Kira enflasyonunda düşüş beklentisi
TCMB tarafından yayımlanan PPK özetinde "Yılın son çeyreğinde sözleşme yenileme oranının üçüncü çeyreğe kıyasla azalacak olmasının yanında yeni ve yenilenen sözleşmelerde kira artış oranlarının düşmeye devam etmesiyle son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağı öngörülmektedir" ifadeleri yer aldı
TCMB Para Politikası Kurulunun 17 Ekim toplantısına ilişkin özet yayınlandı.
Küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşme yılın ikinci çeyreğinde de devam ederken, iş gücü piyasaları arz talep dengesindeki normalleşme eğiliminin sürdüğü vurgulanan özette, "Türkiye'nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8'in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği tahmin edilmekte ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceği değerlendirilmektedir. Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korunmuştur." denildi.
Özette, ABD ekonomisi büyüme eğiliminin diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam ettiği aktarılarak, şunlar kaydedildi:
"Çin'in teşvik adımları ve jeopolitik gelişmeler emtia fiyatlarında genele yayılan artışlara neden olmuştur. Enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak amacıyla faiz indirim süreçlerinin temkinli yürütülecek olması ve jeopolitik gelişmeler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Küresel enflasyondaki düşüş devam ederken hizmet sektöründeki enflasyon katılığı zayıflamaktadır.
Bununla birlikte, hizmet enflasyonunun gelişmiş ülkeler genelinde aynı ölçüde yavaşlamadığı dikkat çekmektedir. Gelişmiş ülkelerde faiz indirimleri devam ederken faiz indirim sürecine giren gelişmekte olan ülke (GOÜ) merkez bankalarına yenileri eklenmiştir. Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke merkez bankalarının faiz indirimlerini enflasyon görünümündeki olumlu eğilimi koruyacak şekilde sürdürerek temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahı ve GOÜ hisse senedi piyasalarına yönelen portföy akımları dalgalı bir seyir izlemektedir."
MEVDUAT FAİZLERİNDE DÜŞÜŞ
Son PPK döneminde gecelik faiz oranlarının politika faizi etrafında oluşması ve zorunlu karşılık düzenlemelerindeki değişikliklerin etkisi ile mevduat faizlerinin 20 Eylül haftasından bu yana 31 baz puan düşerek 11 Ekim haftası itibarıyla yüzde 55,9 seviyesinde gerçekleştiği bildirilen özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
"Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 85 baz puan artarak yüzde 55,8 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 24 baz puan artarak yüzde 71,7 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri 159 baz puan azalarak yüzde 41,6 seviyesinde oluşmuştur. Genel olarak dalgalı bir seyir izleyen taşıt kredisi faizleri 11 Ekim itibarıyla yüzde 43,3 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 20 Eylül'den itibaren düşerek yüzde 3,3 seviyesinden yüzde 2,0 seviyesine gelmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 2,3 olarak gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, YP ticari kredi büyüme sınırının altında kalarak yüzde 1,5 seviyesine gerilemiştir."
Özette, makro finansal istikrarın ve parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi amacıyla son PPK döneminden bu yana bazı makro ihtiyati düzenlemeler yapıldığı kaydedildi.
Özette, "Bu kapsamda, 21 Eylül 2024 tarihli duyuruda ilan edildiği üzere TL mevduat hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları, vadesiz, ihbarlı ve 3 ay dahil 3 aya kadar vadeli mevduatta yüzde 12'den yüzde 15'e, daha uzun vadeli mevduatta ise yüzde 8'den yüzde 10'a çıkarılırken, YP mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı yüzde 8'den yüzde 5'e indirilmiştir. Ayrıca, TL mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıklara faiz uygulamasında TL'ye geçiş oranı koşulu kaldırılırken, YP mevduat için ayrılan zorunlu karşılık üzerinden TL'ye geçiş oranı seviyesine göre alınan azami komisyon oranı yüzde 5'ten yüzde 8'e yükseltilmiştir." ifadelerine yer verildi.
