HT Gastro
Arkeoloji

Göbeklitepe'den de eski: Karahantepe

12 bin yıllık geçmişe sahip Göbeklitepe'den bile daha eski bir tarihe sahip olduğu düşünülen Karahantepe neolitik dönemin önemli yerleşimleri arasında sayılıyor.

Giriş: 30.09.2021 - 12:31 Güncelleme: 02.09.2022 - 11:55
Haberler Gastro Arkeoloji Taş Tepeler projesi nedir, Gmbeklitepe, Karahantepe nerede?

Şanlıurfa'nın adını son zamanlarda sıkça anıyoruz. Sebebi ise ülkemizde şimdiye kadar gerçekleşen en büyük ve en kapsamlı arkeoloji projesine ev sahipliği yapması...

Taş Tepeler Projesi; Şanlıurfa'da bulunan, dünya üzerinde ilk yerleşik yaşam ve sosyal topluluk örneklerine ev sahipliği yapan 100 kilometrelik alana yayılan Göbeklitepe, Karahantepe, Harbetsuvan, Gürcütepe, Kurttepesi, Taşlıtepe, Sefertepe, Ayanlar, Yoğunburç, Sayburç, Çakmaktepe ve Yenimahalle bölgesini kapsıyor.

Taş Tepeler, tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen Göbeklitepe ile çevresindeki 11 arkeolojik alana verilen isim. Yüksek tepeler üzerinde kurulmuş söz konusu 12 alan; Göbeklitepe, Karahantepe, Harbetsuvan, Gürcütepe, Kurttepesi, Taşlıtepe, Sefertepe, Ayanlar, Yoğunburç, Sayburç, Çakmaktepe ve Yenimahalle'den oluşuyor.

Taş Tepeler projesi dahilinde yapılan kazılar Göbeklitepe ile çağdaş olan ve benzer özellikler taşıyan başka yerler de olduğunu gösteriyor. 12 arkeolojik alan ve çevresi Anadolu’nun ve Yukarı Mezopotamya’nın yerleşik hayata geçen en eski topluluklarına ev sahipliği yapıyor. 100 kilometrelik alana yayılmış ‘taş tepelerin’ insanlık tarihi için az bilinen bir dönemi aydınlatması bekleniyor. ‘Taş Tepeler’de ortaya çıkan anıtsal yapıların, insanların bir araya geldiği komünal mekanlar olduğuna inanılıyor.

Karahantepe, Şanlıurfa'nın 60 km doğusunda. Göbeklitepe, Karahantepe, Nevali Çori gibi çok sayıda Neolitik yerleşim yerinin aynı bölgede yer alması ilginçtir. Son arkeolojik çalışmalar, Karahantepe'nin Göbeklitepe'den bile daha erken olabileceğini gösteriyor. Bu durum sitenin dünyanın bilinen en eski Neolitik bölgesi olduğunu göstermektedir. Nevali Çori ve Göbeklitepe'de olduğu gibi Karahantepe'de de benzer bir yerleşim planı var. Bugüne kadar 250'ye yakın “T” şeklinde dikilitaş gün ışığına çıkarıldı. Bölge halk tarafından “Keçilitepe” olarak biliniyor. Karahantepe kazı çalışmalar, Profesör Necmi Karul tarafından yönetiliyor. Karahantepe ve tüm Şanlıurfa bölgesi, dünyanın bilinen tarihini değiştirmeye devam ediyor.

Göbeklitepe, arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden biri olarak gizemini korurken, Karahantepe gibi yakındaki höyükler de hayvan ve sembol kabartmalarıyla süslenmiş benzer yekpare sütunlara sahipler. Karahantepe’de de, Göbeklitepe ve çağdaşlarından bildiğimiz yuvarlak planlı yapılar belirli yerlerde yoğunlaşıyor. Alanın bitişiğinde günlük kullanım öğelerinin çoğunlukta olduğu tespit edildi, başka bir deyişle yerleşim yeri özelliği taşıyan bir bölge. Burada yapılacak çalışmalarla, Göbeklitepe’de henüz araştırılmamış olan dönemin yerleşimcileri ve yerleşim yerleri hakkında bilgilere ulaşılması hedefleniyor. Yine Karahantepe’de T biçimli dikilitaş ve zoomorfik özellikler taşıyan büyük taşlar bulundu.

