Futbolun en önemli magazinlerinin başında FUTBOLCU KAÇIRMA OLAYLARI gelir. Türkiye’de Cemil Turan, Rıdvan Dilmen, Mehmet Topuz gibi transferlerde çeşitli yöntemlerle KAÇIRILMA tedbiri uygulanmıştır.
Cemil Turan dosyasında durum çok ilginç! Sarıyer’den oyuncuyu Metin Oktay kaçırıyor; önce Mecidiyeköy’deki evinde, sonrasında ise Çeşme’deki yazlığında misafir ediyor. Sarıyerli genç Cemil bir fırsatını bulup Çeşme’den kaçıyor; İstanbul’a geldiğinde kulübü onu İstanbulspor’a veriyor. Yıldız isme bu kez Fenerbahçe talip oluyor. Kaçırılan bu kez Cemil değil; İstanbulspor Kulüp başkanı oluyordu. Sonunda Cemil Turan kiralık olarak Fenerbahçe’ye transfer olurken, başkan da asker-siyaset-bürokrasi eliyle dönemin kabadayılarının elinden kurtuluyordu.
Ne Rıdvan Dilmen, ne Mehmet Topuz transferlerinde bu tip polisiyelere rastlamak mümkün. Onlar basit futbolcu “misafir etmekten” öte gitmemiş!
Ancak futbolcu kaçırma deyince hafızalara ilk kazınan isimlerin önde geleni HASAN VEZİR… 1962 doğumlu santrafor, Trabzonspor’un 1983-84 yılında elde ettiği şampiyonlukta pay sahibi oyunculardandı. Sonra 1987-88 sezonunda Rizespor’da oynadı. 88/89 sezonunun başında geldiği Fenerbahçe’de 103 golle rekorlar kıran takımın önemli aktörlerinden biri oldu. Lig bittiğinde mukavelesi sona ermişti Fenerbahçe ile. Kendi deyimiyle az para istemesine rağmen dönemin yöneticisi Metin Aşık o paraları vermemişti Hasan’a. Galatasaray hemen devreye girdi. Kupa finali olmasına rağmen Hasan Vezir’i kaçırma planı yapıldı. Küçükyalı’da E-5 kenarında bulunan eski Londra asfaltı tünelinin çıkışına çağırılan Hasan Vezir, prensipte teklifi kabul eder. Ağabeyiyle gelmiştir buluşmaya. Ergun Gürsoy ağabeyine “biz Hasan’ı eve bırakırız, sen git!” der. Şoför dahil 4 kişi arabaya binilir. İstikamet önce Bursa’dır. Bundan haberi olmayan Hasan “benim yarın kupa maçım var abi!” dese de nafile. Yolda enteresan ve kimselerin pek bilmediği bir olay olur. Bursa girişinde gece yapılan polis kontrolünde HASTA FENERLİ polis memuru Hasan’ı fark eder; arabadakileri tanır. Elbette alıkoyamaz ama mevzunun takipçisi olur. Bursalı iş adamı ve G.Saray yöneticisi Özhan Canaydın’ın fabrikasına gidebileceklerini tahmin eder. Evet araç oraya gidecektir ancak hemen değil…
Araç,bugün lüks villaların bulunduğu BADEMLİ KÖYÜ’ne gider. GPRS, KONUM vs. gibi teknolojilerden 89 yılında olmadığı için Ergun Gürsoy, Yurdaşen Karahasan ve şoför, Hasan’ı gecenin 2'sinde Bademli Köyü’ndeki müstakil eve götürür. Yatmak üzere olan Canaydın ailesi “gecenin bu köründe kim geldi diye bahçe kapısına yönelince 4 adamla karşılaşırlar… Birinin yani Hasan Vezir’in üzerinde bir kısa şort ve bir Fenerbahçe tişörtü… Özhan Canaydın Ergün Gürsoy’a “hayırlı bir iş için gelmezsin ki zaten, bakalım başımıza ne dertler açılacak!” der. Önce konuklar eve buyur edilir. Ardından kıyafet üst baş meselesi konuşulur. Özhan Canaydın tekstil fabrikasını arar, Hasan’a uygun kıyafetlerin hazır edilmesini ister. Yola gidecekler dolayısıyla acıkacaklar, elbetteki tanınacaklarından ötürü mola yerinde duramayacaklarından ötürü, erzak da temin edilir. Özhan bey Bursa’nın ünlü köftecilerinden birini gecenin 3’ünde köfte ekmek hazırlaması için arar…
Bademli’den ayrılan araç, önce fabrikaya gider, sonra meşhur köfteciden erzakını alır 3,5 sularında Fethiye’ye yola çıkar. Peki Bursa girişinde yaptığı kontrolde Hasan Vezir’in kaçırıldığını fark eden Fenerli polis? Özhan Canaydın’ın fabrikasının önüne gittiği kesin de… Sonrasında basına haber verip vermediği halen muamma… Çünkü G.Saray, Hasan Vezir çok istekli olmasa da, ertesi sabah Fethiye’deki büyük tatil köyünde bir imza töreni düzenler…
İşte size bir kaçırılma öyküsü.. İşte hiçbir yerde duyamayacağınız polis polisiyesi…