Oruçken nasıl abdest alınır? Oruçluyken buruna, boğaza, genze su kaçarsa oruç bozulur mu?
Duş alınırken ya da abdest alındığı sırada kulağına, genzine ya da boğazına yanlışlıkla su kaçan kişiler oruçlarının bozulup bozulmadığını merak etmektedir. Özellikle Ramazan ayının yaklaştığı şu günlerde, orucu bozan hususlara yönelik araştırmalar ağırlık kazanmaktadır. Oruçken nasıl abdest alınır? Oruçluyken buruna, boğaza, genze su kaçarsa oruç bozulur mu? İşte, detaylar.

Orucunu tehlikeye atmak istemeyen vatandaşlar, çeşitli soruları Din İşleri Yüksek Kurulu'na yöneltmeye devam etmektedir. Oruçluyken abdest-gusül alınıp alınmadığı ve bununla alakalı merak edilen detaylara yazımızın devamından ulaşabilirsiniz. Oruçluyken buruna, boğaza, genze su kaçsa oruç bozulur mu? Oruçluyken abdest-gusül alınır mı, orucu bozar mı? İşte, merak edilen detaylar.
Oruçluyken Buruna, Boğaza, Genze Su Kaçsa Oruç Bozulur Mu?
Orucun bozulması konusunda hata; kişinin oruçlu olduğunu bildiği hâlde, orucu bozan durumun kasıtsız meydana gelmesidir. Örneğin abdest sırasında ağza ve buruna su verilirken istem dışı boğaza su kaçması böyledir. Bu şekilde orucu bozan fiilin hataen yapılması orucu bozar ve yalnızca kazayı gerektirir.
Boğaza su kaçması, kişinin oruçlu olduğu hatırda değilken meydana gelirse, unutarak yapılmış olur ve oruç bozulmaz (el-Fetâva’l-Hindiyye, 1/202). Bir sahâbî Resûlullah’a (s.a.s.), “Ey Allah’ın Resulü! Oruçlu iken unutarak yiyip içtim. (Orucum bozuldu mu)?” diye sormuş. Resûlullah (s.a.s.) da; “(Hayır bozulmadı) Allah seni yedirip içirdi.” (Ebû Dâvûd, Savm, 39 [2398]; bkz. Buhârî, Savm, 26 [1933]; Müslim, Sıyâm, 171 [1155]) cevabını vermiştir.
Şâfiî mezhebine göre; abdest veya gusül alırken ağız ve buruna az miktarda alınan su, elde olmayarak (hataen) boğazdan inerse oruç bozulmaz. Çünkü oruçlu iken abdestte ağza ve buruna az miktarda su vermek menduptur. Ancak serinlemek veya suyla oynamak ya da abdest ve gusülde gereğinden fazla abartılı bir şekilde ağza ve buruna su almak gibi bir sebeple hataen su boğazdan aşağı inerse oruç bozulur (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 2/158).
Orucu Bozan Şeyler
Fıkıh kitaplarında gıda veya ilaç olan bir şeyi yutmak orucu bozar denmektedir. Kum, toprak, maden gibi gıda ve deva olmayanlar ise orucu bozar ancak kefaret gerektirmez. Gıda ve ilaçların serumla, iğneyle verilmesi orucu bozmaktadır; kefaret değil, kaza gerektirir. Astım spreyinin içinde ilaç olduğundan dolayı orucu bozmaktadır. Ağza girip yutulan bir şeyin miktarı mühim değildir. Bir damla su ya da bir damla ilaç, isteyerek yutulursa oruç bozulur ve kefaret gerekir. Şayet ilaç almak zorunluysa, bu konuda da oruç tutamayacak kadar hasta olanın oruç tutmamasına ruhsat verilmiştir.
Dört mezhepte de yaraya konulan ilaç, içeriye giderse oruç bozulur. Örnek olarak baştaki kemik verilebilir. Baştaki kemik yarılsa ve buraya konulan ilaç beyne gideceğinden dolayı oruç bozulmuş olur.
Şafii mezhebinde karna bıçak saplansa, bıçağın ucu mideye yani cevfe girdiği için oruç bozulmaktadır. Aynı şekilde iğneyle adeleyi ya da damarı yırtarak verilen ilaç da orucu bozar. Hanefi mezhebindeyse, bıçak tamamen midenin içine girerse oruç bozulur.
Serum, vücudun her yerine ulaşmaktadır. Bu noktada serum da dört mezhepte orucu bozmaktadır; sadece kaza gerekir. Lavman yapmak Maliki hariç diğer mezheplerde orucu bozmaktadır.
Makattan ve vajinadan fitil kullanmak, pamuğun girip kaybolması, parmağı yaş olarak girmesi, kulağa ilaç damlatmak ve buruna sıvı ilaç çekmek de orucu bozmaktadır. Aynı şekilde dilaltı hapı da orucu bozmaktadır. Ağız içi mukozadan değil de, vücuttaki sağlam deriden emilen ilaçlar bozmaz.
Orucu Bozmayan Şeyler
Oruçluyken Abdest-Gusül Alınır Mı, Orucu Bozar Mı?
Guslederken ağza ve buruna su vermek farzdır. Ağza verilen suyu boğaza kadar ulaştırıp çalkalamak ve buruna verilen suyu da iyice çekmek sünnettir. Bu hüküm oruçlu olmayan kimseler içindir. Oruçlu olanların, boğaza veya genze su kaçma ihtimali olduğu için böyle yapmaları uygun olmaz. Onlar gusülde ağza ve buruna su verirken mübalağa etmeyip abdestte yaptıkları gibi yaparlar (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 1/116, 156).