı” adı altında, hükümet kararıyla SSK’nın üzerine yıkılan yüklü ödeme oluşturuyor. 8. Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Özel İhtisas Komisyonu Raporu’na göre prim karşılığı olmaksızın emekli aylıklarına yansıtılan sosyal yardım zammının SSK’nın toplam emekli aylığı ödemelerindeki payı 1993 yılında yüzde 59, 1994’te yüzde 63 olarak gerçekleşti.

        Bütün bunların sonucu olarak 1990’lı yılların ilk yarısından itibaren sosyal güvenlik sisteminin gelirleri, emekli aylığı ve sağlık harcamalarından oluşan giderleri karşılayamaz oldu.

        PRİM GELİRLERİ EMEKLİ AYLIĞI ÖDEMELERİNİ KARŞILAYABİLİYOR MU?

        Sosyal güvenlik sisteminin açığı uzunca süredir olduğundan daha az görünüyor. Bunun sebebi, 2008 yılındaki kanun değişikliği ile sosyal güvenlik sistemine düzenli “devlet katkısı” yapılmaya başlanmasıdır.

        SGK PRİM GELİRLERİNİN EMEKLİ AYLIĞI VE SAĞLIK GİDERLERİNİ KARŞILAMA ORANI
        (Milyon TL)
        Yıllar Devlet katkısı hariç prim gelirleri Emekli aylığı ödemeleri Sağlık ödemeleri Prim gelirlerinin emekli aylığını karşılama oranı Prim gelirlerinin emekli aylığı ve sağlık harcamalarını karşılama oranı
        2000 6.575 6.757 2.634 97 70
        2001 9.740 10.697 4.576 91 64
        2002 14.822 16.687 7.629 89 61
        2003 21.178 25.174 10.662 84 59
        2004 27.424 30.661 13.150 89 63
        2005 30.882 38.537 13.608 80 59
        2006 41.620 45.076 17.667 92 66
        2007 44.052 52.312 19.983 84 61
        2008 54.546 59.137 25.346 92 65
        2009 54.579 68.604 28.811 80 56
        2010 66.913 78.957 32.509 85 60
        2011 89.561 91.615 36.500 98 70
        2012 99.359 105.294 44.111 94 67
        2013 118.729 119.162 49.889 100 70
        2014 135.239 134.392 54.551 101 72
        2015 159.480 151.990 59.356 105 75
        2016 184.446 185.158 67.993 100 73
        2017 208.064 209.546 77.632 99 72
        2018 255.619 245.106 91.512 104 76
        2019 293.828 298.615 110.697 98 72
        2020 323.181 343.046 135.704 94 67
        2021 444.130 406.024 177.241 109 76
        Kaynak: SGK

        Geçmiş yıllarda SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı’na sadece açığın finansmanı için bütçeden kaynak aktarıldı. 2008 yılından sonra Sosyal Güvenlik Kurumu’nun topladığı her 100 liralık prime karşılık devlet de 25 lira katkıda bulunmaya başladı. Devlet katkısı kurumun doğal geliri haline geldi. Böylece SGK’nın açık tanımı da değişti, sistemin açığı olduğundan daha az görünür oldu.

        Bu nedenle sosyal güvenlik sisteminin gerçek durumunu görebilmek için sisteme (SGK’ya) yapılan bütçe transferleri ve bu transferlerin gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı üzerinden karşılaştırma yapmak daha doğrudur.

        Sosyal güvenlik sistemine 1998 yılında yapılan bütçe transferi 1.5 milyar lira iken, 2003 yılında 15.9 milyara, 2009 yılında 52,7 milyara, 2016 yılında 106,8 milyara, 2021 yılında da 252,1 milyar liraya yükseldi.

