İnançlarının merkezinde Tanrı'nın iradesinin faal ve yürütücü uzvu Melek Tavus, ibadetlerinin merkezinde ise Şeyh Adi b. Müsafir'in (Şeyh Hadi) (ö. 1162) türbesi'nin olduğu etnik-dinsel batıni bir akımdır.
Yezidilik, bazı çağdaş araştırmalarda İrani kadim bir dini yapılanma olarak tanıtılır. Ancak klasik kaynaklar tetkik edildiğinde ismi Yezid b. Muaviye'ye (ö.684), kökeniyse Adi b. Müsafir'in kurduğu Adeviyye tarikatına dayanmaktadır. Bununla birlikte kendilerinin müstakil bir din olduğunu ifade eden günümüz Yezidileri İslamiyetle, özellikle de Yezid ile anılmayı reddederek Ãzidi olarak isimlendirilmeyi tercih etmektedirler.
Adeviyye tarikatının nispet edildiği Ehl-i Sünnet çizgisinde bir alim olan Şeyh 'Adi b. Müsafir (Şeyh Hadi), 12. asırda yaşamıştır. Şam ve Bağdat'taki eğitiminin ardından Musul'un kuzey taraflarındaki dağlarda bulunan Laleş'te inşa ettiği bir zaviyede ilim ve irşatla meşgul olmuştur. Onun vefatının ardından ilk iki halifesi döneminde geleneksel Ehl-i Sünnet yapısını koruyan tarikat, üçüncü halife Şeyh Hasan (ö. 1246) döneminden itibaren batıni yönde bir dönüşüm yaşamıştır. Nitekim başta İbn Teymiyye (ö. 1328) olmak üzere 13. ve 14. asırda yaşayan bazı alimler, tarikatın Şeyh 'Adi ve Yezid b. Muaviye hakkındaki aşırı inanışları nedeniyle ana bünyeden ayrışmaya başladığını ifade etmişlerdir. Yezid savunusu nedeniyle Yezidi olarak isimlendirilmeye başlayan tarikat, bu dönemden itibaren bölgede bulunan bazı kadim din ve kültürlerden etkilenerek oldukça farklılaşmıştır. Bu nedenledir ki 14. asrın ortalarından itibaren Yezidiler, daha açık ifadelerle "mürtet (dinden çıkmış)" bir taife olarak konumlandırılmıştır. Sözgelimi İbn Kesir (ö. 1372) ve İbn Furat (ö. 1404), tarikat mensuplarının (en azından bir kısmının) 'Adi b. Müsafir'in uluhiyetini ileri sürdüklerini nakletmişlerdir. Muhaliflerince şeytan olarak nitelenen Melek Tavus inancının ortaya çıkışı ise Yezidiler'in tarihinde bir kırılma noktasıdır. Her ne kadar 17. ve 18. asır eserlerinde ve Batılı Seyyahların notlarında şeytanı yücelttiklerine dair suçlamalar mevcutsa da en geç 19. asrın ortalarından itibaren Yezidiler, açıkça "Şeytan'a tapanlar (Abede-i İblis)" olarak itham edilmeye başlanmışlardır. Bu verilerden hareketle tarikatın süreç içerisinde klasik Ehl-i Sünnet çizgisinden uzaklaşarak kendine özgü batıni müstakil bir dini yapılanmaya dönüştüğü söylenebilir.
Siyasi tarih açısından tetkik edildiğinde Akkoyunlu ve Safevilerle çeşitli münasebetleri olmuşsa da Yezidiler'in daha ziyade Osmanlı hakimiyeti altında yaşadıkları görülür. Bu dönemlerde gerek inanışlarından dolayı aleyhlerinde verilen fetvalar gerekse asayişi bozmaları nedeniyle kimi zaman trajediye dönüşen büyük sıkıntılar yaşamışlardır.
