Arkadaş grubunun sinirini bozan o sevgili
Ekibin ahengini bozan gıcık sevgili için arkadaşınızı üzmek pahasına harekete geçmeli misiniz? Her şey filmlerdeki kadar kolay değil elbette. Ama arkadaş sorumluluğu diye de bir şey var
Çok iyi anlaşan, müthiş uyumlu bir arkadaş grubunuz vardır. Ama bir gün içinizden biri yeni bir sevgiliyle çıkagelir. Ve bu sevgili, gruptan hiç kimsenin hoşuna gitmeyen bazı tuhaf davranışlara sahiptir. Bir türlü tam olarak içinize alamazsınız onu. Her hareketine gıcık olursunuz. Ama arkadaşınız, körkütük aşık olduğu sevgilisini hayatının merkezine almıştır ve onun tuhaflıklarını asla görmüyor, belki de o tuhaflıklara bayılıyordur.
Arkadaşınız, sevgilisinin isteği üzerine buluşmalarınızdan erken ayrılıyor, hep birlikte görüştüğünüzde ise sevgililer sadece birbirleriyle etkileşime geçiyordur. Arkadaşınızın zaman içinde gösterdiği büyük değişim, canınızı sıkmaya başlamıştır.
SÖYLEMELİ Mİ, SÖYLEMEMELİ Mİ?
Peki, grubun ahengini bozan bu gıcık sevgili için harekete geçmeli misiniz? Yani onu sevmediğinizi, dibine kadar aşık arkadaşınızı üzmek pahasına ona söylemeli misiniz?
En yakın sırdaşınızın kiminle birlikte olduğu konusunda çok az kontrole sahipsinizdir. Zaten bu durum da en yaygın ve derinden hissedilen arkadaşlık bilmecelerinden biridir. Elbette dostunuzun aşkını desteklemek istersiniz ama ya zamanını aşırı inatçı bir boşboğazla harcadığını düşünüyorsanız? Ya o kişinin dostunuz kadar harika biri olmadığını hissediyorsanız?
Romantik ilişkisinin onu çökerttiğini düşünürsek, arkadaşınıza bunu bildirmek sizin sorumluluğunuz diyebilir miyiz?
‘Fighting for Our Friendships: The Science and Art of Conflict and Connection in Women's Relationships’ (Dostluklarımız İçin Mücadele Etmek: Kadın İlişkilerinde Çatışma ve Bağlantı Bilimi ile Sanatı) kitabının yazarı olan arkadaşlık koçu Danielle Bayard Jackson, “Onun arkadaşı olarak benim işim, bu kişinin neden onun için iyi olmadığını hissettiğimi bildirmek” diyor.
İyi ama, bunu söylemek herkes için o kadar da kolay olmasa gerek. Ya arkadaşınızın moralini bozarsanız? Ya aranız bir daha hiç düzelmemecesine bozulursa?
Bu tartışmaların arkadaşlığı öldürecek nitelikte olmasına gerek yok. Her zorlu konuşmada olduğu gibi, bir arkadaşın, karşısındakiyle aynı fikirde olmasa bile, kendini saldırıya uğramış gibi hissetmeyeceği, karşısındakinin fikirlerini kabul edebileceği şekilde diyalog kurmanın yolları var. Arkadaşlık koçu Danielle Bayard Jackson, konuşmanın amacının arkadaşınıza ne gördüğünüzü anlatmak, ona desteğinizi göstermek ve onun bu bilgiye nasıl tepki vereceğine ilişkin beklentilerinizi yönetmek olduğunu söylüyor.
NE ZAMAN?
Arkadaşınıza, ilişkisiyle ilgili kötü bir şeyler hissettiğinizi söyleme yükümlülüğünüz olduğu doğru. Ama neyin makul kaygılar düzeyinde sayılabileceğinin de sınırı olmalı. Terapist görüşü şöyle: Yalnızca söz konusu zararlı sevgili ve davranışları arkadaşınızı, sizi veya arkadaşlığınızı etkiliyorsa sohbete başlayın. Örneğin, belki arkadaşınızın sevgilisinin onu sürekli eleştirdiğini veya küçümsediğini fark etmişsinizdir. Ya da belki arkadaşınız, her ciddi konuşmaya çalıştığında sevgilisinin onun duygularını nasıl göz ardı ettiğini size anlatabilir.
İKİ KERE DÜŞÜNÜN
Bir başka uzman görüşü ise uyarı niteliğinde: Birinin kişiliğinin bazı yönleri hakkında yorum yapmadan önce iki kere düşünün. Çünkü arkadaşınız, sevgilisinin bu yönlerinden keyif alabilir. Arkadaşınızın yeni sevgilisinin şakalarını son derece sinir bozucu ama zararsız buluyorsanız, kızgınlığınızı nasıl yöneteceğinizi bulmanız gerekiyor. Siz iyisi mi bu yeni arkadaş gümbür gümbür şakalarını üstünüze boca edecek gibi hissettirdiğinde, onunla geçirdiğiniz süreyi sınırlamaya bakın.
BİR ŞANS DAHA
Ön yargının kötü bir şey olduğunu kabul ediyoruz, değil mi? Öyleyse yeni tanıştığınız birine tek bir şans vermek yerine daha fazlasını tanımayı denemelisiniz. Tek bir etkileşim, ona ilişkin tüm görüşünüzü şekillendirmesin. Ama burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir konu daha var: Fazla da geç kalmayın.
Bu sevgilinin arkadaşınıza karşı ihlallerini biriktirerek yılların geçmesine izin verdiğiniz takdirde arkadaşınız şöyle düşünebilir: Ondan başından beri nefret ediyordun ve hiçbir şey söylemedin. Neden daha önce beni uyarmadın.
DAVRANIŞINA YORUM YAPIN, KİŞİLİĞİNE DEĞİL
Hiç kimse sevdiği insan için "sinir bozucu", "şüphe uyandıran biri", "ona güvenilmez" gibi nitelendirmeleri duymak istemez. Belki de şöyle söyleyebilirsiniz: Onun yanındayken senin her zamankinden daha sessiz durduğunu fark ediyorum. Onunla ne kadar mutlu olduğunu görebiliyorum. Ama onun, herkesin, hatta senin bile sözünü kesmek gibi bir alışkanlığı olduğunu fark ettim. Bu, daha önce onunla konuştuğun bir konu muydu?
Her ne kadar arkadaşınıza ültimatom vermekten veya ondan siz ve sevgilisi arasında seçim yapmasını istemekten kaçınsanız da yargılandığını hissetmek, kararlarının sorgulandığını görmek herkesi sinirlendirebilir. Yaklaşımınız ne olursa olsun, savunmacı bir tepkiyle karşılaşabilirsiniz, hazırlıklı olun.
ORTADA İSTİSMAR VARSA…
Arkadaşınızın fiziksel veya duygusal istismara uğradığını düşünüyorsanız durum farklı tabii. İlişki uzmanları, arkadaşınızın tavrındaki bir değişiklik, vücudundaki izler, düşük özgüven veya sevgilisiyle olan tartışmalarının ne kadar yoğunlaştığını veya fiziksel hale geldiğini ifşa etmesi gibi belirtilerin fark edilmesi halinde, daha doğrudan tavır alınması görüşünde birleşiyor.
“Seni 10 yıldır tanıyorum ve son altı ayda büyük bir değişim gördüm. Seni seviyorum ve hayatında neler olduğunu bilmek istiyorum" diye söze girip kendini açmasını sağlayabilirsiniz.
Tüm bunlara rağmen “En yakın arkadaşa karşı dürüst olunmalı” gibi sözleri abartılı ve gerçeğe uygun bulmuyor olabilirsiniz. Ne de olsa hayat her zaman filmlerdeki gibi değil. Ama vicdan azabından dolayı söylemeyi seçme olasılığı hep daha yüksek görünüyor.
Belki de eskiye göre artık “Kol kırılır yen içinde kalır” demeyi seçmiyoruzdur. Evet, evet, seçmiyormuşuz gerçekten! Galiba bu kez dürüstlük kazandı.
ARAŞTIRMALARA GÖRE ‘ÇOK DÜRÜSTÜZ’
Birkaç yıl önce Birmingham'daki Alabama Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada insanların büyük çoğunluğunun, düşünülenin aksine dürüstlüğü seçtiği görüldü. Çalışma, üç ay boyunca insanların her gün yalan söylemesini izledi. 630'dan fazla katılımcıdan günlük bir aldatma günlüğü tutmaları istendi ve 116 bin 336 yalan ortaya çıktı.
Sonuçlar, araştırmaya katılanların yaklaşık 4’te 3’ünün sürekli olarak dürüst olduğunu ve günde 0 ila 2 yalan söylediğini gösterdi. Buna karşılık, yaklaşık yüzde 6 kadar küçük bir insan kümesi, günde ortalama 6’dan fazla yalan söylüyordu ve bunlar büyük yalanlardı.
Araştırmaya katılanlar ne kadar dürüst davrandı, bilemiyoruz, ama çıkan sonuç yüzde 75’imizin gerçekten dürüst olduğu şeklinde. İnsanlar çoğunlukla, bir sebepleri olmadığı sürece yalan söylemiyorlar.
Evet, galiba o gıcık sevgilisi için arkadaşa karşı dürüst olmak gerekiyor. Ama kırmadan, dökmeden…