‘Moda haftasının avantajı çok büyük’

MBFW İstanbul’da kaçıncı sezonun?

MBFW İstanbul’da altıncı sezonum. İlk katıldığımdan bu yana hem Fashion Week organizasyonu, hem de benim için çok şey değişti. İlk başta Türkiye’de kendi markamla satışım yoktu. Ağırlıklı Uzakdoğu ve Avrupa ülkeleri ile çalışıyordum. Zaman içerisinde MBFW İstanbul katılımlarım devam ettikçe yurtiçi ve özellikle Ortadoğu bölgesindeki satışlarım ve marka bilinirliliğim arttı. Sadece defile organizasyonu değil moda haftası ile birlikte yapılan “Core” adlı toplu showroom-fuar organizasyonunun etkisi büyük. Moda haftasına her sezon çok önemli ve iş hacmi olan satın almacılar getirtiliyor. Bu bizler için çok büyük bir avantaj.

Harika bir koleksiyon sergiledin ama maalesef moda haftası için coşku eksikti... Sen nasıl değerlendireceksin?

Bu sezon maalesef moda haftası terör olaylarının gölgesinde kaldı. Hiçbirimiz işlerimizi coşkulu bir şekilde sergileyemedik. Tabii ki iş devam etmeli. Defilelerimizi yaptık. Defileme ilgi yoğun oldu. Bu sene Zorlu’da yapılması lokasyon olarak çok iyi oldu. Sadece defile alanının daha büyük olması gerektiğini düşünüyorum. The Core İstanbul da başarılı geçti, ciddi bir satın alma heyeti getirildi. Ortadoğu bölgesinden 350 kadar alıcı geldi ve ben kendi adıma The Core İstanbul’un sonuçlarından oldukça memnunum. Ama hem terör olayları hem de genel olarak İstanbul moda haftasının takviminde sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Dünya moda haftaları bittikten sonra satın almacıların bütçelerini bitirmesinden buraya sadece ihtiyaçlarını doldurmuş alternatif satın alma yapabilecek alıcılar gelebiliyor. Ama takvim ve terör olayları dışında güzel geçti diyebilirim. Takvimin değiştirilmesi gerekliliğini vurgulayarak İstanbul Moda Haftası her sezon büyüyerek devam etmeli.

Future Imperfect adını verdiğin koleksiyonunu sergiledin.

2017 Sonbahar-Kış sezonunda Kyudo adı verilen Japon okçuluk sanatından, geleneksel kostümlerinden, kış ormanlarının dokularından ve renk paletinden esinlendim. Pilise detaylar, kimono formları, geniş Hakama formlu pantolonlar, asimetri, tek kol koleksiyonun genel siluetlerini oluşturuyor. Koleksiyonun ana kumaşları taşlanmış ipek, şifon, cupro, dökümlü yünler, vejetal deriyken, vücudu saran triko elbiseler de koleksiyonda yer alıyor. Orman görüntülerinden esinlenerek hazırlanmış gürgen ağacı ve onları kaplayan yosunların kesitlerinden esinlenmiş motifler jakar baskı ve işleme desenlerinin çıkış noktası oluyor. Renklerde siyah, antrasit, lacivert, ekru, petrol yeşili, bordo ve kiremit tonları var. Koleksiyon, güçlü, doğa ile dengede, özgün ve sıradışı bir kadın kahramanı betimliyor.

Yeni bir showroom’a geçtin değil mi?

Evet, yeni adresimize yeni geçtik. Uzun zamandır Nişantaşı’nda doğru lokasyonu arıyordum. İstanbul’un en işlek caddelerinden biri olan Maçka Caddesi üzerinde hem de bu kadar sakin, arkasında şirin bir bahçesi olan, enerjisi yüksek bu mekânı bulunca karar vermek zor olmadı. Yeni mekân arayışına girdiğim dönemde Endüstri Ürünleri Tasarımcısı arkadaşım Aysegül Hotiç ile bu mekânda güzel bir sinerji ve yeni bir konsept yarattık. Tasarım, sanat, mimari ve modayı birleştirdiğimiz yeni showroom’da koleksiyonlarımı hazırlayıp müşterilerimle ilgilenebiliyorum.

Tuba Ergin markasını birkaç yıl sonra nerede görüyorsun? Hedeflerin neler?

Markamı Türkiye ve yurtdışında faaliyet gösterdiğim pazarlarda satış noktalarını artırmış olmayı, bir Türk tasarımcı olarak global bir marka olma yolunda doğru noktalarda bulunmayı hedefliyorum.