UCM kararının etkileri ne olacak?
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gerekçesiyle tutuklama emri çıkarması, uluslararası hukukun uygulanabilirliği ve siyasetin bu süreci nasıl şekillendirdiği konularını yeniden gündeme taşıdı. Ancak bu kararın gerçek etkisi ve uygulanabilirliği, yalnızca hukuki bir mesele olmaktan öte, uluslararası güç dengelerinin de bir yansıması olarak tartışılıyor. Habertürk TV Dış Politika ve Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetiner Çetin'in haberi...
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gerekçesiyle tutuklama emri çıkarması, uluslararası hukukun uygulanabilirliği ve siyasetin bu süreci nasıl şekillendirdiği konularını yeniden gündeme taşıdı. Ancak bu kararın gerçek etkisi ve uygulanabilirliği, yalnızca hukuki bir mesele olmaktan öte, uluslararası güç dengelerinin de bir yansıması olarak tartışılıyor.
Lahey’in “Kurtlar” Hikayesi
UCM’nin kararları genellikle uluslararası adaletin bir sembolü olarak görülse de, bu kararların uygulanabilirliği sıklıkla sorgulanıyor. Lahey’in, bir anlamda “kurtlar hikayesi” ile özdeşleştirilmesi, mahkemenin gücünün sınırlılığını ve bu kararların pratikte nasıl sonuçlandığını gösteriyor. Bu benzetme, mahkemenin ses getiren kararlarının çoğunlukla siyasi gerçekler karşısında etkisiz kaldığını ifade ediyor. Bugün Netanyahu ve Galant’a yönelik kararın ardından akıllara şu soru geliyor: Bu karar gerçekten uygulanabilir mi? Yoksa hukuki bir kazanımdan çok, sembolik bir adım mı?
Netanyahu ve Galant’ın Sorumluluğu: İnsanlığa Karşı Suçlar ve Aç Bırakma Politikaları
UCM’nin kararında, Netanyahu ve Galant’ın Gazze’de aç bırakmayı bir savaş yöntemi olarak kullanmak, sivillere yönelik saldırılara öncülük etmek ve insani yardımı engellemekle suçlandığı belirtiliyor. Mahkeme, İsrail liderlerinin Gazze halkını bilinçli bir şekilde temel ihtiyaçlardan mahrum bırakarak, uluslararası insancıl hukuku ihlal ettiklerini ifade ediyor. Gıda, su, yakıt ve ilaç gibi temel ihtiyaçların kısıtlanması, Gazze halkını kötü beslenme, hastalık ve ölümle yüz yüze bıraktı. Bu durumun özellikle çocuklar üzerinde yıkıcı etkiler yarattığı vurgulanıyor.
Ayrıca, Gazze’deki elektrik kesintileri ve yakıt kısıtlamalarının hastanelerin faaliyetlerini durma noktasına getirdiği, bunun da ciddi insan hakları ihlallerine yol açtığı raporlanıyor. Mahkeme, bu politikaların yalnızca uluslararası baskılarla kısmen hafifletildiğini, İsrail’in insani yardımı bir araç olarak kullandığını ve bu yardımları artırma kararlarının hukuki yükümlülüklerden değil, siyasi baskılardan kaynaklandığını belirtti.
Siyaset ve Hukuk Çatışması: Kararın Zamanlaması
UCM’nin Netanyahu ve Galant hakkında karar alması, İsrail’deki iç siyasi krizle aynı döneme denk geldi. Mayıs 2024’te emekli general Benny Gantz, Netanyahu’ya Gazze’nin savaştan sonraki geleceğiyle ilgili bir plan sunması için ültimatom vermişti. Ancak bu süreçte UCM’nin, Netanyahu ve Galant hakkında tutuklama kararı talep ettiği öğrenildi. Bu talebin, İsrail’deki siyasi krizi derinleştireceği beklenirken, tam tersi bir sonuç ortaya çıktı.
Netanyahu karşıtı muhalefet ve hükümet içindeki çatlaklar, UCM kararının ardından bir kenara bırakıldı. İsrail’in iç siyaseti, uluslararası baskılara karşı birleşti. Özellikle, Netanyahu ve Galant’ın isimlerinin Hamas liderleriyle aynı tutuklama listesinde yer alması, İsrail’de büyük bir tepkiyle karşılandı. Hükümet krizi unutuldu, erken seçim ihtimali gündemden kalktı ve İsrail, “savaş sonuna kadar devam” kararıyla bir kez daha konsolide oldu.
Uluslararası Tepkiler ve İki Ayrı Dünya
UCM’nin daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında da tutuklama kararı çıkarmış olması, bu kararın uygulanabilirliğine dair ciddi şüpheleri beraberinde getiriyor. Putin, Roma Statüsü’ne taraf olan ülkeleri ziyaret etmesine rağmen herhangi bir tutuklama girişimiyle karşılaşmadı. Aksine, bu ülkelerde kırmızı halılarla karşılandı. Ancak Netanyahu için durum daha farklı bir seyir izliyor.
Hollanda Dışişleri Bakanı Kaspar Veldkamp, Netanyahu’nun Hollanda’ya gelmesi durumunda UCM kararına uygun olarak tutuklanacağını açıkladı. Benzer şekilde, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, UCM’nin kararlarının bağlayıcı olduğunu ve AB’nin bu kararın uygulanması için birleşeceğini duyurdu. Netanyahu’nun, kırmızı halılar yerine uluslararası izolasyon ve hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği açıkça görülüyor.
Adaletin Sınırları ve Siyasi Gerçeklik
Netanyahu ve Galant hakkındaki karar, UCM’nin uluslararası adalet arayışında ne kadar ileri gidebileceği ve siyasi gerçekliklerin bu süreci nasıl şekillendirdiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Rusya örneğinde olduğu gibi, nükleer güçlere karşı alınan kararların uygulanabilirliği genellikle siyasi engellere takılıyor. Ancak Netanyahu örneğinde, uluslararası toplumun bu kararı ciddiyetle uygulamaya çalıştığı görülüyor.
Sonuç olarak, UCM’nin bu kararı, yalnızca bir hukuki süreç değil, aynı zamanda uluslararası siyasetin ve güç dengelerinin bir yansıması. Bu kararın İsrail iç siyasetinden uluslararası diplomasideki güç mücadelelerine kadar geniş bir etkisi olacağı aşikar. Ancak en önemli soru şu: Adalet gerçekten sağlanabilir mi, yoksa bu karar da diğerleri gibi sembolik bir adım olarak mı kalacak?