Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Ötanazi Nedir?

        Kavram Eski Yunan dilinde, köken itibarıyla "iyi/hayırlı ölüm" anlamına gelmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakıldığında "ölme hakkı" ifadesine karşılık geldiği görülmektedir. Ölüm, her ne kadar geçmiş dönemlerde 'günlük yaşamın olağan bir parçası olarak kabullenilen bir olgu' olmuş olsa da medikal teknolojinin ve tedavi yöntemlerinin gelişmesi ile modern dönemde 'hastanelerde gerçekleşen bir olgu' boyutu kazanmıştır. Doktorun ölümün ne zaman gerçekleştiğine karar verdiği, gerçekleşme sürecini tanımladığı ve ölümün gerçekleştiği kararını duyurduğu bir olguya dönüşmüştür. Dolayısıyla sosyolojik olgudan ziyade biyolojik yönüyle öne çıkmaya başlamıştır. Oysa bir toplumda bireylerin ne zaman ve nasıl öldüğü, özellikle sosyo-ekonomik durum, cinsiyet, etnik köken gibi son derece farklı dinamiklerden etkilenir ve bu dinamiklerin etkilerini yansıtır. Nitekim tarihte hastalık ve acıdan kurtulmak için ya da yaşlılık nedeniyle intihar eden soylu sınıf mensupları ile dahi karşılaşılmaktadır. Daha açık bir anlatımla ölüm, biyolojik bir durumdan çok daha öte bir olgudur.

        Tıptaki ilerlemeler yaşam süresi ve yaşam kalitesi beklentilerini arttırırken, mevcut tedavi yöntemlerinin yaşam süresini uzatamayacağı durumlar, alternatif yaklaşım arayışlarını ortaya çıkarmaktadır. Böylece ölümün tanımı, ötanazi ve doktor destekli ölüm konuları sosyal politika sorunları haline gelmektedir. Günümüzde algılandığı şekliyle ötanazi kavramını ilk kez İngiliz felsefeci Francis Bacon (ö. 1626) bir hekimin görev ve sorumluluklarını tanımlarken kullanmıştır. Bacon, bir hekimin, hastanın sadece sağlığını yeniden kazanmasına yardımcı olmakla değil, ölüm anında acılarını dindirmekle de görevli olduğunu ifade etmiştir. Bu anlayış günümüze hastalığın ve hastanın acılarının çağdaş tıbbi tedavi yöntem ve koşullarla iyileştirilmesinin mümkün olmadığı hallerde, hekimin nispeten ağrısız, acısız ve kolay şekilde hastanın acılarına son vermesi olarak taşınmıştır. 

        Yaşamın sonlandırılması amacıyla hekim tarafından yapılacak olası bir müdahalenin ötanazi kapsamında değerlendirilebilmesi için, mevcut tıbbi imkanların yetersiz kalması, hastalığın hastaya acı vermesi, hastanın veya karar veremeyecek durumdaki hastanın vasisinin ya da yakınlarının onay vermesi ve müdahalenin, hastayı acılarından kurtarma amacı taşıması gerekmektedir. Tıbbi, etik, hukuki, sosyal ve dini tartışmalara konu olan ötanazi, hastanın yaşamını sonlandırma kararının, hastanın izninin olup olmamasına (istemli/istem-dışı/istemsiz ötanazi), ötanazi eyleminin gerçekleşmesini sağlayan tıbbi yöntemlerin kullanılmasındaki farklılığa (aktif/pasif ötanazi), ölümün gerçekleşme zamanına (dar anlamda/geniş anlamda/en geniş anlamda); ötanazi kararının mahkeme veya hekim tarafından verilmesine (kazai/medikal ötanazi) dayalı olarak yapılan ayrımlarla sınıflandırılmaktadır. 

        Dünyanın birçok ülkesinde suç kabul edilen ötanazi, ilk kez Hollanda'da (2001) olmak üzere, Belçika'da (2002), Lüksemburg'da (2009) ve Kolombiya'da (2014) belirli koşullara bağlı olarak yasal çerçeveye oturtulmuş, serbest bırakılmıştır. Almanya, Avusturya, Norveç, Portekiz ve İsviçre'de kasten adam öldürme suçundan bağımsız ve ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nde ise aktif ötanazi yasak olmakla birlikte, pasif ötanazi birçok eyalette yasal olarak uygulanmaktadır. Türk Ceza Kanunu'nda ötanaziye ilişkin bir düzenleme bulunmazken, hekimin kasten (aktif ötanazi) veya ihmale dayalı davranışla (pasif ötanazi) hastanın yaşamını sonlandırması eylemi, kasten adam öldürme kapsamında ele alınmaktadır (md. 81, 83, 84). Hasta Hakları Yönetmeliği'ne göre ise hasta tedaviyi reddetme hakkına sahiptir, ancak tedaviden sorumlu hekimin kimsenin yaşamına son veremeyeceği belirtilmiş, ötanazi yasaklanmıştır.

        YAZAR

        Özlem Uluç Küçükcan