        SOSYAL GÜVENLİK KURUMU'NA YAPILAN BÜTÇE TRANSFERLERİ
        Milyon TL SGK'ya yapılan bütçe transferleri Merkezi yönetim bütçe açığı Bütçe transferinin bütçe açığına oranı (%) Bütçe transferleri/ GSYH'ya oranı (%)
        1998 1.496 3.895 38 2,1
        1999 2.936 9.284 32 2,8
        2000 3.226 13.115 25 1,9
        2001 5.523 28.556 19 2,3
        2002 9.684 40.184 24 2,8
        2003 15.884 40.208 40 3,5
        2004 18.830 29.128 65 3,4
        2005 23.322 6.903 338 3,6
        2006 22.892 4.642 493 3,0
        2007 33.060 13.707 241 3,9
        2008 35.016 17.432 201 3,5
        2009 52.685 52.761 100 5,2
        2010 55.039 40.081 137 4,7
        2011 52.833 17.783 297 3,8
        2012 63.684 29.412 217 3,7
        2013 71.793 18.543 387 3,9
        2014 77.294 23.370 331 3,8
        2015 80.083 23.525 340 3,4
        2016 106.786 29.932 357 4,1
        2017 128.183 47.373 271 4,1
        2018 150.530 72.813 207 4,0
        2019 196.798 80.616 244 4,6
        2020 248.846 138.873 179 4,9
        2021 252.084 244.993 103 3,5
        TOPLAM 1.708.507 1.013.950 168
        Kaynak: SGK

        Bütçe transferlerinin GSYH’ya oranı 1998’de yüzde 2,1 iken, 2003’te 3,5’e, 2009’da 5,2’ye yükseldi. 2015 yılında GSYH’nın yüzde 3,4’üne kadar geriledi ise de 2020 yılında yüzde 4.9’a kadar çıktı. 2021 yılında ise yüzde 3,5 olarak gerçekleşti.

        SGK’ya yapılan bütçe transferleri 1998 yılında 5.8 milyar dolara karşılık gelir iken, 2003’te 10,6 milyar dolara, 2009 yılından sonra ise yıllık 30 milyar doların üzerine çıktı.

        SOSYAL GÜVENLİK SİSİTEMİNE YAPILAN BÜTÇE TRANSFERLERİNİN DOLAR KARŞILIĞI (*)
        Milyon TL Milyon Dolar
        1998 1.496 5.754
        1999 2.936 6.989
        2000 3.226 5.172
        2001 5.523 4.507
        2002 9.684 6.431
        2003 15.884 10.638
        2004 18.830 13.239
        2005 23.322 17.394
        2006 22.892 15.996
        2007 33.060 25.401
        2008 35.016 27.083
        2009 52.685 34.055
        2010 55.039 36.684
        2011 52.833 31.637
        2012 63.684 35.528
        2013 71.793 37.760
        2014 77.294 35.329
        2015 80.083 29.442
        2016 106.786 35.345
        2017 128.183 35.141
        2018 150.530 31.295
        2019 196.798 34.709
        2020 248.846 35.499
        2021 252.084 27.649
        TOPLAM 1.708.507 578.676
        (*) 2008 öncesi SSK, BAĞ - KUR ve Emekli Sandığı'na, 2008 sonrası SGK'ya yapılan transferleri ifade eder

        SGK’nın verilerine göre, devlet katkısı hariç prim gelirlerinin emekli aylığı ödemelerini karşılama oranı 2000 yılında yüzde 97 seviyesinde idi. Yani toplanan tüm primler her 100 liralık emekli aylığı ödemesinin 97 liralık kısmını karşılıyordu. Emekli aylığının kalan 3 liralık kısmı ile sağlık harcamalarının tamamı bütçeden aktarılan kaynakla finanse ediliyordu.

        Devlet katkısı hariç prim gelirlerinin emekli aylığı ödemelerini karşılama oranı 2005 ve 2009 yıllarında yüzde 80’e kadar geriledi, 2013 yılından sonra ise başabaş noktaya geldi. Son yıllarda prim gelirleri emekli aylığı ödemelerini karşılıyor, hatta biraz üzerine de çıkıyor. Ancak, sağlık harcamalarının tamamı bütçeden aktarılan kaynakla finanse ediliyor.

