İşletmelerde Çatışma Yönetimi nedir?
İşletmelerde ve diğer örgütlerde, "taraflar arasında çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen anlaşmazlık, uyuşmazlık, ihtilaf ve uyumsuzluklar" diye tanımlanan çatışmaların önlenmesi ve olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik faaliyetlerin yönetilmesidir. Çatışma, çeşitli nedenlerle kişiler, gruplar, işletmeler, ülkeler arasında, hatta bireysel düzeyde her zaman yaşanabilen bir olgudur; "kaynak kıtlığı", "çokluk" ve "farklılık"lardan kaynaklanan, olumsuzlukları yanında; olumlu rekabet ve performans artışı gibi bazı olumlu yönleri ve etkileri de olan ve yönetilmesi gereken bir olgudur.
Örgütlerde çatışmalar ve çatışma yönetimi, Sanayi Devrimi'nden itibaren yaşanan değişmelere ve özellikle işletme örgütlerinin ve yönetiminin gelişmesine bağlı olarak inceleme ve uygulamada önem kazanmıştır. Özellikle "insan ilişkileri akımı"nın etkisiyle "neoklasik yönetim yaklaşımı"nın ortaya çıkışından itibaren işletmelerde davranışsal konular, ön plana çıkmıştır. Bu bağlamda, örgütlerde bireylerin psikolojik durum ve davranışları, gruplar, iletişim tarzları, karar verme, liderlik, örgüt kültürü gibi konular yanında çatışma ve çözüm yolları da işletme yönetiminde önem kazanmıştır.
Bireysel çatışma, kişilerin birden fazla farklı talepleri olan seçenek arasında seçim yapmak zorunda kaldıklarında kendi içlerinde yaşadıkları bir durumdur. Böyle bir durum, ikisini de isteme (yaklaşma-yaklaşma) veya ikisini de istememe (kaçınma-kaçınma), birini isteme diğerini istememe (yaklaşma-kaçınma) şeklinde ortaya çıkabilen bireysel çatışma halidir.
Bireyler, gruplar, örgütler arası çatışmalar; temelde "kıtlık", "farklılık" ve "çokluk"tan kaynaklanan daha gözlenebilir anlaşmazlıklardır. Kaynak kıtlığı ve çokluk ile bireylerin/tarafların fiziksel ve zihinsel, algılama, kişilik, bilişsel ve duyuşsal özellikleri, içlerinde yetiştikleri kültür, eğitim, aile yapıları, dil, inanç ve politik bakış açıları,amaç, değer yargıları, deneyim vb. farklılıkları, başlıca çatışma kaynakları/nedenleri olarak sıralanabilir. İşletmelerde kaynak yetersizliği, amaç, işlev, meslek, yönetim tarzı vb. farklılıkları ile örgütsel ve yönetsel yapı ve süreçlerden kaynaklanan pek çok çatışma yaşanmaktadır.
Klasik yönetim anlayışında işletmelerde çatışmaya geleneksel bakış açısı hakimdir. Geleneksel anlayışta çatışmalar, örgüt kaynaklarının heba olmasına, üyelerin enerjilerinin boşa harcanmasına yol açan ve çözülmesi gereken sorunlar olarak görülmektedir. Yönetim teorilerinde insan odaklı bakış açısının yer etmesiyle birlikte çatışma sürecinde davranışsal yaklaşım hakim olmuştur. Bu yaklaşımda, işletmelerin çatışmalar üzerine inşa edildiği, çatışmaların kaçınılmaz olduğu ancak gelenekselciler gibi çatışmaların çözümlenmesi gerektiği kabul edilmektedir. İşletmelerin hızla değişen çevresel koşullara ayak uydurabilmesini vurgulayan durumsal yönetim teorilerine paralel olarak çatışmalara etkileşimsel yaklaşım ortaya çıkmıştır. Etkileşimsel bakış açısı, belirli bir seviyede çatışmanın hem bireysel hem de örgütsel dinamizm ve performansa katkı sağladığı, bu çerçevede çatışmanın teşvik edilmesini ve yönetimin görevinin de çatışmayı yönetmek olduğunu ileri sürmektedir.
Çatışma yönetimi sürecine ilişkin yönetim teorisyenleri iki boyutlu modeller geliştirmişlerdir. Bu alanda öncülük eden, en bilinen model Blake ve Mouton'ın "Yönetim Izgarası Modelidir". Yönetim ızgarası teorisi kapsamında çatışma yönetim tarzları "insanlara ilgi" ve "üretime ilgi" boyutlarında geri çekilme, yumuşatma, hükmetme, uzlaşma ve problem çözme şeklinde sıralanmaktadır. Bu modeli temel alan diğer çalışmalara göre bireyler, çatışma sürecinde rekabetçi davranış veya işbirliği davranışı sergileyeceklerdir.
Çatışma yönetimi sürecinde önerilen çözüm tarzları, geçici ve kalıcı yöntemler olarak sınıflandırılabilir. "Geçici yöntemler"; kadercilik, kaçınma (kayıtsız kalma, soyutlanma ve çekilme vb.), hükmetme, yatıştırma ve uzlaşma (pazarlık, hakem kararına bırakma, oylama, farklılıkların paylaşılması, ortak bir düşman yaratma, yöneticinin kararına bırakma vb.) olarak ifade edilebilir. "Kalıcı yöntemler"in başında iletişimin artırılması ve yapıcı geri bildirimlerin kullanılması gelmektedir. Diğer kalıcı yöntemler; insanın değiştirilmesi, örgütsel yapıya ilişkin düzenlemeler, problem çözme yaklaşımı, taraflar için üst hedefler oluşturma ve takım çalışması gibi örgüt geliştirme uygulamalarının yaygınlaştırılması olarak sıralanabilir.
Rekabetin gittikçe arttığı günümüzde, sürdürülebilir başarı ve rekabet üstünlüğü için aynı zamanda çatışma nedeni olan "farklılıklar"dan fayda üretebilmek, başka bir deyişle "çatışmaların başarılı şekilde yönetilmesi" gereklidir. Bunun için, çatışmayı çağdaş bir yaklaşımla ele alan ve her alanda çeşitliliği bir zenginlik kaynağı olarak gören ve değerlendiren örgüt iklimi ve yönetim anlayışı son derece önemlidir.
YAZAR
Hakkı Aktaş