Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Barış Falay: Esra'nın geçirdiği kaza sonucu 4-5 yılımız çocuk yasağıyla geçti - Magazin haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bloomberg HT'de çarşamba akşamları ekrana gelen "Fatih Altaylı ile Bire Bir" bu hafta da renkli konukları ve keyifli sohbetleriyle izleyicileri ekran başına topladı. Programın bu haftaki konukları Leman Sam, Barış Falay, Şokopop (Ekim Acun) ve Arda Türkmen oldu.

        "BABAMA ÇOK ŞEY BORÇLUYUM"

        "Ben insanların gözüne bakarak şarkı söylemeyi, stüdyodan çok sahne sanatçısı olmayı seviyorum." diyen Leman Sam, "Babama çok şey borçluyum. Anadolu'yu gezmiş olmam sanatımda çok büyük etki yarattı. O zamanlar televizyon yoktu. Sadece ufak bir radyom vardı. Bükreş Radyosu'nu, Amerika'nın Sesi'ni bir de rahmetli Muazaffer Sarısözen'in korolarını dinlerdim. Bir baktım 'Birçok alaturka şarkıyı söyleyebiliyorum' dedim. Bundan dolayı çok mutluyum." ifadelerini kullandı.

        Fatih Altaylı ve Leman Sam
        Fatih Altaylı ve Leman Sam

        Leman Sam, Fatih Altaylı'nın, "Bir yanda mesafeli duruşunuz, bir yandan da sahnede herkesi bu kadar avucunuza almanız nasıl oluyor?" sorusuna şu yanıtı verdi: Orada biriken enerjiyi, kendinize çekebiliyorsanız, bedenizden geçirip gözünüzle veriyorsanız, alırsınız. Samimi olmak lazım. Benim için öncelikli şey söylediğim şarkının duygusunu vermek.

        "ÜNLÜ OLMAKTAN KORKTUM"

        Şöhret yolculuğuyla ilgili de açıklamalarda bulunan Sam, "Paris'te Zülfü Livaneli'nin şarkılarını söylerken, biri ona benden bahsediyor. Zülfü sonra Yaşar Kemal ile beni dinlemeye geldi. Ardından da onun prodüksiyon şirketi albüm yapmak istedi. 'Ben ünden korkuyorum, ünlü olmak istemiyorum.' dedim. Uzun süre direndim. Sonra Zülfü, 'Benim şarkılarımı söylesene, bir de kadın sesinden dinlesinler' dedi. Sonra albüm piyasaya çıktı ve patladı. Hala da raflarda var." ifadelerini kullandı. Ünlü şarkıcı, kendini star olarak görmediğini de söyledi.

        70 yaşındaki Leman Sam, çevre, insan hakları ve hayvan hakları aktivistliğiyle de tanınmakta.
        70 yaşındaki Leman Sam, çevre, insan hakları ve hayvan hakları aktivistliğiyle de tanınmakta.

        "ÇOCUKLARIMLA ANNE-KIZ GİBİ DEĞİLİZ"

        Kızları Şevval ve Şehnaz Sam hakkında da konuşan sanatçı, "Çok başarılılar. Ben onların annesi gibi konuşmam. Eleştiririm de alkışlarım da. Meslektaşım gibi davranırım. Benden almak istedikleri bir şey varsa veririm. Özgür birey onlar. Çok anne-kız gibi değiliz. Şevval'in oyunculuğu çok başarılı ve şarkıcılığını da çok beğeniyorum." dedi.

        Şevval Sam, Leman Sam ve Şehnaz Sam
        Şevval Sam, Leman Sam ve Şehnaz Sam

        "BOJİ OLAYINA ÇOK TAKILDIM"

        Hayvanseverliliğiyle de tanınan Leman Sam, "Onların safında görüyorum kendimi. Bu bir devlet politikası olması gerekir. Ben bu konuda çok umutsuzum. Bu işler yasayla olmaz. Önce vicdan, sonra kültür ve aileler de bu konuda çok önemli. Boji olayına çok takıldım. İyi ki kamera varmış. Burada da söylemek istiyorum. Gerçekten o adamı bulup bir barınağa götürüp elimde bir kaşıkla, çocukların (köpeklerin) dışkılarını yedirmek isterdim. Şimdi ben bunu söyleyince beni linç edecekler, umurumda değil." diye konuştu.

         İstanbul’un simgelerinden biri haline gelen ve dünya basınında da geniş yer bulan Boji'yi pek çok ünlü isim sahiplenmek istedi. Bu isimlerden biri de şarkıcı Demet Akalın.
        İstanbul’un simgelerinden biri haline gelen ve dünya basınında da geniş yer bulan Boji'yi pek çok ünlü isim sahiplenmek istedi. Bu isimlerden biri de şarkıcı Demet Akalın.

        "NASIL BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ!"

