Sigortasız çalıştırılan EYT’liler ne yapabilir?
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili yasal düzenlemenin aralık ayında TBMM'ye sunulması bekleniyor. EYT'liler dört gözle yasanın çıkmasını beklerken, 8 Eylül 1999 öncesinde sigortasız çalıştıkları için EYT'den yararlanamayanlar da çözüm arıyor. Peki, 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigortasız çalışmış olanlar bu süreleri sigortaya saydırabilir mi? Habertürk'ten Ahmet Kıvanç, sigortasız çalışan EYT'lilerin merak ettiği sorunun cevabını Yargıtay kararlarında aradı
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili yasal düzenlemenin aralık ayında TBMM’ye sunulması, ocak ayı sonuna kadar da yasalaştırılması bekleniyor. EYT yasası, 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigortalı çalışmaya başlamış olan kişilere emeklilik yolunu açacak.
EYT çalışmaları hızlanınca, 8 Eylül 1999 tarihinden önce fiilen çalıştıkları halde sigortasız çalıştırılmış kişiler, sigortasız çalıştırıldıkları dönemle ilgili hizmet tespiti için arayışa girdiler. Okurlardan bu konuda sıkça soru geliyor.
Sigortasız çalışılan günlerin sigortaya sayılabilmesi için hizmet tespiti davası açılması gerekiyor. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86. maddesine göre, hizmet tespit davasının işten çıkış yapılan yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılması gerekiyor.
Ancak, beş yıllık zaman aşımı süresinin aranmadığı durumlar da var. Yıllar sonra dava açma hakkı bulunuyor.
1998 – 2002 ARASINDA SİGORTASIZ ÇALIŞTIRILAN İŞÇİ 2014’TE DAVA AÇTI
Aşağıda ayrıntılarına yer verdiğimiz Yargıtay kararı (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, Esas No: 2018/334, Karar No: 2019/1181, Karar tarihi 21.02.2019) sigortasız çalıştırıldığı için EYT’den yararlanamama riski ile karşı karşıya kalan vatandaşları ilgilendiriyor.
Yargıtay kararına konu dava, 1 Ekim 1998 – 5 Kasım 2002 tarihleri arasında fiilen çalıştığı halde, işverenin sadece 17 Ocak 2002 – 5 Kasım 2002 tarihleri arasında sigortalı gösterdiğini, önceki dönemin sigortasını yapmadığını iddia ederek, hizmet tespiti yapılmasını talep eden bir işçi tarafından açıldı.
İş mahkemesi, işçinin talebini kısmen kabul ederek, 16 Aralık 1998 – 16 Ocak 2002 tarihleri arasında söz konusu işyerinde çalıştığının tespit edildiği yönünde karar verdi.
Bölge adliye mahkemesi, davacı işçinin davalı işyerinde iddia ettiği çalışmasının fiilen sona erdiği tarihin 5 Kasım 2002 olması nedeniyle 2002 yılının sonundan itibaren 5 yıl içinde, yani en geç 2007 yılı sonuna kadar hizmet tespiti davasını açması gerekirken, davanın 2014 yılında açıldığını, beş yıllık hak düşürücü süre dolduğu için işçiyi haksız buldu.
İSTİNAF MAHKEMESİ “HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE DOLDU” DEDİ, YARGITAY KABUL ETMEDİ
İşçi, avukatı aracılığıyla, davalı işyerinde 2002 yılında geçen çalışmalarının kurum kayıtlarında göründüğünü, bu nedenle hak düşürücü sürenin geçmediğini savunarak temyiz başvurusunda bulundu.
Dosyayı inceleyen Yargıtay kararında, 506 sayılı eski sosyal sigortalar kanununun 79/10 ve 5510 sayılı yeni sosyal güvenlik kanununun 86/8. maddelerine göre, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları SGK tarafından tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının nazara alınacağı vurgulandı.
“İŞVEREN BELGELERDEN BİRİNİ VERMİŞ İSE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE İŞLEMEZ”
Yargıtay kararında, işverenin sigortalılara ait belgelerden birini SGK’ya vermiş olması durumunda hak düşürücü sürenin işlemeyeceği belirtildi. Bunun için, işverenin çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri SGK’ya vermesi gerektiğinin, kanunda yönetmeliğe bırakıldığı, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde işverence verilecek belgelerin düzenlendiğine dikkat çekildi. Bunların aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi gibi belgeler olduğu belirtilen kararda, “Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık kanunda yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez” denildi.
Yargıtay uygulamasında söz konusu kanun hükmünün yorumunun geniş tutulduğu, sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (eski adıyla Sosyal Sigortalar Kurumu) işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği vurgulandı.
İşçinin sigortasız çalıştırıldığının sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı kaydedilen kararda, şöyle denildi:
“Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun yasadan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir. Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir.”
Kararda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu konuda 23 Haziran 2004 tarihinde verdiği 2004/21-369 esas numaralı, 2004/371 sayılı kararına da atıf yapıldı.
YARGITAY İŞÇİYİ HAKLI BULDU
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işyerince davacı işçi adına düzenlenen işe giriş bildirgesinin bulunmadığı ancak 17 Ocak 2002-5 Kasım 2002 tarihleri arasında geçen çalışmalarının SGK’ya bildirildiğinin anlaşıldığı vurgulandı. Davacının davalı işyerinde geçen bir kısım çalışmaları Kurum kayıtlarında olduğu için artık hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kaydedilen kararda, “Çalışma kesintisiz ise bildirim yapılan sürelerden önceki dönem yönünden de hak düşürücü süre oluşmayacağı açıktır. Yapılacak iş, davacının 1 Ekim 1998-16 Ocak 2002 tarihleri arasındaki süreye ilişkin talebi yönünden işin esasına girilerek, toplanan deliller doğrultusunda karar vermekten ibarettir” denildi.
KİMLER HİZMET TESPİTİ DAVASI AÇABİLİR?
Özetlemek gerekirse, sigortasız çalıştırılan kişiler ile ilgili işveren o tarihte SSK’ya hiçbir belge vermemiş ise işçinin, çalışmanın sona erdiği yılı izleyen tarihten itibaren 5 yıl içinde hizmet tespit davası açması gerekiyor.
Ancak, Yargıtay kararına konu dosyada olduğu gibi, işçi sigortasız çalıştırıldığı işyerinde ara vermeksizin sonrasında sigortası yaptırılarak çalıştırılmış ise hizmet tespiti davası açılabiliyor. Geriye işçinin o tarihte çalıştığını ispat etmesi kalıyor. Yazılı belge ile kanıtlayamayanlar tanık gösterebilirler. Örneğin işyerinde kendisi adına düzenlenmiş ödeme makbuzu, nöbet çizelgesi vs gibi yazılı belgeler önemli kanıtlar arasında yer alır.