        SİSTEM DEĞİŞİKLİKLERİ HANGİ İŞE YARADI?

        Yazı dizisinin buraya kadar olan kısmında emeklilik yaşı ve emekli aylığı parametrelerinde yapılan değişiklikleri inceledik. Emekli aylığı parametrelerindeki değişikliklerin aylıkları nasıl düşürdüğünü örnekler ile ele aldı. Emeklilik yaşı yükseltilmiş olmasına karşın aktif / pasif oranında iyileşme sağlanamadığını gördük.

        Son olarak, SGK’nın devlet katkısı hariç prim gelirlerinin son yıllarda emekli aylığını karşılamaya başladığını gözlemledik. Peki bu nasıl oldu? Aktif / pasif oranı daha da bozulmasına karşın, devlet katkısı hariç prim gelirleri emekli aylığı ödemelerini nasıl karşılamaya başladı. “Peki bu nasıl oldu?” sorusunun cevabı, 1999 ve 2008 yılındaki değişiklikler ile emekli aylığının düşürülmesidir. Emekli sayısı arttı ama emekli aylıkları reel olarak azaldı.

        İŞVEREN İÇİN YAŞLI, DEVLET İÇİN GENÇ

        Emeklilikte yaşa takılanlardan (EYT) prim günü ve sigortalılık süresini doldurup emekli olmak için yaşı bekleyenler devlet tarafından emeklilik için “genç” olarak kabul ediliyor. İşveren ise bu yaş grubundaki kişileri “yaşlı” görüyor ve iş vermiyor. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) işgücü istatistiklerine baktığımızda Türkiye’de istihdama katılım oranının 55 yaşından sonra keskin bir şekilde azalmaya başladığı görülüyor.

        Örneğin 2021 yılında istihdama katılım oranı 50 – 54 yaş grubunda 50,9 iken, 55 – 59 yaş grubunda 37,9’a, 60 – 64 yaş grubunda 27,7’ye düştü. Başka bir ifadeyle 50 – 54 yaş grubundaki her 100 kişiden 50,9’u istihdama katılırken, 55 – 59 yaş grubundaki her 100 kişiden sadece 37,9’u istihdama edilebildi.

        Yaş gruplarına göre istihdama katılım oranı
        Yıl 15+ Yaş 15 - 19 20 - 24 25 - 29 30 - 34 35 - 39 40 - 44 45 - 49 50 - 54 55 - 59 60 - 64 65+ Yaş
        2014 45,5 23,3 45,3 58,3 62,5 63,6 62,5 57,1 44,7 34,7 27,1 11,2
        2015 46,0 23,6 46,5 58,8 62,9 64,1 63,1 58,6 46,2 36,2 26,7 11,6
        2016 46,3 23,6 46,0 58,8 63,1 64,3 64,1 59,8 47,2 38,0 28,3 11,5
        2017 47,1 23,7 46,3 60,0 63,6 65,1 65,0 60,9 49,4 38,9 29,3 11,9
        2018 47,4 24,1 47,1 59,6 63,6 65,4 65,5 61,4 50,1 39,6 30,1 12,1
        2019 45,7 22,8 44,4 57,6 61,8 63,5 63,8 59,7 49,6 38,3 27,9 11,6
        2020 42,8 18,6 40,2 54,6 58,9 61,5 61,5 57,8 47,6 35,4 25,8 9,7
        2021 45,2 20,3 44,5 58,1 61,8 63,7 63,5 60,6 50,9 37,9 27,7 10,9
        Kaynak: TÜİK İşgücü İstatistikleri

        OECD ülkelerinde 2020 yılı verileri itibarıyla yaşlı işçilerin istihdam oranı 55 – 59 yaş grubunda 71,7; 60 – 64 yaş grubunda ise 50,4 olarak gerçekleşti. 55 – 59 yaş grubundakilerde istidam oranı Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç, İsviçre gibi ülkelerde yüzde 80’in üzerinde yer alıyor. Türkiye’de söz konusu yaş grubunda 2020 yılındaki istihdam oranı 35,4 seviyesinde kaldı. Türkiye bu oranla OECD üyesi ülkeler arasında yaşlı istihdamında en geride yer aldı. Türkiye’ye en yakın oran 48,0 ile Suudi Arabistan, 51,9 ile Arjantin oldu.