12 bin yıllık geçmişe sahip Göbeklitepe’den bile daha eski bir tarihe sahip olduğu düşünülen Karahantepe neolitik dönemin önemli yerleşimleri arasında sayılıyor. Yapılan kazılarda Karahantepe'de gün yüzüne çıkarılan eserler, o dönemde yaşamış insanların sanatsal becerilerini gözler önüne seriyor. İnsan ve insan başı heykelleri, sütunlardaki insan betimlerinin sayısının fazlalığı dikkat çekiyor. Ayrıca sırtında leopar taşıyan insan heykelinden de o dönemin insanlarının hayvanlarla kurdukları ilişkinin bugünkünden çok farklı olduğunu anlıyoruz. Ayrıca Karahantepe'deki kazılarda çapı 23 metreyi bulan, büyük kısmı ana kayaya oyulmuş, yüzeyden 5,5 metre derinliğe inen bir bina da ortaya çıkarıldı. Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul bunun çok büyük bir mühendisliğin sonucu inşa edildiğini belirtti.

Şu anda bu 12 alandan 7 tanesinde kazı çalışmaları sürüyor; bu alanlar Göbeklitepe, Karahantepe, Gürcütepe, Sayburç, Çakmaktepe, Sefertepe ve Yeni Mahalle. Yakın zamanda Ayanlar, Yoğunburç, Harbetsuvan, Kurt Tepesi ve Taşlıtepe yerleşimlerinde başlayacak kazılarla beraber bu 12 çağdaş arkeolojik alan insanlık tarihi için önemli bir dönem hakkında bilgiler verecek.

Karahantepe’den 2 yıl boyunca yapılan kazılarda çıkarılan 37 eser Şanlıurfa Müzesinde sergilendi. Devam eden kazılardan sonra da bulunan eserler önümüzdeki yıllarda gene Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenecek.

12 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Şanlıurfa’nın, antik kent Ur Kaśdim (Kaldealıların Şehri) olduğuna inanılır. Urfa, bölgede gelişmiş tüm uygarlıkların mirasını gururla taşır.

Nevali Çori’nin neolitik yerleşimleri ve Lidar Höyük, Gre Virike ve Hassek Höyük tepeleri, MÖ 8,500’lü yıllardan kalma bölgenin ilk sakinlerinin kanıtı. Göbeklitepe kazılmadan ve ünlü olmadan önce, Nevali Çori'de hali hazırda kazılmış ve aynı döneme ait hemen hemen aynı malzeme ortaya çıkarılmıştır. Orijinal alan şu anda barajın altında, ancak Nevali Çori'nin MÖ 10.000'e tarihlenen devasa heykelleri ve diğer buluntular yeni Şanlıurfa Müzesi'nde sergileniyor.

Şanlıurfa, Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların kutsal kabul ettiği bir yerdir. Eski Ahit’e göre, “üç tek tanrılı dinin babası” olan İbrahim Peygamber, Ur Kaśdim şehrinde doğmuş ve ailesiyle birlikte “atababalar evi” Harran’a göç etmiştir.

