Salı akşamı Devlet Bahçeli’nin videosu ‘bam’ diye sosyal medyaya düştüğünde Habertürk TV’de canlı yayındaydım.
Şöyle başlıyordu video:
“Dün söylediğimiz gibi bu gün de…
Bazen çok şey söyleseniz de kalabalıkta kaybolur
Yalnız kalırsınız bazen.
En yakınınız bile anlamaz sizi…”
En yakınınız ile kast edilen kim?
Günlerdir siyasetin en hararetli başlığı olan "Öcalan çıkışı konusunda Cumhur İttifakı içinde çatlak" iddiasını güçlendirecek bir mesaj mı vermek istiyor MHP Genel Başkanı?
Bazıları Bahçeli’nin bu çıkışı Cumhurbaşkanı’ndan habersiz yaptığını iddia ediyor. Erdoğan’ın dahlinin olmadığını söylüyor.
Açıkçası günlerdir bu iddiaları büyük bir şaşkınlıkla izliyorum zira hem MHP hem AK Parti çevrelerinden aldığım bilgiler bunun tam ters yönünde.
‘En yakınım’ dediği etrafı ve tabanı
Benim gördüğüm devlet ve Cumhur İttifakı birlikte ve çok net bir şekilde PKK’ya silah bıraktırıp terörü bitirmek için yeni bir safhaya geçmek istiyor.
Bahçeli’nin çıkışı bunun başlangıç fişeği idi.
Dolayısıyla dünkü videoyu ben Tayyip Erdoğan’a ya da AK Parti’ye yönelik olarak değil kendi tabanına yönelik bir mesaj olarak okudum.
‘En yakını’ ile kastı kendi etrafı, partilileri ve tabanı.
MHP Genel Başkanı olarak çok ciddi bir risk alıyor, salı günü yaptığı grup toplantısında "Oyumuz artıyormuş, oyumuz azalıyormuş. Vatan tehdit altındayken milli birlik duvarlarımız sallanıyorken başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma halidir” derken bu riski anlatıyordu aslında.
Ben Sayın Bahçeli’nin kararlı bir şekilde verdiği mesajların ve kendisi terör sorunu dese de Kürt realitesini çözmeye yönelik aldığı inisiyatifin tarihi önemde bir vatanseverlik göstergesi olduğu kanaatindeyim.
Milliyetçiliğin siyasi en büyük temsilcisi olarak yapıyor bunu. Hakikaten tarihte az bulunur bir siyasi fedakarlık ve feragat örneği.
Kayyum kararları ve uygulanış şeklini son derece yanlış buluyorum ancak kayyumların devreye girmesi ne Devlet Bey’in kararlı duruşunun değerini ne de bu duruşun Cumhur İttifakı’nı temsil ettiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da paylaşıldığı gerçeğini unutturmamalı.
Öyleyse dünkü video neyin nesi?
“Sayın Bahçeli efkar dağıtmak istemiş olamaz mı?”
MHP’li kaynaklara sordum…
Dedikleri şu:
“Nagehan Hanım bir lider düşünün… 27 yıldır bu partinin genel başkanı. Ağır yükler sırtlıyor. Gece gündüz çalışıyor. Özel hayatı yok. Böyle bir insanın ara sıra efkarlanma hakkı olmasın mı?”
Yani efkardan mı çekti bu klibi? Başka anlamı yok mu? Tabanına ya da siyasi ortağına yönelik bir mesaj içeriyor mu mesela?
“Tabanına yönelik de bir sesleniş var tabii, ciddi bir dirayet örneği sergileyerek bir risk alıyor Genel Başkan bunu tabana anlatmak, ruh halini de göstermek istiyor.”
Semih Yalçın: “Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan’ın anlaşamadığı hiçbir konu yok”
Gelelim Devlet Bahçeli’nin meslektaşımız Hilal Köylü’ye verdiği sert cevap ile çok tartışılan "Cumhur İttifakı içinde Öcalan çıkışı üzerinden bir çatlak olduğu" iddiası..
Dediğim gibi bendeki bilgiler bunun tersi yönünde.
Bunu MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Semih Yalçın’a sordum.
“Nagehan Hanım bilgileriniz doğru. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Bahçeli arasında üzerinde anlaşamadıkları, bir araya geldiklerinde çözemeyecekleri hiçbir konu yok. Aralarında herhangi bir problem kesinlikle mevcut değil. Ortaya atılan iddialar sadece nifak sokma çabaları.”
Tüm bunlara bakarak gördüğüm manzara şu:
Devlet ve iktidar terörü bitirme konusunda mutabık. Muhalefet de CHP ve DEM Parti bağlamında destek veriyor.
Ancak kafamı kurcalayan kayyum boyutu. Bu hamle iki partiyi de itmiş görünüyor. O halde neden şimdi bu kayyum kararları?
Bence iktidar kayyumların iki açıdan kendine yaradığını düşünüyor. İlki CHP’yi sıkıştırıp Dem’e yaklaştırmak. İkincisi ise DEM’i Öcalan’lı barış planı için ‘kıvam’a getirmek.
Kısacası büyük resimde hedef değişmiş değil.
Öcalan devreye sokulup-ki MHP çevrelerine bakınca da görüyorum ki meclis bir sembol, önemli olan Öcalan’ın sürece girmesi ve örgüt üzerinde etkili olması, bu İmralı’dan da olabilir, Ankara’da başka bir yerden de.
Şayet örgüt silah bırakmaya ikna edilirse-bunun için askeri operasyonlar sopa olarak görülüyor- o zaman son günlerde tezat gibi görünen gelişmeler resimde bir detay olarak kalacak.
Ancak henüz gelişmelerin nereye ilerleyeceği, başarılı olup olmayacağı, kamuoyunu ikna edip etmeyeceği belirsiz.
Sonunda PKK ve Kürt sorunu bitecekse bu Türkiye için en büyük kamburlardan birinin yok olması demek.
Bence böyle bir amaca ulaşmak adına her şeyi denemeye değer…