        Dünyada yaşlı işçilerin istihdamı
        55-59 yaş 60-64 yaş 65-69 yaş 55-59 yaş 60-64 yaş 65-69 yaş
        Avustralya 71,5 55,1 .. Litvanya 75,0 59,6 26,1
        Avusturya 74,9 30,4 8,3 Lüksemburg 63,3 20,2 5,7
        Belçika 70,6 34,3 5,8 Meksika 58,9 44,6 35,1
        Kanada 69,6 50,6 24,0 Hollanda 78,3 62,8 20,1
        Şili 61,6 49,9 30,4 Yeni Zelanda 81,2 71,8 44,5
        Kolombiya 59,5 48,1 35,0 Norveç 80,2 64,8 28,6
        Kosta Rika 55,5 44,3 22,5 Polonya 69,1 37,1 11,3
        Çek Cumhuriyeti 87,4 48,4 15,0 Portekiz 73,3 47,1 21,0
        Danimarka 80,8 60,8 22,3 Slovak cumhuriyeti 78,4 38,3 9,4
        Estonya 79,7 67,2 33,5 Slovenya 73,5 27,3 6,6
        Finlandiya 78,8 55,9 14,6 ispanya 64,8 43,1 7,6
        Fransa 73,3 33,1 7,5 İsveç 85,2 69,5 25,5
        Almanya .. .. .. İsviçre 82,6 62,4 22,5
        Yunanistan 55,1 34,6 12,9 Türkiye 35,4 25,7 15,8
        Macaristan 75,2 45,6 9,9 Birleşik Krallık 73,9 55,3 23,9
        İzlanda 78,8 74,7 44,9 Amerika Birleşik Devletleri 67,3 53,2 30,5
        İrlanda 70,7 54,0 23,9 OECD - Ortalama 71,7 50,4 22,9
        İsrail 72,7 62,8 39,5 Avrupa Birliği (27 ülke) 73,8 46,2 15,6
        İtalya 65,5 41,1 13,5 OECD Dışı Ekonomiler
        Japonya 82,0 71,0 49,6 Arjantin 51,9 35,5 21,6
        Kore 72,2 60,4 48,6 Romanya 66,5 33,6 ..
        Letonya 76,2 60,8 28,0 Suudi Arabistan 48,0 23,9 9,7
        Kaynak: OECD

        Türkiye’de emeklilerin önemli bir kısmı sigortalı çalışmayı bırakıp kayıt dışı çalışmaya yöneldiği için işgücüne katılım oranının gerçekte olduğundan düşük göründüğü akla gelebilir. Ancak, OECD tarafından da kullanılan TÜİK’in işgücü istatistiklerinde sigortalı veya kayıt dışı çalışan ayrımı yapılmıyor. Kayıt dışı çalışanlar da toplam istihdam rakamları arasında yer alıyor.

        İSTİHDAMDA TARIMIN PAYI YÜKSEK

        Türkiye’de tarımın istihdamdaki payının yüksek olması işgücünün uzun süre istihdamda kalmasını zorlaştırıyor. Hizmetler sektöründeki istihdamın önemli bir bölümünü sırtlayan perakende gibi sektörlerde uzun süreli çalışma imkânının olmaması, işgücünün düzenli istihdamını önlüyor. İşsizliğin uzun süredir çok yüksek oranlarda seyretmesi nedeniyle işini kaybeden çalışanlar yeniden işe girmekte zorlanıyorlar.

