Seçmen tarafından bir konu veya kanunun oylanmasıdır. Türkçede halkoyu olarak da kullanılır. Basit olarak ele alındığında referandumlar siyasi seçimler gibi vatandaşların oy kullanması prensibine dayanır. Anayasa hukukçuları referendumu temel olarak parlamentodan geçen bir kanunun halk tarafından oylanması usulü olarak tanımlar. Siyaset bilimcilere göre ise referandumlar sadece bir yöntem olmakla kalmayıp özellikle demokrasilerde aynı zamanda meşruiyet ve güç dağılımının doğasını da yansıtmaktadır.
Birden fazla referandum çeşidi olduğu gibi bu çeşitlerin sınıflandırılması, uygulanışı ve sonuçları üzerine de farklı görüşler vardır. Örneğin anayasa hukukçusu Kemal Gözler'e göre referandum, benzer bir uygulama olan plebisitten oldukça farklıdır. Çünkü biçim olarak her ikisi de benzer özellikler taşısa da referandum bir konunun veya sorunun çözümünü hedeflerken, plebisit tartışılan konuyu ortaya getiren ismi oylar. Bunun yanı sıra Gözler, referandumun aslında demokratik bir usul olduğunu, ancak plebisitin özünde antidemokratik olduğunu ve anti demokratik yöneticiler veya diktatörler tarafından kullanıldığını da savunur. Bu durumu plebisit sürecinin önemli bir kısmında seçmenlerin pasif kalıp ancak sonuna dahil olmaları nedeniyle yürütücülerin veya halk temsilcilerinin manipülasyona açık olmasıyla açıklar. Bu konuda Adam Przeworski gibi siyaset bilimcilerin de örtüşen yorumları bulunmaktadır. Hatta Mark Walker, daha da ileri giderek referandumların da plebisitler gibi siyasetçiler tarafından farklı hedeflere ulaşmak için bilinçli olarak manipüle edilebileceğini farklı ülkelerden örneklerle savunur.
Referandum çeşitlerinden en yaygın uygulananlar arasında zorunlu referandum ve ihtiyari referandum sayılabilir. Zorunlu referandum, anayasa veya kanunlar çerçevesinde belirlenen koşullar oluştuğunda otomatik olarak seçmenlerin oyuna başvurmayı içerir. Genellikle oylanan konuların vatandaşlar için hayati önem taşıdığı varsayılır. Bu tür konular arasında savaş ilanı, uluslararası antlaşmalar, devletin mevcut yetkilerinin uluslararası örgütlere aktarılması, anayasaya yapılacak değişiklikler ve hatta bağımsızlık ilanı ile egemen devlet olma kararı sayılabilir. Zorunlu referandumlardan çıkan sonuçlar bağlayıcıdır ve ilgili otoriteler tarafından yürürlüğe koyulması zorunludur.
İhtiyari referandum ise bir grup, parlamento veya yürütme tarafından istenebilir. Bu tip referandumlar çoğunlukla üzerinde uzlaşma sağlanamayan veya toplumu bölen konularda yapılır. İhtiyari referandumların hukuken bağlayıcılığı yoktur. Ancak, sonuçlarını siyasi açıdan görmezden gelmek zor olabilir. Bunun yanısıra, bazı uzmanlar yürürlükte olan bir hüküm veya kanunun kaldırılmasına yönelik yapılan lağveden referandumu (abrogative referendum) bir ihtiyari referandum çeşidi olarak sayarken, bazıları referandum olarak saymaz. Referandumlar çoğu zaman kabul/ret veya evet/hayır gibi iki seçenekli olsa da seçmene ikiden fazla seçenek sunan güncel uygulamalar da vardır.
Genel olarak değerlendirdiğinde, referandumlar hem olumlu hem de olumsuz özelliklere sahiptir. Kurallara uygun ve demokrasinin ruhuyla uyumlu olarak uygulanan referandumlar modern toplumlarda giderek artan apolitikleşme eğilimlerini tersine çevirmeye katkı sağlayıp, seçmenlerin siyasi sisteme katılım isteğini olumlu yönde arttırabilir. Dahası, referandumlar halkın görüşünü ortaya koyduklarından varolan yönetimin meşruiyetini inşa etmede veya pekiştirmede olumlu bir rol oynayabilir. Eğer yöneticiler ve halk arasında uyumsuzluk varsa, referandumlar iki taraf arasında görüş farklılıklarını ortaya koyup hükûmetlerin gücünü denetlemeye de katkıda bulunabilir.
Referandumun olumsuz özellikleri arasında ise ilk olarak konuları derinlemesine tartışmadan basitleştirmesi sayılabilir. Bu uygulamanın özellikle birbirinin içine geçmiş veya yakından bağlantılı konuları tek bir çatı altında toplama eğilimi eleştiriye açıktır. Oylamaya sunulan konularda son kararı vermesi istenen seçmenlerin çoğunun konu üstüne fazla bilgisi veya deneyimi olması beklenmez. Bu nedenle seçmenlerin verdikleri karar sadece o anki tercihlerini gösterdiğinden alınan kararların uzun vadede olumsuz sonuçları olabilir. Dahası, referandum sürecinin ve sonuçlarının popülist, demokrasi karşıtı veya diktatoryal eğilimler barındıran yönetimler tarafından manipüle edilme riski de potansiyel olarak her zaman vardır. Bu konuyu eleştirenler, özellikle 20. yüzyıldaki diktatörlerin çeşitli antidemokratik uygulamalarına dikkat çekmektedir. Bunların dışında, özellikle ihtiyari referandumlar, oylanan konu hakkında keskin görüşleri olan kişilerin daha fazla oylamaya katılımıyla toplumun çoğunluğunu temsil etmeyen sonuçları ortaya çıkarabilir.
YAZAR
Gül Kurtoğlu Eskişar