Rahmi Koç: Oruçla ilgili o sorulara hayret ediyorum
Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Ramazan anılarını anlattı...
Koç Holding'in kurumsal dergisi Bizden Haberler'in temmuz sayısının özel konuğu Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç oldu.
Koç, eski Ramazanları anlatırken ev halkının hemen hemen hepsinin oruç tuttuğunu ve erkeklerin muhakkak teravih namazına gittiğini belirterek, "Kadir geceleri ise çok önemliydi. Peygamber Efendimizin Sakal-ı Şerif'ine gider hepimiz sıraya girer, onu öperdik" diye konuştu.
Küçüklüğünde erkeklerin 13, kızların ise 15 yaşında iken oruç tutmaya başladığını, ancak ilk başlarda bu oruçları günü ikiye bölerek tuttuklarını anlatan Koç, “Alınan ilaçlar, görülen tedaviler nedeniyle oruç dahi tutamıyoruz ama ben memlekette olduğum sürede 15 yaşımdan 75 yaşıma kadar oruç tuttum" dedi.
Geçmiş yıllarda gösterişli iftarın olmadığını dile getiren Koç, “Belediyenin devasa çadırlar kurarak iftar verdiğini hiç hatırlamıyorum. Vehbi Bey, daha Ankara'da iken, cami hocalarına evinde küçük bir iftar verirdi.
İstanbul'a taşınıp da sayı artınca, Diyanet İşleri Başkanı dahil olmak üzere bütün din adamlarının, profesörlerin ve talebelerin katıldığı, İlahiyat Fakültesi iftarları düzenlenmeye başlandı. Aile genişledikçe, eş dost çoğaldıkça ev iftarlarına da sığmaz olduk ve bunun yerine otellerde ağırlanmaya başlandı” diye konuştu.
Koç, “Şimdi televizyonlarda ulemaya veya hocalara oruçla ilgili öyle sualler soruyorlar ki buna da hayret ediyorum.
Mesela, 'Yemek pişirirken yanlışlıkla yemeğin tadına bakarsam orucum bozulur mu?',
'Dişimi fırçalarsam orucum bozulur mu?', 'Kan verirsem oruç bozulur mu ' gibi...
Bizim zamanımızda mamafih televizyon yoktu ama basında böyle sorular sorulmazdı” ifadeleri kullandı.
Ramazan Bayramı’yla ilgili anılarını da paylaşan Koç, şöyle konuştu: “Küçükken mendil içine 2,5 lira para koyarak onu bize verirlerdi. Bazı büyüklerimiz de sadece çikolata ikram ederlerdi.
Sonra sonra, zaman o kadar kıymetli olmaya başladı ki önceleri rahmetli Vehbi Koç, bayramın birinci günü öğleden sonra 16.00 ile 18.00 arasında evinde ziyaretçilerini kabul ederdi.
Bunların adedi artınca Divan Oteli'nde 16.00 ile 19.00 arası bayramlaşmaya başladık. Umumiyetle bizler bayramda ya yeni elbise ya yeni ayakkabı ya yeni gömlek giyer ve yeni kravat takardık. Bayram ziyaretlerine spor kıyafetlerle gitmek düşünülmezdi bile..."
BİR MİLYARDEİN TAVSİYELERİ
Dilek BİRGEN/HT PAZAR
Rahmi Koç, 85 yılı devirdiği renkli hayatında güne hâlâ aynı disiplinle başlıyor. Her gün 18.00’den 19.30’a kadar yüzüyor, gece yarısı idman yapıyor. Bu söyleşinin konusu ise merakları ve hayalleri... Türkiye’nin ilk ve en büyük holdinginin onursal başkanı Rahmi Koç’la evinde buluştuk, hayattan öğrendiklerini ve gelecek planlarını konuştuk
Türkiye’nin en merak edilen isimleri listesi yapılsa, ilk beşte yeri hep hazır. Rahmi Koç’un hikâyesi aslında bir “en”ler listesi gibi. Türkiye’nin en zengin ailesinin en büyüğü... İş adamı olarak yaptıklarının, başından geçenlerin yanında giyim kuşamı, hobileri, denizcilik sevdası ve sanata bakışıyla da hep merak edildi.