        Tarımın toplam istihdamdaki payı 1991 yılında OECD ve AB ülkelerinde yüzde 9,4, Türkiye’de ise yüzde 47.8 düzeyinde bulunuyordu. Tarımın istihdamdaki payı 2019 yılında OECD ülkelerinde yüzde 4,5’e, AB ülkelerinde ise yüzde 4,1’e geriledi. Türkiye’de ise hala yüzde 19,1 seviyesinde yer alıyor. Beş çalışandan biri tarımda istihdam ediliyor.

        İstihdamın sektörel dağılımı (%)
        OECD Avrupa Birliği Türkiye
        Tarım Sanayi Hizmet Tarım Sanayi Hizmet Tarım Sanayi Hizmet
        1991 9,4 29,6 61,0 9,4 33,2 57,4 47,8 20,2 32,0
        1995 8,4 28,5 63,2 9,2 31,1 59,7 43,4 22,3 34,3
        2000 6,8 27,4 65,8 8,0 29,4 62,7 38,8 23,2 38,0
        2005 5,6 25,4 69,0 6,2 27,6 66,3 26,5 26,1 47,4
        2010 5,1 23,3 71,6 5,0 25,0 69,0 23,7 26,2 50,1
        2015 4,7 23,1 72,2 4,3 24,0 71,4 20,4 27,2 52,4
        2019 4,5 22,5 73,0 4,1 23,7 72,2 19,1 26,1 54,8
        Kaynak: Dünya Bankası

        Tarımda istihdam edilenlerin çok az bir kısmı 4 /1 – a (SSK) veya 4 / 1- b (BAĞ – KUR) statüsünde sigortalı çalışabiliyor. Bu nedenle tarımda çalışanlar emeklilik için gerekli prim günü koşulunu yerine getirmekte zorlanıyorlar.

        YAŞLI İSTİHDAMINI ARTIRMAK İÇİN DÜNYA NE YAPIYOR?

        Yaşlı işçilerin istihdamının artırılması için dünyada çeşitli politikalar uygulanıyor. Bazı ülkelerde yaşlı işçi çalıştıranlara teşvik sağlanırken, bazı ülkelerde ise belli yaşın üzerindekileri emeklilikten önce işten çıkartan işverenlere yükümlülükler getiriliyor.

        Fransa’da 50’den fazla işçi çalıştıran işverenlerden, 50 yaş ve üzeri işçiler için bir eylem planı hazırlama zorunluluğu bulunuyor. Her bir işveren, bu yaş üzerinde kaç işçi çalıştırmaya devam edeceğini ve kaç kişiyi işe alacağını resmi makamlara bildirmek zorunda.

        Belçika’da normal emeklilik yaşı 65. Bununla birlikte, 58 yaşından itibaren emekli olmak mümkün. İşveren 58 yaş ve üzerindeki işçisini normal emeklilik yaşından önce işten çıkartırsa normal emeklilik yaşı olan 65’e gelinceye kadar işsizlik yardımı ve ek yardım yapmakla yükümlü tutuluyor.

        Finlandiya’da normal emeklilik yaşından önce emekli olanların aylıklarında kesinti yapılırken, emekliliği hak ettikten sonra çalışmaya devam edenlerin ise geç emekli oldukları her ay emekli aylıklarının yüzde 0.4 oranında artırılması sağlanıyor.

        Danimarka’da kanuni emeklilik yaşı 67 olmakla birlikte ortalama 60–61 yaşında emekli olma hakkı bulunuyor. Danimarka hükümeti, 60 yaşından büyük kişilerin işgücü piyasasına katılımını artırmak ve çalışmaya devam etmelerini sağlamak amacıyla teşvik politikaları uyguluyor.

        İtalya’da asgari emeklilik koşullarını sağladığı halde emekliliğini en az iki yıl erteleyenler ile bu kişileri istihdam eden işverenlerden uzun vadeli sigorta için işçi ve işveren primi alınmıyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Haberi Hazırlayan: Aslıhan Bayram
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