Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Savaş Nedir?

        Uluslararası İlişkiler disiplini açısından savaş, diplomasinin uzlaşmazlıkları çözmede başarıya ulaşamadığı durumlarda sonuç elde etmek amacıyla, en az iki organize taraf arasında silahlı kuvvet kullanma yoluyla şiddete başvurulmasıdır. Daha ayrıntılı bir tanımla savaş, uluslararası sistemin ana aktörleri olan ülkeler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki şiddet kullanma kapasitesine sahip büyük gruplar arasında gerçekleşen, büyük ölçekli fiziksel şiddeti içeren çatışma ya da çarpışmadır.

        Savaşlar; analiz düzeyi (devletler arası savaş, iç savaş, hegemonik savaş, topyekûn savaş, sınırlı ya da kısıtlı savaş, asimetrik savaş), kullanılan askeri unsurlar (konvansiyonel ya da konvansiyonel olmayan savaş), amaç (saldırı, meşru müdafaa, insani müdahale, terörizmle mücadele) ve katılan taraflar (tek taraflı ya da çok-taraflı savaşlar) gibi farklı kategorilerde sınıflandırılmaktadır.

        Savaş konusundaki tarihi ve kavramsal tartışmalar, savaş ve savaşta stratejik düşüncenin temellerini atan iki önemli eserle başlatılır. Bunların ilki, Çinli komutan ve düşünür Sun Tzu tarafından askeri taktikler üzerine MÖ 6. yüzyılda yazılmış bir klasik olan Savaş Sanatı'dır. Her biri savaşın farklı bir yönünü ele alan 13 bölümden oluşan bu eser, askeri taktik ve stratejilerin temel kitabı olarak kabul edilir. Savaşı ele alan bir diğer klasik eser Atina ile Sparta arasında MÖ 431-404 yılları arasında meydana gelen ve 27 yıl süren savaşların anlatıldığı Atinalı tarihçi Thukydides'in Peloponnez Savaşı başlıklı çalışmasıdır.

        Modern dönem savaş kuramına ve tartışmalarına şekil veren çalışma, Prusyalı General Carl von Clausewitz'in Savaş Üzerine başlıklı kitabıdır. Clausewitz'in değerlendirmesiyle savaş, politikanın diplomasiden başka araçlarla devam ettirilmesidir. Bu haliyle savaş, politikanın farklı bir formda da olsa devam etmesini sağlaması bağlamında rasyonel ve politik bir olgudur. Clausewitz vatandaş, millet, modern ordu, askeri planlama, lojistik, iklim şartları gibi kavramları temel alarak siyasetin ve savaşın değişen doğasını incelemiştir. 

        Konuya savaşın tarihsel dönüşümü açısından bakıldığında; modern devletin ve dolayısıyla modern silahlar kullanan modern orduların görülmeye başlandığı 1648 tarihli Westfalya Anlaşması ile başlayan dönem savaşları, Birinci Nesil Savaşlar şeklinde sınıflandırılmaktadır. Bu nesil savaşlarda yoğun ateş gücü yerine insan gücü esas taktik unsurdur ve savaşanlarla savaşmayanlar ayırt edilmektedir. Bu dönemde dünya siyasetinin belirleyici doktrini, 'Güçler Dengesi' ve bu çerçevede dengeyi bozmaya çalışan unsurlarla ortaklaşa mücadeledir. Dönemin sonu, yeni dönemin başlangıcı Almanya'nın Avrupa'yı egemenliği altına almak amacıyla militarist ve yayılmacı dış politika izlemesinin bir sonucu olan 1. Dünya Savaşı'dır. İkinci Nesil Savaşlar ağır ateş gücünü barındıran ve geniş alanlara yayılan topyekûn savaşlardır. Görmeyerek atış ile desteklenen doğrusal ateş ve hareket taktiklerinin kullanıldığı bu nesil savaşlarda yoğun ateş gücünün yıkıcı tesirinden faydalanmayı esas alan taktikler kullanılmıştır. Üçüncü Nesil Savaşlar, hızın ve manevranın esas alındığı ve Almanların 2. Dünya Savaşı'nda başvurduğu Yıldırım Harbi (Blitzkrieg) ile karşımıza çıkar. Bu dönemde yüksek teknolojinin yanı sıra hava gücü unsurları da ağırlıklı bir biçimde denkleme dahil olmuştur. Her iki nesil savaşları devletlerin temel aktör olduğu, konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan silahların kullanılarak askeri hedeflerin yanı sıra sivil unsurların da hedeflenip tahrip edildiği, savunma ve saldırı amaçlı topyekûn savaşlardır. 

        Dördüncü Nesil Savaşlar ise siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri tüm ağların bir arada kullanıldığı ağ merkezli savaşlardır. Bu nesil savaşlar büyük ekonomileri ve askeri güçleri alt etmeyi hedefleyen savaşlardır ve toplumsal hayatın tüm alanlarını kapsayacak biçimde, uzun sürmektedir. Silahlı çatışmalar düşmanı yok etmeyi doğrudan hedeflemeyip onun maneviyatını ve kazanma azmini kırmak suretiyle etkili olmayı amaçlamaktadır. Terörist saldırılarla toplumu yıldırmak ve asimetrik savaş unsurları ile hasım tarafın hareket ve tepki kabiliyetlerini kısıtlamak; teknolojik iletişim araçları, sivil toplum örgütleri ve benzeri aktörler vasıtasıyla hasmın düşman karşısında çaresiz olduğu psikolojisine düşmesini ve kararlılığını yitirmesini sağlamak temel taktiklerdir. Bu nesil savaşın örneği taraflarca caydırma ve dengeleme siyasetinin izlendiği, son derece gelişmiş askeri teknolojilerin sıcak çatışmanın önlenmesine de hizmet eden diplomatik araçlar olarak kullanıldığı Soğuk Savaş'tır.

        11 Eylül saldırıları, Ukrayna Savaşı ve Kırım'ın ilhakı ile birlikte; etnik çatışma, ayaklanma ve ayaklanmaya karşı koyma, terör ve terörizmle mücadele gibi farklı olgular savaşın doğasını değiştirirken aktörleri, süreci, araçları bağlamında yeni savaş türleri de ortaya çıkmıştır. Artık hibrit savaşlar olarak da nitelenen yeni nesil savaşlarda taraflar çoğunlukla devletler değildir. 

        Sonuç olarak, bir dış politika aracı olarak savaş insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Savaşlar, tarih içerisinde teknolojik gelişmelerin etkisiyle amaçlarına, kapsamına, nedenlerine ve türlerine göre dönüşüme uğramaya devam etmektedir. Bu dönüşümlerin yarattığı yıkıma karşı uluslararası toplum 1928 Kellog-Briand Paktı ya da Birleşmiş Milletler Sözleşmesi gibi girişimlerle savaşı yasaklamaya, sınırlamaya ya da engellemeye çalışmıştır. 

        YAZAR

        Mitat Çelikpala