Aylardır her karşılaştığımda röportaj isteğimi dile getiriyorum ama seyahatleri, toplantıları derken bu haftaya kısmetmiş. Rahmi Koç’la evinde buluştuk. Fotoğraflar çektik. Renkli hayatına dair merak ettiklerimden onun meraklarına, müzikten meditasyona, çocukluğundan hayallerine hâlâ gerçekleştiremedikleri varmış meğer!- pek çok şey sordum. Sabırla cevapladı. Tabii gençlere tavsiyeler de cabası...
Sizinkisi nasıl bir çocukluktu?
Çocukluğum diğer çocuklardan çok farklı değildi. Üç kız kardeşim vardı. Tek erkek evlat olduğum için annem bana son derece düşkündü. Ankaralı bir aileydik, yazları İstanbul’a gelirdik.
Annem yüzmemizi, yelken yapmamızı, balık tutmamızı, arkadaşlarla gezmemizi her zaman sınırlandırırdı. Zannediyorum denize düşkünlüğüm de oradan gelmiştir. Mesut bir ailenin evladıydım. Aile bağlarına ve geleneklerine titizlikle uyardım.
O günlere dair en çok neyi özlüyorsunuz?
O günlerden mi? En çok özlemini duyduğum şey... Her akşam saat 4-6 arası ya sandaldan ya karadan izmarit balığı tutmamız. Ara ara hatırlarım.
Vehbi Koç nasıl bir babaydı?
Rahmetli çok disiplinli bir insandı. Her şeyi ölçülü yapardı. Yalnız bizlere değil, yanımızda çalışan insanlara da örnek olurdu. Şahısların demokratik haklarını saygıyla karşılardı. Her zaman herkesin fikrini almıştır. Babamla ilişkimiz çok mesafeliydi. Büyüklere hürmet ve saygı ön plana çıkardı.
Ablanız Semahat Arsel bir söyleşisinde “Vehbi Koç ne istediğini çok iyi bilirdi. Çünkü müthiş bir analiz kabiliyeti, azmi ve hayat felsefesi vardı. Ölene kadar da disiplinini bırakmadı” diyor... Ya siz?
Ben de çok disiplinliyimdir. Aklıma koyduğum şeyi mutlaka yapmak isterim. Bilhassa iş hayatımda ipin ucunu kolay kolay bırakmam. İsrafı babam gibi sevmem, insanların fikrini almadan ön yargılı davranmam. Herkesin fikrini sorarım.
Ali Koç, “Babam pazarlık etmeye bayılır. 10 dolar için de, 10 bin dolar için de aynısını yapar” diyor. Pazarlık da babadan gelen bir alışkanlık mı?
Pazarlığın tarifini yapmak lazım. Bir mal veya servisin değerini rahatlıkla veririm, fakat abartılı olursa tabiatıyla doğru değerini teklif ederim. Eğer buna pazarlık derseniz, mesele yok. Bu tarafım da babama benzer.
Mesela dünya turu yapmayı ne zaman hayal etmeye başlamış, kafanıza koymuştunuz?
Evet, bütün çocukluğum boyunca dünya turu yapmak istedim. En büyük hayalimdi. 33 yaşında dünyayı uçakla gezdim. Yaklaşık 45 sene sonra da dünyayı denizden turladım. Neticede hayalimi gerçekleştirmiş oldum.
Bu uzun seyahatin ardından dünyaya bakış açınız değişti mi?
Değişti, değişmez mi? “Acele” ile “önemli”yi daha iyi değerlendirmeye başladım. Detay ile esası ayırabildim. Bunlar önemli şeyler.
Pek çok ilginç olay yaşanmış olmalı...
Seyahatimiz boyunca başımızdan iki önemli olay geçti. Bir tanesi Pasifik’te motorumuz arızalandı ve arkadaşlar bir parçayı imal etmek zorunda kaldılar. Bayağı zaman aldı. İkincisi ise Avustralya’nın doğusunda Noumea Adası’nda polisler teknemizi bastı ve köpeklerle uyuşturucu aradılar. Biraz sıkıntı yaşadık. “Sergüzeşttir Seyahatnamem” isimli kitabımda detaylarını okuyabilirsiniz.