        Feminist olmadığını söyleyen Sam, "Öyle erkekler var ki o kadar vicdanlı, pamuk gibi... Sokak hayvanlarına su koyuyorum. Onun içine çamaşır suyu katan kadınlar da var! Onun için bir insan vicdanlıysa benim başımla beraber. Bir de çocuklara çok üzülüyorum. 'Nasıl bir dünyada yaşıyoruz!' diyorum." ifadelerini kullandı.

        BARIŞ FALAY: HİKAYECİLİĞİN KENDİSİNE AŞIĞIZ

        26 Kasım'da 'Sen Ben Lenin' filmiyle beyazperdede hayranlarıyla buluşacak olan Barış Falay, "İki tane polisin, Lenin heykelinin çalınmasından sonra bir kasabayı sorguya çekme hikayesini anlatıyoruz. Saygın Soysal ile iki polisi canlandırıyoruz. Çok değerli oyuncu arkadaşlarımız var. Melis Birkan, Serdar Orçin, Salih Kalyoncu ve Necip Memili gibi isimler kadroda." dedi.

        Falay, "Biz hikayeciliğin kendisine aşığız. Bir işi kabul ederken, ya role ya da senaryoya aşık oluyoruz. Tatildeydim, akılımın ucundan geçmiyordu. Bütün arkadaşlarımla bu senaryoya koşarak geldik." ifadelerini kullandı.

        Barış Falay, 'Aliye', 'Ezel' ve 'Medcezir' gibi kendi dönemlerinin ünlü dizilerinde canlandırdığı karakterlerle büyük beğeni topladı.
        Barış Falay, 'Aliye', 'Ezel' ve 'Medcezir' gibi kendi dönemlerinin ünlü dizilerinde canlandırdığı karakterlerle büyük beğeni topladı.

        Ünlü oyuncu, Altaylı'nın dizilerin temposu hakkındaki sorularına, "Günü kurtarma peşindeyiz. Uzun vadeli politikalar bizde çok çalışmıyor. Sanıyorum kanallarla ilgili. Diziler 90 dakika olunca yürümeye kalktık. 'Yerli dizi, yersiz uzun' diye yürümüştük. 90 dakikaya yürüdük, 150 dakikaya çıktı, ben bir daha yürümek istemiyorum (gülüyor). Ama gönül istiyor ki süreler daralsın. Kaliteye çok ciddi yansıyacak. Haftada bazen 7 gün çalışılıyor. Bunun maddi karşılığı dünya ölçeğinde karşılaştırılamaz." yanıtını verdi.

        REKLAM

        20 yıl tiyatro ile iç içe olduğunu söyleyen Falay, sahneleri özlediğini dile getirdi.

        "ROLÜMÜ MARKA YAPMAK İSTEYENLERDENİM"

        Falay, "Kendi ismimim bilinmesi uzun zaman aldı. Sektörde iki tip aktör var gibi geliyor. Kendi ismini marka yapmak isteyenler ve oynadığı rolü marka yapmak isteyenler. Ben rolümü marka yapmak isteyenlerdenim. Bu hoşuma gidiyor. Bir seyirci 'Kerpeten Ali' diye çağırıyor, kimi 'Harun' diye çağırıyor. Sektörde bunun zorlukları var mı, tabi var." şeklinde sözlerini sürdürdü.

        "4-5 YILIMIZ ÇOCUK YASAĞIYLA GEÇTİ"

        Kendisi gibi oyuncu olan eşi Esra Ronabar ile evli olan Barış Falay, "Zorlukları var tabi. İkimiz de bir koşturmadayız. Bireyler birbirine güvenmedikten sonra iyi bir hikaye çıkmaz ortaya. Sanırım onu güzel tahsis ettik. 12 yaşında bir çocuğumuz var. 37 yaşında baba oldum. Düşünebilirdik ama Esra büyük bir trafik kazası geçirdi. 4-5 yılımız çocuk yasağıyla geçti. Aradan çok zaman geçti ama hayat ne gösterir bilemeyiz." dedi.

        Barış Falay ve Esra Ronabar, 15 yıldır mutlu bir evlilik sürdürüyor.
        Barış Falay ve Esra Ronabar, 15 yıldır mutlu bir evlilik sürdürüyor.

        ARDA TÜRKMEN: TÜRKİYE'DE ET VAZGEÇİLMEZ

        Arda Türkmen, "Şefler, sınırsız bir ürün çeşidiyle, farklı sonsuz kombinasyonla çalışmak ister ki, kendi hayat görgüsünü, görüp öğrendiği şeyleri, oradaki teknikleri lolak ürünlerle işleyebilmek adına sonsuz bir getirisi olsun. Veganlığın artıyor olmasının bir sürü sebebinin nedeni olduğunu düşünüyorum. Ekonomik ve ekolojik koşullardan oluyor. Böyle bir gidiş var. Türkiye için et vazgeçilmezdir. Adana'da insanlar sabah 5'te ciğerle güne başlar." diye konuştu.

