Beşiktaş, 4 resmi maç oynadı. Sivasspor maçıyla milli araya girilecek. 14 gol attı. Sadece Samsunspor maçında kalesini gole kapatan siyah-beyazlılar 6 gol yedi. Her Beşiktaş maçı futbolseverlere çok şey vaat ediyor bu sezon. Kuşkusuz bu anlayışın mimarı GIO... Hollandalı teknik adam sadece 3 yeni oyuncuyla Beşiktaş taraftarının ötesindeki futbolseverleri de ekran başına çakmayı bildi.
Antalya ve Lugano maçlarında tribündeydim. Elbette Paulista büyük lider ama ne yanında sürekli değişen stoperler, ne iki bek tam anlamıyla güven veriyor. Onarım için Felix ideal isim olabilir. Son güne kadar da beklere takviye sağlanabilir. Kimselerin beğenmediği Necip'in sakatlığı zannımca büyük handikap!
Peki defosu bol arka tarafın önü nasıl ?
Şahane... Vaatkar, davetkar. Bir göz vuruşuyla yerle bir eder; böyle bir şey olamaz. O altılı ganyanın dört ayağını geçen yıldan biliyoruz biz! Sadece iki oyuncu mu bu kadar fark eder? Hayır! O iki oyuncu diğerlerine de etki eder.
Lafın fazlası arife anlatılmaz; siz biliyorsunuz RAFA ve IMMOBILE'den söz ettiğimi... Oyunlarını anlatacak değilim. Geçen sene dudak bükülen Milot ve Gedson'a nasıl olumlu haller yüklediğine bi bakalım mı ? Oyun, akıllı oyunlarla, akıllı oyuncularla nasıl değişiyor. Elbette kenardan gelen mühendislikle... Ya Al-Musrati ? "Bu adama bu kadar para verilir mi"den "onsuz olmaz"a terfii..
Beşiktaş her maçı kazanır, şampiyon olur, Avrupa'da yürür gider gibi taraftara şirin görünecek sözlerden imtina ederim. Öyle de düşünmüyorum. Oyunun içinde oyunu kaçırdıkları dakikalar da yok değil malum. Samsun'da ilk 30 dakikada sıfır etki. Antalya maçında verilen bol "geçiş", ilk Lugano'nun son 40 dakikası, ikinci Lugano'nun 25-60.dakikalar arası.. GIO Hocamız bunları tespit ve teşhis etmiştir.
Şimdi iki önemli oyuncu var! Semih ve Mustafa... Oyunlarını geliştirmeleri için fırsat senesi. Yeteneklerinden, çalışma arzularından kuşkumuz yok. Öğrenme kapasitelerini ne kadar yükseltirlerse bundan kendileri, Beşiktaş ve Türk futbolu fayda görürler... Ellerinde eskilerin deyimiyle HUDA-I NABİD, yani sonsuz bir öğrenme denizi var.
Tugay Kerimoğlu'na Cevad Prekazi'yi sorduklarında ne yanıt verecekse, Emre Belözoğlu'na Hagi deyince ne cevap alınacaksa... Yıllar sonra birileri Semih ve Mustafa'ya RAFA SILVA ve IMMOBILE deyince aynı yanıtları versinler...
O hale gelsinler...
İkisinde de öğrenme potansiyeli güçlü...
Allah onları esirgesin... Çok büyük yerlere gelsinler...