Daha turnuva başlamadan milli takıma gereke desteğin verilmesini, gruptan çıkılmasının başarı olduğunu, kadromuzun öyle atıp tutulduğu gibi müthiş bir yetenek havuzu olmadığını, hoca-takım uyumunun iyi olduğunu ve takımı yıpratmamak gerektiğini yazmıştım. Turnuva sürecinde özellikle maç kritiği yazmadım. Maçların anlık aksiyonları ve milli takım özelinde duygu patlamalarının mantığın önüne geçmemesini istedim. Ama Portekiz mağlubiyetinden sonra yaşanan açık saldırı ve saçmalıklar silsilesi üzerine 2. tura çıkmanın görevi tamamlamak olduğunu, bu takımdan asıl beklentimizin 2028 Avrupa Şampiyonası'nda olması gerektiğini belirtmiştim. Nitekim takım, gruptan da çıkıp 7 batı Avrupalının yanındaki tek doğu Avrupalı olarak çeyrek final oynadı. Her zaman söylerim: Futbol bir batı Avrupa sporudur. Orta Avrupa bile, bu sporda batı Avrupa'nın başarılarına yaklaşamaz. Batı Avrupa'nın tek rakibi Arjantin ve Brezilya'dır. Bu tarihi gerçekliği kabul etmeliyiz. Ve evet biz, tek doğu Avrupalı olarak son 8'deydik. Üstelik ısrarla altını çiziyorum ki öyle büyük bir yetenek havuzumuz da olmadan.
Montella açık ve kesin biçimde başarılı olmuştur. Daha da başarılı olabilir miydi? Evet, olabilirdi. Biraz daha erken değişikliğe gidebilir miydi, gitse sonuç alır mıydı? Evet alabilirdi.. Keşke olduğundan daha iyi performans verebilseydi. Lakin tarihinde ilk kez eleme grubunda 1. olup turnuvaya katılan; 3.lük hesabı yapmadan 2 galibiyetle gruptan çıkan; turnuvanın en organize ve fizik gücü açısından bir numaralı takımını eleyip çeyrek finale kalan Montella'nın takımının başarısız olduğunu söyleyemeyiz.
Santraforsuz oyun benim hiç ısınamadığım bir şey. Ama 3-7-0 dizilişini Montella'yı yemek için pusuda bekleyen bir takım Türk hocalar aklına dahi getiremez. "Taktik maktik yok bam bam bam" mantığından öteye gidemeyen, Edirne ötesinde beraberliği bile bulunmayan dünya futbolundan bihaber bir kaç isim, kulis yapa yapa İtalyan'ı yemek istediler. Kimsenin arkadaşı olmayan, kimse ile herhangi bir mekanda karşılaşma ihtimali olmayan Montella'ya vurmak kolay. Yapıştır İtalyan'a sosyal medya gazı ile etkileşimini artır. Ama Fatih Terim-Şenol Güneş olsa 'A' bile diyeme.. Bu mide bulandırıcı ikiyüzlülükten nefret ediyorum.
Programlarımda da Montella eğer kendisi devam etmek istiyorsa, futbolcular da hoca ile problem yaşamadılarsa devam edilsin dedim. İki sebebim vardı:
1- Montella ve takım uyumu iyi. Hocanın kendini geliştirmesi gereken bir takım yönler var. Değişiklik zamanlaması ve en azından bir maçta net santrafor denememeyişi gibi kararları bence de olumsuz. Yine de genel perspektifte işi gördü.
2- Montella giderse bu göreve liyakatle değil, "Böyle isteniyor" diye uydurarak kendine güç devşiren bir takım lobi gruplarının atadığı hocalar gelecek. Milli takım, milli takım olmaktan çıkıp bir lobinin takımı haline gelecek.
☆
Montella ve ekibinin futbolcu kardeşlerimizle birlikte başardığı en önemli şey bize milli takımımızı geri vermekti. Mercedes primcilerinden, Karam Tayfa'lardan, kerameti kendinden menkul hocaların elinde milleti tarafından nefret edilen bir takımdan kızılsa da eleştirilse de kendinden görülen ve sevilen bir takıma dönüştüler. Montella - Altıntop ve Mustafa Eröğüt'ten oluşan ekibi sadece bu anlamda bile tebrik etmeliyiz. Nitekim bu lobici - menajerci - 'böyle isteniyor'cu ekibin hocalarının önü, bizzat Erdoğan tarafından kesildi. Erdoğan, milli takım ekibinin devam etmesi gerektiği mesajını vererek yeni TFF yönetimine işareti verdi. Doğrusunu yaptı. İstikrar da devam etmeli. Montella'nın kendini geliştirme çabası da..
Lobici - siyasi destek arayışçısı Türk hocalar şunu anlamalı: Lobi ile gelemezsiniz artık. Çünkü sizi A lobisi destekliyorsa B lobisi tam karşınızda duruyor. Yapacağınız tek bir şey var. Başarılı olmak. Özellikle de Avrupa'da. Yapabiliyorsanız zaten hayat sizi o koltuklara taşır. Yapamıyorsanız sizi kimse kurtaramayacak artık.