Tayyip Erdoğan’ın haberi yoktu, destek vermiyor gibi akla uzak yorumlara gülüp geçiyordum, Cumhurbaşkanı’nın Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına sahip çıkacağı bir konuşma yapacağını biliyordum ancak açık söyleyeyim bu kadar kapsamlı ve sağduyulu bir metin beklememiştim.
Tarihi konuşma
“Bu Cumhuriyet zenginin olduğu kadar yoksulun da Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet ne kadar batılının, ne kadar güneylinin Cumhuriyeti ise o kadar da kuzeylinin o kadar da doğulunun Cumhuriyetidir.
Bu Cumhuriyet Alevi'nin de Sünni'nin de Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet sağın da solun da Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet çoğun da azın da Cumhuriyetidir.
Bu Cumhuriyet inancı, düşüncesi, yaşam biçimi, hayat tarzı her ne olursa olsun kendisini bu vatana, bu millete, bu topraklara ait hisseden herkesin, her bir ferdin Cumhuriyetidir ve bu Cumhuriyet Türk’ün de Cumhuriyetidir, Türk’ün olduğu kadar elbette Kürt’ün de Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet ‘Ben Türkiye Cumhuriyetinin onurlu bir vatandaşıyım’ diyen Laz’ın, Çerkez’in, Arap’ın, Rum’un, Roman’ın yani vatan topraklarında yaşayan herkesin Cumhuriyetidir…”
İşte budur!
Bu metnin her satırına imzamı atıyorum…
Çoğulculuk, az’ı da kapsama vurgusu, tüm farklı etnik grupları hatırlatma ve kucaklama ama en önemlisi çok kuvvetli bir şekilde ‘Kürt’ün de cumhuriyetidir’ çıkışı çok kıymetlidir, çok önemlidir.
Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli bir bütün halinde bir işe karar verdiler.
Başından beri hem MHP hem Beştepe’de yeni bir adım konusunda net bir duruş var. Bunun üzerine düşünülmüş, planlanmış.
Sadece Cumhur İttifakı değil, devlet bir bütün olarak bu adımın arkasında.
Aksini iddia etmek bugünkü Türkiye’den bihaber olmaktır.
Ancak sanırım kafalar bir yerde karışıyor…
Elbette Erdoğan ve Bahçeli kritik kararlarda birlikteler. Ama bu AK Parti kadrolarının her şeyden haberdar olduğunu göstermiyor. Hatta birçok şeyden haberdar değil partililer.
Benzer tablo MHP için de geçerli.
Belli ki iktidar ve devlet birlikte bir yol yürümek istiyor. Bunun sebepleri üzerine tartışılabilir. İktidar cenahı kendi varlığının devamı açısından anayasa boyutunu önceliyor, devlet ise bekası için Ortadoğu’daki duruma karşı PKK sorununun ABD’nin eliyle daha büyük tehdit hale gelmesine karşı önlem alınmasını öncelik görüyor olabilir.
Neticede koordineli bir şekilde ve söylem birliği içinde yürüyen bir plan var.
Bunu herkes kendi cephesinden kendi diliyle anlatıyor, kendi tabanına mesaj veriyor, gaz alıyor, ikna için kendi hassasiyetine göre bir dil kullanıyor.
CHP’nin başında Özgür Özel gibi bir şans varken bu tarihi fırsat heba edilemeyecek kadar kıymetli.
Neden şimdi?
O yüzden ‘neden?’ diye sormadan edemiyor insan.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’e yapılan operasyon neden şimdi?
Kürt vatandaşların gözyaşları içinde dinleyeceği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde niçin böyle bir gözaltı?
Arka planı ne olursa olsun böyle bir gelişme elbette siyasi saik gölgesinden kurtulamaz.
Tam yeni bir sürecin arifesindeyiz derken, Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüden Özgür Özel’e teşekkür etmişken, toplumun yüzde 90’ına tekabül eden tabanları karşılayan siyasi partiler ilk kez bu yakıcı sorunu çözme konusunda mutabık kalmışken ortalık neden bir anda yangın yerine döner?
Bu operasyon hem yeni bir süreç başlayacaksa önemli bir rol oynaması beklenen DEM Parti’yi çok zor bir duruma soktu, hem de CHP’nin yeniden sert kutuplaştırıcı dile dönmesine sebep oldu.