Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Kadir Kaymakçı Olimpiyat mönüsünde kuş sütü eksik!
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Spora başladım ve sağlıklı besleniyorum! Bu cümleyi yazarken bile soluk soluğa kaldığımı ve şu anda iyi bir hamburger için sağ el başparmağımdan vazgeçebileceğimi belirteyim de ne halde olduğumu anlayın!

        Hayatım boyunca doğru dürüst spor yapmadım. Halı sahada top oynamak ya da pazar poşeti taşımak ‘spor’ sayılmıyor diye düşünüyorum. Kendimi bildim bileli çok kilolu birisi olmasam da kürdandan hallice kollarım, rahatlıkla süpürge sapıyla karıştırılabilecek bacaklarım ve Satürn’ün halkası gibi belimi çevreleyen yağ tabakasıyla birlikteyim... ‘Sixpack’miş, ‘biceps’miş, ‘adonis’miş hiç umurumda olmadı. En son ne zaman açık havada, spor için, koştum hatırlamıyorum (Daha da doğrusu hiç koştum mu acaba!). Sahilde Züleyha’yla elimi kolumu sallaya sallaya gezinmem yürüyüşten sayılır mı emin değilim! Attığım 10 bin adımın her birinin bana kas ya da sağlık olarak dönmek yerine uzay boşluğunda kaybolduğuna yemin edebilirim. Spor olsun diye yüzdüğüm denizler, kulaçlarımın sporla alakası olmadığına şahitlik edeceklerdir. Ama işte tüm bunlar geride kaldı... Yarım asırlık vücudum bir süre önce “Aaaaa yeter ama senin yüzünden ne hale geldim kendine çeki düzen ver artık” diyerek omurgamda 4 fıtıkla baş başa bıraktı beni! İşte tam da bu nedenle zayıf kaslarımı güçlendirmek, eğri büğrü duruşumu düzeltmek, daha esnek olmak için spora başladım. Yorgunluktan ölüyorum!

        Hocam sporun bir işe yaraması için beslenmenin çok önemli olduğunu söyleyip bir yenilecekler yenilmeyecekler listesi verdi... Güle güle makarna, patates cipsi, hamburger, kokoreç, pizza merhaba bir dolu lezzetsiz şey! “Olimpiyatlarda sırıkla yüksek atlamayacağım bu kadarı da fazla” dedim. “Sen bu diyete dua et olimpiyatta sırıkla yüksek atlayacak adamın ne yediğini biliyor musun?” diye kestirip attı. Sahi bu Cuma günü başlayacak Paris Olimpiyatları’na katılacak sporcular ne yiyorlar diye biraz araştırdım ben yulafa talim ederken onların mönülerinde bir kuş sütü eksik çıktı!

        MAYDANOZLU DONDURMALI COCO FASULYESİNDEN KİNOALI MÜSLİYE YOK YOK

        100 yıl aradan sonra yeniden Paris’e dönen olimpiyatlarda (Paralimpik Oyunları dahil) 206 ülkeden 15 bine yakın sporcu yarışacak. 4 yıldır bu ‘an’ için hazırlanan sporcular için antrenmanlar kadar 15 gün boyunca kalacakları olimpiyat köyünde nasıl beslenecekleri de çok önemli! The New York Times’a konuşan olimpiyat oyunlarının iletişim ekibinden Guillaume Thomas, Paris Olimpiyat Köyü'ne ilk kez giren bir sporcu için en unutulmaz anının, kompleksin etkileyici büyüklüğü değil taze pişmiş bagetlerin kokusu olacağını söylüyor: “Bu bilinçli olarak tasarlandı. Çünkü her Fransız köyünde bir fırın vardır. İnsanların içeri girerken bagetin kokusunu alabilmelerini istiyoruz. Bu bilinçli olarak tasarlandı.”