Harran, Şanlıurfa'nın 50 km güneyinde, neredeyse Suriye sınırında yer alır. Harran, Roma döneminde Carrhae olarak adlandırılmış. Ninova'dan Karkamış'a uzanan ve Asur kralları tarafından oldukça önemli kabul edilen yol üzerinde yer aldığından her zaman stratejik bir öneme sahip olmuş. Asur zamanlarındaki ana inancı ay tanrısıymış. İncil'de sıkça bahsedilir; İbrahim'in ailesi, Kildaniler'in Ur'dan ayrıldıklarında oraya yerleşmişlerdir. Roma döneminde, Roma valisi Marcus Licinius Crassus'un MÖ 53'te Partlar tarafından feci bir yenilgiye uğramasına ve daha sonra imparator Galerius ile Pers kralı Narses arasındaki iki savaşa sahne olmuştur. Sitedeki en erken yerleşim, 7. bin yıla kadar uzanır. En eski tarihi kayıtlar MÖ 3. binyıldaki Ebla tabletlerine kadar gider. Harran'ın erken dönem krallarından birinin, daha sonra "Harran kraliçesi" olan ve adı birçok belgede geçen Eblait Prensesi Zugalum ile evlendiği bilinir. 8. ve 9. yüzyılın sonlarında Harran, Asurlular tarafından astronomi, felsefe, doğa bilimleri ve tıp eserlerinin Yunanca'dan Süryanice'ye ve oradan Arapça'ya çevrildiği, klasik dünyanın bilgisini güneydeki medeniyete taşıyan bir merkezdi. Bağdat Harran'dan daha sonra gelirdi. Birçok önemli doğa bilimi, astronomi ve tıp âlimi Harran kökenlidir. Bugün çoğu ziyaretçi, bu bölgenin kerpiçten yapılmış arı kovanı şeklindeki yerel evlerine hayran kalıyor.

Eski Ahit’te adı geçen antik kent olduğuna inanılan Harran, bugün Hz. İbrahim’in birkaç yıl geçirdiği yerden çok sıra dışı Harran Kümbet Evleri ile tanınır. Arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara göre, tarihte bilinen “en eski” İslam üniversitesinin, Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde olduğu tahmin ediliyor. Şehir surları, taşla örülmüş dörtyol kavşağı ve kalesi M.S. 8. yüzyıla kadar dayanır. Şanlıurfa toprakları, MÖ 2. binyılda Hurri Devleti'nin şehirlerinden biriydi. Kimileri, Hz. İbrahim’in Mevlid-i Halil Camii’nin bulunduğu yerin yakınındaki bir mağarada doğduğuna inanır. Bölge ve mağara bu nedenle kutsal kabul edilir.

Büyük tek tanrılı dinlerden önce, Yunan tanrılarından önce, eski Mısır’dan önce, Hititlerden önce, dünyada bilinen en eski kutsal yer, Dünyanın bilinen en eski tapınak kompleksi ve hac yeri Göbeklitepe.

Göbeklitepe, Yukarı Mezopotamya’nın Bereketli Hilal’inin kenarında, Şanlıurfa’nın 12 km kuzeydoğusunda, Tek Tek Dağları’nda yer alır. Henüz metal aletler ve hatta çanak çömlek icat edilmemişken tarih öncesi insanlar tarafından hazırlanmış ve düzenlenmiş yaklaşık 11,000 yıllık devasa oymalı ve kabartmalı 12 dikili taş, yuvarlak planda dizilmiştir. Göbeklitepe, yazının ve tekerleğin icadından onlarca yüzyıl önce, Mısır Piramitleri'nden 7,100 yıl önce, Stonehenge’ten ise 6,600 yıl önce inşa edildi.

Göbeklitepe, arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden biri olarak gizemini korurken Karahantepe ve Harbetsuvan Tepe gibi yakındaki höyükler, muhteşem hayvan ve sembol kabartmalarıyla süslenmiş benzer yekpare sütunlara sahipler.

Bilinen en eski erkek heykeli olan Urfalı ya da Balıklıgöl Heykeli'nin tarihi, Çömlekçilik Öncesi Neolitik Dönem'e kadar uzanmaktadır ve Urfa’nın Yeni Mahalle bölgesindeki inşaat çalışmaları sırasında bulunmuştur. Heykelin MÖ 11,000 ile MÖ 9,500 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Heykel, gerçek insan boyutundan biraz daha büyüktür.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER