Anadolu ve Yunanistan Yarımadası arasında bulunan Ege denizi üzerindeki irili ufaklı 3000 kadar ada ve ada görünümündeki kara parçasının Türkiye ve Yunanistan arasında 1970'lerin ikinci yarısından itibaren kapsamı genişleyen bir biçimde siyasi bir sorun haline gelmesidir. Bu sorunların kökeni Lozan ve Montrö Antlaşmalarında Türkiye ve Yunanistan'ın üzerinde anlaştığı konuların değişen şartlar sebebiyle ya yeni sorunlara çözüm üretememiş olması ya da yeni uluslararası anlaşmalar uyarınca geçerliliğinin tartışılır olmasıdır.
1970'lerin istikrarsız siyasi ve iktisadi ortamı nedeniyle tüm dikkatlerin iç politikaya çevrildiği bir dönemde Türkiye çok ciddi dış politika sorunları ile uğraşmak durumunda kalmıştır. Bu şartlar altında hükûmetler iç politika kaygılarından uzak karar alıp uygulama gücüne sahip olamamıştır. 1974 Kıbrıs çıkarmasının ardından başlayan ABD ambargosu Türkiye'yi uluslararası alanda yalnızlığa itmiştir. 1981'de AB üyesi olan Yunanistan'daki hükûmetler ise bu koşullardan faydalanarak Ege sorununu öne çıkarmışlar ve ABD ambargosu sürerken Türkiye'nin lehine olan askeri güç dengesini değiştirmek istemişlerdir. Bu dönemden itibaren Ankara-Atina ilişkilerinin temelini Ege Denizi oluşturmuştur. Ege sorunu zamanla hükûmetlerin farklılık gösteren politikaları, iç politikadaki öncelikleri, iki ülke arasında yükselen gerilimler ve uluslararası alandaki gelişmeler nedeniyle dallanıp budaklanmıştır. Bu kapsamda 1920'lerden bu yana su altı kaynaklarının kullanılması, ulusal hava sahaları ve uluslararası uçuş koridorları ile Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği çatısı altında imzalanan karasularına dair uluslararası antlaşmaların bu bölgeye uygulanıp uygulanamayacağı gibi konular sorunları büyütmüş, Kardak krizi (1996) örneğinde olduğu gibi iki ülke sıcak çatışmanın eşiğine gelmiştir. Ege Denizine dair sorunlar beş ana maddede toplanabilir:
Karasularının sınırı (12 mil sorunu)
Ulusal ve uluslararası sivil (FİR hatları) ve askeri hava sahalarının belirlenmesi
Kıta Sahanlığı ve münhasır ekonomik kullanım alanları
Askerden arındırılmış Ege adaları
Lozan Antlaşması sırasında Türkiye'nin Anadolu'ya yakın olup da statüsü belirlenmemiş adacıklar hakkındaki egemenlik iddiaları
Bu sorunlardan ulusal ve uluslararası sivil ve askeri hava sahalarının belirlenmesi iki ülke arasında uçakların birbiriyle dalaşmasına sahne olurken enerji kaynaklarını gündeme getiren kıta sahanlığı, bölgesel bir çatışma konusu haline gelmiştir. Ege Denizi'ne dair sorunlar bugün sadece bu iki ülkeyi değil aynı zamanda tüm Akdeniz coğrafyasını hatta büyük devletleri de ilgilendiren önemli bir uluslararası sorun haline gelmiştir.
YAZAR
Ayşe Köse Badur