Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nihal Bengisu Karaca Ulus devlet için sosyal medya kılavuzu: Denetle, diz çökme ama kullanıcı dostu olmayı ihmal etme
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Çalkantılı bir haftaydı.

        Sosyal medya platformu Instagram’ın ardından oyun platformu Roblox’un erişime kapatılmasıyla karşı karşıya kaldık. Bir sabah uyandık gençler depresyona girmişti, başka bir sabah uyandıkçocuklar ağlıyordu. İki hafta önce de şiir ve öykü yazılan whatpad platformu kapatılmıştı.

        Tiktok’a da yasak gelmesikonuşuluyordu ki, Instagram geri geldi.Gelmesinden az önce Ulaştırma Bakanı şöyle bir tweet yayınladı :

        “Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak; katalog suçları çerçevesinde uyguladığı politikalardan dolayı sosyal medya platformu Instagram’a 2 Ağustos tarihinde taleplerimize karşılık vermediği için erişim engeli getirmiştik.

        Baştan beri sosyal medya platformlarının Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına saygı duymalarını istedik.

        Instagram yetkilileri ile yürüttüğümüz görüşmeler neticesinde özellikle katalog suçlar çerçevesindeki taleplerimizin karşılanacağı, kullanıcılara getirilen sansür konusunda ortak bir çalışma yapma sözü vermeleri üzerine saat 21.30 itibari ile erişim engelini kaldıracağız”.

        Hükümet her ne kadar ‘katalog suçlar’ konusundaki hassasiyeti öne çıkarsa da META yetkilileri Türkiye’nin taleplerinin %94’ünü yerine getirdiklerini ifade ediyordu. Dahası kapanmanın ilk anlarından itibaren hükümet çevreleri dahil herkes konunun İsmail Haniye paylaşımlarının silinmesi ile ilgili olduğunda mutabıktı. Meta, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un hesabından paylaşılan Haniye paylaşımlarını silmiş, Haniye’nin cenaze namazının canlı yayınlanmasını gerekçe gösterereknamazı yayınlayan Diyanet İşleri Başkanlığının Facebook hesabını bir aylığına askıya almak gibi pervasız işler yapmıştı.

        Ancak uzlaşma toplantılarından aktarılan meseleler bağlamında dillerden düşürülmeyen tek şey katalog suçlar’dı.

        Belki de asıl sebep Anayasa Mahkemesi'nin BTK’nın mahkeme kararı olmadan erişim engeli getirme yetkisini feshetmiş olması ve 9 ay süre vermiş olmasıydı. 10 Ekim 2024’te doluyordu süre. ‘Önce erişim engeli- sonra yargı kararı’ uygulaması sona eriyordu. Belki de Haniye paylaşımlarına uygulanan sansür , Meta şirketinin platformlarının kullanıcıların verilerini toplayarak oluşturduğu algoritmaları ve bu algoritmalar üzerinden yürütülen karartma, manipüle etme imkanlarını sınırlandırma, bazı katalog suçların takibi ile ilgili savsaklamayı masaya yatırma eylemini tetikledi.

        Günün sonunda neden kapandı, ne istendi ve ne verildi de tekrar açıldı bilmiyoruz.

        MAKUL ÖLÇÜ

        Yanlış anlaşılmasın, ben ulus devletlerin bu tür küresel iletişim egemenlerinin zaman zaman ideolojik bir hal alan tahakkümlerine makul ölçülerde direnmeleri gerektiğini düşünenlerdenim.

        O makul ölçüleri kamu güvenliği ve kamu ahlakı gerekçeleri belirler.

        Ancak kamu güvenliği ve kamu ahlakı çerçevesi geniş tutulursa ifade hürriyeti ‘sizlere ömür’ olur. Bu çerçevenin dar tutulması, spesifik konu başlıklarıyla sınırlandırılması ve öngörülebilirlik elzem. Aksi takdirde şirketlerin sosyal medya departmanları için ayırdıkları bütçelerden bu iş için yaptıkları istihdama kadar ekonomik hayat sekteye uğrar.

        Instagram bugün birçok dükkanın bulunduğu büyük bir sokak gibi ayrıca. Yaprak sarıp, salça yapan kadınlar günlerce sipariş alamadı. Evini bu gelirle geçindiren insanlar için meselenin önemi idrak edilmek zorunda.

        Günün sonunda işin tadı daha fazla kaçmadan platformun açılması iyi oldu.

        PLATFORMLARIN TEK AMACI İFADE HÜRRİYETİ Mİ?

        Ancak geçtiğimiz hafta, “Devlet bu platformlara hiç dokunmasın, sansür dünyanın en korkunç şeyi, en yüksek ve korunmaya değer olgu ifade hürriyetidir” diyen ve kendini yerden yere vuranların yaklaşımına da şahit olduk.

        İki nedeni var: 1) Yasağın kalıcı olduğunu düşündüler ve meselenin bu kısmı hükümetin özgürlükler konusunda yeterince güven vermemesiyle ilgili ve hükümet bu güven probleminin kendisine bakan yanını çözemedi.2) “Sansür bu, aman Alah'ım hem de 21.yy da?” yaklaşımının genel kabul görmesi.

        Ki, bu önkabul en hafifinden naiflik.

        Sizce bu platformlar sahiden kara kaşımız kara gözümüz için ve ifade özgürlüğüne verdikleri yüksek önem ya da salt ticari amaçlar ve sahiplerinin kârlarını maksimize etmesi için mivarlar?

        Öyle olsa Cambridge Analytica gibi bir skandal hiç olmazdı sanırım.