27 Eylül'de yapılan değişiklikle, borçlanma davranışının sınırlandırılması ve iç talepteki dengelenmeye katkı vermesi amacıyla 1 Kasım'dan itibaren geçerli olmak üzere bireysel kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranının dönem borcu bakiyesine göre farklılaştırıldığı bildirilen özette, şu bilgilere yer verildi:
"Buna göre, Türk lirası cinsinden kredi kartı işlemlerinde (nakit çekim veya kullanım işlemleri hariç) uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı dönem borcu bakiyesi; 25 bin Türk lirasının altında olan bireysel kredi kartları için yüzde 3,50, 25 bin Türk lirası ile 150 bin Türk lirası arasında olan bireysel kredi kartları için yüzde 4,25, 150 bin Türk lirasının üzerinde olan bireysel kredi kartları ile dönem borcuna bakılmaksızın kurumsal kredi kartları için yüzde 4,75 olarak belirlenmiştir. Ayrıca, bireysel kredi kartı borçlarının yapılandırılmasında kullanılacak azami faiz oranı referans oran ile sınırlandırılmıştır.
İhracatın finansmanı için kullanılan reeskont kredilerinde 3 milyar TL olan günlük limit, 8 Ekim 2024 tarihli karar ile 4 milyar TL'ye yükseltilmiştir. Aynı tarihte, 13 Ocak 2025'ten itibaren geçerli olmak üzere net ihracatçılık şartının yerini almak üzere ihracatçı skoru uygulamasına geçilmesi kararlaştırılmıştır. Veri temelli bu yeni uygulama ile firmaların net ihracatçılık durumlarına ilave olarak, ihraç edilen ürün ve destinasyon çeşitliliği, ihraç edilen ürünlerin teknolojik düzeyi ve firma ölçeği gibi değişkenler dikkate alınarak firmaların ihracatçı skorları hesaplanacaktır."
Özette, TCMB brüt uluslararası rezervlerinin 20 Eylül'den bu yana 0,99 milyar dolar artarak 11 Ekim itibarıyla 157,39 milyar dolara yükseldiği anımsatıldı.
Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 18 Eylül'den bu yana sınırlı miktarda yükselerek 16 Ekim itibarıyla 267 baz puan seviyesine geldiği vurgulanan özette, "Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 16 Ekim itibarıyla yüzde 11,83 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 22,60 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 1,22 milyar dolar giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,11 milyar dolar çıkış olmak üzere toplam 1,10 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşmiştir." ifadelerine yer verildi.
Özette, ağustos ayında perakende ve ticaret satış hacim endekslerinin aylık ve çeyreklik bazda arttığı belirtilerek, hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksinin temmuz ayından sonra ağustosta da sınırlı düşüş kaydettiği, çeyreklik bazda azalışını sürdürdüğü kaydedildi.
Eylül ayında kartla yapılan harcamalar aylık bazda yükselirken, ekim ayının ilk haftasına ilişkin verilerin normalleşme sinyalleri verdiği aktarılan özette, otomobil ve beyaz eşya satışlarının seyrinin üçüncü çeyrekte yurt içi talepte kademeli yavaşlamaya işaret ettiği bildirildi.
Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatının da ağustos-eylül döneminde artmakla birlikte çeyreklik olarak gerilediğine işaret edilen özette, "Bununla birlikte, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, üçüncü çeyrekte iç piyasa siparişlerinde çeyreklik bazda azalış olduğunu göstermektedir. Özetle, üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştığını ima etmektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler ise yılın son çeyreğinde iç talepte görece yatay bir görünüme işaret etmektedir. Bu çerçevede, tüketim göstergelerine bir bütün olarak bakıldığında, yurt içi talepteki yavaşlamanın ılımlı şekilde sürdüğü değerlendirilmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Özette kira enflasyonunun, sözleşme yenileme oranının ağustos ayında artmasıyla beraber bir miktar yükselerek güçlü seyrini sürdürdüğü ifade edildi ve şu değerlendirmeye yer verildi:
"Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, sözleşme yenileme oranının eylül ayında da kayda değer bir düzeyde olmasıyla kira artışının yüksek seyredeceğine işaret etmektedir. Diğer yandan, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranları, TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler almaktadır. Nitekim eylül ayı PÖS verilerinde yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranlarının gerilediği dikkat çekmektedir. Yılın son çeyreğinde sözleşme yenileme oranının üçüncü çeyreğe kıyasla azalacak olmasının yanında yeni ve yenilenen sözleşmelerde kira artış oranlarının düşmeye devam etmesiyle son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağı öngörülmektedir."
Özette, ağustos ayında sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,6, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 5,3 gerilediği kaydedildi.
Yaz dönemindeki uzun fabrika tatilleri kaynaklı taşıt sektörü üretiminde gerçekleşen azalışın da sanayi üretimi üzerinde aşağı yönlü sınırlı bir etkide bulunduğu belirtilen özette, "Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi yüzde 1,5 oranında azalmıştır. Tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında ağustos ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin zayıf seyrini sürdürdüğü değerlendirilmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise üçüncü çeyrekte çeyreklik bazda düşüş kaydetmiştir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, ağustos ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, çeyreklik bazda yüzde 0,3 artarak 32,8 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği hatırlatılarak, bu dönemde, iş gücüne katılım oranının sınırlı artış kaydettiği, işsizlik oranının 0,1 puan azalışla yüzde 8,6 düzeyine gerilediği aktarıldı.
Ayrıca, anket göstergelerinin de imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret ettiği bildirilen özette, ağustos ayında cari işlemler dengesinin aylık bazda 4,3 milyar dolar fazla verdiğinin, yıllıklandırılmış cari açığın ise geçmişe yönelik revizyonların da katkısıyla 11,3 milyar dolara gerilediğinin altı çizildi.
TÜİK tarafından yayımlanan “Uluslararası Hizmet Ticareti İstatistikleri, 2023” bülteni çerçevesinde, hizmetler dengesi kaleminde yapılan geçmişe yönelik revizyonun yıllıklandırılmış cari açık üzerinde yaklaşık 4 milyar dolar azaltıcı etkisi olduğu kaydedilen özette, "Söz konusu revizyonun etkisi dışlandığında, ağustos ayında birikimli cari dengedeki iyileşmede, altın ve enerji hariç dış ticaret açığı ile altın dış ticaret açığındaki azalışlar etkili olmuştur. Diğer yandan, enerji dış ticaret açığı görece yatay seyretmiştir. Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüştür." ifadeleri kullanıldı.
ALTIN İTHALATINDA GERİLEME
Geçici dış ticaret verilerinin, eylül ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta sınırlı bir azalış, ithalatta ise ılımlı bir artışa işaret ettiği vurgulanan özette şu bilgilere yer verildi:
"Bu çerçevede, yıllıklandırılmış olarak cari açıktaki düşük seviyenin, seyahat gelirlerinin devam eden güçlü katkısıyla eylül ayında da büyük ölçüde korunacağı öngörülmektedir. Altın ithalatı, eylül ayında 1,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 16,8 milyar dolara gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı, mayıs-temmuz döneminde geriledikten sonra ağustos ve eylül aylarında artmıştır. Eylül ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ekim ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatın gücünü koruduğuna, ithalatın artış kaydettiğine işaret etmektedir. Söz konusu eğilimler, tüketim malı ithalatında ekim ayında yatay bir seyir ima etmektedir.
Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, ağustos ayında yüzde 145 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 105 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bankacılık dışındaki diğer sektörler için bir önceki aya kıyasla iyileştiği gözlenmektedir.