ANTARTİKADAKİ buzullar, sadece Dünya değil, evrendeki geçmişe dönük de önemli veriler sunar…
O denlidir ki, M.S. 500 yılında Roma’da kaç gemi olduğunu öğrenmek için Grönland’daki veya Antarktika’daki buzullara bakılır…
Bırakın gemi sayısını, buzullardan binlerce yıl önce üretilen pipo, tencere veya para miktarı hakkında da bilgi sahibi olabilirsiniz.
Prof. Dr. Daron Acemoğlu ve James A. Robinson birlikte yazdıkları Ulusların Düşüşü kitabının bir bölümünde bundan söz eder.
Grönland’daki buzul örneklerinin Roma’nın erken dönemlerindeki ekonomik gelişmenin izini sürmek için kullanıldığına işaret eder...
Sadece gelişimini değil, gerilemesinin izini sürmek için de kullanıldığına vurgu yapar.
GEMİ ADEDİNİ BULMAK OLASI
Grönland’daki buzulların, M.S. 500’e gelindiğinde Roma’daki gemi adedinin 180’den 20’ye düştüğünü, Akdeniz ticaretinin çöktüğü bilgisini verdiğini belirtir.
Bazı bilginlerin 19. yüzyıl sonuna kadar Roma dönemindeki hacmine ulaşamadığını söylediklerini aktarıp ekler:
“Romalılar gümüşü madeni para yapımında kullanırken, kurşunun pipodan, sofra gerekçelerine kadar geniş bir kullanım alanı vardı. M.S. ilk yüzyılda doruğa ulaştıktan sonra, buzul örneklerindeki kurşun, gümüş ve bakır tortusunun miktarı gerilemeye başlıyor…”
BUZULUN SUNDUĞU VERİLER
Sözünü ettiği bilim insanları, buzulbilimciler…
Yaptıkları da buzul içine bir boru göndermek ve içindeki katmanları yıllara pay etmek…
Çünkü dünyanın rüzgar döngüsü bir yerden çıkan dumanın kalıntılarını olduğu gibi buzulların üzerine bırakıyor.
Dolayısıyla M.S. 500’de Roma’daki bir gemi atölyesindeki işçinin, ateş altında demiri işlerken çıkardığı duman olduğu gibi Grönland’a dökülüyor.
Yıllar itibarıyla orada oluşan katmanlara bakılarak yüz yıllar önce nerede ne kadar gümüş, bakır, kalay veya kurşun işlendiğine ilişkin verilere ulaşmak da kolay oluyor.
KUZEY’DE KARA PARÇASI YOK
İstasyonların neden Güney Kutbu Antarktika veya Kuzey Kutbu’nda Grönland’da gerçekleştiğine gelince…
Kuzey Kutbu Arktik Okyanusu’ndan oluşuyor; sadece kalın bir buz kütlesi bulunuyor.
Toprak olmayınca, üzerinde istasyon kurmak da mümkün bulunmuyor.
O nedenle araştırma istasyonları kutba en yakın kara parçası Grönland üzerinde kuruluyor.
Ağırlıklı olarak Güney Kutbu’nda istasyon kurmalarının nedeni de benzer, bu bölgenin kıta büyüklüğünde kara parçasına sahip olması ve daha uçta yer alması…
Dolayısıyla Antarktika buzulları insanoğluna binlerce yıl önce var olan verileri toplayabilmek için iyi bir kütüphane özelliğine sahip…
HER GÜN 25 MİLYON METEOROİT GİRİYOR
Bunu sadece Dünya olarak değerlendirmeyin…
Benzer şekilde gökyüzünden gelip, buzulların içine gömülen meteoritler de Evrenin geçmişi hakkında bilgi edinilmesini sağlıyor…
Yıldız olmadığı halde, adına “yıldız kayması” dediğimiz, atmosferden geçerken yanarak yeryüzüne düşen gök taşlarından söz ediyorum…
Gök bilimcilerinin aktardığına göre, tahminen 25 milyon meteoroit veya mikrometeoroit, yani uzay enkazı, her gün Dünya atmosferinden giriyor ve 15 bin ton yük bırakıyor.
BOLİTLER İÇİNDE ÖNEMLİ VERİLERİ BARINDIRIYOR…
Bunların içinde “bolit” denilen ve düştüğü yerde büyük kraterler oluşturan dev meteoritler de var…
Cüsselerinin büyüklüğü dolayısıyla Dünya’nın atmosferine girdikten sonra içinde barındırdığı özellikler tamamen yanmıyor…
Geldiği yere ve döneme ilişkin çok fazla veri barındırıyor.
Gökyüzünden hızla gelip Antarktika’daki buzulların içine gömüldüğünden de veriler asırlardır olduğu gibi duruyor.
Bu da bilim insanlarının bin yıllar önce Evren’deki gelişmeler hakkında bilgi edinmelerine olanak sunuyor.
Dünya’nın en büyük meteorit yoğunlaşması Antarktika’da bulunuyor; meteorit bulutlarının %60’ından fazlası burada yer alıyor.
Bu bilgiye dün New York Times’ta yer alan bir makalede rastladım…
Makalede aktarıldığına göre Nature Climate Change Dergisi Yapay Zeka kullanarak, Antarktika meteoritlerinin simüle edilmiş iklim koşulları altında nasıl performans göstereceğini tahmin etmeye çalışmış.
Uyguladığı makine öğrenme algoritması, küresel ısınmanın Antarktika'daki göktaşlarını tehlikeye attığını göstermiş...
Derginin çalışması sonucu çıkardığı geleceğe yönelik analiz de ürkütücü; eğer böyle devam ederse Antarktika kıtasındaki göktaşlarının dörtte üçüne yakın bölümü, bu yüzyılın sonunda kaybolacak...
O denli ki milyarlarca yıl önce gelip suyun içine gömülüp, bir anda donan buzulların içinde kalmış içinde çok kıymetli veriler bulunan kaya parçalarının da ortadan kaybolmasına neden olacak…
YILDA 5 BİN KAYIP
Aktarıldıklarına göre, “mavi buz” adı verilen alanlarda yer alan bu meteoritler, Kıtanın geniş beyaz alanlarının aksine, rüzgarın mavi görünen eski buzları ortaya çıkardığı ceplerde bulunuyor.
Araştırmacılar, buzun üzerine çıkan ve güneşin sıcaklığıyla karşılaştığında ısınan koyu yüzeylerinin alttaki buzulları daha çok erittiğine de vurgu yapıyor.
Araştırmalarına göre, yüzeyde kaybolma tehlikesi altında bulunan meteoritlerin sayısı 5 bin civarında…
Her 10 derecelik sıcaklık artışı da 5 bin 100 ile 12 bin 200 adet gök taşının kaybolmasını beraberinde getirecek.
Derginin yaptığı yüksek emisyon senaryosuna göre böyle giderse, şu anda göktaşlarının kapladığı alanların %76'sı kaybolacak.
Güneş sisteminin gelişimi hakkında veri toplayan uzay bilimcilerin büyük kaybını da beraberinde getirecek…
Sadece uzay bilimciler değil, gezegenlerin ve Dünya’nın oluşumu hakkında çok kıymetli içeriklere sahip olmaları dolayısıyla, jeolojik tarih hakkında önemli ipuçlarının da kaybedilmesi anlamına gelecek…
Kaybolan sadece gök taşları değil, evrenin sırları da kayıp gidecek…