Kaygı, tehditlere karşı gösterilen normal bir tepkidir. Bu tepki, karşılaşılan tehdidin gerçekliği ile orantısız bir hal aldığında kaygı bozuklukları oluşur. Kaygı (anksiyete); korku ve endişenin egemen olduğu, birçok psikolojik bozuklukta ortaya çıkabilen bir duygu durumudur. Kaygı ve korku arasındaki fark önemlidir. Korku, şu an mevcut olan bir tehlikeye karşı geliştirilmiş olan tepkidir (ormanda tehlikeli bir hayvan ile karşılaşmak vb.), kaygı ise beklenen bir problem ile ilgili endişe duymayı içerir (üniversite sonrası işsiz kalma olasılığı vb.). Kaygı bozuklukları, Yaygın Kaygı Bozukluğu, Panik Bozukluk, Sosyal Kaygı Bozukluğu, Özgül Fobiler ve Agorafobi alt başlıkları altında incelenir.
Yaygın Kaygı Bozukluğu: Temel özelliği endişedir. Kişi, belirli durumlarla sınırlandırılamayan kalıcı, ısrarlı bir kaygı yaşar. Bu kaygı aşırıdır ve kontrol edilemez; günlük yaşamı da olumsuz yönde etkiler. Huzursuzluk, dikkatini odaklayamama, hassasiyet artışı, kas gerginliği, uyku bozukluğu, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, boğazda yumru var hissi, ağız kuruluğu, çabuk yorulma ve çabuk öfkelenme gibi belirtiler sıklıkla görülür. Bu belirtiler önemli yaşam olaylarına bağlı olarak artış gösterir. Tanı konulabilmesi için belirtilerin en az altı ay görülmesi gerekmektedir.
Panik Bozukluk: Tekrarlayan ve beklenmeyen anlarda ortaya çıkan panik ataklar, bu bozukluğun temel özelliğidir. Panik ataklar esnasında korkunç bir şey olacağı hissi ile birlikte yoğun kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes daralması, göğüs ağrısı, bulantı ve baş dönmesi yaşanır. Bu belirtiler çok hızlı oluşur ve 10-15 dakika içerisinde en yüksek noktaya ulaşır. Panik bozukluğu olan hastalar durumlarının daha da kötüleşmesine yol açan, yeni bir panik atak geçirme beklentisi ve korkusu yaşarlar; bu duruma beklenti kaygısı denir. Bu bekleyiş, pek çok yanlış çıkarsama ve inanca neden olduğu gibi, kişinin gündelik yaşam ve sosyal ilişkilerini de kısıtlar. Bozukluk genellikle ergenliğin sonları ile genç yetişkinlik dönemlerinde başlar. Kadınlarda erkeklerden yaklaşık iki kat daha sık görülür.
Sosyal Kaygı Bozukluğu: Sosyal fobi olarak da adlandırılır. Yemek, parti ve toplantı gibi sosyal ortamlarda ya da bir topluluk içerisinde konuşma, sunum yapma gibi performans sergilenmesi gereken durumlarda yaşanan mantıklı olmayan aşırı kaygıdır. Kişi böyle durumlarda yüzünün kızaracağı, başkaları tarafından aşağılanacağı, reddedileceği, olumsuz değerlendirileceği ya da utanılacak bir şey yapacağına ilişkin belirgin ve ısrarlı bir korku duyar. Bu duygusal belirtilere yüzde kızarma, elde titreme, terleme, çarpıntı, konuşmada ve nefes almada güçlük gibi fiziksel belirtiler de eşlik eder. Bu nedenlerle sosyal ortamlara girmekten kaçınır ya da aşırı kaygı içinde buna katlanır. Yaşanan korku ya da kaygının düzeyi söz konusu duruma göre orantısızdır ve sürekli bir durumdur. Genellikle sosyal etkileşimlerin önem kazandığı ergenlik döneminde başlar ve altı ay ya da daha uzun sürer.
Özgül Fobiler: Belirli bir nesne ya da duruma yönelik kalıcı ve aşırı korkudur. Özgül fobisi olan kişiler genellikle korkularının abartılı ve asılsız olduğunun farkındadır ancak yine de bu nesne ve durumlardan kaçınmak için olağanüstü çaba harcarlar. Korkunun kaynağına göre hayvan korkusu (örümcek, böcek, yılan, köpek vb.), doğal çevre korkusu (su, fırtına vb.), kan-enjeksiyon korkusu (iğne, serum ile tıbbi müdahalelere ilişkin korku) ve özgül durumlara ilişkin korku (asansör, uçak, kapalı alan vb.) şeklinde sınıflandırılırlar. Özellikle klastrofobi (kapalı yerlerden korkma) ve akrofobi (yüksek yerlerden korkma) en çok bilinen türlerdir. Özgül fobiler en yaygın psikolojik bozukluklar arasında yer alır. Genellikle çocukluk döneminde başlar ve yıllarca sürer. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür.
Agorafobi: Sokaklar, alışveriş merkezleri, otobüsler, tiyatro ve sinemalar gibi kalabalık yerlerde bulunmaya yönelik korkuyu ifade eder. Kişi, panik benzeri ya da utanç veren bazı belirtiler (yolda düşme, altına kaçırma, yolunu kaybetme vb.) yaşaması durumunda yardım alamayabileceğini ya da kaçmanın güç olabileceğini düşündüğü için bu tür durumlardan korkar ya da kaçınır. Yaşadığı korku, kaynağı ile orantısızdır. Agorofobiye panik bozukluk da eşlik edebilir. Kadınların ve erkeklerin agorafobi geliştirme ihtimali neredeyse eşittir.
YAZAR
Ayşegül Durak Batıgün