        Olimpiyat Köyü’nün girişinde kurulacak fırın günde 2 binden fazla baget, kruvasan, ‘pain au chocolat’ ve focaccia üretecekmiş. Hatta müsabakalar arasında kafa dağıtmak isteyen sporcular için ekmek pişirme kursları olacakmış. Olimpiyat Köyü'nün merkezinde, sporculara günün her saati hizmet verecek 6 restoran ağı bulunacak. Bu restoranlarda günde 40 bin kişilik yemek çıkacak. Organizasyon boyunca cateringden sorumlu Sodexo Live, dünyanın dört bir yanından farklı yemek kültürlerinden gelen sporculara modern Fransız mutfağından örnekler sunmak için Fransa’nın 3 ünlü şefi Akrame Benallal, Amandine Chaignot ve Alexandre Mazzia’nın mönülerden sorumlu olduğunu açıkladı. Michelin yıldızlı 3 şefin ‘dünyanın en büyük restoranı’nda sporculara kinoa müsliden nohuta, tavuk soslu kerevitli gnocchi’den maydanozlu dondurmalı coco fasulyesine, tuzlu morina balığı ve patates püresinden chermoula soslu kızarmış karidese, sebzeli musakkadan sebze bulyonunda tapioka ile füme tuzlu mezgite türlü türlü yemekler tattıracaklar.

        Alexandre Mazzia
        Alexandre Mazzia

        İKİ FRANSIZ, İKİ ASYA, BİR HELAL, BİR DE DÜNYA MUTFAĞI RESTORANI

        Paris 2024’ün ‘gıda’ konusundaki önceliği sürdürebilirlik olarak belirlenmiş. Bu vizyonda 4 hafta boyunca toplam 13 milyon öğün (Bu rakamın içinde seyirciler için 5 milyon atıştırmalık, personel ve gönüllüler için 3.5 milyon öğün, yarışmacılar için 2.2 milyon, medya için 1.8 milyon, misafirler için 350 bin öğün ve Olimpiyat ve Paralimpik topluluğu için 150 bin öğün yer alıyor) servis edilirken ortalama karbon ayak izini ile tek kullanımlık plastikleri yarıya indirmek ana hedef. Mutfakta kullanılacak ürünlerin yüzde 80'inin yerel olarak tedarik edilmesi, gıda israfının azaltılması ve tüketilmeyen kaynakların yüzde 100'ünün geri kazanılması, tüm ikram ekipmanlarının yeniden kullanılması ve genel olarak işlerin yüzde 10'unun - ve Olimpiyat ve Paralimpik Köyü'ndeki işlerin yüzde 15'inin engelli kişilere ayrılması gibi zorlu hedefler de bu sürdürülebilirlik mottosunun içinde yer alıyor.

        ‘Yemek’ konusunda kaliteye, lezzete, deneyime ve ürünlerin saflığına öncelik veriliyor. Bunun için 18 aylık bir süre zarfında tarımdan gıda sektörüne, STK'lardan beslenme uzmanlarına uzanan toplam 120 kuruluşla istişareler yapılmış. Mönüler konusunda yüzde 80’i yabancı toplam 200 sporcuyla beslenme alışkanlıkları, yemek zevkleri gibi konularda bir anket yapılmış. Sporcuların yüzde 98’inin oyunlar süresince beslenme durumlarının sosyal ve çevresel etkileri konusunda endişeli olduğu ortaya çıkmış.

        Bu endişeyi gidermek için çeşitli ülkelerden 20 şef getirlmiş. Restoranlardan ikisi Fransız, ikisi Asyalı, biri helal ve biri de "dünya mutfağı" olarak tanımlanmış.

         Kinoa Müsli
        Kinoa Müsli

        OLİMPİYAT KÖYÜ'NDE AVOKADO BULUNMAYACAK!

        Katılan ülkelerin sporcularının ihtiyaçlarından emin olmak için beslenme uzmanlarıyla çalışmalar yapılmış. Koreliler kimchi, Japonlar miso istemiş, bazı Karayip ülkeleri ‘passion fruit’ talep etmiş ancak oyunlardaki sürdürülebilirlik düzenlemeleri hava yoluyla malzeme ithalatını yasakladığı için tüm talepler karşılanamamış. Çok uzaktan getirilmesi gereken ve üretiminde aşırı su kullanılan avokado da olimpiyat köyünde bulunmayacak yiyeceklerden... Karbon salınımına etkisi bilinen et üretimi konusunda kişi başı 113 kiloyla Avrupa’nın zirvesinde yer alan Fransızlar sürdürülebirlik konusda olimpiyat mönüsünde önemli bir taviz vermis. Mutfağındaki et yemekleriyle ünlü Fransızlar sporcular için hazırlanacak tabakların yüzde 60’ını etten arındırmış, yüzde 33’ü de bitki bazlı olarak planlamış. Olimpiyatlarda beslenme üzerine çalışan Carole Galissant, Fransız tariflerine özel bir önem verdiklerini söylüyor: “Blanquette de veau, limonlu tart, Paris-Brest... Mümkün olduğu kadar tanıdık tatlara yöneldik.” Tüm ürünlerin en az yüzde 30'u organik yüzde 100'ü ise Fransız süt ürünlerinden oluşacakmış.

