Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Naturalizm Nedir?

        Edebiyatta insanı ve toplumu, deneye dayanan bir gözlemcilik anlayışıyla tabiatın bir kopyası olarak ele alan ve uygulayan akımdır. Türkçede felsefe terimi olarak doğalcılık diye karşılanmıştır. Naturalizm, romantik edebiyata tepki olarak doğan realizmin bir ileri aşaması olarak görülür. Neden sonuç ilişkisi bakımından onunla benzeşmesine rağmen her ayrıntıya girmesi, belgeselci tarafıyla ondan ayrılır. 1880 ile 1890 yılları arasında Fransa'da ortaya çıkmış olan akımın en önemli temsilcisi Emile Zola'dır (ö. 1902).

        İnsan ve tabiatı arasındaki ilişkiyi belirleyen ana unsurun biyolojik etkenler olduğu ve tabiatın kendini her alanda açıklayan bir yapısı bulunduğu fikri bu akımın temelini oluşturur. Çıkış itibarıyla dayandığı yer materyalist düşüncedir. Auguste Comte'un (ö. 1857) teolojik, metafizik ve pozitivist aşama diye adlandırdığı insan düşünce serüveninden beslenen ve Hypolite Taine'in (ö. 1893) insanı kuşatan çevre, soy ve zaman kavramlarına yaslanan Naturalizm bu çerçevesiyle deterministtir. Naturalizm bir edebi akım olarak Taine'in görüşleri kadar tıp doktoru Claude Bernard'ın (ö. 1878) fizyoloji görüşlerinden de etkiler taşır. Onun biyoloji ve hücre çalışmalarındaki deneysel metoda bakarak bunun edebiyatta uygulanabilir bir yöntem olacağına hükmeder. Böylelikle realistler gibi sadece gözlemle yetinmeyip deneyimin de edebiyata uygulanmasını isterler. 

        Emile Zola, Naturalizmi Le Roman Experimental (1880) adlı eserinde detaylarıyla anlatır. Ona göre romancının vazifesi, insanın sosyal gerçeğini gözlemlemek, bunu bilimsel yaklaşımla belgeler haline getirmek, önceden varsayılan sonuca göre ilerlemek ve nihayetinde bunu insan ve toplum deneyine dönüştürmektir. Buna bağlı olarak roman ve hikayedeki tasvirler aşırı bir dereceye götürülerek bir fotoğraf makinesi objektifinden görülür gibi çizilir. Örneğin fizyoloji ile psikolojik özellikler arasında ilgi kurmak için kişi tasvirleri ayrıntılı olarak yapılır. Bunu besleyen bir başka husus ise kişilerin kendi kültür seviyelerine ve dil özelliklerine göre konuşturulmasıdır. Naturalistlerin bu tercihleri, teknik konuları önemsemedikleri ve dilin sanatsal özelliğinden uzak durdukları anlamına gelir. Hayatta bulunmayan bir konuşma ve anlatmanın deneyi bozacağı düşünülmüştür. Ayrıca romancının belgesine tarafsız bakması edebiyata ahlak karşısında serbestlik tanınmasını getirmiştir. Doğaya sadık kalarak çirkin ve kötü yönleri sıklıkla anlatmaları kötümserliği eserlerinin tipik özelliği haline getirmiştir. Bunda manevi değerlerin inkarı, geleneğe karşıtlık, insanı sadece maddenin uzantısı gibi görmelerinin büyük payı bulunmaktadır.

        Türk edebiyatında Naturalizmin sözcülüğünü üstlenen ilk kişi pozitivist Beşir Fuat'tır (ö. 1887). O, Victor Hugo monografisinde bu tecrübi anlayışın edebiyata katkı sağlayacağını ileri sürer. Tanzimat döneminde realizm ve Naturalizm birlikte düşünülmüş ve "hakikiyun" adıyla tartışılmıştır. Ahmet Mithat (ö. 1912), Müşahedat romanında hiç taraftar olmadığı bu anlayışa dair bir eser verme iddiasıyla yola çıkmış ancak sevmediği Zola'yı ve bu anlayışı da yermekten uzak durmamıştır. Ona göre, Naturalizmin kötülükleri ve çirkinlikleri anlatması gayri ahlakidir ve toplumu bu tarz eserlerden uzak tutmak gerekir. Dönem içerisinde Naturalizmi savunan Nabizade Nazım, Karabibik önsözünde onun ahlak bozucu olmadığı dile getirir. Halit Ziya (ö. 1945) bu tartışmalardan geride kalmayarak Hikaye adlı eserinde realizm ve Naturalizmi yine hakikiyun başlığıyla savunur.

        Türk edebiyatında Naturalizm akımı ile kendisinin itirazı olmasına rağmen ilgili bulunan isim Hüseyin Rahmi Gürpınar'dır (ö. 1944). O, Zola'yı beğenmediğini, Maupassant'ı (ö. 1893) daha çok tuttuğunu ifade eder. Onun romanlarında işlediği ahlak çöküşü ve kötülük, akıma yakın taraflarıdır. Bunun yanında sosyal eleştiriye girmesi, deneysel tarafa ağırlık vermemesi de uzak özellikleridir. Ancak kendi yargıları doğrultusunda toplumu hep yanlış ve çıkarcı bir manzara olarak çizmesi Naturalist anlayıştan etkiler taşıdığını gösterir.

        Naturalizm, 19. yüzyılın materyalist bilim ve doğa ilişkisinin sonucu olarak edebiyata girmiş, insanı basitleştiren bir anlayış getirmiş ve belgeselci yaklaşımıyla uzun ömürlü olamamıştır. 

        YAZAR

        Ertan Örgen