‘ŞİMDİ HAYALİM SKYDIVING’
Okumak istedim, çok aradım, hiçbir yerde bulamadım. Nerede bulabiliriz kitabınızı?
Koç Müzesi’nden alabilirsiniz.
Başka hayaliniz var mı?
Evet var! Uçaktan serbest düşüş yapmak, yani skydiving.
Riskli değil mi?
Biraz riskli ama denemeye değer.
Riski seviyorsunuz...
Risk almayan bence başarılı olamaz. Ama bunun bir derecesi olmalı. O aşılırsa bütün emekler boşa gidebilir, bütün inşa edilenler yok olabilir ve ömür boyu elde edilen itibar bir anda kaybedilebilir.
En büyük başarınız nedir?
Başarı göreceli, relatif bir kavram. Babam işimizi kurdu ve başarılıydı. Ben işi büyüttüm, kendimi başarılı addediyorum. Oğullarım daha da ilerlettiler, geliştirdiler ve onlar da başarılı oldular.
Pişmanlıklar...
Pişmanlıklarım var. Ayağımıza gelen bazı fırsatları şu veya bu sebepten değerlendiremedik.
Olmazsa olmazlarınız?
Her gün yüzmek, yazları da denize açılmak.
"ÇÖZÜM BAŞTAN KİRLETMEMEKTİR"
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede sahillerimize ve denizlere yeterince değer veriyor muyuz?
Üç tarafı denizle çevrili ülkemizde bırakın sahilleri temizlemeyi, denizciliğimiz bile ancak son senelerde gelişmeye başladı. Marinalar, tersaneler, yat imalatı, yat personelinin yetiştirilmesi son 20 senenin oluşumudur. Bu kadar uğraşmamıza rağmen hâlâ bir denizcilik bakanımız yoktur.
Denizlerin, su kaynaklarının korunması ve deniz kirliliğine karşı mücadeleyi hedefleyen bir sivil toplum örgütü olan Turmepa’yı kurdunuz...
Turmepa geçen sene 20’nci yılını kutladı. Kendimize 30 senelik hedef koymuştuk. Maksadımız kamuoyunu, yalnız denizlerimizin değil bütün sularımızın temiz tutulması hususunda uyarmaktı.
Sonuç?
Öyle zannediyorum ki bir kıvılcım çaktık. Yoksa Turmepa’nın ne bütçesi ne de gücü tek başına bu problemi halletmeye yeter. Turmepa’nın en önemli görevi eğitimdir. Bütün kamu kuruluşları ve deniz kuvvetlerimiz Turmepa’ya destek veriyor.
Peki nasıl çözeceğiz bu sorunu? Mesela risk altındaki sahillerimizi, örneğin Göcek’i bir sezon kullanıma kapatıp sonuca bakmak gibi bir şey işe yarar mıydı?
Göcek sahilleri bir sezon deniz ulaşımına kapansa dahi denizleri temizlemeye yetmez. Bu, eğitim sorununu halletmek için okulları kapatmaya benzer. Problemin çözümü baştan kirletmemektir. Kirlettikten sonra temizlemeye çalışmak daha pahalı ve daha uzun soluklu. Dolayısıyla bu konuda eğitim şart.
"HENRY FORD MÜZERİ'Nİ GÖRÜNCE..."
Bir de antika araba merakınız var.
Antika araba deyimini tarif etmek lazım. Arabalar umumiyetle veteran, klasik ve antika diye ayrılır. İş hayatına otomobilcilikle başladım. Dearborn’daki Henry Ford Müzesi’ni görünce 1950’den evvelki arabalara merakım arttı.
Müzenizin en eskisi hangisi?
Müzemizin en eski otomobili 1870 senesine ait buharlı bir arabadır.