        Tavuk soslu kerevitli gnocchi
        Tavuk soslu kerevitli gnocchi

        Ancak buna rağmen bazı takımlar sporcuları için kendi ülkelerinden ‘memleket yemekleri’i göndermiş. Kenya takımı Paris'e ugali (ağır karbonhidratlı bir mısır unu) ve Kericho Gold çayı gibi Kenya'ya ait konforlu yiyecekler içeren bir paket yollamış. Amerikan Olimpiyat Komitesi kıdemli spor diyetisyeni Shawn Hueglin ise Amerikalı sporcular için protein shake'leri, krakerler, patlamış mısır, et kurusu, enerji barları ve tabii ki fıstık ezmesi gönderdiklerini söylüyor. İrlanda Olimpiyat takımının beslenmesinden sorumlu Sharon Madigan, mönülerde değişik tadlar olmasının sporcular için genellikle denemedikleri yiyecekleri denemek, beğenmek ve keyif almak için harika bir fırsat olduğunu belirtiyor ama bir istisnası var: “Ancak İrlandalıların yulaf lapasız yapamazlar ve Fransızlar gerçekten yulaf lapasını pek iyi yapamıyorlar, hatta hiç yapmıyorlar! Biz yulaf getiriyoruz...”

        Çikolata ve ahududulu mus
        Çikolata ve ahududulu mus

        SPORCULARIN İSTEDİĞİ YİYECEKLERİ BULABİLMESİ İÇİN APP HAZIRLANDI

        Sodexo Live için çalışan şeflerden Jeff Leidy 550’den fazla ürünün kullanıldığı son derece kapsamlı tariflerde herkesin aradığı tadı bulabilmesini hedeflediklerini söylüyor: “Sporcuların beslenme ihtiyaçlarının bir dinamiği var. Bu yüzden menü planlamanızı yaparken, karbonhidrat ağırlıklı bir diyet isteyen belirli sporcular olduğunu, yağsız protein isteyen belirli sporcular olduğunu hesaba katmak gerekiyor. Hesaba katmanız gereken bu farklı faktörlerin yanı sıra şu soruyu sormalısınız: Bu yiyeceklerin tadı nasıl güzel olur ve sporcular için bunları çekici hale nasıl getiririz...”

        Estelle Lamotte, branşlara bağlı olarak sporcuların bazılarının oyunlardan önce tam olarak doğru kiloda olduklarından emin olmaları gerektiğini belirtiyor: “Bisiklet ve koşu gibi sporlar çok daha fazla glüten merkezlidir. 32 branş var, bu nedenle de 32 farklı yeme şekline var. Bu yüzden sporcular için oyunlardan önce kullanılabilecek bir web uygulaması var. Bu şekilde, tüm ekip ve delegasyon menü planlarını alacak ve yemek için ihtiyaç duydukları her şeyi ve bunları köyde nerede bulabileceklerini planlayabilecekler.”

        Lamotte, üç ürüne dikkat çekiyor: Kahve, çikolata ve muz! Sporcuların en çok sevdiği meyvelerden biri olan muzun olimpiyat köyünde çok popüler olacağını belirtiyor: “3 milyona yakın muz tüketileceğini tahmin ediyoruz!”

        Miktarını hesaplamakta güçlük çektikleri bir başka ürün ise kahve, “Tüketilecek kahvenin hacmini ve nasıl üretileceğini belirlemek üzerinde çalışıyordum. Sonra biri, ‘Kahve telvelerini gübre olarak kullanmak için bize geri getirebilir misniz?’ dedi. İyi de üreteceğimiz telve hacmi ne olacak? 25 ton kahve, yani 40 ton kahve artığı olacak. İşte tüm bu kahve telvesi mantar yetiştirmek için kullanılacak” diyor Lamotte.

