"Bornoz demek, sohbet demek, keyif demek, hazırlık demek, makyaj demek, toplantı demek, ödeme demek, uzun uzun bitmeyen sohbet demek, zaman zaman gerginlik demek, zaman zaman keyif demek" diye uzayıp giden bir liste verebilirim. Çünkü sahne öncesi ya da sonrası en sevdiğim yerler ünlülerin 'Kulis'leridir.
İşim gereği çoğu zaman, sahne öncesi ya da sonrası 'Kulis'lerdeki ünlülerin hallerini gözlemlemeyi, sohbet etmeyi, bunları aktarmayı çok seviyorum. Önceki gün de, Maslak'ta bir mekanda sahneye çıkan Hülya Avşar'ın kulisine daldım. Ve tam da en doğal haliyle yakaladım; makyaj-saç yapılmış ve sahne öncesi bornozuyla, aynı sahneyi paylaştığı Cenk Eren ile sohbet ediyordu. Cenk Eren sahneden inmiş bornozunu giymiş, sahneye çıkacak olan Hülya Avşar ile sohbet ediyordu.
İkili zaman zaman aynı sahneyi paylaşıyor ve çok da iyi anlaşıyor. Doğal ve esprili tavırları ile de birbirlerine takılmadan edemiyor. O gece de Cenk ve Hülya'nın enerjileri sahneye yansıdı. Ve ikili kendilerini izlemeye gelenlere unutulmaz bir gece yaşattı.
Kulisteki halini sahneye de yansıtıyor ikili, oynamadan, en doğal halleriyle izleyicinin karşına çıkıyor. Özellikle Hülya Avşar'a "Özellikle yeni nesil oyunculara ve şarkıcılara magazin güncesi adı altında ders vermelisiniz" dedim. Kendisi de, "Olabilir bunu gündeme alayım, bi düşüneyim" dedi. Şahsen yıllardır yazıyorum bu konuda kitap bile yazmalı. Çünkü ortada film, sahne yokken bile bir anda tüm Türkiye Hülya Avşar'ı konuşabiliyor. Çünkü kadın gündem olmayı ve bunu yönetmeyi çok iyi biliyor. Düşünün bunca yıl bunu yapabilmek, magazin dünyasını iyi yönetebilmek herkesin harcı değil. Hülya Avşar bunu samimiyeti, doğallığı belki de kendisine yakışan tarzı ile çok da iyi yapıyor.
Hatta çoğu zaman insanları sinirlendiren, eleştirilere maruz kalabilecek açıklamalardan da geri kalmıyor. Yani kendine has bir tarzı var. Sahneye de bunu yansıtıyor.
***
Keşke böyle senaryolar gelse
O gece Demi Moore'un son filmi "The Substance"yi hatırlattım. Keza film hakkında yazdığım yazıda da, "Bizim ülkemizde bu rolü ancak Hülya Avşar oynar" diye yazmıştım.
Henüz izlememiş ama "Keşke gelse böyle senaryolar da oynasak" dedi. İstediği tarzda senaryolar gelmediğinden yakındı.
Ve kendisini izlemeye gelen Gonca Vuslater için de, "Son yıllarda oyunculuğu kıskanarak izliyorum" diyerek sahneye davet edip dans etti.
***
Kadınlar yaşlanınca kenara itiliyor
Yılların Hülya Avşar'ı sahnede.
Son günlerin en çok konuşulan oyuncusu Gonca Vuslateri yanımda.
Zamanında iddialı rollere imza atmış Hülya Avşar ile yıllardır ülkede konuşulan farklı rollere imza atan Gonca Vuslateri'nin aralarında tek fark yaşları. Elbet çok farkları var ancak en belirgin ilk fark yaşları. Ve tam da o gecenin sabahında Demi Moore "Kadınlar yaşlanınca kenara itiliyor" diyerek yılların yarasına parmak basan bir açıklama yapmış.
Ne diyor Demi Moore; "Biz kadınların hemfikir olduğu bir şey var. Yaşlanmayla birlikte kenara itiliyoruz. Toplum, daha az arzu edilir veya daha az değerli olduğumuzu hissettiriyor" demiş. Çok da doğru söylemiş. Maalesef kadınlara yapılan, uygulanan tutum çok ama çok acımasız.
Ünlü-ünsüz fark etmiyor, kadınlar maalesef yaş alınca daha kolay ve acımasız bir şekilde eleştiriliyor. Ya bunu tıpkı "Cevher" yani "The Substance" filmindeki gibi olmayacak yöntemlere başvuracaksan ya da kabule geçip o tarz bir yol alacaksın. Hülya Avşar ve Gonca Vuslateri'den örnek verecek olursam;
İkisi de cesur.
İkisi de farklı rollerde seyircinin karşına çıkıp şaşırtmayı seviyor.
Her zaman cesur açıklamaları ile fark yaratıyor.
Yani ilerleyen yaşa, yer çekimine inat yola devam etmek. Kendi tarzını ve tavrını ortaya koymak gerek.
Özellikle kadınların birbirini desteklemesi, alkışlaması gerek.
"O yaşlandı" diyerek hemcinsini ötelemek yerine desteklemek gerek.
Bir gün "Yaşlanıp o yaşa geleceğini" düşünerek karşı hemcinsine de destek olmak gerek.