Bireylerin aile kurmak amacıyla yasaya veya toplumsal normlara uygun olarak oluşturdukları, eşlere karşılıklı haklar ve yükümlülükler getiren birlikteliktir. Günümüz toplumlarında evlilik denildiğinde ilk akla gelen resmi nikahlı kadın ve erkeğin bir arada yaşamak için irade beyan etmeleridir. Ancak tarih boyunca farklı kültürler incelendiğinde farklı evlilik türleri olduğu görülür. Monogami (tek eşlilik) ile birlikte birçok kültürde halen poligami (çok eşlilik), poliandri (çok kocalık), polijini (çok karılık) gibi eş sayısı bakımından farklı evlilik türleri vardır. Eşin seçildiği grup bakımından evlilik endogami (grup içi evlilik) veya egzogami (grup dışı evlilik) olarak da ayrılabilir. Evli bireyler, yaşadıkları yer bakımından incelendiğinde patrilokal (kadının erkeğin ailesinin yanından oturması), matrilokal (erkeğin kadının ailesinin yanından oturması veya iç güveyisi), neolokal (evli çiftin ebeveynlerinden ayrılarak yeni bir yerde oturmaları) olarak evlilik türleri oluşturabilirler.
Evlilik, bireyin yaşam döngüsünde önemli bir aşamayı temsil eder. Evlilik bireyin hayatında önemli bir istikrar kaynağı olup kişiye ekonomik, psikolojik ve toplumsal güvenlik sağlar. Evlilik kurumunun sosyolojik tahlili yapıldığında birçok unsur öne çıkar. Evlilik aile kurmak amacıyla oluşturdukları birlikteliğe hukuki dayanak oluştururken aynı zamanda çiftlerin toplumsal kabul görmelerini sağlar. Evlilik sadece yeni bir ailenin inşa edilmesini değil; aynı zamanda farklı ailelerin bir araya gelmelerini ve toplumsal ilişki kurmalarını sağlar. Evliliğin gerçekleşmesinde eşlerin ekonomik durumu, eğitim seviyesi, sosyal sınıfı, etnisitesi, dindarlığı gibi temel sosyo-demografik etkenler ile eşlerin nasıl tanıştıkları (iş-arkadaş çevresi veya aile-akraba yoluyla), hangi ritüeller gerçekleştirilerek (nişan, kına, düğün, vb.) evlendikleri öne çıkan sosyolojik konulardır.
Cinsel hayat, cinsiyet rolleri, ekonomik faaliyetler ve bölüşüm yine evlilik kurumu yoluyla düzenlenir. Bununla birlikte evlilik kurumunun çerçevesini çizdiği aile içinde toplumsal değerler ve normlar genç nesillere aktarılır, nesiller arası ilişkiler düzenlenir. Bu nedenden ötürü bireyin karakterinin ve sosyal kimliğinin oluşumunda evlilik oldukça önemlidir. Ancak her evlilik bir ömür boyu sürmez, eşler geçimsizlik, aldatma, ihmal, sorumsuzluk, ekonomik sorunlar v.b. sebepler nedeniyle ayrılabilirler. Evlilik birliğinin mahkeme kararıyla resmen bozulmasına ise boşanma denir.
Boşanma, duygusal, ekonomik, yasal ve ebeveynlik rolleri açısından çok ciddi değişikliklere neden olmaktadır. Evli ve boşanmış kişileri mukayese eden çok sayıda çalışma boşanmış bireylerin evli bireylere kıyasla daha fazla ekonomik zorluk, daha yüksek yoksulluk, daha düşük psikolojik refah, daha az mutluluk, daha fazla sağlık sorunu ve daha yüksek ölüm riski yaşadığını bulmuştur. Bununla birlikte boşanmadan en fazla etkilenenler ise çocuklardır. Özellikle Batı toplumlarında ömür boyu süren heteroseksüel evlilik giderek önemini yitirmekte, evlilik ve evlenmeden birlikte yaşama arasındaki fark kanun ve gündelik pratikler açısından farkını yitirmektedir. Yıllara göre ortalama ilk evlenme yaşı incelendiğinde, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşı artmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ortalama ilk evlenme yaşı 2019 yılında erkeklerde 28'e, kadınlarda ise 25'e yükselmiştir. Yirmi birinci yüzyılın başında Türkiye ve birçok sanayileşmiş ülkede kaba evlilik hızı düşerken kaba boşanma hızı artmaktadır. 2019 yılında Türkiye'de evlenen çiftlerin sayısı 541 bin iken, boşanan çiftlerin sayısı 155 bin olarak gerçekleşmiştir.
Boşanma, birçok sosyal ve bireysel dinamikten etkilenen karmaşık bir süreçtir. Boşanma oranındaki artışa katkı sağlayan sosyal dinamiklerden bazıları artan bireysellik, evlilikten artan beklentiler, kadınların ekonomik bağımsızlık kazanmaları ve boşanmayı kolaylaştıran yasal düzenlemelerdir. Boşanma riskini artıran temel etkenler ise evlilik yaşı, evlilik öncesi birlikte yaşama, ebeveyn boşanması, aldatma, alkol ve uyuşturucu kullanımı, ekonomik zorluklar ve aile içi şiddettir.
YAZAR
Ümmügülsüm Aysan