"Nasıl berabere kalırız ya!" diyebileceğimiz bir oyun yoktu Kayseri'de.
9 numarasız oyun tercihine itiraz etmem; etmedim. Beğenmeyebilirsiniz bu yöntemi... O da size döner "ülkende 9 numara mı var, ya da yurtdışındaki oyuncularınızda" der; apışıp kalırsınız.
Kaldı ki Enes Ünal 65'te oyuna girdikten sonra bir parça santraforlu hale büründük; etkinliğimiz de arttı rakip kalede.
Neyse konumuz oyun ya da skor değil. Bu takım her türlü (hiç de hak etmediği) B Ligi'nden A Ligi'ne (bence direkt) çıkacaktır.
Dün akşamın kötü görüntüsünü taktik ya da tercihiyle vermedi hocamız.
Montella'yı eleştirmek için "24'te şutta 3 isabet bulan takımın hali nedir?" diye sorabilirsiniz. Ya da 26 ortada 3 isabet kaydetmemize, 41 rakip ceza sahası topla buluşmamızdan gol çıkmamasına itiraz edebilirsiniz!
Benim sorum üçüncü penaltıcımızın kim olduğu...
Kerem Aktürkoğlu beyanatında "penaltı kaçırdığım için A Ligi'ne çıkamadık!" dedi. Bu tekçi yaklaşıma, bu anın 100 dakikada her şey olduğu anlatısına karşıyım. Takım oyunu vardır. Takımın oyuncuları söz konusudur. Penaltı kaçar, penaltı vuruşu zor bir vuruştur.
Ancak penaltı kazanıldıktan sonra hocamızın ORKUN'u işaret etmesi sonrası KEREM'in penaltıyı atması yanlıştır. Öyle olmasa da, maç sonu basın toplantısında Montella "Kerem'in atmasına saygı gönderisinde" bulunsa da dışarıdan bir otorite zaafiyeti görüntüsü verir.
Şık olmadı. Hakan ve Arda oyunda değilken takımın penaltıcı üçüncü ismi Orkun ise penaltıyı o atar. Kalanı MUKADDERAT!