Günümüzde toplam nüfuslarının 800 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Anayurtları Musul'un Şeyhan ve Cebel-i Sincar bölgeleridir. Ancak Sincar bölgesinde yaşayan Yezidiler'in büyük bir kısmı, iç karışıklıklar nedeniyle 2014'te büyük oranda yurtlarını terk ederek mülteci durumuna düşmüşlerdir. Ayrıca Suriye'de ve bir miktar da İran'da Yezidi mevcuttur. Ancak İran'dakilerin Yarisaniler arasında eridiği tahmin edilmektedir. Türkiye'de ise Viranşehir (Şanlıurfa) ve Beşiri'nin (Batman) birkaç köyünde topluluk halinde yaşayan sınırlı sayıda Yezidi kalmıştır. 19. asrın ikinci yarısından itibaren askere alınma problemi nedeniyle Kafkaslar'a oradan da Rusya'ya, 1970 yıllardan itibaren ise Avrupa'ya göç etmişlerdir.
Yezidiler'in inançları, yaşadıkları coğrafyadaki kadim din ve kültürlerin izlerini taşımaktadır. Söz konusu inanışları önemli oranda kutsal kitapları Kitabu'l-Cilve ve Mushaf-ı Reş'te zikredilen mitolojilere dayanır. Bunların dışında Yezidi sözlü kültüründen (Qawl, Ezidyati ve Çirok) derlenen zengin bir materyal mevcuttur.
Yezidi inançlarının temelinde her şeyin yaratıcısı mutlak bir Tanrı "Huda" vardır. Evrenin, tanrısal yedi meleğin, kutsal mekanları Laleş'in ve insanlığın yaratılışıyla ilgili mitolojik öğeler içeren inançlara sahiptirler. Tanrı'nın "seçilmiş" halkı olduklarını savunan Yezidiler, ataları Şahid b. Car'ın diğer tüm insanlardan farklı olarak mucizevi bir şekilde Adem'den annesiz olarak doğduğuna ve cennetten getirilen bir huri ile evlendirildiğine inanırlar. Yezidiliği özgün kılan inanç ise Şeytan'a tapma ile itham edilmelerine sebep olan Melek Tavus'a dair olanıdır. Hadisenin kökeni Hz. Adem'e secde etmeyi reddeden Azazil adlı varlığın konumuna dayanmaktadır. İnanışlarına göre Tanrı, melekleri kendisinden başkasına secde etmemeleri hususunda uyarmış ve bunu sınamak için onlardan Adem'e secde etmelerini istemiştir. Ancak tüm melekler bu emri unutmuş; sadece Azazil, Adem'e secde etmeyerek bu sınavı geçebilmiştir. Bunun üzerine o, baş melek yapılıp Melek Tavus olarak isimlendirilmiş ve kainatın tasarrufu kendisine verilmiştir. Yezidiler'in dikkat çeken bir diğer inanışı da batinileşme sürecinde benimsemeye başladıkları tenasühtür.
Yezidiler'in başlıca ibadetleri, güneşe yönelerek yapılan ve namaza benzer belirli hareketleri içeren dualar, özel ve genel oruçlar, din adamlarına verilen zekat ve her yıl 15-20 Eylül'de Adi b. Müsafir'in Laleş'te bulunan türbesini tavafla ifa ettikleri "Hac"tır. Öte yandan Yezidiler'de hicri ve miladi takvimlere göre idrak edilen bayramlar vardır. Bunlardan en önemlisi Çarşema Sor olarak isimlendirdikleri nisan ayının ilk çarşambasında, Sersal (Yılbaşı) kutlamalarıdır. Bazı kıyafet, renk ve yiyeceklerle ilgili haramlar da dikkat çeken yönleridir. Yezidiler tarafından özenle korunan ve kutsiyet atfettikleri diğer bir özellikleri ise dini sınıflardır. Mürit olan geniş halk kitlesinin başında, din sınıfı olarak 'Adi b. Müsafir'in neslinden gelen Emir/Mir, Baba Şeyh, Şeyhler ile Kürt kökenli Pir, Fakiran, Qawal, Köçekler bulunmaktadır.
YAZAR
Metin Bozan