Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Neden evlenmediler seninle!!!

        Meryem Uzerli, Hülya Avşar'a konuk olmuş. Önce size aralarında geçen bir diyaloğu olduğu gibi, onların cümleleri, sarf ettikleri kelime tarzı ile olduğu gibi yazıyorum.

        Hülya Avşar: Bir türlü oturtamadın. Bu hayat zor değil mi!

        Meryem Uzerli: Belki de çok güzel oturttum. Oturttum derken, sonuçta biz varlık olarak, kendime göre tabii ki, bir yolculuğa çıkıyoruz. Çocukluğumuzu yaşıyoruz, zorluklar yaşıyoruz, inişler çıkışlar yaşıyoruz. Büyüyoruz, kim olduğumuzu öğrenmeye çalışıyoruz. Bir insan böyle bir ilişki yaşıyor ve ayrılıyor. Olabilir, her yerde oluyor. Ama ne zaman aşk başarılı ki!!! Sen biriyle beraber olup öldüğün güne kadar mı beraber olduğun zaman aşk başarılı? Biriyle beraber olup ilişki yaşayıp bu olmuyor deyip ayrılmak mı başarısız! Bence aşk için başarılı ya da başarısız diye bir şey yok. Bu bir hayat yolculuğu var. Bir türlü oturtmadın dediğin de.

        Hülya Avşar: Sen değil düzen kuramadın. Almanya'daki erkek arkadaşın Alman mıydı?

        Meryem Uzerli: Yok Türk'tü.

        Hülya Avşar: Neden hep Türkleri tercih ettin diyor?

        Meryem Uzerli: İki Türk vardı. Diğerleri Türk değildi.

        Hülya Avşar: Evlenmeden yaptın di mi sen ikisini de. Hiç evlenmedin di mi sen? Aaaaa neden evlenmedin? Neden evlenmediler seninle?

        Meryem Uzerli: Benimle evlenmediler konu değil.

        Hülya Avşar: Şöyle "Seni neden kaçırdılar" diyim daha doğrusu.

        Meryem Uzerli: Bazen hayat seni yaşıyor, bazen hayatı sen yaşıyorsun. Bir dönem hayat beni yaşadı, şimdi anlıyorum. En önemli şey hataları bilmeyerek yapmak. Hataları bilerek yapıyorlar ya hani!!!

        Diye devam ediyor....

        Aralarındaki bu diyaloğu izledikten sonra bendeki duygu şudur!!!

        Öncelikle; sorular talihsiz olmuş. Hülya Avşar'ın evlilik ve evlilik kurumuna, kadın ve kadının dik duruşuna bakış açısını bilmesen başka başka düşüncelere sürüklenecektim. Ancak bildiğimden, "Bazen sorular ağızdan düşünüldüğü gibi çıkmayabilir. Bu sorular da böyle çıktı galiba" diye düşünmek istiyorum.

        Ve Meryem Uzerli'nin zamanında "Tükendim" diyerek bu ülkeden kaçışını şimdi çok ama çok iyi anlıyorum.

        ***

        Neden mi?

        -Bizim ülkemizde maalesef kadının üzerinde her türlü baskı var. Evlilik baskısı ise çok ama çok büyük.

        -Ve bunu da kadına yine kadın yapıyor maalesef.

        -İster okumuş, ister okumamış hiç ayrım yapmadan bunu hem cinsine uyguluyor.

        -Olayın neresinden baksan, "Neden evlenmediler seninle?" sorusu bilinçaltı çıkan bir soru ve düşüncedir.

        -Tamam "Senin gibi kızı neden kaçırdılar?" cümlesi de telafidir de genel olarak ülkede çok yaygın bir telafidir hatta.

        -Eğitimli, eğitimsiz maalesef kadın, kadına bu evlilik baskısını uyguluyor.