        Arda Türkmen
        Arda Türkmen

        "EŞİM HAMİLE DEĞİL"

        Eşinin hamile olduğuna ilişkin iddialara da yanıt veren ünlü şef, "Olsaydı biz de sevinecektik ama yalan. Nereden çıkıyor böyle şeyler bilmiyorum. Belki de yazan iyi niyetli düşünüyor." ifadelerini kullandı.

        Arda Türkmen, sosyal medya fenomeni Melodi Elbirliler ile eylül ayında dünyaevine girmişti.
        Arda Türkmen, sosyal medya fenomeni Melodi Elbirliler ile eylül ayında dünyaevine girmişti.

        "TÜRK MUTFAĞININ İKİ CİDDİ EKSİĞİ VAR"

        Türk mutfağı hakkında da konuşan Türkmen, "Türk mutfağını iki farklı açıdan değerlendiriyorum. Bir tarih; 500 yıllık bir geçmişten bugüne kadar gelen bir süreç. İki coğrafya; Avrupa'nın ortasından Afrika'nın kuzeyine kadar bir toprak parçası ve oraların farklı kültürlerinden oluşan muazzam bir sentez. Sadece ciddi eksikleri var. Biri reçetelendirme. Bizde 'Ben öğreneyim, benden sonraki benim yerimi almasın. Benim işimi almasın.' diye öğretilmemek üzere kurgulanmış. Bizde öğretme yok. İkinci kısım da; kusur örten şeyleri çok fazla kullandığımız için onlar var olan bütün lezzetlerin önüne geçiyor. Kokoreçe acı bastıkça daha çok lezzetli olduğunu zannediyoruz. Örneğin, baklavayı farklı bir şey yapmak istiyorsak, önce aslını çok iyi yapmamız lazım. İspanyol, Fransız ve İtalyan şefler nasıl öğretme ve yaymak üzere gidiyorsa bizim de bunu yapmamız lazım." şeklinde sözlerini sürdürdü.

        EKİM ACUN: İLERİDE İŞLERİME MANİ OLUR DİYE MASKE TAKTIM

        YouTube'daki magazin kanalı Şokopop'un kurucusu olan Ekim Acun, "5 kişilik bir ekibimiz var. Konuları seçiyoruz, araştırmalar yapıyoruz, metin yazıyoruz, ayrıca kurgu süreci var. Tek kişinin altından kalkabileceği bir şey değil. Başta maske takarak konuları anlattım. Format öyleydi. Sesim de değişiyordu. Anlatımlarda binlerce isim, binlerce surat geçiyor. Onların arasında nötr bir yerde kendimi konumlandırmak istedim. Aslında ilk başlarda, bu iş olmazsa, yarın bir gün, işlerime mani olur diye kendimi gizlemek istemiştim. Çünkü sinema-televizyon mezunuyum." diye konuştu.

        "MAGAZİN ÇOCUKLUK MERAKIMDI"

        Arşivi hakkında da açıklamalarda bulunan Acun, "Magazin çocukluktan itibaren merakımdı. Ailem okumayı çok sever, sahaflarla çok samimiydi. Atlas Pasajı'nın içinde Metin Demirhan'ın 'Atılgan' dükkanı vardı. Orada video kasetlerle tanıştım. Okan Bayülgen'in 'Zaga' programında eski fimlerle dalga geçerlerdi, ben de merak uyandırdı, onları kasete çektim. Sonra çok büyük bir data oluştu." dedi.

        Şokopop'un Youtube'da 200 bin abonesi bulunuyor.
        Şokopop'un Youtube'da 200 bin abonesi bulunuyor.

        Dünün ve bugünün magazinini değerlendiren Ekim Acun, kanalının açmasındaki en önemli faktörlerden biri de magazindeki radikal değişimlerin olduğunu belirterek, şunları söyledi:

        Basının dili o dönemki iktidarla ve toplum yapısıyla birebir paralellik içinde değişiyor. 60'larda ve 70'lerde daha nezih ve saygılı diyebiliriz. 80'lerden itibaren bir değişim başlıyor. Bugün 'Nasıl bir suç işlenecek?', 'Nasıl bir hakaret edilecek?' diye oturup, bekliyoruz. Dergilerin çok önem taşıdığı zamandan, Instagram dönemine geldik. Ünlüler artık kendileri fotoğraflarını servis ediyor. Magazinin demokratikleşmesi diyebiliriz. Şokopop içerisinde işlediğimiz konular hepsi geçmişte daha ünlü olmuş isimlerin hayatları. Magazinde bir muhafazakarlaşma oldu. İşlediğimiz içeriklerin her birinin içerisinde bu gözlemlenebiliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