Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BİR ülke önüne konulan seçeneklerden hangisi tercih eder?

        Kalkınma Yolu’nu mu, yoksa yıllardır başına bela olan terörün yolunu mu?

        Birinci Körfez Savaşı’nın başladığı 1990’lı yılların başından bu yana geçen 35 yıl boyunca, çocukları silahla büyümüş Irak yönetimi içinde bulunduğu durumdan çıkmak istiyor.

        Bu kapsamda Parlamentosundan bir süre önce IŞİD’le Mücadele Koalisyon Gücü kapsamında bulunan yabancı güçlerin ülkeyi terk etmeleri kararını çıkardı.

        Kuzeyde KDP ve KYB’nin ağırlığında oluşan IKBY, batıda el-Ambar bölgesinin alt ve üstünde IŞİD ve bileşenleri ile Suriye bağlantılı ABD, İran milis güçleri, güneyindeki Basra bölgesinde ise önüne gelinin hakimiyet sürdüğü 5 parçalı yapılanmadan çıkmak arzusunda

        Tekrar devlet olmanın adımlarını atıyor.

        Daha önce farklı kabinelerde bakanlık görevini de üstlenmiş bulunan ve 27 Ekim 2022’den bu yana da Başbakanlık görevini sürdüren Muhammed Şiya Sabbar es- Sudani bu konuda oldukça kararlı görünüyor.

        Kısa süre önce Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile de Bağdat’ta görüşen Başbakan es-Sudani, Türkiye ve Irak’ın güvenliğinin birbiriyle bağlı olduğunu her aşamada dile getiren bir lider.

        Irak topraklarından komşu ülkelere yapılan saldırılara son verme konusunda da kararlılığını koruyor…

        KIZILDENİZ’DEN DAHA KISA

        Türkiye Irak’ın ortak yatırımlara girmesinin de ilişkilerle birlikte var olan terör gerilimini de ortadan yok edeceği görüşünü taşıyor.

        Bu kapsamda Türkiye, BAE, Katar ve Irak’ın ortak projesi olan orta yolu diye de bilinen İpek Yolu’nun ayağa kaldırılmasını hedefleyen Kalkınma Yolu projesinin hayata hemen geçirilmesi konusunda da oldukça istekli...

        Basra Körfezi’ndeki Büyük Faw limanını demir ve kara yolu ile Türkiye sınırına bağlayan proje stratejik bir kalkınma yolu sunuyor.

        Orta Doğu’nun en büyük konteyner limanı olarak da bilinen Dubai’deki 67 rıhtımlı Cebel Ali’yi geçerek 90 rıhtımlı bir yapıya ulaşması hedefleniyor.

        Liman’ın gelecek yıl, olmazsa 2026’da devreye girmesi amaçlanıyor.

        Faw limanının en önemli yanı, son dönem Sudan’dan gelen saldırılar dolayısıyla sıklıkla kapanan Kızıldeniz’e alternatif üretmesi ve Çin ile Avrupa arasındaki mesafeyi Suveyş Kanalı’ndan geçen deniz yoluna nazaran çok daha kısaltması ve hızlandırması.

        Bu kapsamda yol güzergahında yer alan Basra, Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat, ve Musul başta olmak üzere çevresine de ekonomik destek sağlayacağı biliniyor.

        Bu bölgede en büyük sorun ise başta PKK ve IŞİD olmak üzere terör örgütlerinin faaliyeti.

        Koalisyon güçleri çıktıktan sonra çevre ülkelerin etkisinden kurtulmanın tek yolu olarak da Kalkınma Yolu’nun öncüsü Türkiye kalıyor.

        Bağdat yönetimi bu kapsamda PKK ile mücadele konusundaki kararlılığını koruduğu açık.

        Nitekim son günlerdeki hareketlenmenin gerisinde de bu var.

        GARA BÖLGESİNİN ÖNEMİ

        Türkiye bu kapsamda Pençe-Kartal2 operasyonu kapsamında 2021’den bu yana bazı bölgelerine hakim olduğu, Türkiye sınırına 40 km kadar uzakta bulunan kritik Gara bölgesindeki etkisini yükseltmekte kararlı.

        Gara’nın Türkiye açısından bir diğer önemi de operasyon sırasında terör örgütü PKK’nın 5 yıldan uzun süredir bir mağarada rehin tuttuğu 13 sivili katletmiş olması…

        Bu bölgenin bir diğer önemi, geçiş güzergahında bulunması ve terör örgütü PKK’nın uzun süredir varlığını bu bölgede sürdürme çabası.

