Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Mülteci Nedir?

        Mülteci Sözleşmesi olarak da bilinen 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesine göre mülteci; "ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen" kişi olarak tanımlanmaktadır. Cenevre Sözleşmesi mültecilerin haklarını belirleyen en temel uluslararası hukuki belgedir. 1951 Sözleşmesinde bazı değişiklikler öngören Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşmesine Ek Protokol ise 1967 yılında New York'ta kabul edilmiştir. Ek Protokolün sözleşmeye getirdiği en önemli düzenleme mülteci tanımında yer alan "1 Ocak 1951' den önce meydana gelen olaylar sonucunda" ifadesinin çıkarılarak zamana ilişkin sınırlamanın kaldırılması, ancak "Avrupa'da meydana gelen olaylar" ifadesine ilişkin coğrafi sınırlamanın ülkelerin tercihine bırakılmasıdır.

        Türkiye 1961 tarihinde Sözleşmeye taraf olmuş, sözleşmenin kapsamını genişleten 1967 tarihli New York Protokolü'ne de 1968 yılında katılmıştır. Türkiye sözleşmeye coğrafi sınırlama ile taraf olmuştur ve bu sınırlamayı günümüzde de muhafaza etmektedir. Buna göre Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi ülkeler dışından gelen ve sığınma başvurusunda bulunan kişilere uluslararası koruma sağlamaktadır ancak "mülteci" statüsü vermemektedir. Türk mevzuatında 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 61'inci maddesinde mülteci; "Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında mülteci statüsü verilir" şeklinde ifade edilmektedir. Dolaysıyla, bu tanıma sadece Avrupa Konseyi üyesi ülkelerden gelen ve uluslararası koruma talep eden yabancılar girmektedir. Kanuna göre uluslararası koruma çeşitleri "mülteci", "şartlı mülteci" veya "ikincil koruma" statüsü olarak üç farklı statüde sınıflandırılmıştır. 

        1951 Mülteci Sözleşmesi madde 33'te belirtilen zorla "geri göndermeme" ilkesi gereği yaşamları veya özgürlüklerinin tehdit altında olduğu durumlarda mültecilerin, sınır dışı edilmemeleri veya geri gönderilmemeleri gerekir. Keza, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 4.maddesindeki "Bu kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez" ifadesi ile geri gönderme yasağı Türk mevzuatında da koruma altına almıştır. 

        YAZAR

        Ayselin Yıldız