Müze kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Yine Henry Ford Müzesi’nden esinlendim. Ford her yaptığı arabanın ilkini saklamış. Onun koleksiyonu öyle başlamış ve büyümüş. Ben de “İmal ettiğimiz ürünlerimizden bir müze yapayım” dedim. Danıştığım uzmanlar, “Kimse senin kibritini, ampulünü, kazanını, radyatörünü, bisikletini, motosikletini, buzdolabını, çamaşır makineni ve otomobil lastiğini görmeye gelmez.
Eğer müzenin konusunu genişletmezsen sukûtu hayale uğrar, bedbaht olursun” dedi. Onun üzerine strateji ve hedefimi değiştirdim. 7’den 70’e bütün ziyaretçileri ilgilendirecek endüstriyel eserleri toplamaya başladım. Önceleri ismimiz “Sanayi Müzesi”ydi, genişledikçe “RMK Müzesi” olarak değiştirdik.
Halen İstanbul, Ankara ve Ayvalık’ta üç müzemiz var. Ankara’daki Çengelhan Müzemizin yanındaki Safranhan’ı da aldık ve yerimizi bir misli daha büyütüyoruz. İstanbul’da ise en büyük derdimiz mekân meselesi.
RAHMİ KOÇ'TAN GENÇLERE 15 TAVSİYE
- Öncelikle profesyonel olarak mı çalışacak girişimci olarak mı, karar vermeleri şart. Her iş adamının gerçekçi bir hedefi olması lazım.
- Mutlaka bir bütçe yapması ve bu bütçeye sadık kalması gerekir.
- İngilizce dünya anadili olmuştur. Bunun yanında iki lisan daha bilmesi faydalıdır.
- Her tip insanla diyalog kurabildiği gibi değişik şartlarda ve değişik ülkelerde çalışabilme esnekliğine sahip olmalıdır.
- Üstündekinden öğrenme becerisini altındakine öğretecek. Buna karar verme cömertliğini göstermelidir.
-Başkalarının en az kendi kadar akıllı olduğunu unutmamalıdır.
- Zamanını çok iyi ayarlayabilmeli ve bunu alışkanlık haline getirmelidir.
- Hayatta ne pahasına olursa olsun dürüst olmalı, verdiği sözü mutlaka tutmalı, tutamayacağı sözü ise vermemelidir.
- Başarının bir kişiye değil, bir takıma ait olduğunu kabul etmelidir.
- Çalıştığı işte mali dengeyi, öz kaynak - dış kaynak oranını çok iyi hesap etmelidir.
- Şans ve fırsat insanlara ömür boyu bir, iki defa gelir; bunları iyi değerlendirmelidir.
- Başarılı ve varlıklı olduğu zaman eşini dostunu, arkadaşlarını unutmamalıdır.
- Okuduğu okula, oturduğu muhite, yaşadığı memlekete faydalı olmalıdır.
- Tabiata saygılı olmalı, başkalarının da saygılı olmasını sağlamalıdır.
- En son arkasında kendinden sonra anılacak bir eser bırakmalıdır.
‘Transandantal meditasyonun faydası, iç dünyamı dış dünyamdan ayırabilmem’
Sporla aranız iyi. Neler yapıyorsunuz?
Pazarları golf oynarım, yazları da yelken yaparım. Eskiden dalardım. 5 yıl öncesine kadar her sene kayağa giderdim. Her gün mutlaka yüzer ve yürüyüş yaparım. Her sene İstanbul’dan Bozcaada’ya kadar mesafeyi yüzmüş oluyorum.
RAHMİ KOÇ’UN SIRADAN BİR GÜNÜ
Sıradan bir gününüzü anlatın...
Sabahları 07.00’de kalkar, 08.30’da kahvaltımı yapar, 09.30’da Koç Holding’de olurum. 13.00-14.00 arası öğle yemeğimi yer, 14.00’ten 15.00’e kadar öğle uykusuna yatarım. 18.00’den 19.30’a kadar yüzer, daha sonra bir programım varsa ona giderim ve 23.00’de eve dönerim. Eğer programım yoksa 23.30’da yatarım. Gece 02.00-03.00 arası kalkar, idman yaparım.
Nasıl idman yaparsınız yani? O saatte!