        OLİMPİYAT KÖYÜ'NDE 700 ADET SU VE MEŞRUBAT ÇEŞMESİ BULUNACAK

        Uluslararası Olimpiyat Komitesi olimpiyat köyünün nüfusununu yüzde 18'inin helal yiyecek yiyeceğini bildirmiş. Bu yüzden de helal yiyecek için özel bir bölüm ayrılmış. 6 restorandan 5’i sabah 05.00'ten gece 01.00'e kadar biri ise 24 saat açık. Ayrıca burger ve ‘shawarma’ (et-tavuk dürüm) gibi yiyeceklerin bulunduğu paket servis alanları da olacak... Yetkililer adı sporla pek bir araya gelmeyen bu ‘junk food’lar için “Artık bu noktada besin değerlerini hesaba katmıyoruz çünkü sporcuların bazılarının müsabakalardan sonra istedikleri şey bu!” diyor.

        Yaş ortalaması 24 olan 15 bin sporcu için olimpiyat köyünde bir bar olmayacağını söylüyor Estelle Lamotte: “Olimpiyat köyünde alkol satılmayacak. Ama eminim birileri bira içecektir ama bunun için Paris’e gitmeleri gerekecek.”

        Restoranlardaki personel polo tişörtler giyip ‘gavroş’ şapkaları takacak. Kirlenen tabaklar, oyunlar için özel olarak yapılmış üç büyük bulaşık makinesinde yıkanacak Fransız porseleninden olacak. Oyunlar boyuncu ihtiyaç duyulan 100 bin tabak, olimpiyat sonrasında Sodexo Live! tarafından yeniden kullanılacak. Tek kullanımlık plastiklerde yüzde 50'lik azalma sağlanacak. Tüm plastikler toplanacak, geri dönüştürülecek ve sofra takımları yeniden kullanılabilir olacak. Tesislerde 700 su ve meşrubat ‘çeşmesi’ kurulacak.

        Enginar püresi, haşlanmış yumurta, trüf mantarı ve biraz peynirli kruvasan
        Enginar püresi, haşlanmış yumurta, trüf mantarı ve biraz peynirli kruvasan

        HERKESİN FARKLI BİR 'MADELEINE DE PROUST'U VAR

        Paris Olimpiyatları'ndaki sporculara danışmanlık yapan, çift altın madalyalı eskrimci Brice Guyart, oyunlarda herkesin bir arada yemek yiyebilmesini her zaman sevdiğini söylüyor. Guyart, Sodexo Live ekibinden deneyimlerine dayanarak birkaç istekte bulunmuş: “Tabakları çok büyük yapmayın, yoksa sporcular fazla yer. Sıcaklığı orta seviyede tutun, çünkü Sydney ve Atina Olimpiyatlarındaki yemek salonlarında yemek yiyenler ceket giymek zorunda kaldı. Şefler doğum günlerini kutlayan sporcular için pasta yapabilirler... Bunlar küçük şeyler ama önemli ayrıntılar.”

        Brice Guyart’ın dikkat çektiği bir diğer nokta lezzet... Fransız yazar Marcel Proust’un ıhlamura batırılan bir madlen keki ve kaybolan zamanın yakalanması sürecini anlatığı nefis kitabı ‘Kayıp Zamanın İzinde’den sonra ortaya çıkan ve insanı geçmişteki bir anıya götüren bir koku veya tadı anlatmak için kullanılan ‘Madeleine de Proust’ kalıbına gönderme yapıyor Guyart: “Her birimizin hayatta farklı Madeleine de Proust’ları var. Atina'da altın madalya kazanmama ek olarak, taze salatalık, domatesler ve büyük parçalar halinde tuzlu beyaz peynir ile yapılan Yunan salatasını unutamıyorum mesela. O salata benim ‘Madeleine de Proust’um...”

        Olimpiyatlar nedeniyle bir ay boyunca spora doyacağız ama sağlıklı beslenirken ben nasıl doyacağım onu bilmiyorum! Vücudum istediğim şekle geldiğinde kendi bir olimpiyat köyünün doyuracak kadar ‘Madeleine de Proust’larımı bir masaya doldurup afiyetle mideye indireceğim. Kimbilir belki öncesinde de sırıkla yüksek atlarım...