        Son dönem Van ve Hakkari’ye yaptığım seyahatlerde de gözlemledim ki, sınır ötesinde gerçekleşen ve diğer tarafta alan hakimiyeti sağlamaya dönük Pençe-Kartal veya Pençe-Kilit operasyonları sınırın içini rahatlatmış; terör etkisini yok etmiş.

        Buna bir de MİT’in sınır ötesi nokta operasyonları eklenmiş ve sınır illeri ciddi oranda rahata ermiş.

        Bölgede sıklıkla bulunan ve Irak-Suriye üzerine çalışmalarıyla da tanınan Prof. Dr. Serhat Erkmen dünkü sohbetimizde “Bu bölgenin temizlenmesi Kalkınma Yolu projesi açısından da çok önemli” dedi.

        ABD ASKERLERİ ÇEKİLDİĞİNDE

        ABD’nin başını çektiği koalisyon güçlerinin Irak’tan çıkması sonrası oluşacak boşluğun etkin bir şekilde doldurulması gerektiğine de işaret eden Prof. Dr. Erkmen, son dönem Türk bakanlar ve üst düzey yetkililerin Bağdat ve Washington’da yaptıkları görüşmenin içinde bu konunun da yer aldığını anımsattı.

        ABD’de bu yıl yapılacak seçimde Donald Trump’ın tekrar seçilmesi halinde ABD askerlerinin geri kalanının da Irak ve Suriye’den çekilmesinin söz konusu olacağını da belirtip ekledi:

        “ABD ve Bağdat yönetimi kendisinden sonra bu bölgede İran’ın hakimiyetini mi ister, yoksa Türkiye’nin mi? Çin Erbil Konsolosunun dahi Irak medyasında Kuşak Yol üzerine makale yazdığı bir süreçte, Türkiye’nin tabi ki daha etkin olması arzulanmalıdır. Ayrıca unutulmamalı ki Kalkınma Yolu’nun işletilmesi ve korunması da Türkiye olmadan olamaz.”

        BAĞDAT KONTROLÜNDEKİ IKYB PARLAMENTO SEÇİMİ

        Irak merkezi hükümetinin bütün bunların farkında olduğunu da belirten Prof. Dr. Serhat Erkmen, bir başka gelişmeye daha dikkat çekti.

        O da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi kapsamında 10 Haziran’da yapılacak olan bölgesel parlamentonun belirleneceği seçim…

        IKBY Parlamentosunda 111 üye bulunuyor; bunların her seçim sonrası 38 ile 52’sini Barzani’nin başında olduğu KDP kazanıyor.

        KDP, parlamentoda azınlıklara ayrılan 11 sandalyenin de 9-10’u hakimiyetinde tutuyor.

        Dolayısıyla çoğunluğu ve iktidarı elinde tutuyor.

        Ardından Talabani’nin KYB’si geliyor.

        Sonrasını da PKK’nın da desteğini alan Goran’ın da arasında bulunduğu partiler alıyor.

        Prof. Dr. Erkmen’in de üzerinde durduğu, diğer seçimlerden farklı olacağına dikkat çektiği nokta 10 Haziran IKBY Parlamento seçimlerinin bu kez Bağdat’ın kontrolünde yapılacak olması.

        Irak Yüksek Seçim Komiserliği’nin denetiminde seçim yapılınca denetimi de yüksek olacak; bir sana üç bana oy dağılımı gibi bir durum yaşanmayacak.

        Bunun bir anlamda KDP’nin etki gücünün de düşmesine yol açacağı da görülüyor.

        ÜÇ BAŞLIĞIN ÇIKTIĞI TEK YER

        Prof. Dr. Erkmen, içindeki bazı kişilerin PKK’ya desteğini açıktan gösteren KYB’nin, diğer gruplarla koalisyon yapmasıyla etki gücünü arttırmasına da vurgu yapıp devam etti:

        “Bu kapsamda Irak açısından önem sıralı şu 3 başlık var; 1- Ekonominin Kalkınma Yolu ile iyileşmesi, 2- ABD’nin bölgeden çekilmesi, 3- Kürtlerin hamiliğinin mücadelesi… Türkiye’nin her üçünde de etkin olması kaçınılmaz…”

        Son dönem yaşananların gerisinde olan biten de aslında bundan ibaret…

        Duyulanlar ise Irak’ın 35 yıl aradan sonra tekrar devlet yapılanmasına dönme çabasında paslanmış yapıların yarattığı sancı sesi.

        Çevredeki ülkeler arasında elinde makine yağı olan tek ülke ise Türkiye…