        Unutanlara hatırlatalım: Global Science Research adlı bir şirket bir yazılımla 50 milyon Facebook kullanıcısının profil verilerini topladı ve İngiltere’de Brexit, ABD’de 2016 ABD başkanlık seçimlerini etkilemek için bir propaganda makinesine dönüştürdü. Basit bir kişilik testi aracılığıyla kullanıcıların yaşam tarzı dünya görüşü alındı ve ‘uygun’ görülen profillerin sayfalarına ne zaman online olsalar Hillary Clinton’u sözde 'Pizza Gate' skandalı le ilişkilendiren dezenformatif haberler düşürüldü mesela. Benzeri İngiliz halkına AB’den çıkmanın harika bir şey olduğu fikrini ekmek için yapılmıştı. Günün sonunda şirket kapatıldı ve Marc Zuckerberg de büyük icadı Facebook’un bu işe alet edilmesinde payı olup olmadığı şüpheleri nedeniyle ifade verdi, 'özür diledi’. ( Lütfen “Great Hack” adlı belgeseli izleyin.)

        O gün bugündür neredeyse bütün devletlerde dijital devrime kelle verme fobisi ve söz konusu küresel iletişim platformlarının kendi hallerine bırakılmaması gerektiği konusunda üstü kapalı bir teyakkuz var.

        Dahası devletlerin bu platformları kendi çıkarlarını, dünya görüşlerini yaymak için kullandıkları da oluyor. Woke kültürünün ‘aşırı’ dışa vurumunun‘aşırı’ sağı nasıl da yükseltmiş olduğu meselesine biraz da buradan bakmak lazım.

        Erişim engeli nedeniyle en çok Meta ve İnstagram konuşuldu fakat bugün yeni medya olarak görülmesine rağmen medyadaki denetim ve filtrelerden nasibini almadığı için çok yıkıcı hale gelen Elon Musk'ın X'i de masum değil.

        Daha geçen hafta İngiltere büyük şiddet olaylarına sahne oldu. Şiddetin hedefi yanlış bilgiyi hızla dolaşıma sokan ve çoğaltan X platformunun denetimsizliği yüzünden saldırıya uğrayan müslümanlardı. Ve İngiltere nefret paylaşımı yapanlara 'naapsınlar canım ifade özgürlüğü var' demiyor, şu an sosyal medyada nefret paylaşımı yapanları gözaltına alıyor ve hızlı bir yargılama ile 20 aya kada hapis cezası ile cezalandırıyor... İşçi Partili Başbakan "Hukukun ve yargının şiddetini hissecekler" gibi sert cümleler kuruyor.

        Buna mukabil X in sahibi Elon Musk ırkçı ve nefret içeren paylaşımlara sahip çıkarak İngiltere hükümetini İslamcıların kontrolüne girmiş ve İngiltere'yi içsavaşa sokacak bir kukla yönetim olarak tanımlıyor.. Bir yandan da Venezuella'da orduya darbe çağrısı yapıyor.

        Dezenformatif bilginin yayılımı gerçek bilgiye tehdit. Tam da bu nedenle

        Kanada'da Ontarıo Psikologlar Birliği dünyanın en önemli ve etkili klinik psikologu ve tanınmış yazar, konuşmacı profesör Jordan Peterson hakkında sosyal medya paylaşımlarında bilim dışı görüşleri paylaştığı için yeniden staj yapması gerektiği yönünde karar aldı. Peterson'un yüksek mahkemeye yaptığı düşünce özgürlüğü başvurusu Yüksek Mahkeme tarafından reddedildi.

        Kısacası sosyal medya mecraları konusunda 'özgürlükçü' tutum alırken ütopik davranmak dünyadan bihaber dvaranmaya eşdeğer. ve dünyadan bihaber gibi davranmaya bizdeki ütopik dünyadan bihaber “özgürlükçüler” in sandığı gibi bir dünya yok..Devletler ve Toplumlar (başta aile ve çocuk olmak üzere) kendileri için risk gördüklerinde koruma refleksi ile hemen tedbir alıyorlar

        Sosyal medya şeytanın elçisi değil. Kullanıcıların her birinin bu aygıtları kendisi adına kullanma, hem öğrenme hem kişisel bir kimlik inşa etme şansı var; bireylere ve toplumsal gruplara fikirlerini ve yeteneklerini public hale getirme imkanı veriyor bu uygulamalar. Öyle olmasa, bugün çifte standart uyguladığı için eleştirdiğimiz Meta'nın uygulaması Instagram, aynı zamanda Gazze'deki soykırımı takip eden her milletten her inançtan milyonlarca insanın ortak bir vicdanda buluştuğu bir yer olmazdı. Tekil kullanıcıların çok kritik zamanlarda ve 'kendileri' olabildikleri anlarda algoritma baskısını geriletebildiğini gösteriyor bu durum. Ancak devletlerin başta aile/ çocuk olmak üzere ve güvenlik konusunda koruma refleksi ile tedbir alabildikleri alanlar.

        İş ki, bu denetleme ve tedbir alma hukuka uygun ve samimi olsun. İş ki bu denetleme ve tedbir alma bu aygıtların gerçek ve sözde sahipleri ile sansür yarışına girmeden yapılsın. Gerektiğinde yaptırım da uygulamalı ama bu yaptırımlar kullanıcı dostu olmalı.

        Aynısı Roblox için de geçerli. Devlet çocuğu zihnen ve bedenen korumakla yükümlü.

        Ancak bunu çocukların oyun ihtiyacını yok sayarak yapmak çözüm değil.