Yargılama hukuku açısından temyiz alt derece mahkemelerinin (kural olarak istinaf incelemesi yapan mahkemelerin) vermiş oldukları ve verildiği anda kesin olmayan nihai kararların, yüksek mahkeme tarafından hukuka uygunluk yönünden denetlenmesidir. Bu anlamında temyiz, istinaftan sonraki olağan kanun yolunun adıdır.
Türk hukukunda temyiz incelemesi, adli yargıda Yargıtay (ilgili hukuk dairelerinde veya duruma göre Hukuk Genel Kurulu'nda), idari yargıda ise Danıştay tarafından gerçekleştirilir.
Temyiz denetimi aracılığıyla bir taraftan bireylerin hukuki himaye taleplerinin karşılanmasında ilk derece ve/veya istinaf derecesinde yapılan hukuki hataların ve eksikliklerin giderilmesi sağlanırken, aynı zamanda hukukun ülke sathında yeknesak olarak uygulanması da gerçekleştirilmiş olur. Temyizin bu iki işlevinden birincisi hak arama hürriyetinin, ikincisi ise hukuk devleti ilkesinin ve onun bir görünümü olan hukuki güvenliğin teminatı durumundadır. Öte yandan temyiz denetimini yapan mahkemenin tek olması, söz konusu her iki işlev bakımından kaçınılmazdır.
Bir hukuki uyuşmazlığın dava yoluyla mahkeme önüne getirilmesi halinde, söz konusu hukuki himaye talebi önce ilk derece mahkemesi tarafından ele alınır. Bu mahkeme, somut uyuşmazlığı dava dosyasına giren vakıalar çerçevesinde değerlendirir. Vakıaların gerçek olup olmadığı, gerçek olmaları halinde ise mahiyet ve muhtevalarının ne olduğu ancak deliller aracılığı ile ortaya konur. Dava yoluyla ileri sürülen talep, böylece ortaya çıkan maddi gerçeklik temelinde soyut hukuk kurallarına göre değerlendirilerek bir karara bağlanır. Bu şekilde ortaya çıkan ilk derece mahkemesi kararında, iki yönden hata (yanlışlık veya eksiklik) yapılmış olabilir. Bunlardan birincisi maddi vakıaların tespitine ve delillerin değerlendirilmesi ilişkin olabilir. Bu durum, maddi meselenin belirlenmesinde (takdirinde) hata olarak isimlendirilir. İkincisi olarak ise maddi hukuk kurallarının tespitinde ve tatbikinde hata yapılmış olabilir. İstinaf incelemesinde denetimin kural olarak her iki yöne ilişkin olmasına karşılık, temyiz denetimi, kural olarak soyut hukuk kurallarının tespiti ve tatbiki açısından yapılan hataların denetlenmesine hasredilir.
Temyiz denetimi sırasında, kural olarak maddi vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediği, delillerin neden ve nasıl belli bir yönde takdir edildiği incelenmez. Alt derece mahkemesince yapılan vakıa tespitleri sadece hukuki yönden denetlenir. Bu kapsamda, ilk olarak maddi vakıaların usul kurallarına uygun olarak belirlenip belirlenmediği değerlendirilir. Örneğin medeni yargı açısından ispat yüküne ilişkin ilkelere veya senetle ispata ilişkin kurallara uyulup uyulmadığı temyiz denetiminin kapsamında yer alır. Ancak alt derece mahkemesinin yerine geçerek vakıanın varlığı veya yokluğu, bir tanığın inandırıcılığı gibi konularda denetim yapılmaz. İkincisi, alt derece mahkemesince tespit edilen vakıanın maddi hukuk kurallarına uygunluğu denetlenir. Örneğin alt derece mahkemesince uygulanacak hukuk kuralının doğru tespit edilip edilmediği, tespit edilen hukuk kuralının doğru yorumlanıp yorumlanmadığı, tespit edilen vakıaların hukuki nitelendirmesinin isabetli olup olmadığı yahut varılan hukuki sonucun doğru olup olmadığı temyiz denetiminin kapsamındadır.
Temyiz incelemesinin konusunu, alt derece mahkemesince verilen karar oluşturur. Dolayısıyla, temyiz denetimi sırasında yeniden bir yargılama yapılmaz. Bu nedenle, temyiz incelemesi sırasında bir hatanın tespit edilmesi halinde, temyiz denetimi yapan mahkeme, kendisi bu hatayı düzelterek karar veremez. Böyle bir durumda, hataya işaret edilmek suretiyle alt derece mahkemesi kararı bozularak kaldırılır ve gerekli yargılamanın yapılması alt derece mahkemesinden istenir.
Türk hukukunda temyiz mahkemesi adli yargıda (hukuk ve ceza) Yargıtay, idari yargıda ise Danıştay'dır.
Temyiz incelemesi sonucunda kural olarak aşağıdaki üç karardan birisi verilir. Bunlardan birincisi, alt derece mahkemesinin (kural olarak istinaf incelemesi yapan mahkemenin) kararının hatalı olması halinde verilen "bozma" kararı; ikincisi ise alt derece mahkemesi kararının isabetli olması üzerine verilen "onama" kararıdır. Alt derece mahkemesi kararının hatalı olmasına rağmen, bunun düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasının gerekmediği hallerde ise onama kararının bir alt türü olan "düzelterek onama" kararı verilir.
Özetle temyiz, alt derece mahkemesince (ilk derece mahkemesi veya istinaf incelemesi yapan mahkeme) verilen kararın, usul hukuku veya maddi hukuka ilişkin kurallar yönünden hukuka uygunluğunun denetlendiği, hukukun ülke sathında yeknesak olarak uygulanmasının sağlanması suretiyle hukuki güvenliğe ve belirliliğe hizmet eden olağan bir kanun yoludur.
YAZAR
Murat Atalı