Yıllardır bu düzene alıştım. Trx ile hareketler yaparız. Bel çalışırız. Streching yaparız.
Bir de transandantal meditasyon yapıyorsunuz. Sizdeki etkileri neler?
Yaparım. Olumlu etkisi de iç dünyamı dış dünyamdan ayırabilmemdir.
Beslenmenize dikkat eder misiniz?
Evet, ama hiçbir zaman diyet yapmam. Her şeyi yerim, fakat ölçülüdür.
Estetik operasyona karşı mısınız?
Tamamen karşıyım. Erkek olsun, kadın olsun estetik yaptıranların çoğu birbirlerine benziyor ve yüz karakterleri kayboluyor.
‘İYİ JAZZ’IN DA TADINA DOYUM OLMAZ’
Ne tarz müzik dinlersiniz?
Yer ve mekâna göre dinlediğim müzik değişir. Yemeklerde mutlaka Bach dinlemeyi severim. Onun dışında Latin müziğine bayılırım, iyi jazz’ın da tadına doyum olmaz.
AKSİ CEVAPLAR
Koç Holding toplantılarında herkesin karikatürünü yapıyormuşsunuz. Çizgilerinizin kuvvetli olduğu söyleniyor. Bu merakınız ne zaman başladı?
Karikatüre ilgim ortaokulda başladı. Büyük bir sanatkâr değilim, toplantılarda konsantre olmak için çizim yaparım.
Giyim tarzınızla, hobilerinizle başka insanları da etkilediğinizi düşündüğünüz olur mu?
Giyim kuşamımla yahut tarzımla kimseyi etkilemek iddiasında değilim.
‘OYSA BEN EKLEKTIK BIR ALICIYIM'
İyi bir koleksiyonersiniz. Nasıl başladınız?
Kendimi koleksiyoner olarak addetmiyorum. Bence koleksiyonerin tarifi; bir konuyla başlayıp yalnızca o konunun önünü ve arkasını tamamlamaya çalışmaktır. Oysa ben eklektik bir alıcıyım.
Hangi döneme ait eserler alırsınız?
Bana hitap eden, M.Ö. 5000’den M.S. 1930’a kadar hoşuma giden her eseri alırım.
‘ÖYLE KOLEKSIYONERLER TANIDIM Kİ...'
Koleksiyonerliğin filozofisi nedir?
Öyle koleksiyonerler tanıdım ki zevkleri ve hırsları uğruna ailelerini ihmal ve kendilerini dünya nimetlerinden mahrum ettiler. Koleksiyonerliğin felsefesi, zaman ve para harcayarak bir varlık meydana getirmek, bir eser yayımlamak, bir teşhir yapmak, bazı eserlerin yok olmasını önlemek ve bu değeri geleceğe taşımaktır. Böyle yapıldığı zaman uygundur.
Başka konuya geçeyim. Çocuklarınızla ilişkileriniz nasıl?
Gayet iyidir.
Hangisi size karakter olarak daha çok benzer?
Her birinin bana benzeyen bir tarafı vardır.
KISA KISA
Rahmi Mustafa Koç, 9 Ekim 1930’da Ankara’da doğdu. İlköğretimi Ankara’da tamamladıktan sonra İstanbul’da Robert Kolej’e başladı. Buradan mezun olup yüksek öğrenim için ABD’ye gitti.
Rahmi Koç, Johns Hopkins University B.A. Endüstriyel Sevk ve İdare Bölümü’nü bitirdi. 1958’de Otokoç şirketinde görev alarak Koç Topluluğu’nda çalışmaya başladı. 1964’te, genel koordinatör olarak holdingin başına geçti ve İstanbul’a taşındı.
Babası Vehbi Koç’un 1984 yılında İdare Meclisi Başkanlığı’nı kendisine devretmesinin ardından Rahmi Koç, 30 Mart 1984’te Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendi.
4 Nisan 2003’te görevinden emekli oldu ve yerini en büyük oğlu Mustafa Koç’a bıraktı. Kendisi de daha önce babasının yaptığı gibi Koç Holding Şeref Başkanlığı’nı üstlendi.