        ***

        Hülya, Ayşe, Fatma fark etmiyor

        Burada soruları soran Hülya Avşar ama genel olarak Hülya, Ayşe, Fatma fark etmiyor. Maalesef zihinlerde bu evlilik konusunda ciddi kirlenmiş düşünceler var.

        Özellikle son iki-üç senedir bu konuyla ilgili bazı yorumlar yapıyor ve yazıyorum.

        Hatta bazı kadın arkadaşlarımla da bu konuyu konuşuyoruz. Evlenen kişiler ile hiç evlenmemiş kişilerin bakış açılarını duyuyor, konuşuyoruz. Ve nereden baksan zihinler kirli.

        Etrafımda daha önce hiç evlenmemiş kadın arkadaşlarım var. İnanın üzerlerindeki baskıyı görüyor ve hissediyorum. Kendilerine "Neden evlenmedin?" sorusuna karşı bir savunma mekanizması oluşturmuş verdikleri yanıtlar da hep klasik;

        -Hiç evlenmek istemedim.

        -Ben evlenmek istemedim.

        -Çok evlilik teklifi aldım ama kabul etmedim.

        Diye diye uzuyor.

        Ben de tam da bu muhabbetler geçerken, kendimi düşünüyorum. İnanın daha önce evlenmemiş olsam ben de bu duyguyu hissedebilirdim. Çünkü istesen de, istemesen de hissettiriyor bazıları.

        Ve daha önce evlenmemiş birçok kadın arkadaşım da ciddi bir baskı altında ve bu yüzden hep yanlış ilişkiler yaşayıp, mutsuz oluyor çoğu. Ve hatta bu yüzdendir ki, birçok kadının ağzından, "Aman bir evleneyim de, üç-beş seneye boşanırım" cümleleri çıkıyor ne yazık ki!!!

        ***

        Başarı ne demek?

        Meryem Uzerli, ilişkilerin bitme ve ölene kadar sürme konusunda yaptığı; "Bir insan böyle bir ilişki yaşıyor ve ayrılıyor. Olabilir, her yerde oluyor. Ama ne zaman aşk başarılı ki!!! Sen biriyle beraber olup öldüğün güne kadar mı beraber olduğun zaman aşk başarılı? Biriyle beraber olup ilişki yaşayıp bu olmuyor deyip ayrılmak mı başarısız! Bence aşk için başarılı ya da başarısız diye bir şey yok!!!" cümlelerine bayıldım.

        Evet "Aşk"ta başarı ne demek?

        Belki güzel bir ilişki yaşayıp sonrasında ayrıldıktan sonra dost kalıyorsundur. Ve bence en büyük başarı bu?

        Düşünsene ilişki yaşıyorsun ve mutsuz ve sürdürmek zorundasın. Ama eş-dost-çevre "Başarısız" demesin diye sürdürüyorsun. Yok istemem.

        Bence en büyük başarısızlık mutsuz, sahte bir ilişkiyi sürdürmektir.

        Şahsen ben, mutsuz olduğum bir ilişkiyi sürdüreceğime başarısız ilan edilmeyi tercih ederim. Tabii kime göre başarısız, kime göre başarılı!!!!

        O yüzden kim ne derse desin, içinizden ne geliyorsa öyle yapın.

        Zorla evlilik, zorla ilişki yürütmek olmaz.

        Benim kadınlara direkt ve endirekt vereceğim tek tavsiye şudur; sürekli aldatıldığın, yalanların söylendiği, yalnız bırakıldığın, arkanda durulmadığını düşündüğün bir ilişkinin içinde ve erkekle birlikte olacağına yalnız kalmayı tercih et daha iyi. En azından özünden, kendiliğinden, benliğinden, karakterinden ödün vermemiş olursun.

        İnan daha çok mutlu olursun.

        Böyle bir insanın yanında durması bile mutsuzluk ve sahte...

        Özellikle ilişkisinin arkasında duramayan bir erkek ile birlikteysen hemen oradan uzaklaş. Bırak sana "Başarısız" desinler.