Sinem Öztürk: Türk askerini oynama şansı her kadına verilmez
Necati Şaşmaz'la başrolü paylaştığı 'Kurtlar Vadisi Vatan'da bir kadın askeri canlandıran Sinem Öztürk, HT Magazin'den Zeynep Çolak'a konuştu
‘Kurtlar Vadisi Vatan’da bir kadın askeri canlandıran Sinem Öztürk, “Güçlü kadın rolünü oynamayı çok istiyordum. Türk askerini oynama şansı her kadına verilmez. Benim için gurur verici bir iş oldu” diyor.
‘Kurtlar Vadisi Vatan’ filminin içinde olmak istemenizin sebebi ne oldu?
Pana Film ve Kurtlar Vadisi işin içinde olunca kabul ettim. Güçlü kadın rolünü oynamayı da çok istiyordum. Senaryo elime ulaşıp ilk sahneyi okuduğumda ağlamaya başladım. Darbe girişimini de o gün Ankara’da bulunup yakından yaşamış biri olarak beni derinden etkiledi. Türk askerini oynama şansı her kadına verilmez. Benim için gurur verici bir iş oldu.
Darbe girişimini yakından yaşayan biri olarak ne hissettiniz?
Ankara’da havaalanında uçağa bindik ve uçuş yapamadık. Ne olduğunu anlamaya çalışırken uçaktan indik. O kalabalığın içinde her şeyi yaşadım, çok korktum, çok panikledim. Sabaha kadar sokaklardaydık.
Filme nasıl hazırlandınız, sizi zorlayan bir rol mü oldu?
Aksiyon, yakın dövüş ve silah eğitimi aldım. Eşim (Mustafa Uslu) benimle dalga geçti, “Sen çok kadın kadınsın, nasıl yapacaksın? Koşamıyorsun bile” dedi. Silah eğitimi sırasında içimdeki yeteneği gördük, attığımı vurdum. İnternetten komando eğitim videolarını izledim. Özel harekâtçılar silah tutmayı, vücudumu dengede tutmayı öğrettiler. Gerekli eğitimleri aldıktan sonra oyuncu koçumdan da destek alarak başladık.
Güçlü kadını oynamayı daha çok sevdiğinizi söylediniz..
Evet, tipolojik olarak da bana daha hoş geliyor. Güçlü kadınlara karşı bir hayranlığım var. Bu tarz rollerde oynayınca toplumda dışlanmış kadınlara bir mesaj verildiğini hissediyorum.
Sinemanın yükselen değer olmasını nasıl değerlendirirsiniz? Bu durumun böyle devam etmesi için oyuncuların üzerlerine düşen sorumluluklar nelerdir?
Yurtdışında çok büyük bütçelere çok güzel işler çıkarabiliyorlar. Türkiye’deki algıysa birinden birinin bütçesinden kısarak iş yapmaya çalışmak. Çok değerli, gerçek hikâyelerimiz var. Popüler olmuş oyuncuları alıp normal hikâyelere yerleştirmektense gerçekten gerekli hikâyeleri verip popülerliğine bakmadan yerine doğru kastı koyunca değeri daha yükselir. Risk almak gerek.
‘SANAT İÇİN DAHA ÇOK ÇALIŞILMALI’
Eşiniz Mustafa Uslu’nun filmi ‘Ayla’ ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
‘Ayla’nın belgeselini seyrettim ilk olarak, çok ağladım, baba-kız hikâyesi beni çok duygulandırdı. Gerçek hikâye ve kahramanların hayatta oluşuyla bulunmaz bir film. Çok değerli oyuncular gönül birliği yaptı, teknik ekipte en iyileriyle çalışıldı. Vicdanı anlattığı için bütün dünyaya bir çağrısı var filmin. “Savaşma, sev birbirini” diyen bir film. Oscar da gerçek hikâyeyle gittiği için Türkiye’nin fazlasıyla şansı var.
Günümüzde oyuncuların en büyük sorunu nedir?
Sosyal medyanın gelişmesiyle popülerlikle kariyeri karıştırmaları, insanların kendini değiştirme gereği duymayıp “Ben oldum” demesi, risk almayıp aynı rolü oynaması en büyük sorun. Sanat için daha çok çalışılması gerektiğini düşünüyorum, yalnızca başrol için hep aynı çizgide gidilmemeli. Egosuz oyuncular olduğu sürece başarılı işler yapılabilir.
"KIRIT CİNAYETİNİ SENARYOLAŞTIRIYORUM"
10 kısa film çektiniz. Uzun metraj film çekecek misiniz?
Yazmayı daha çok seviyorum ve şu an bir senaryo yazıyorum. Yazmak konusunda kendime güveniyorum. Kısa film çekmeyeli de bir hayli oldu. O konuda kendime çok güvenemiyorum. Şimdilik bir filmde yönetmeni asiste edebilirim ama ilerleyen yıllarda yönetmen koltuğuna da oturmak isterim.
Senaryonuz hangi konuda?
Sezgi Kırıt cinayeti davasını ele aldık. Haklarını Kırıt’ın yakınlarının avukatı Sibel Önder’den alıp yazmaya başladım. Gerçek bir olay olması beni çok heyecanlandırıyor. Kafamda bir oyuncu belirlemeden yazıyorum.
"KENDİMİ DEMLENMİŞ HİSSEDİYORUM"
Kariyerinizin tablosuna baktığınızda neler hissediyorsunuz? Sizin için yeterli midir?
Hiçbir zaman yeterliyim diyemem. İyi ki böyle bir kariyer yolu seçmişim diyorum; oynadığım bütün karakterler beni doyurdu. Kendimi demlenmiş gibi hissediyorum, kısık ateşte demlenen çay gibi.
Oyuncuların kendilerini nadasa bırakmaları gerekir mi?
Verimli geçirilen bir zaman varsa olabilir. Sürekli iş yapan insanların oynadıkları roller birbirine benziyor, nefeslenmek için bir süre ortadan kaybolmak iyi olur ama o dengeyi de iyi ayarlamak gerek.