Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzun yıllardır diplomasiyle uğraşan Demokrat Parti'nin Massachusetts Eyaleti senatörlerinden John Kerry salı günü Senato tarafından ezici oyçoğunluğuyla ABD'nin yeni dışişleri bakanı oldu.

        Oylama, Kerry'nin Senato Dış İlişkiler Komisyonu üyeleri önünde ABD dış politikasında çizeceği rotaya ilişkin ifade vermesi ardından gerçekleşti. Ne var ki Kerry daha bakanlık koltuğuna oturmadan Türk medyası, ilk yurtdışı gezisini Türkiye'ye yapacağını duyurdu. Ne "ihtimal" ne "duyum", mutlak gerçek olarak aktarılan bilgilere göre Kerry, şubat ayı içinde ülkemize geliyor. Hatta programı da belli: Yeni İmralı sürecine destek sunmak üzere BDP liderleri Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak hatta belki DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk'ten de randevu talebinde bulunacak. Bilgilerin kaynağı ise aktarılmıyor.

        Başta Suriye krizi olmak üzere Ortadoğu'da cereyan eden köklü değişim ve tetiklediği istikrarsızlık Türkiye'nin önemini daha da katladı. Dolayısıyla Kerry'nin ilk yurtdışı turunun Türkiye'de start alması hiç de şaşırtıcı olmaz (hele dünkü saldırıdan sonra birlik beraberlik görüntüsü vermek adına bu olasılık daha da güçlenmiş olabilir).

        Ankara'daki ABD Büyükelçiliği konuya ilişkin ketumluğunu korurken görüştüğüm diğer ABD'li kaynaklar, Türk basınında çıkan haberlere dair şaşkınlıklarını gizlemediler. "Kerry'nin bakanlığı dahi tescillenmeden Türkiye'ye veya herhangi başka bir ülkeye gideceğine karar vermiş olması mümkün değil" diyen kaynaklarımızdan biri "en iyimser yorumla, temenni" şeklinde nitelediği bu haberlerin ikili ilişkilere zarar verdiğinden yakındı. Geçtiğimiz aylarda da Obama seçildikten sonra "İlk ziyaretini Türkiye'ye yapacak" haberleri ABD'nin Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone'ye dayandırılarak verilmişti. Elçilik haberi yalanlarken Obama da ilk gezisini Birmanya'ya yapmıştı. Patriotların Suriye sınırına konuşlandırılmasıyla birlikte Suriye'de Amerika ve Türkiye'nin üzerinde anlaştığı ve ardından boş çıkan "fiili tampon bölge" haberi, yine Ankara'nın "temennileri" kategorisinde değerlendiriliyor.

        "Daha ortada bir şey yokken birtakım şeylerin kesin olacakmış gibi medya üzerinden duyurulması, beklentileri yükseltiyor, gerçekleşmeyince bu kez kamuoyunda tepki yaratıyor" diyen diğer ABD'li bir kaynak "Nihayetinde Türk hükümeti kendisini zor duruma düşürmüş oluyor" değerlendirmesinde bulunuyor. Bu sözlerden anlaşılıyor ki haberlerin kaynağı Washington değil, Ankara.

        ABD elçiliğine saldırı

        Biz bu satırları yazarken ABD elçiliğine yönelik intihar saldırısı haberini aldık. Ankara'nın en yetenekli diplomasi muhabirlerinden sevgili dostum Didem Tuncay da yararlılar arasında. Allahtan hayati tehlikesi yok. Kendisine büyük geçmiş olsun diyoruz.

        Emniyet kaynaklarından gelen ilk bilgilere göre olayın faili 30 yaşlarında, DHKP-C terör örgütü mensubu olduğu iddia edilen Ecevit Şanlı adlı bir erkek. Haber doğru ise eylemin son günlerde DHKP-C'ye yönelik operasyonlara misilleme olduğu söylenebilir. Batılı diplomatları da hedef alan örgüt, en son eylül ayında Sultangazi 75'inci Yıl Polis Merkezi'ne intihar saldırısı düzenlemişti. Emniyet mensubu Bülent Özkan hayatını kaybetmişti.

        Ama kesin sonuca varmak için henüz çok erken. Türkiye'nin Suriye'de silahlı muhaliflere verdiği destek ve Esad'ı devirme çabaları, Baas rejimi ve baş hamilerinden İran'ı olası şüpheliler listesine katıyor. 2003'te İstanbul'da çifte intihar saldırısı düzenleyen ve en son Libya'nın Bingazi kentindeki ABD konsolosluk binasını ateşe veren El Kaide bağlantılı örgütler de işin arkasında olabilir. Büyükelçi Chris Stevens'ın hayatını kaybettiği Bingazi'deki saldırıda ABD dışişleri bakanlığı yeterince güvenlik tedbiri almamakla suçlanmıştı.

        Ancak Ankara'daki büyükelçilik binası için aynı iddia söz konusu değil. Ankara'da görev yapmış bir Amerikalı diplomat eşi olarak güvenlik tedbirlerinin ne denli sıkı (ve can sıkıcı) olduğunun bizzat şahidiyim. Diplomatic Security adlı birime bağlı özel eğitilmiş piyadeler elçilik personelini korumak üzere binanın çeşitli yerlerine konuşlandırılıyor. Türk emniyet güçleriyle çok yakın işbirliği var. Ama kendisini havaya uçurmaya hazır birisi karşısında alınan tedbirler dün görüldüğü üzere yeterli olmayabiliyor. İstihbarat zaafı olup olmadığı yapılacak araştırmalar sonucunda meydana çıkacaktır. ABD'de devletin ihmalleri kolayca sumen altı edilemiyor.

        Diğer Yazılar